Lübnan istihbaratı, IŞİD’in uzun vadeli stratejisini açığa çıkardı

img
Lübnan istihbaratı, IŞİD’in uzun vadeli stratejisini açığa çıkardı YDH

Lübnan Ordusu, IŞİD’in ülkede bağımsız bir “Lübnan vilayeti” kurma planını deşifre etti. Örgüt, cezaevlerine ve devlet kurumlarına yönelik saldırılarla ses getirmeyi hedefliyor. Hücrenin mali kaynaklarının güçlü olması, uzun vadeli bir stratejiye işaret ediyor.




YDH- Lübnan Ordusu İstihbarat Direktörlüğü, son haftalarda terör örgütü IŞİD’e bağlı geniş çaplı bir hücreyi ortaya çıkardı.

El-Cumhuriye gazetesine konuşan güvenlik kaynakları, hücrenin Lübnan'da devlet kurumlarına yönelik bombalı saldırılar planladığını ve örgüt mensuplarının tutulduğu hapishanelere saldırarak tutukluları serbest bırakmayı hedeflediğini bildirdi.

 

“Lübnan vilayeti” ifadesi ilk kez kullanıldı

Söz konusu hücrenin en çarpıcı özelliklerinden biri ise, IŞİD'in iç yazışmalarında ilk kez “Lübnan vilayeti” ifadesine yer verilmesi oldu.

Daha önce örgüt, Lübnan ve Suriye’yi ortak bir şekilde “Şam vilayeti” olarak tanımlıyordu.

Bu gelişme, IŞİD’in Lübnan’da bağımsız bir operasyonel yapı kurma arayışında olduğuna işaret ediyor.

Hücre üyelerinin ülkenin kuzey bölgelerinde, Orta Bekaa’da ve Ayn el-Hilve kampında konuşlandığı belirtilirken, operasyonel faaliyetler için yeterli mali desteğe sahip oldukları da vurgulandı.

 

Hedefte hapishaneler ve güvenlik yapıları var

İstihbarat birimlerinin elde ettiği bilgilere göre, hücrenin öncelikli hedeflerinden biri, Lübnan’daki IŞİD tutuklularının bulunduğu cezaevlerine saldırılar düzenlemek ve örgüt mensuplarını kaçırmak.

Bu girişim, örgütün Suriye’deki stratejileriyle paralellik gösteriyor.

Nitekim IŞİD’in son yayınladığı el-Neba bülteni, yabancı savaşçıları Suriye’ye gelmeye çağırırken, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) üyelerini de liderlerine karşı ayaklanmaya teşvik etti.

 

Suriye’de artan akivite ile eşzamanlı

Haberde, IŞİD’in Lübnan’daki bu yeniden yapılanmasının, Suriye’de artan örgütsel faaliyetlerle aynı döneme denk geldiğine dikkat çekiliyor.

Halep ve Şam çevresinde yürütülen operasyonlar, örgütün bölgesel ölçekte yeniden yapılandığını gösteriyor.

Özellikle Şam yakınlarında bulunan bir silah deposu, örgütün altyapı inşasına hız verdiğini ortaya koydu.

Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) elinde bulunan yaklaşık 9 bin IŞİD mensubunun serbest bırakılmasına yönelik girişimler, örgütün stratejik hedeflerinin merkezinde yer alıyor.

 

Ayn el-Hilve kampı kritik nokta

Güvenlik kaynakları, özellikle Ayn el-Hilve kampının IŞİD’e yakın unsurların ve diğer radikal grupların sığınma noktası haline geldiğine dikkat çekiyor.

1969 tarihli Kahire Anlaşması’nın yürürlükten kaldırılmasının ardından, Filistin kamplarının Lübnan yasalarına tabi kılınmasının zorunlu hale geldiği vurgulanıyor.

Lübnan'daki 12 kampta yaklaşık 250 bin Filistinli yaşıyor.

En büyük grup el-Fetih hareketine mensupken, Hamas, İslami Cihad gibi grupların bin ila 2 bin silahlı unsura sahip olduğu bildiriliyor.

Bu yapıların bazı Lübnanlı oluşumlarla, özellikle İslami gruplar ve Hizbullah ile ilişkileri bulunduğu ifade ediliyor.

 

Kamplarda aşamalandırılmış plan

Lübnan ve Filistin otoriteleri, kamplardaki silah varlığını sonlandırmak için üç aşamalı bir plan geliştirdi.

İlk aşama Beyrut’taki üç kampta başlayacak. Bu kamplarda Filistin Yönetimi’nin etkinliği yüksek. Ayn el-Hilve kampı ise planın son aşamasını oluşturuyor.

Ancak, özellikle Burc el-Baracne kampında uyuşturucu çetelerinin varlığı nedeniyle mevcut güvenlik tehditlerinin sürdüğü belirtiliyor.

Haziran ortasına kadar yürütülmesi planlanan bu girişimin, Filistin Yönetimi’nin kamplardaki silahları toplama konusundaki iradesinin bir testi olacağı ifade ediliyor.

 

“Tüm seçenekler masada”

Yetkililer, Lübnan devletinin bu konuda kararlı olduğunu ve geri adım atmayacağını belirtiyor.

Öncelik siyasi uzlaşı olsa da tüm güvenlik seçeneklerinin masada olduğu vurgulanıyor.

İlk aşamadaki başarı, esas sorun olarak görülen Ayn el-Hilve kampının silahsızlandırılması için kritik önem taşıyor.

 

Munir: “Bu, IŞİD’in Lübnan’a dönüşüdür”

Siyasi analist ve gazeteci Johnny Munir, el-Neşra’ya verdiği röportajda, yakalanan hücrenin 2017’deki Fecir el-Curud operasyonundan bu yana Lübnan’da tespit edilen en büyük IŞİD hücresi olduğunu ifade etti.

Hücrenin büyüklüğü, dağılım alanı ve finansman desteği kadar önemli olan bir diğer detayın, örgütün iç yazışmalarında ‘Lübnan vilayeti’ ifadesine yer vermesi olduğunu söyledi.

Munir, bu yapılanmanın sadece yerel değil, Suriye’deki denklemleri değiştirmeyi hedefleyen daha büyük bir stratejinin parçası olabileceğine dikkat çekti.

“IŞİD’in arkasında kimlerin olduğu bilinmiyor değil. Bu yapı, çok geniş ve karmaşık bir ağ. Suriye’deki gibi, Lübnan’da da bir denklem değişikliği hedefleniyor olabilir” ifadelerini kullandı.



Makaleler

Güncel