GPS ve küresel sulta düzeninin şirketleri Gazze soykırımında Siyonist rejime nasıl yardımcı oluyor?

İsrail'in altyapısını vurmak ve lojistik yeteneklerini sekteye uğratmak için teknoloji uzmanları arasında yaygın bir koordinasyon olduğu görülüyor.

Uyduruk Siyonist rejimin Gazze'deki soykırım savaşı, geleneksel savaşın ötesine geçip askeri, lojistik ve teknolojik boyutları içerdiği için modern savaşın tüm karmaşıklıklarını da bünyesinde taşıyor. 

Bu savaşta, devlet aktörleri ile küresel şirketler arasındaki çizgilerin bulanıklaştığı ve küresel sulta düzeninin İsrail'e yönelik desteğinde yeni bir dönemin belirginlik kazandığı görülüyor.

İsrail'in operasyonlarının yalnızca Batılı devletler ve Amerika tarafından desteklenmediğini, aynı zamanda önde gelen GPS şirketi de dahil olmak üzere küresel şirketlerden de önemli destek aldığını belirtmekte fayda var. 

Bu kompleks destek şebekesi, emperyalist güçler tarafından başlatılan çok yönlü mahiyetini ortaya koyuyor. Bu noktada küresel şirketler ve teknoloji, Gazze halkına karşı gerçekleştirilen katliamlarda çok esaslı bir rol oynuyor. 

GPS bir Amerikan navigasyon sistemidir, bu sistem uydu sinyallerini kullanarak kesin coğrafi konumları belirler. 

Birçok küresel şirket, büyük miktarlarda ürün üretmek, gemiler aracılığıyla nakliyeyi kontrol etmek ve yönlendirmek ve uçak rotalarını kontrol etmek için GPS ekipmanı ve yazılımını kullanıyor. 

Elbette GPS'in dünyada Rusya'nın ‘Glonass’ sistemi veya Çin'in ‘Beidou’ sistemi gibi önemli alternatifleri de var.

Beyaz Saray, ABD'nin İsrail'e verdiği desteği teyit eden büyük bir hamleyle, 320 milyon dolar değerinde ölümcül ve gelişmiş silah sistemlerinin İsrail'e devredilmesine izin verdi.

Anlaşma, İsrail savunma şirketi Rafael'in Amerika şubesi tarafından kolaylaştırıldı ve ABD ile İsrail arasındaki derin askeri ve teknolojik ilişkileri gözler önüne serdi. 

Anlaşma, güdümsüz bombaları GPS güdümlü silahlara dönüştürme konusundaki uzmanlığıyla tanınan Space Family şirketinin gelişmiş mühimmatlarını içeriyordu. 

Bu destek, bu şirketlerin İsrail'e lojistik destek sağladıklarının bir başka göstergesidir.

GPS yönlendirmesinin İsrail tarafından kullanımı ve bu şirketle olan yakın işbirliği durumu karmaşıklaştırıyor. 

Teksas Üniversitesi Profesörü Todd Humphreys ve araştırma ekibi, bu taktiği 7 Ekim 2023 Aksa Tufanı Operasyonundan sonra, ticari uçuşları izlemeye yönelik açık kaynaklı bir yazılım olan ADS-B Exchange'i kullanarak keşfetti.

Eski ABD Hava Kuvvetleri subayı Brian Weeden ise İsrail tarafından kullanılan karşı stratejik önlemlere ışık tutuyor. 

Bu subay, İsrail'in Hamas roketlerini saptırmak için GPS sinyallerini manipüle ettiğini söyledi. Ancak bu tür bir manipülasyon, İsrail rejimi ile teknoloji şirketleri arasında karmaşık bir işbirliği gerektiriyor ve siber savaşta yeni bir sınırı ortaya çıkarıyor.

Bu, GPS'in İsrail'i ilk kez desteklemesi değil. 2009-2013 yılları arasında İranlı bilim adamlarına düzenlenen suikastın ardından yapılan istihbarat araştırmaları, teröristlerin suikastlarda kullandıkları GPS uydu iletişim araçlarının, teröristlerin izinin bulunmasını engellemek amacıyla kasıtlı olarak konum bilgilerini değiştirdiğini ortaya çıkardı.

2013'ten sonraki yıllarda, IŞİD'in Suriye'de ortaya çıkmasından sonra, Suriye'nin talebi üzerine İranlı askeri danışmanlar, Suriye'de IŞİD'le mücadele için IŞİD iletişimini uydu üzerinden tespit edip takip edecek sistemler kurdu. 

O dönemde ABD Küresel Konumlandırma Sistemi (GPS) ve Sureyya uydu iletişim şirketi, IŞİD'in kullandığı uydu telefonlarının bilgilerini ve coğrafi koordinatlarını özellikle bozarak, IŞİD'in herhangi bir sorun yaşamadan suçlarını geniş çaplı bir şekilde işleyebilmesini sağladı. 

İsrail'in altyapısını vurmak ve lojistik yeteneklerini sekteye uğratmak için teknoloji uzmanları arasında yaygın bir koordinasyon olduğu görülüyor. 

Doğal olarak katil Batılı rejimlerin IŞİD'i ve diğer terör örgütlerini GPS de dahil olmak üzere çeşitli şekillerde desteklediğini gösteren pek çok vaka, delil ve belge var.

Geçtiğimiz günlerde Gazze'de çocuk öldüren rejimin işlediği suçların ardından GPS sistemi bir kez daha İsrail'in imdadına yetişti. 

Coğrafi koordinat bilgilerini kasıtlı olarak manipüle eden bu eylemler, işgal altındaki bölgelerdeki uluslararası navigasyon araçlarında aksamalara neden oldu. İsrail ordusu da resmi bir açıklamayla bunu kabul etti ve uçakları ve gemileri alternatif sistemleri kullanmaya yönlendirdi.

Ancak direniş uzmanlarının çabalarıyla bu tehlike daha öncekiler gibi etkisiz hale getirildi. Emperyalist rejimlerin ve İsrail'in planları deşifre edilerek etkisiz hale getirildi ve direnişin kahramanları bu sistemlerin olumsuz etkilerini tersine çevirerek Siyonist yerleşimcilere zarar verdi ve İsraillilerin hizmetlerini ve diğer iletişimlerini aksattı.

Direniş kahramanlarının çabaları bu iş birliğini etkisiz hale getirmekle sınırlı kalmayacaktır. Buna ilaveten, İsrail'in altyapısını vurmak ve lojistik yeteneklerini sekteye uğratmak için teknoloji uzmanları arasında yaygın bir koordinasyon olduğu görülüyor. 

İsrail'in, İran'ın Şam'daki diplomatik merkezlerine saldırarak işlediği suçlara yanıt olarak İran, İsrail'i felç etmek için çok katmanlı teknikler kullanarak ve direniş savaşçılarının değerli deneyimlerini kullanarak İsrail'e unutamayacağı bir ders verecekleri anlaşılıyor. 

İran'ın füzeleri ve Hizbullah'ın füzeleri alternatif koordinat sistemleri kullandığından, herhangi bir Batılı emperyalist müdahalesi İsrail'i gelecekteki bir tepkiden kurtarmaya yardımcı olmayacaktır.

Dolayısıyla İsrail'in kafaları karıştırmaya yönelik herhangi bir girişimi hiçbir işe yaramayacaktır.

Buna karşılık Özgür Dünya, dünya genelindeki GPS ortağı firmaları yakından tespit ederek ve ürünlerini boykot ederek Gazze halkını desteklemeye devam edecek. Tıpkı İsrail'in savaş ekonomisini destekleyen ve finanse eden ticari şirketleri boykot ettikleri gibi.

Sonuç olarak, İsrail ile Amerika ve Batılı rejimler ve teknoloji şirketleri arasında devam eden bu destek ve işbirliği kullanılan teknoloji stratejileri, İsrail’in Filistin halkına karşı kullandığı soykırım araçlarını geliştirdiğine işaret etmektedir.

Bu sürekli destek, bu tür Siyonist araçlara yönelik küresel boykotun önemini ortaya koyuyor. Bu ise dünyadaki özgürlükçülerin yerel ve küresel düzeylerde atacağı koordineli adımlarla uygulamaktan kaçınmayacağı bir şeydir.

 



Makaleler

Güncel