İsrailli tutuklular rejimin önceliği değil

img
İsrailli tutuklular rejimin önceliği değil YDH

Netanyahu Hamas liderlerine suikast yapmak için rehineleri serbest bırakıyor; işgalci rejim, ABD'den kısmi onay alarak kapsamlı bir plan çerçevesinde Gazze'de kalıcı bir askeri varlık oluşturmaya hazırlanıyor.




YDH- İsrailli askeri yetkililer İngiltere merkezli Middle East Eye'a (MEE), rejimin Gazze'deki esirleri kurtarmaktan çok üst düzey Filistinli liderleri hedef almaya odaklandığını açıkladı. 

Bu yetkililere göre Başbakan Netanyahu'nun Gazze'deki operasyonlarının öncelikli hedefi Hamas'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın lideri Yahya Sinvar'ı yakalamak. 

Yetkililer bu savaşın başbakan için kişisel bir hal aldığını vurguluyor. Rehinelerin takası hala bir olasılık olsa da İsrail hükümeti artık onların serbest bırakılmasını bir öncelik olarak görmüyor. 

Gazze'de görev yapan İsrailli subaylardan biri İngiltere merkezli yayın organına yaptığı açıklamada, “Netanyahu'nun Gazze'deki operasyonları temelde Yahya Sinvar'ı avlamayı amaçlıyor” dedi ve savaşın başbakan için “kişisel” olduğunu vurguladı.

Rejim yetkililerinin Sinvar ve diğer üst düzey Hamas yetkililerini yakalamaya odaklandığı bildiriliyor. Dahası, İsrailli bir subay MEE'ye çatışmanın uzun vadeli bir askeri varlığı içeren yeni bir aşamasının planlandığını ve Washington'dan kısmi onay aldığını açıkladı.

Yetkili, “Bu plan ABD tarafından kısmen onaylandı... Tüm bunlar Hamas'tan arındırılmış bir Gazze için iki ülkenin üzerinde anlaştığı planın bir parçası” dedi.

Yetkiliye göre İsrail'in Gazze'deki uzun vadeli varlığı, Tel Aviv'in bu hafta başında önemli bir sınır kapısının kontrolünü ele geçirerek başlattığı Refah'ın karadan işgalini de içeriyor.

İsrail'in tahminlerine göre 7 Ekim'de Filistin direnişi tarafından alınan 250 civarındaki tutukludan 128'i Gazze'de bulunuyor ve bunların 35'inin öldüğünü söylüyor. Hamas yetkililerine göre en az 70 mahkum İsrail'in saldırıları sonucu öldürüldü.

İsrail hükümetinin yeni tutumu, esirlerin geri verilmesi talebiyle haftalardır devam eden büyük protesto gösterilerine rağmen geldi.

“Müzakerelere katılan kaynaklardan duyduğumuza göre ... bizi sevdiklerimizin geri dönmesinden ayıran tek şey İsrail'in bu savaşı sona erdirme garantisiydi ve öyle de kalacak. Netanyahu ve İsrail hükümetine bu aşamadan itibaren açıkça söylüyoruz, eğer rehineleri geri almanın tek yolu İsrail'in bu savaşı sona erdirme garantisi vermesiyse, o zaman bu savaşı sona erdirin,” dedi.

Hamas, herhangi bir ateşkes anlaşmasının devam eden çatışmaya kalıcı bir son vermesi gerektiği yönündeki tutumunu yinelerken, İsrailli liderler soykırım savaşını uzatma arzularını gösteren geçici bir ateşkes için bastırmaya devam ediyor. Bu tutum İsrail nüfusunun çoğunluğunun hissiyatıyla örtüşüyor.

Tel Aviv'in yaklaşımı, Direniş Ekseni'ni caydırmada nadiren başarılı olmuş bir taktik olan hedefli suikastlar yoluyla rakipleri ortadan kaldırmaya yönelik uzun süredir devam eden bir stratejiyi de yansıtıyor. The Cradle köşe yazarlarından Halil Harb tarafından kaleme alınan bir makalede, Tel Aviv'in yıllardır bu politikayı izlemesine rağmen Filistin direnişinin kararlılığını kıramadığını vurguluyor.

Halil Harb ayrıca, on yıllardır süren bu yaklaşımın İsrail için sadece zararlı sonuçlar doğurduğunu, 7 Ekim'deki son Aksa Tufanı Operasyonu'nun direnişin direncinin bir kanıtı olduğunu vurguluyor.

Harb “1992 yılında Hizbullah'ın eski Genel Sekreteri Abbas el-Musevi'nin öldürülmesi, Lübnanlı direniş grubunun popülaritesini arttırdı ve İsrail işgalini devirme kararlılığını pekiştirdi...Benzer şekilde 1995 yılında Filistin İslami Cihad (PIJ) Kurucusu Fethi el-Şikaki'nin Malta adasında öldürülmesi hareketi güçlendirdi ve Filistin tarihindeki en zorlu ve kararlı direniş gruplarından birine dönüştürdü.” diye düşünüyor. 

Geçtiğimiz ay Arap medyasına konuşan bir Hamas yetkilisine göre Yahya Sinvar “İsrail'in iddia ettiği gibi her zaman tünellerde kalmıyor, sahada da görevlerini yerine getiriyor.”