İsrail siber şirketleri Suudi Arabistan'da

img
İsrail siber şirketleri Suudi Arabistan'da YDH

İsrail medyası, İsrailli siber güvenlik şirketlerinin Suudi Arabistan ve Körfez'de yabancı firmalar üzerinden "gölge operasyonlar" ile faaliyet gösterdiğini belirtti.




YDH- İsrail ekonomi gazetesi Globes'in aktardığına göre, ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan'a liderlik ettiği iş heyeti ve Nvidia, Amazon, Google, Boeing ve AMD ile imzalanan anlaşmalar, Arap krallığını “küresel teknoloji haritasına” yerleştirdi.

Gazete, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile İsrail arasındaki ilişkilerin “normalleşmesinin” parçası olarak ABD yapımı silah ve teknoloji tedarikini öngören 2020 İbrahim Anlaşmaları'nın aksine, bu sefer İsrail’in sahnede olmamasına dikkat çekti.

Haberde, İsrail'in “burnunun dibindeki” Suudi Arabistan’ın onu “gölgede bırakan yeni bir bölgesel teknoloji gücü” haline geldiği iddia edildi.

Yıllardır iki ülke arasında bir “barış” anlaşması olmadan ilişkilerin örüldüğünü söyleyen Globes, bugün bile, 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu’ndan bir buçuk yıl sonra, ticari bağların çok düşük de olsa “devam ettiğini” bildirdi.

Globes, Suudi Arabistan'da faaliyet gösteren İsrailli şirketlerin çoğunun “siber güvenlikle” ilgilendiğini, bazılarının ayrıca “ulusal güvenlik ve tesis korumasıyla” uğraştığını belirtti.

Bu firmaların kimilerinin, “yabancı bir şirket aracılığıyla” Suudi şubesi açan İsrailliler tarafından yurtdışında kurulduğunu açıklayan gazete, “Çoğu, Körfez ülkeleri, Mısır ve Ürdün'deki müşteriler arasında ürün dağıtımı ve teknolojik sistem kurulumunda uzmanlaşan Spire ve Bulwark gibi şirketlerle çalışıyor” dedi.

Tel Aviv ve Petah Tikva'dan Riyad'a

Globes'in bildirdiğine göre, Suudi Arabistan'da kamuya açık varlığı olan şirketler arasında, “İsrail'den yönetilen” ve 4.000 çalışanı bulunan (yaklaşık 1.200'ü Petah Tikva ve Beerşeba'da) İsrailli bir siber şirket olan CyberArk yer alıyor.

CyberArk'ın Ortadoğu satış eski başkanı Tom Lowndes, 7 Ekim’den sadece aylar sonra şirketin Suudi krallığındaki “genişleme planları” hakkında yazdı. Kullanıcı kimliklerini güvence altına alan şirket, "bölgeye girdiğinden beri yıllık bazda yaklaşık %25'lik tutarlı bir büyüme" bildirdi. Lowndes, "2024'te Suudi Arabistan, bu büyümenin başlıca itici gücü haline geldi ve şu anda CyberArk'ın Ortadoğu işinin neredeyse %40'ını oluşturuyor." dedi.

Krallıkta “50'den fazla” müşteriye hizmet verdiklerini ve önümüzdeki iki yıl içinde oradaki operasyonlarını “ikiye katlamayı” planladıklarını söyledi. Ancak Lowndes şubat ayında görevinden ayrıldı ve şirket Suudi Arabistan'daki operasyonları hakkında bir güncelleme sağlamadı.

CyberArk’ın “yalnız olmadığı”, Check Point’in, “Arap Yarımadası'ndaki faaliyetinin parçası olarak” bu ülkede aktif olduğu belirtildi.

Uç nokta cihazlarını koruyan “Tel Aviv merkezli bir siber şirket” olan Cybereason, merkezini San Diego'ya taşıdı ve kısmen büyük hissedar SoftBank nedeniyle yıllardır Arap Yarımadası'nda çalıştığı bildirildi.

New Jersey merkezli ancak “çalışanlarının çoğu İsrailli olan ve adı açıklanamayan” başka bir siber şirketin de Suudi Arabistan'da faaliyet gösterdiğini söyleyen Globes, söz konusu kuruluş hakkında şu bilgileri verdi: “Şirket, krallıkta eski dağıtım müdürü de dahil olmak üzere yöneticiler istihdam ediyor; bu kişi önceden Spire'da çalışmıştı ve şimdi LinkedIn profilindeki bilgilere göre Riyad'dan Körfez ülkeleri, Mısır ve Türkiye'deki tüm satış faaliyetlerini yönetiyor.”

“Adı açıklanamayan”, İsrail'de kurulan ve yaklaşık bir yıl önce merkezini ABD'ye taşıyan başka bir şirket, yakın zamanda Riyad'da bir satış müdürü pozisyonu için ilan verdi ve pozisyonu birkaç ay önce doldurdu. Gazete, şirketin, üretimi azaldıkça kendisini petrol yatırımlarından vazgeçirmeyi hedefleyen krallık için büyük ilgi alanı olan “siber personel eğitimi” verdiğini kaydetti.

Continuity CEO'su Gil Hecht'in Globes’a verdiği demece göre, Suudi Arabistan'da faaliyet gösteren bir diğer İsrailli şirket, yirmi yıl önce ABD'de kurulan ve “Siyonizm ve vergi avantajları nedeniyle” operasyon merkezini İsrail'e taşıyan Continuity adlı yazılım şirketi.

Şirketin, işletmelerin teknik arızalardan ve siber olaylardan kurtulmasını sağlayan sistemler sunduğu ve bankalara ve büyük kuruluşlara güvenli depolama ve yedekleme sistemleri sağladığı belirtildi. “Özellikle Suudi Arabistan'da ve genel olarak Arap dünyasında”, başlıca Dell gibi içine kurulduğu büyük sistemlerin distribütörleri ve üreticileri aracılığıyla faaliyet gösterdiği kaydedildi.

Continuity’nin, İbrahim Anlaşmaları'nın imzalanmasından kısa süre önce Suudi Arabistan'a geldiğini söyleyen Globes, o sırada İsrail teknolojisinin Ortadoğu'da gelişeceğine dair bir “coşku hissi” olduğunu ileri sürdü. Ancak 7 Ekim'den bu yana, Arap krallığında iş yapan İsrailli şirketler için önemli bir gerileme olduğunu iddia etti.

Hecht şöyle dedi: "İsrailliler ve Suudiler arasında iyi ilişkiler var, ama şüphesiz ülkede devam eden 'büyük partiye' davet edilmiyoruz. Devam eden İsrail faaliyeti, birkaç yıl önce başlayan faaliyetin bir tür ataleti ve burada gerçekten yeni bir büyüme yok."

Hecht'e göre, Continuity'nin son bir yılda dünya çapındaki satışlarda %100 büyüme kaydeden siber ürününden elde edilen gelir, Arap dünyasında neredeyse “hiç” büyümedi.

Bar Ilan Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Bölümü'nde öğretim görevlisi ve araştırmacı olan Dr. Joseph (Yossi) Mann'a göre, Gazze'deki savaş ve “normalleşmenin olmaması” yanı sıra, “kültürel farklılıklar” da taraflar arasında iş ilişkilerini sürdürmedeki “zorluğun” bir başka nedeni. Mann bu konuda şöyle dedi: "Suudi Arabistan'da gelişmiş bir girişim kültürü yok. Suudi şirketleri büyük ve yavaş hareket ediyor, bu da hızlı hareket eden genç İsrailli şirketlerine uygun değil. Suudi kültürü, uzun vadeli, kademeli güven inşası ve çok fazla 'gösteri' gerektirir ve bu, İsrailli start-up'lar için zor."

Dr. Mann'a göre, Suudi şirket kültürü, öngörülebilir gelecekte Suudi Arabistan'ın İsrail'i dışarı itecek gelişen bir girişim sahnesi kuramayacağının nedenidir. "Suudi üniversiteleri kademeli olarak dünya sıralamalarında yükseliyor, ancak askeri deneyimleri çok erken aşamalarda ve İsrail'in sahip olduğu gibi bir başarısızlığı tolere etme kültürüne sahip değiller."

Odak: Veri güvenliği ve siber güvenlik

Özellikle Suudi Arabistan'a vurgu yaparak Körfez ülkelerindeki toplum ve ekonomi çalışmalarında uzmanlaşan Dr. Mann'a göre, "Suudi Arabistan'daki İsrail faaliyetinin çoğu, başta terör saldırılarından korunmak için yerel altyapıyı koruyan veri güvenliği ve tesisler etrafında dönüyor."

Dr. Mann, müşterilerin çoğunlukla, Covid-19 salgını sonrasında başlayan veya Neom projesinin bir parçası olan kamu hizmetleri geliştirme patlamasının ortasında olan devlet şirketleri olduğunu söylüyor: Ülkede planlanan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ekonomiyi petrol bağımlılığından kurtarma planının temel taşı olan teknolojik metropol.

Mann, İsrailli ve Suudi araştırmacıların birlikte çalıştığı ve İsrail ve Suudi taraflarına ortak olarak verilen “hibeler” de dahil olmak üzere, yabancı üniversitelerde kapsamlı akademik araştırma faaliyeti olduğunu da ekliyor. Ayrıca, iki ülkenin benzer iklimi, çevresi ve hatta nüfus özellikleri nedeniyle ortak ilaç geliştirme projeleri var.

Yıllık 1 milyar doların üzerinde potansiyel ticaret

Globes’a göre, İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki ticaret hacmi, yetkililer bildirmekten kaçındığı için doğru olarak tahmin edilemez.

Gazete, bununla birlikte, Suudi Arabistan'ın İsrail pazarındaki yatırım potansiyelini değerlendirmek için, İsrail'in Birleşik Arap Emirlikleri ile olan ticarete bakmanın yeterli olacağını ileri sürdü. Globes’ın bildirdiğine göre, bu ticaret yıllar içinde “tutarlı” bir şekilde arttı: İsrail Dış Ticaret İdaresi verilerine göre, 2020'deki İbrahim Anlaşmaları öncesinde 55 milyon dolardan 2022'de 1,5 milyar dolarlık “zirveye” ulaştı. 2023'te savaşın patlak vermesiyle BAE ile ticarette “hafif” bir düşüş yaşandı ve 1,3 milyar dolara geriledi.

İsrail-BAE ticaretinin büyük bir bileşeninin elmaslar olduğunu vurgulayan gazete, bunların çoğunun aslında Suudi Arabistan'dan geldiğini söyledi. Haberde, aslında, Suudi Arabistan'a yapılan ihracatın büyük bir yüzdesinin, BAE üzerinden, özel vize veya yabancı pasaportla Suudi Arabistan'a giren İsrailliler veya Abu Dabi veya Dubai'de yaşayan bağlantılar tarafından yapıldığı bilgisi verildi.

Mann, "Bahreyn'in İsrail'in Suudi Arabistan'a büyük sıçrama tahtası olması gerekiyordu, ama ne yazık ki olmadı" diyor.

Krallıkla olan ticaret potansiyelini yılda 2 milyar dolara kadar tahmin eden Mann’a göre, bunun 1 milyar doları güvenlik ürünleri ve hizmetleri, geri kalanı ise tıp ve tarım için olacak ki bunlar arasında balık, havuç, salatalık ve hurma ihracatı da var ve bunlar zaten milyarlarca dolarlık ihracatla Emirlikler'e gönderiliyor.

İsrail yüksek teknolojisine düşük yatırım

IVC Araştırma Merkezi verilerine göre, İsrail'in “normalleşme” anlaşması olmayan ve hatta “düşman” ülke olarak kabul edilen BAE ve Katar, İsrail yüksek teknolojisine büyük miktarlarda yatırım yapıyor. Çalışmaya göre, BAE 2020'den Mayıs 2025'e kadar İsrailli yüksek teknoloji şirketlerine toplam 1,03 milyar dolarlık yatırımla başı çekerken, Katar 275 milyon dolarlık yatırımla ikinci sırada.

Açık ve resmi verilere göre, Suudi Arabistan İsrail yüksek teknolojisine sadece 30 milyon dolar yatırım yaptı ve bu da yabancı şirketler aracılığıyla. Tahmin edilen bu şirketlerden biri, Florida merkezli ancak Doron Merdinger başkanlığındaki bir grup İsrailli tarafından yönetilen elektrikli uçak şirketi Doroni Aerospace.

Suudi Arabistan’ın, Japonya merkezli SoftBank fonuna en az 45 milyar dolar taahhütle ve Blackstone'a Egemen Varlık Fonu'ndan sağlanan 20 milyon dolarla en büyük yatırımcılardan biri olduğu bildirildi. Ayrıca, ilk Trump yönetiminde hazine bakanı Steve Mnuchin tarafından kurulan Liberty Strategic Capital'in ve Trump'ın damadı Jared Kushner tarafından oluşturulan Affinity Partners'ın büyük bir yatırımcısı.

Bu arada İsrailli girişimcilerin, Suudi operasyonlarını mümkün olduğunca “koruduğunu” ve işlerinin yabancı sağlayıcılara gitmesini “engellemeye” çalıştığını söyleyen Globes’a göre, Trump'ın bölgeye yaptığı başkanlık ziyaretinde İsrail'in dışarıda bırakılmasından “hayal kırıklığına” uğradılar.

"Şüphesiz Trump, Ortadoğu'da Amerikan işini fenomenal bir şekilde destekleme işini yapıyor" diyen Hecht, şöyle devam etti: "Onun gezilerine dahil olsaydık, İsrail Orta Doğu'da yükselen bir ekonomik güç olabilirdi. Amerikan şirketlerinin orada kapattığı türden anlaşmaları gördük. İyi niyet olduğunda birlikte çalışmanın yollarını bulursunuz."