İsrail’in Tel Aviv kentinde düzenlenen “Azınlıklar Konferansı”nda, Suriye’de etnik ve mezhepsel temelde “yeni yönetim modelleri” tartışılarak ülkenin iç yapısına dair planlamalar gündeme geldi.
YDH- AsiaNews LB’nin aktardığına göre, Tel Aviv’de ‘Azınlıklar Konferansı’ başlığıyla düzenlenen bir konferans, katılımcıların Suriye içinde azınlıklar için bağımsız oluşumlar kurulmasını önermesinin ardından Suriye ve Arap çevrelerinde geniş tartışmalara yol açtı. Gözlemciler bu adımı ‘Suriye ulusal dokusunu parçalamaya yönelik yeni bir İsrail girişimi’ olarak değerlendirdi.
Tel Aviv’de 27 Ekim’de düzenlenen “Azınlıklar Konferansı”, İsrailli gazeteci İdi Cohen’in davetiyle gerçekleştirildi ve yaklaşık 30 kişi, Arap ve Suriye uyrukluların yanı sıra İsrailli akademisyen, politikacı ve medya mensuplarının katılımıyla yapıldı.
Suriye katılımcılar arasında yer alan Hasan Mirhec, kendisini Ortadoğu uzmanı olarak tanıttı ve İsrail televizyon kanallarında düzenli olarak konuk olarak yer aldığını belirtti. Mirhec, konuşmasında “Suriye’de azınlıklar için bağımsız devletçikler kurulması” çağrısı yaparak, “Siyasi ve sahadaki gerçekler, azınlıkların haklarını güvence altına alacak köklü çözümler gerektiriyor” dedi.
Konferansa, “siyasi ve dini” kişiler de katıldı. Bunlar arasında “Kürdistan Özgürlük Partisi Başkanı” Arif Bevcani yer aldı. Bevcani, “barış ve istikrar için bir ittifak” çağrısında bulunarak, azınlıkların geleceğinin “bölgesel müdahalelerden uzak” olmasını hedeflediğini belirtti.
Diğer katılımcılar arasında ABD’deki “Doğu Konseyi” üyesi Temim Harmeşu, İsrail’de ikamet eden Ürdünlü siyasetçi Abdulilah el-Mulla ve video konferans yoluyla katılan Süveyda’daki Dürzi topluluğunun lideri Mervan Kivane yer aldı. İsrailli tarafı ise televizyon gazetecisi Zvi Hezqili, i24 kanalında Arap işleri yorumcusu, tarihçi Mordehay Kader, profesör Moshe Cohen Eliya ve Dürzi eski Knesset üyesi Ekrem Hasun temsil etti.
Eski Knesset üyesi Ekrem Hasun, konuşmasında Süveyda’daki dini liderlerin durumunu, Nazi döneminde Yahudilere yapılanlarla kıyasladı. Hasun, “İsrail kurumları, IŞİD gibi örgütlerle mücadele etmek için tüm güçlerini kullanacak” ifadelerini kullanarak, “Ortadoğu’daki azınlıkları temsil edecek, BM ve Uluslararası Ceza Mahkemeleri üzerinde etkili olabilecek bir küresel kurum kurulmalıdır.” dedi.
Konferanstan çıkan öneriler
AsiaNews LB’nin aktardığına göre, konferansın sonunda öneriler, “politik ve örgütsel nitelikte” olarak açıklandı. Buna göre, bölgesel bir irtibat ofisi kurulması, “İsrail merkezli bir insan hakları örgütü” aracılığıyla aylık raporlar hazırlanması ve olağanüstü durumlarda acil rapor sunulması kararlaştırıldı.
Ayrıca, ofisin resmi bir medya platformu aracılığıyla azınlıkların durumunu yarı aylık bültenler halinde yayınlaması ve İsrail medya kuruluşlarıyla iş birliği yaparak şeffaflığı artırması önerildi. Konferans ayrıca azınlıklardan gelen şikâyetleri toplamak ve takip etmek için özel bir fon oluşturulmasını tavsiye etti.
Konferansın kapanış bildirisinde, “tüm ideolojik, dini ve politik aşırılıkların” karşısında durulması gerektiği vurgulandı ve özellikle IŞİD ve HTŞ gibi örgütler hedef alındı. Bildiride, “Bölge halklarının kendi kaderini özgürce tayin etme hakkı” hatırlatılarak, “yerel yönetim sistemlerinin kültürel ve dini farklılıkları dikkate alması, kalkınmayı ve eşit vatandaşlığı desteklemesi” gerektiği belirtildi.
Suriye’de geçmişteki benzer girişimler
Konferans, daha önce Suriye muhalifleri tarafından İsrail ile kurulan ilişkileri hatırlattı. Beşşar Esed yönetiminin düşmesinden önce, bazı Suriyeliler İsrail’e başvurarak ondan destek talep etmişti; bunlar arasında Kemal el-Lebvani, İsam Zeytun, Fahd el-Mısri ve diğerleri bulunuyordu.
Kemal el-Lebvani, “Elif” sitesine verdiği bir röportajda, İsrail’in Suriye muhalefetine destek amacıyla askeri müdahalede bulunmasını talep etmiş ve bunun karşılığında Golan’dan vazgeçilmesini önermişti. Ayrıca, Eylül 2014’te İsrail’i ziyaret ederek “Terörle Mücadele Konferansı”na katılmıştı.
Haziran 2016’da Herzliya Ulusal Güvenlik Konferansı’nda “Özgür Suriye Ordusu”nu temsil ettiğini söyleyen İsam Zeytun’un adı ilk kez, “El-Ahbar” gazetesinin Haziran 2015’te yayımladığı ve bir İsrail subayının ofisinden sızdırıldığı belirtilen belgelerde geçmişti.
“El-Ahbar” gazetesine göre, İsam Zeytun, Suriye-Filistin sınır bölgesindeki Özgür Suriye Ordusu komutanlarından, İsrail’den yardım ve erzak almayı talep etti; bunun dışında detay verilmedi.
Fahd el-Mısri de Aralık 2016’da “Ulusal Kurtuluş Cephesi” adına İsrail halkına açık bir mesaj göndererek, İsrail ve Suriye arasında “yeni bir barış” çağrısında bulunmuştu.
Tepkiler
Suriye Ulusal Hareketi Genel Sekreteri Zekeriya Malahfeci’ye göre, konferansın düzenlenmesi, İsrail’in bölgesel krizleri kendi siyasi projelerini desteklemek için kullanmaya devam ettiğini yansıtıyor. Malahfeci, konferansın özünde “Suriye ulusal dokusu ve devlet fikri açısından son derece tehlikeli bir siyasi proje” barındırdığını belirtti.
Malahfeci, Hareket’in platformunda yayımlanan bir köşe yazısında, İsrail’in “insani konferansları bedava düzenlemediğini” vurguladı ve ekledi: “İsrail, herhangi bir devleti en çok tehdit eden şeyin iç bölünme olduğunu çok iyi biliyor. Suriye’yi zayıflatmanın en kısa yolu sınırlar değil, dar aidiyetlerle beslenen zihinlerdir; bunlar ulusal kimlik yerine dar kimlikleri ön plana çıkarıyor.”
Suriyeli politikacı, böyle bir konferans çağrısının bölgedeki yeniden siyasi konumlanma süreci ve yeni temellere dayalı bölgesel ilişkilerin yeniden inşası girişimlerinin yaşandığı “hassas bir dönemde” yapıldığını ifade etti.
Malahfeci’ye göre İsrail, “Yeni Ortadoğu” fikrini yerleştirmeye çalışıyor; bu fikir kapsamında her mezhep veya etnik grup bağımsız bir siyasi varlığa dönüşüyor ve İsrail kendisini bölgedeki tek “meşru” dini ve ulusal devlet modeli olarak konumlandırıyor.
Suriye Ulusal Hareketi Genel Sekreteri’ne göre, bu tür konferanslara Suriye’nin gerçek yanıtı “yalnızca inkâr veya öfke ile değil, ulusal bir kimlik ve kapsayıcı bir katılım yoluyla, Suriye toplumunun tüm bileşenleri arasında güveni yeniden inşa ederek” verilmelidir.
Malahfeci, Suriye halkının bugün “ayırt edici unsurları değil, birleştirici değerleri yeniden keşfetmesi” gerektiğini vurguladı ve düşünsel, siyasi ve medya elitlerinin yeni bir söylem geliştirme sorumluluğuna işaret etti. Bu söylemin mezhepsel temaları aşması ve “devlet ve vatandaşlık” üzerine yeni bir sayfa açması gerektiğini belirtti.
Malahfeci ayrıca, İsrail’in böylesi bir konferansı tam da bu dönemde düzenlemesinin tesadüf olmadığını söyledi. Ona göre İsrail, Suriye’nin bölgesel konumunu ve gücünü yeniden kazanmasının yalnızca Suriyelilerin birliği ile mümkün olduğunu ve iç bölünmenin kendisi için stratejik bir kazanım olduğunu çok iyi bilmektedir. İsrail, bunun için geçmişte yapılan ve hâlen yapılan hatalardan faydalanmaktadır.
Suriye’nin resmi tutumu
AsiaNews LB, HTŞ rejimi ile Tel Aviv arasında dolaylı müzakerelerin devam ettiğine dikkat çekti.
Rejimin başkanı Colani, 15 Ekim’de CBS’e verdiği röportajda, “Suriye, İsrail’e karşı herhangi bir provokasyon yapmadı ve komşu ülkeleri tehdit etmeyecek.” demişti.