ABD-İsrail’in İran’a yönelik hava saldırılarıyla kesilen nükleer müzakereler, Norveç arabuluculuğunda yeniden başlayabilir. Ancak Tahran, savaş tazminatlarını masaya koyarken, iç siyasette müzakerelere yönelik sert muhalefet ve bölgedeki gerilim sürecin önündeki en büyük engeller olarak öne çıkıyor.

YDH- Tahran Times’ın edindiği bilgilere göre Norveç, Nisan ve Haziran aylarında Umman arabuluculuğunda yürütülen ancak ABD-İsrail’in İran topraklarına yönelik bombardımanıyla kesilen görüşmelerin yeniden başlatılmasında potansiyel arabulucu olarak öne çıkıyor.
Konuya yakın kaynaklar, hem İran’ın hem de ABD’nin yeni müzakerelere başlama niyetinde olduğunu ancak bu kez Tahran’ın savaş tazminatlarının da masada olmasında ısrarcı olduğunu aktardı.
Yeni temasların, arabulucu ülke üzerinden dolaylı şekilde ve muhtemelen bu ay başlaması bekleniyor.
Önceki İran-ABD görüşmeleri, 13 Haziran’da İsrail’in İran’ın nükleer, askeri ve sivil altyapısını hedef alan hava saldırılarından birkaç gün önce altıncı tur için yeniden başlayacaktı.
On iki gün süren bombardımanda çoğu sivil olmak üzere en az bin 65 İranlı hayatını kaybetti; aralarında üst düzey askeri yetkililer ve nükleer bilim insanları da vardı.
ABD, 22 Haziran’da doğrudan savaşa dahil olarak B2 bombardıman uçaklarıyla İsrail’in daha önce vurduğu üç nükleer tesise saldırı düzenledi.
İran buna, işgal altındaki topraklara kapsamlı füze ve İHA saldırıları ile Katar’daki el-Udeyd Hava Üssü’nü hedef alarak karşılık verdi.
24 Haziran’da, İran saldırılarının etkisini yönetmekte zorlanan İsrail’in önerisiyle ateşkes sağlandı.
Batı medyası, savaş sonunda İsrail ve ABD’nin hava savunma füzelerinde ciddi azalma yaşadığını bildirirken, İsrail basını en az 31 bin bina ve 4 bin aracın İran saldırılarında yok olduğunu ya da ağır hasar aldığını yazdı.
Ancak Tel Aviv yönetimi, savaşın ilk günlerinden bu yana uluslararası medyaya sıkı sansür uyguluyor.
Norveç Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Kravik’in bu hafta Tahran’da Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile yaptığı görüşmenin resmi açıklamasında arabuluculuk konusuna değinilmedi.
Ancak ziyaretin, yeni müzakerelere dair girişimlerle bağlantılı olduğu değerlendiriliyor. Norveç, Batı Asya ülkeleriyle iyi ilişkileri olan ve İsrail’in İran’a karşı savaşını kınayan az sayıda Batılı ülke arasında yer alıyor.
Olası müzakereler, İran’da artan iç muhalefetin gölgesinde gerçekleşecek.
Muhafazakâr siyasi çevreler ve toplumun bir kesimi, geçmişteki görüşmelerin ABD-İsrail saldırılarına zemin hazırladığını savunuyor.
Eski nükleer müzakereci ve muhafazakâr siyasetçi Said Celili, X platformunda yaptığı paylaşımda, müzakere çağrılarını “Altın Buzağı”ya tapmaya benzeterek sert tepki gösterdi.
Arakçi ve diğer yetkililer, yeni görüşmelerin ancak ABD’nin diplomasi süresince askeri eyleme başvurmayacağına dair güvence vermesi halinde başlayabileceğini belirtiyor.
Ancak İran’ın savunma teyakkuzunu sürdürme kararlılığı, yeni oluşturulan Savunma Konseyi ve hızla güçlendirilen savunma sistemleriyle de destekleniyor.
Haziran’daki saldırılara yardım eden kişilerin yakalanması için istihbarat faaliyetleri yoğun şekilde devam ediyor.
ABD-İsrail saldırıları İran’ın nükleer tesislerine ağır zarar verirken, Tahran faaliyetlerini yeniden başlatmakta kararlı olduğunu vurguluyor.
2015’te imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP), İran’ın nükleer çalışmalarına sınırlamalar getirmiş, karşılığında yaptırımlar kaldırılmıştı.
Ancak ABD, Donald Trump döneminde anlaşmadan çekilerek “azami baskı” politikasını devreye soktu.
Biden yönetiminde KOEP’in canlandırılmasına yönelik girişimler de sonuçsuz kaldı.
Tahran, geçmişten bugüne, sivil amaçlı uranyum zenginleştirme hakkının korunmasında ısrarcı oldu.
Uzmanlar, olası bir anlaşmanın yalnızca Washington’ın hem İran’ın bu hakkını tanıyacağı hem de nükleer silah edinmesini engelleyecek “kazan-kazan” formülünü benimsemesi halinde mümkün olabileceğini belirtiyor.