"Son olaylar, Libya'da seçimlerin yapılacağı anayasal belge üzerinde anlaşmaya varılamaması nedeniyle tırmanan siyasi krizin sadece bir yönüydü."

YDH - Libya'da geçici istikrar, başkent Trablus'ta yeniden başlayan şiddetli çatışmalarla sarsılıyor. Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe'nin düzensiz silahlı grupları lağvetme girişimi ve Başkanlık Konseyi'nin bu kararı askıya alması siyasi krizi derinleştiriyor. Bu gelişmeler yaşanırken, el-Ahbar yazarı Muhammed Abdülkerim Ahmed'e göre Halife Hafter'in Rusya ile temasları ve Katar, BAE ve Mısır gibi bölgesel güçlerin Libya üzerindeki artan etkisi, ülkeyi siyasi çözümden uzak yeni bir çatışma evresine sürükleme riski taşıyor.
Geçen salı akşamı Libya'nın başkenti Trablus'un güneyinde şiddetli çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda en az altı vatandaş hayatını kaybetti.
Olay, Başkanlık Konseyi'ne bağlı İstikrarı Destekleme İdaresi Başkanı Abdülgani el-Kikli'nin öldürüldüğü hizip çatışmalarından sadece yaklaşık 48 saat sonra meydana geldi.
Bu durum, Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe'yi, Trablus ve civarındaki "düzensiz silahlı güçler" olarak adlandırdığı yapıları lağvetme kararı almaya itti.
Libya İçişleri Bakanlığı'nın önceki gün Trablus'ta durumun istikrarlı olduğunu teyit etmesine rağmen, aynı günün geç saatlerinde Caydırıcılık Güçleri ile (Dibeybe yanlısı) 444. Tugay olarak bilinen güç arasında çatışmalar yeniden alevlendi.
Libya Kızılayına göre bu çatışmalarda en az bir vatandaş hayatını kaybetti. Trablus'ta halkın gerilimi reddeden tutumu sayesinde durum nispeten kontrol altında kalsa da, son gelişmeler —2020 yılından bu yana süregelen görece sakinliğin ardından— çatışmalarla birlikte siyasi mücadelenin yeniden alevlenme tehlikesine açıkça işaret ediyor.
Özellikle Başkanlık Konseyi'nin çarşamba akşamı Dibeybe'nin düzensiz silahlı grupların lağvedilmesine ilişkin tüm kararlarını dondurduğunu açıklaması bu durumu pekiştiriyor.
Hafter Moskova'da, Dibeybe Katar hattında!
Son olaylar, Libya'da seçimlerin yapılacağı anayasal belge üzerinde anlaşmaya varılamaması nedeniyle tırmanan siyasi krizin sadece bir yönüydü.
Emekli General Halife Hafter'in, Rusya'nın İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'na karşı kazanılan zaferin 70. yıl dönümü kutlamalarına katılması ve Libya Ulusal Ordusu Başkomutanı sıfatıyla Kremlin'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesiyle adı yeniden gündeme geldi.
Medyada çıkan haberlerde, Hafter'in ABD Başkanı Donald Trump yönetimiyle ilişkileri güçlendirmek amacıyla ABD'den sınır dışı edilen mültecileri kabul etme teklifinde bulunduğu iddia edilmişti.
Dibeybe ise, bu ayın 11'inde Trablus'ta Katar Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Muhammed bin Abdülaziz el-Huleyfi'yi kabul etti.
Görüşmede "özellikle yatırım, altyapı projeleri ve ulaştırma sektörlerinde ikili işbirliğini geliştirme yolları" ve "bölgedeki önemli gelişmeler" hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.
Ardından Huleyfi, Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile bir araya geldi ve bu görüşmede Doha'nın Libya'daki meşru kurumlara desteğini yineledi.
Dolayısıyla, son güvenlik gelişmeleri, siyasi süreçten uzak, yeni bir çatışma evresinin başlangıcı gibi görünen bölgesel ve uluslararası güçlerin artan kutuplaşmasından ayrı düşünülemez.
Silahlı grupların dağıtılması: İleriye doğru bir adım mı?
Dibeybe, Trablus'taki krizi kontrol altına alma çabasıyla ülkedeki düzensiz silahlı grupların lağvedilmesi kararını açıkladı.
Tüm askeri tesislerin yalnızca Libya Savunma Bakanlığı ve ordusunun kontrolü altında olacağını vurgulayarak, "paralel güvenlik kurumları devrinin sona erdiğini" belirtti.
Libya'da ve Mısır'da yapılan analizler, Kiki'nin öldürülmesinden Dibeybe'nin faydalandığına, zira Kiki'nin Dibeybe'nin Batı Libya'daki güvenlik sahnesinin tamamına hakim olmasının önünde engel teşkil ettiğine işaret ederken, Mısır medyasının mevcut duruma ilişkin yorumu, yaşananları ülkede bir kez daha kaosun başlangıç noktası olarak görme eğiliminde.
Libya, Sudan ve diğer bazı medya organları ise Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) (teyit edilmemiş) rolüne işaret etti.
Bu kaynaklara göre, Kikli suikastı, Abu Dabi destekli "başkenti hedef alan darbe girişimini" engelleme bağlamında gerçekleşti.
Hafter yanlısı Temsilciler Meclisi ise 14 Mayıs tarihli açıklamasında, Kikli ve 10 korumasının 444. Tugay karargahında öldürülmesinin Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti'nin sorumluluğunda olduğunu belirtti.
Meclis, hükümetin siyasi süreçteki tıkanıklığı sona erdirme ve "ülkenin iç ve dış işlerini yönetecek birleşik hükümet kurarak bölgesel ve kurumsal bölünmüşlüğü" giderme sorumluluklarından kaçmaya çalıştığını öne sürdü.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi dış aktörlere yönelik suçlamalar, BAE'nin Libya krizindeki tutumuyla, özellikle de Hafter seçeneğini yıllarca zorla dayatamaması ve krizde dış rolleri koordine etme politikasına başvurmasıyla tutarlılık gösterirken, Dibeybe'nin görünüşte güçlü olan tepkisi, 2011 yılından bu yana ilk kez Savunma Bakanlığı ve ordunun Trablus ve civarındaki güvenlik dosyası üzerinde kontrol kurma fırsatını değerlendirdiğine işaret ediyor.
Bu, hizip unsurlarını ordu yapılarına entegre etmeye yönelik yoğun çabaların devamı niteliğinde.
Aynı şekilde, bu adımı son yıllarda iktidarda "şahsen" kalmasını hedef alan tehditleri bertaraf etme çabaları bağlamında geliyor.
Dahası, adımları ve sonuçları, bu yıl Libya'da seçim tarihleri ve gereklilikleri belirlense bile iktidar hedeflerine ulaşmak için araç olarak görülebilir.
Menfi liderliğindeki Başkanlık Konseyi, (14 Mayıs akşamı) "tüm çatışma bölgelerinde" (Trablus'un güneyi ve doğusunda) kapsamlı ateşkes ilan eden ve askeri birliklerin "koşulsuz olarak" karargahlarına dönmesini öngören kararla krize müdahil oldu.
Konsey ayrıca Ordu Genel Komutanlığı'nı "durumu izlemek ve her türlü ihlali belgelemekle" görevlendirdi.
Karar aynı zamanda, Birlik Hükümeti tarafından çıkarılan, özellikle çeşitli milislerin lağvedilmesiyle ilgili "tüm askeri ve güvenlik kararlarını" da dondurdu.
Kahire gelişmeleri izliyor
Rusya'nın Zafer Günü kutlamalarında Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'nin arkasında oturan Hafter, Kahire için yeri doldurulamaz müttefik olmaya devam ediyor.
Mısır Dışişleri Bakanlığı (bu ayın 14'ünde) yaptığı açıklamada, çatışmaların "açık tırmanışa yol açmasından ve kardeş Libya halkının imkanlarını ve canlarını tehdit etmesinden" duyduğu aşırı endişeyi dile getirdi.
Mısır'ın Hafter'e verdiği desteğin veya ona güvenmesinin getirdiği geleneksel tehlikeye rağmen, Kahire'nin Hafter'in krize vereceği tepkiyi beklemekten başka seçeneği yok.
Hafter'in Kahire dışındaki güçlerle daha geniş ve stratejik iletişim kanalları açma ve Libya içindeki Mısır algıları pahasına bile olsa önceliklerini bu kanallara göre yeniden düzenleme eğiliminde olduğu gözlemleniyor.
Fakat Mısır'ın bu seferki tutumu, en azından görünüşte, beş yıldan daha uzun süre önce Hafter'in Trablus'a yönelik hareketini destekleyen tavrından kökten farklı.
Özellikle Libya'daki müttefiki BAE'nin ortak ilgi alanına giren çoğu bölgesel dosyada Kahire'nin vizyonunu çoktan aşmış olması bu durumu etkiliyor.
Libya özelinde Abu Dabi, "Suriye senaryosuna" benzer dayatılmış çözüme yönelebilir ki bu, yıllardır Libya kriziyle zaten yıpranmış olan Kahire için felaket anlamına gelir.
Bu durum, Mısır'ın beklentilerini artırabilir ve belki de önümüzdeki dönemde Dibeybe ile daha yakın ilişkiler kurarak bu krizde eksik olan dengeyi oluşturma umudunu taşıyabilir.
Bu denge, en çok Birlik Hükümeti Başbakanı'na fayda sağlayacaktır.
Çeviri: YDH