Irak’ta hükümet sürecinde Kürtlerin rolü

img
Irak’ta hükümet sürecinde Kürtlerin rolü YDH

YDH- İran’dan yayın yapan Kurdpress internet sitesi, Irak’ta hükümet kurma sürecinde Kürt siyasi grupların rolünü analiz eden bir yazıya yer verdi.




YDH- İran’dan yayın yapan Kurdpress internet sitesi, Irak’ta hükümet kurma sürecinde Kürt siyasi grupların rolünü analiz eden bir yazıya yer verdi.

 

İran’ın Kürt meselesi ile ilgili analizleriyle tanınan yazarlarından Muhammed Hadi, bu yazısında Kürtlerin hükümet kurma sürecinde kilit rol oynamasına rağmen hükümetin kurulabilmesi için Kürtlerin talepleriyle çelişen görüşlere sahip olan Sünnilerin de ikna edilmesinin zorunlu olduğuna dikkat çekiyor.

 

Irak’ta hükümet kurma sürecinde Kürtlerin rolü

Irak Ulusal Birlik İttifakı’nın (Hukuk Devleti+Irak Ulusal İttifakı) Dr. Nuri el-Maliki’yi başbakan adayı olarak seçmesi, hükümet kurma sürecini yedi aydır süren çıkmazdan kurtardı.

 

Nüfusun çoğunluğunu oluşturan Şii Arapların temsilcisi gibi gözüken Irak Ulusal Birlik Koalisyonu, meclisteki diğer iki ittifakı (el-Irakiye ve Kürdistan İttifakı) yeni hükümetin kurulması için ikna etmeye çalışıyor.

 

Iraklı Kürt ve Şii grupların geçmişe dayanan uzun süreli işbirliği, Kürtlerin Irak Ulusal Birlik Koalisyonuna yönelik herhangi bir muhalefetinin olmayışı, Kürt liderlerin (Celal Talabani ve Mesud Barzani) Dr. Nuri el-Maliki ile olan yakın ilişkileri, Ulusal Birlik Koalisyonu’nu, hükümet kurma sürecindeki müzakerelerde mecliste 57 milletvekiline sahip olan Kürdistan İttifakı’na öncelik vermesine sebep oldu.  

 

Böylece Irak Ulusal Birlik Koalisyonu, mecliste sahip olduğu 123 sandalyeyle Kürtlerin 57 sandalyesinin desteğini kazanarak (toplamda 180 sandalye) mecliste yeterli çoğunluğu elde edecek ve kurulacak hükümetin başbakanını belirleyebilecek.

 

Buna karşın Sünni Arap nüfusun temsilcisi sayılabilecek el-Irakiye, mecliste kazandığı 91 sandalyeyle seçimlerin galibi sıfatıyla 21 sandalyeye sahip olan Irak İslami Yüksek Konseyi ve 7 sandalyeye sahip olan Fazilet Partisi ile (toplamda 119 sandalye) birlikte Nuri el-Maliki’nin başbakanlığına karşı çıkıyor. Ve Kürdistan İttifakı’nın desteğini alarak ve Nuri el-Maliki’nin başbakanlıkta güvenoyu alabilecek yeterliliğe ulaşmasını engelleyerek 176 sandalyeyle (muhaliflerin 119 ve Kürtlerin 57 sandalyesiyle) Nuri el-Maliki karşıtlarının cephesini güçlendirmeye çalışıyor.

 

Binaenaleyh Kürdistan İttifakı, meclisteki nispeten azınlıktaki konumuna rağmen (325 sandalyeli mecliste 57 sandalyeye sahip ve seçimlerin dördüncüsü) mevcut şartlarda hükümet kurma sürecinde ve başbakanın belirlenmesinde son derece hassas bir konumda bulunuyor ve hem Ulusal Birlik Koalisyonu’nun hem de el-Irakiye’nin başbakanı belirlemesinde kilit bir rol oynuyor.

 

Mevcut hassas şartlar, Kürtlere Irak’taki diğer siyasi gruplara kendi taleplerini dayatması için imkan veriyor. Burada dikkate değer olan şu ki Kürtler Irak’ın gelecekteki başbakanının seçilmesi konusunda belirleyici bir konuma sahip olsalar da bu meseleyi tamamlayıcı noktada bulunmamaktadırlar.

 

Zira Irak’ın mevcut siyasi şartları, çoğunluğun azınlık üzerinde hakimiyetini ve muhalefet partilerinin siyasi çerçevede bir muhalefet yaparak iktidarın sakin ve doğal seyri içerisinde el değiştirmesini sağlayabilecek bir zeminde bulunmamaktadır.

 

Siyasi alanda ve güvenlik konularında yaşanan zayıflık ve Irak’ın farklı etnik ve mezhebi yapısı nedeniyle, kurulacak hükümetin Irak nüfusunun üç ana unsurundan (Şiiler, Sünniler, Kürtler) oluşmasını zorunlu kılıyor.  Dolayısıyla Şii, Sünni ve Kürt siyasi gruplarının uzlaşmasını Irak’ta hükümetin kurulabilmesinin en önemli şartı olarak görmek gerekiyor.

 

Bu noktada, Kürtlerin Irak Ulusal Birlik Koalisyonu ile anlaşmasının başbakanın belirlenmesi konusunda belirleyici olacağını; ancak Sünnilerin katılmaması durumunda hükümetin kurulamayacağını söylemek gerekiyor.

 

Başbakanın belirleneceği siyasi süreç, nihai olarak hükümetin kurulmasını gerektireceği için Sünnilerin hükümette yer alması hükümetin kurulmasındaki uzun ve karmaşık sürecin tamamlanmasını sağlayabilecektir.

 

Dolayısıyla Kürtlerin Ulusal Birlik Koalisyonu ile anlaşmasını bir son adım değil, Sünnilerin de katılıp onaylayacağı uygulanabilir ve umut verici bir toplu anlaşmanın bir ön adımı olarak görmek gerekiyor.

 

Açıktır ki Kürtlerin Ulusal Birlik Koalisyonu ile anlaşması, meclisteki iki siyasi ittifakın anlaşması düzeyinden çıkarak (Ki bu, hükümetin kurulmasının zorunlu adımlarındandır) Şii, Sünni ve Kürt grupların yer alacağı bir ulusal uzlaşmaya dönüşmesi gerekmektedir.

 

Zira her halükarda Sünni Arapların Irak’ın siyaseti ve güvenliği üzerindeki etkisi, bölgedeki Arap ülkelerinin Irak’taki Sünniler konusundaki hassasiyetleri, Washington’un Sünnilere olan çok yönlü desteği (en azından 2007’den bu yana) ve Irak meclisinde sahip oldukları 101 sandalye, Iraklı Sünni Arapların iç siyasi gelişmeler üzerindeki etkili konumlarının birer göstergesidir.

 

Binaenaleyh Kürt siyasi grupları, mevcut özel şartlardan istifade ederek Ulusal Birlik Koalisyonu’ndan ve Nuri el-Maliki’den birçok taleplerini yerine getirme konusunda vaatler almış olsa da şunu göz önünde bulundurmalıdır ki Nuri el-Maliki’nin kabineyi kurması Sünnilerin etkin katılımına bağlıdır.

 

Sünniler ise Kerkük meselesinin anayasanın 140. Maddesi kapsamında çözümü, petrol ve bütçe gibi önde gelen Kürt talepleri konusunda kendilerine has görüşlere sahiptirler ve Kürtlerin talepleri ile Sünnilerin talepleri üzerine oluşacak denge, Nuri el-Maliki’yi hükümeti kurma sürecinde birçok sorunla ve karmaşık durumla karşı karşıya getirecektir.

 

Çeviren: Alptekin Dursunoğlu

http://www.kurdpress.com/fa/fullstory.aspx?id=413