Seymour Hersh Trump ve Suriye kimyasal saldırısı ile ilgili resmi söylemi alaşağı edecek yeni tez ortaya atıyor.
Seymour Hersh, Vietnam’da My Lai katliamını, daha güncel olarak Ebu Gureyb zindanında ABD Ordusu tarafından tutuklulara uygulanan işkenceleri açığa çıkaran Pulitzer ödüllü gazetecidir.
Bu hafta sonu, Hersh Mart ayında Suriye-İdlib’de iddia edilen kimyasal saldırının Trump yönetimi tarafından öne sürüldüğü gibi Suriye Ordusu tarafından düzenlenmediğini bildiren bir makale yazdı.
CIA ve Savunma İstihbarat Merkezi üst düzey bir danışmanını kaynak olarak gösteren Hersh, Suriye bombardımanının bir üst düzey cihatçı toplantısı ve konvansiyonel cephaneliği hedef aldığını, hava saldırısı öncesinde ABD’yi askeri lügatte “ihtilafların giderilmesi” adı verilen kanalı kullanarak bilgilendirdiğini söyleyip resmi söylemde gedikler açtı.
Hava saldırısı muhtemelen bulut ve kurbanlarda sarin olarak yanlış tespit konulan nörolojik emarelere sebebiyet verecek klorin ve suni gübre bulunan bir binayı vurdu.
Hersh ile bu konuyu konuşmak için iletişime geçtik.
Ken Klippenstein: Suriyede olası kazaları önlemek için tarafların birbirini “askeri ihtilafların giderilmesi” prosedürü ile bilgilendirmesi neden bu kadar önem taşıyor?
Seymour Hersh: İnsanların düşündüğünden çok fazla hava kuvveti bulunuyor. Sadece Ruslar değil… Suriye uçuyor, Rusya uçuyor, Amerika uçuyor, İngilizler, Kanadalılar, Avustralyalılar uçuyor.
Bu bir anlamda herhangi bir havaalanındaki hava trafiğinin kontrolü gibi. AWACS adı verilen bir şey var. Bu her şeyi gözetleyen büyük bir uçak ve Rusya ile Suriye rotalarını, teçhizatlarını, nereye gittiklerini ve ne taşıdıklarını İngilizce olarak Suriye’nin büyük kesimini gözetleyen AWACS jetlerine bildiriyorlar. Bu şekilde birçok koordinasyon kuruluyor. İşte buna “ihtilafların giderilmesi” deniyor.
KK: Bize Suriye’de silahlı grupların hakim olduğu bölgedeki olağandışı olayları ve nasıl açığa çıkarıldığını anlatır mısınız?
SH: Benim yazdığım makale basitçe ifade edersem çok özel bir görev olduğu gerçeği ile ilgiliydi. Gizli bir görevdi. Khan Şeyhun kasabasındaki cihatçı karargahının bombalanması göreviydi.
48,000 nüfuslu (savaştan önceki rakam) büyük bir kasabaydı ve Rusların bildirdiğine göre Nisan ayının 4’ünde önceden haber aldıkları liderlerin katılacağı ciddi bir toplantı olacaktı. Bölgenin komuta ve kontrolü ile ilgili bir toplantıydı. Bölgeyi kontrol etme yollarından biri gıda ve ilaçları elde tutmalarıydı.
Rusya ve Suriye bu alanda çok fazla bombardıman yaptı. Büyük bir tarım arazisi olan bu alanda propan gaz tankları, yemek yağı kutuları, gübre, böcek ilaçları bulunmaktaydı. Ayrıca varsayımımıza göre burası el-Nusra (Suriye El Kaidesi) için büyük bir operasyon üssü olduğu için silah depoları da bulunmaktaydı. Bu yüzden zaten bazı tali patlamalar bekleniyordu, bir bulutun yükselmesi sürpriz olmadı.
Kullanılan Rusya tarafından Suriye’ye verilmiş lazer güdümlü bir bombaydı. Toplantının istihbaratını almıştık ve bunun için plan yapmıştık, kaç gün önceden bunun için plan yapmıştık. Çok dikkatli bir biçimde koordine edilmişti.
Herkes; biz, İngiltere, NSA, CIA – herkes bir toplantı olacağını biliyordu. Aslında Rusya bizim istihbaratçılarımızla, tahminime göre CIA ile irtibata bile geçti (nasıl olduğunu bilmiyorum) ve gizli bir toplantı olacağını, şayet o toplantıda bizden birileri olacaksa onu oradan çıkarmamızı çünkü oranın vurulacağını söylediler.
Böylece her şey önceden planlanmıştı, Ruslar lazer güdümlü bombayı temin etti, hiçbir kimyasal yoktu. Sarinden bahsediyorsunuz – dalga mı geçiyorsunuz? Ordu-Sarin? Allah’ım, Sarini depolamak için, onun yakınında bulunan insanları korumak için geniş binalara ihtiyacınız vardır. Tek bir damlası öldürür. Koklayamazsınız, o kokusuz ve görünmezdir. Bulut oluşturmaz.
Sarin fikri kimsenin masasında değildi. O Sarin değildi. Her ne olduysa bilmiyorum –muhalefet belki bir yerleşkesinde sarin depoluyordu ve burası patladı, bilmiyorum- Ama şunu çok iyi biliyorum ki Trump, bu husustaki istihbarat bilgilerine kulak vermedi.
Sarinden öldüğü veya yaralandığı söylenen çocukların fotoğraflarını gördü. Büyükelçi (Nikki) Halley, kendisine bazı fotoğraflar gösterdi ve o bunları gördüğü andan itibaren bombalayacağını söyledi. İstihbaratın ne olduğunu önemsemedi.
KK: Trump neden istihbaratı dinlemedi?
SH: Birilerinin dediğini aktarayım, o kafasında bir şey tasarladığı zaman tasarlamıştır; istihbaratın ne olduğunun hiçbir önemi yoktur. Bu durumda bildiğimiz şu ki bir gün öncesinde ona aktarılan Suriye’nin sarin bombası attığına dair herhangi bir sebebi olmamasıydı.
Yine biliyoruz ki Sınır Tanımayan Doktorlar, Suriye’de olay yerinden 60 mil uzakta bir klinikteydiler ve dediklerine göre kliniğe ölüme de sebebiyet verebilecek klorin gazından etkilenmiş kesin teşhisini koydukları insanlar gelmişti
KK: Kaynaklarından Başkan Trump ile ilgili ne tür izlenimler edindin?
SH: O yazılı şeyleri sevmez, görsel fotoğrafları sever, çok fazla şey bilmez çok çalışmaz… Onun hakkında benden daha fazla şey bilen birine sordum. Acaba Rusya’nın araştırmalarını örtbas etmeye çalışıyor olması mümkün mü?
Ve arkadaşım dedi ki “Sorun şu ki bir şeyi örtbas etmeye çalışıyorsanız birinci adımı atarken ikinci adımı da kafanızda tasarlamanız gerekir. Ancak o böyle biri değil! Bu adamın sadece bir adımı var. İkinci bir adımı yok! O sadece olduğu gibi biri. Derinlemesine düşünen biri değil.
KK: Bizim halen Rusya ile “ihtilafların giderilmesi” kanalı ile onların silahlı güçlerini vurmamak için irtibata geçip geçmediğimizi biliyor musun?
SH: Asla durmadı. Asla durmadı. Uçağın düşürüldüğü günün ertesinde bile durmadı. Asla durmadı. Bu çok önemli.
KK: Esad rejimine karşı bir savaş planları var mı?
SH: Devletin her şey ile ilgili bir planı var. Elbette ki var. Bir saldırı planı olmaması şok edici olurdu. Ama bu yapacakları anlamına gelmiyor. Suriye’de uzun vadeli planları bilmiyorum. Şahsi tahminim çok fazla uzun vadeli plan olmadığı.
KK: Makalenizde şu ifadeyi kullanmışsın “Suriye muhalefeti ile yakın ilişkide olduğu bilinen Beyaz Baretliler” (Beyaz Baretliler, muhalefet dostu sivil savunma kuruluşu olup Batı’da büyük itibar görüyor, ABD ve İngiltere hükümetlerince finanse ediliyor.) Bu grupla ilgili ayrıntılara girebilir misin, onların hakkında ne biliyorsun?
SH: Bildiğim tek şey Beyaz Baretliler bizim hükümetimiz ve İngiltere tarafından destekleniyor. Geçen yıl onlarla ilgili bir film Oscar kazandı. Hiç kimsenin gitmek istemediği yerlere gidip insanları kurtardıklarına eminim ancak tüm bunlar muhaliflerin elindeki yerler ve bunlar Beşar Esad’a karşı çalışıyorlar.
Onları finanse etmemizin sebebi de bu. Esad’a karşı çok karışık duygularımız var. Kasabadaki tek oyun o ama onu sevmiyoruz. Kasabadaki tek oyun o, başka hiç kimse bu yerde galip gelemeyecek, başka hiç kimse bu ülkeyi kazanamayacak! Şayet ABD Rakka’da bir toprak parçası kapıp bunu onlara karşı baskı unsuru olarak kullanmak istiyorsa bir savaş çıkacaktır, biz bu savaşın ortasında olacağız.
Biliyorum bu şekilde yazınca Rusya ve Suriye yanlısı olarak isimlendirileceğim. Varsın olsun. Ne yapabilirim ki?
KK: Sen Beyaz Baretlilerin muhalifler için bir propaganda kampanyası yürüttüğünü düşünüyorsun?
SH: Bunu yaptıklarına dair hiç kuşku yok! Onların olduğu bir video vardı – çok komikti sanki Monty Python şovundan alıntıydı- tehlikeli maddelerden korunmaya yarayan elbise giymiş iki kişi vardı, bir şeyler taşıyorlardı. Rusça konuşan biri bunlara sordu “O elinizde ne var kardeşler?”
“Oh, Sarin numuneleri var, BM için Türkiye’deki bir hastaneye götürüyoruz”
“Gösterin bize.”
Sonra onu açtı ve kese kağıdında can çırpınan bir kuş göründü. Sonra kesekağıdını hafifçe araladı –çünkü bu büyük ihtimal sizi Sarinin etkisinden korur!!- ve bunu sorana gösterdi. Yere insanları uyarmak için ölüm tehlikesi işaret levhaları koydular, o sırada araçlar ileri-geri geçiyordu. En komiği ise dediğim gibi inanç sınırlarının çok ötesindeydi. Şayet birine çok yakından ve ağır çekimde baksaydınız onun eldiven bile giymediğini görebilirdiniz.
Bu kuş daha sonra BM raporunda sarin ve sarin türevi kullanıldığını göstermek için kullanıldı. Yazdığım makalede buna yer bile vermedim.
KK: Daha önce Rusya’nın hedeflenen binadan herhangi bir görevlimizi çıkarmamız için bizi önceden bilgilendirdiğinden bahsettiniz. Rusya ile aramızda böyle karşılıklı bilgilendirme çok oluyor mu?
SH: Unutmayın ki El Bağdadi’nin etrafındaki bir sürü insan Çeçendir. Rusya, Çeçenya’da biri 10 yıl süren iki iç savaşta savaştı. Oldukça kanlı ve akıl almaz savaşlardı. Bu yerler, 2. Dünya Savaşı sonrası Dresden’in haline dönmüştü.
Yani Ruslar, bunun hakkında çok fazla bilgiye sahipler. Şayet o bina içinde bizden birileri olmasaydı bu bilgilendirmeye karşı kayıtsız kalırdık. Bunu söylediğim için üzgünüm çünkü birçok insan bunu nefret uyandırıcı buluyor; ama Ruslar bizi derleyip topluyor.
Ayrıca bence bu soruşturmaların sonu hiçbir yere çıkmayacak. Herkesin inanmak istediğini kanıtlamaya yarayacak herhangi bir şey göremiyorum.
KK: Açık kaynak uydu resimlerinin gösterdiği bombalanmış alanın sizin tarif ettiğiniz bina ile aynı yer olmadığını iddia eden Elliot Higgins’in makalenize yönelik eleştirilerine cevap verebilir misiniz? (Higgins, kendi tanımıyla silah analizcisi, sahip olduğu herkese açık araştırma sitesi Bellingcat, aralarında dünya genelindeki rejim değişikliklerine ön ayak olan ABD hükümeti destekli sivil toplum kuruluşu Demokrasi için Ulusal Bağış Fonu (NED)’nun da olduğu kurumlar tarafından finanse ediliyor.)
SH: Hiçbir gerçek delil öne süremiyor, sadece hakaret ediyor ve onun bilmediği veya bilmiyor göründüğü bir çok kesin şey var mesela; ABD ve diğer yabancı orduların bombardıman hasar raporları çıkarmak için ellerinde gayet sofistike uydu verileri vardır, bunlar asla ticari uydu verilerine itibar etmezler.
Onlar Khan Şeyhun etrafında uçarlar, bana söylenen her beş günde bir güncel resim alırlar ve bu resimler bombalanan alandaki hasarla ilgili çok az elle tutulur bilgi verir. Yüksekten yıkılmamış çatısıyla sağlam görünen bir binanın içinde kimse canlı kalmamış olabilir. Askeri uydu veya İHA’dan alınmış bombardıman sonrası resimler ile ticari uydudan alınmış olanlar arasında gece ve gündüz kadar fark vardır.
KK: Yeni bir Soğuk Savaş mı geliyor?
SH: Tecrübelerimin söylediğine göre mutlaka gelecek… Rusya ile ilgili devam eden birçok propaganda var. Trump’ı düşünüyorum. Kendisini istediği zaman Suriye’yi bombalamak için özgür hissediyor.
Suriye’yi bombalarsak bunu açıkça umursayacak hiç kimse yok. Buna yetkimiz olup olmadığı, gerçeklerin ne olduğunu bilip bilmediğimiz ile çoğu insan ilgilenmiyor. Amerika’nın büyük çoğunluğu Obama yönetimi altında ekonomik sıkıntı çekiyordu ve Trump’ın başa gelip ceplerine daha fazla para girmesini dört gözle bekliyordu.
Henüz inançlarını kaybetmediler. Bu yüzden başka bir yere yönelmiyorlar. Sanırım yine soruşturmaların, büyük jürilerin ve özel raporların olduğu bir yıl daha olur ve ortaya yine hiçbir şey çıkmazsa Trump yine daha fazla sempati toplayacak.
Demokratlar, bu tür soruşturmalarla gerçekten bir şey elde edebileceklerini düşünmedikçe ateşle oynuyorlar. Trump’ın sempati kazanmasından başka bir şey görmüyorum. Demokratlar spesifik fikirlere saldırmıyor, sadece debeleniyorlar ve Rusya’nın yaptıkları hakkında konuşmaya çalışıyorlar – seçimde hırsızlık yapıldığı, ve bunun (hiç kanıtlayamayacakları) örtbas edildiği-Bunlar için iyimser olmayı gerektirecek bir neden göremiyorum.
Bu şekilde bu adama Kongreyi kazanacağı ve yeniden seçileceği bir tur şansı daha vermeye çalışmaktan vazgeçmeliler. Gerçek sorunları konuşmadıkları müddetçe bunu yaparlar. Örneğin yeni iş imkanları açmıyor ama bunun hakkında konuşmuyorlar.
Sadece acaba bu adam hiç birimizin ne olduğunu bilmediği bazı şeyleri örtbas etmeye çalışıyor mu diye tartışıyorlar. Neyi örtbas ettiği belli değil. Rusya’nın mobil parasını mı? Bilmiyorum. Kimse benim için bunu ortaya çıkarmadı.
Alternet'ten Çeviren: Rozan GENÇ