ABD’nin desteklediği Deyrezzor Askeri Meclisi, Suriye ordusu ve müttefiklerinin direnişiyle karşı karşıya kaldı.
YDH - Suriye Ordusu, Ulusal Savunma Güçleri ve aşiret savaşçıları, Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) bağlı Deyrezzor Askeri Meclisi'nin, Amerikan'nın hava ve topçu desteğiyle gerçekleştirdiği iki büyük saldırıyı püskürttü.
Bu saldırılar, Deyrezzor'un kuzey kırsalındaki ordu karargâhı ve destek güçlerine yönelik olarak düzenlendi.
SDG’ye bağlı birlikler, “Yedi Köy” olarak adlandırılan bölgedeki ordu ve direniş mevzilerini üç koldan hedef aldı.
Ancak Hüseyniye cephesinde küçük bir ilerleme kaydedebildikten sonra ordu ve müttefiklerinin karşı saldırısıyla geri çekilmek zorunda kaldılar ve Maamel kavşağındaki ana toplanma noktalarına geri döndüler.
Dün öğleden sonra, ABD hava saldırısı ve topçu ateşi desteğiyle Tabiya el-Cezire cephesinde ikinci bir saldırı düzenlendi ancak bu girişim de başarısız oldu.
Bu operasyon, Washington'un Koniko üssündeki bir operasyon merkezinden yönettiği bir askeri planın parçası olarak hayata geçirildi.
SDG tarafından yönetilen Deyrezzor Askeri Meclisi ise operasyonu “Geri Dönüş Savaşı” olarak nitelendirerek, bölge halkının kendi köylerine dönme taleplerini yerine getirme amacı taşıdığını iddia etti.
Bununla birlikte, operasyonun asıl hedefinin, yaklaşık bir yıldır Koniko üssüne yönelik direniş saldırılarını durdurmak olduğu belirtiliyor.
Bu saldırılar, ABD’nin bölgedeki askeri varlığını protesto eden direniş grupları tarafından gerçekleştiriliyor. Washington, operasyonun ismini değiştirerek bu gerçek amacı gizlemeye çalışıyor.
ABD’nin direnişi caydırma çabaları kapsamında, hava saldırıları bir ay içinde beşinci kez gerçekleştirilirken, kara saldırıları son iki ayda 35’i aşmış durumda. Ancak bu girişimlerin başarılı olamadığı görülüyor.
Washington, Deyrezzor Askeri Meclisi üyelerinin büyük çoğunluğunun Arap aşiretlerinden oluşmasını fırsat bilerek doğrudan çatışma seçeneğine yönelmiş durumda.
Aynı zamanda, SDG güçlerinin kuzeyde Türkiye'nin saldırılarından korunması amacıyla sınıra yakın bölgelerde konuşlandırılması, Kürt liderleri Şam ile Moskova nezdinde siyasi baskıdan kurtarma çabası olarak değerlendiriliyor.
Aşiret kaynakları, el-Ahbar gazetesine verdiği demeçte, SDG ve ABD güçlerinin yedi köye yönelik operasyonlarının “yalnızca bir bahane” olduğunu belirtti.
Kaynaklar, köy sakinlerinin çoğunun zaten geri döndüğünü, dönmeyenlerin ise adli emirler nedeniyle bölgede bulunmadığını ifade etti.
SDG'nin operasyonlarının, aşiretleri kendi otoritesine boyun eğmeye zorlamak için bir araç olarak görüldüğünü belirten kaynaklar, SDG'nin karada ilerleme sağlayamamasının halkın direnişiyle bağlantılı olduğunu vurguladı.
Saha kaynakları ise Washington'un, Halep, Hama ve İdlib'deki silahlı grupların saldırılarını kullanarak Suriye ordusuna karşı yeni bir strateji izlemeye çalıştığını ifade etti.
Bu plana göre, Özgür Suriye Ordusu ve Deyrezzor Askeri Meclisi arasında koordinasyon sağlanarak el-Bukemal ve Meyadin bölgelerini kontrol altına almak ve böylece Şam-Bağdat hattını kesmek hedefleniyor.
Fakat SDG içindeki ayrışmalar ve Türkiye'nin Batı Fırat’ta yer alan Menbic ve Tabka gibi bölgelere dönük karşı savunma hazırlıklarının öncelikli olması nedeniyle bu planın başarılı olamayacağı değerlendiriliyor.
Öte yandan ABD, Deyrezzor’daki operasyonlarla bağlantısını reddederek, sadece meşru müdafaa kapsamında askeri tesislerine dönük tehditlere karşı savunma saldırıları gerçekleştirdiğini iddia etti.