Ryanair vakası, Protaseviç’in gazeteciliği ve Belarus-Ukrayna Nazi koordinasyonu

img
Ryanair vakası, Protaseviç’in gazeteciliği ve Belarus-Ukrayna Nazi koordinasyonu YDH

Minsk’e acil iniş yapan Ryanair uçağından indirilerek gözaltına alınan Roman Protaseviç kim? Belaruslu muhaliflerle Ukraynalı neo-Nazilerin ilişkileri ne düzeyde?




23 Mayıs’ta Ryanair’a ait bir yolcu uçağı Atina-Vilnius seferini yaparken Minsk’e acil iniş yaptı ve Telegram kanalı Nexta’nın kurucusu Roman Protaseviç, sevgilisi Sofya Sapega’yla birlikte uçaktan indirilerek gözaltına alındı.

Olayın sonrasında Avrupa, Minsk’e yönelik yaptırımları genişletme ve üye ülkelerin hava sahalarını Belaruslu havayolu şirketlerine ait uçaklara kapatma kararı aldı. Birleşik Krallık ve Baltık ülkeleri Belarus’a verilecek yanıt konusunda cevval davransa da Berlin ve Paris aynı istekliliği göstermedi.

Merkel, Ryanair vakasında Rusya’nın dahli olduğuna dair kanıt olmadığını ifade etti ve İngiliz dışişleri bakanı Dominic Raab’ın hararetli teşvikine rağmen AB ülkelerinin kendi ayağına sıkmayacağını ihtiyatlı bir şekilde dile getirdi. Macron, Rusya’ya yönelik yaptırım politikasının işe yaramadığını ve Avrupa’nın farklı bir strateji geliştirmesi gerektiğini belirtti. Bununla beraber 23 Mayıs’taki vakanın ardından Belarus’a hava sahasını kapatma kararının Ukrayna’dan götürecekleri var. Kiev, Minsk ile hava trafiğini durdurarak, tek kalemde Kiev havalimanını yüzde 10'luk bir zarara uğrattı.

Diğer yandan Batılı gazeteciler yaşananı “korsanlık” olarak ansa da bunun benzeri çok sayıda örneği var. 2004 yılında Moskova-Barbados-Aspen rotasını izleyen dönemin Rusya Maliye Bakan Yardımcısı Andrey Vavilov’un özel uçağı, Kuzey Kaliforniya federal savcısının talimatı üzerine Palm Beach Havaalanı’na indi. Vavilov ve eşi 4 saatten uzun süren bir sorguya alındı. Amerikan makamları tarafından ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Benzer bir hadise eski Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales’in de başına geldi.

Nexta, Protaseviç ve Ukrayna macerası

Litvanya’ya kaçan muhalefet lideri Svetlana Tihanovskaya’nın sokakları kaybettikleri yönünde bu yılın başlarında yaptığı açıklamadan beri Belarus sokakları durgun. Bundan önceki 6 aylık süreçte, çoğu haber portalının ve ajansın kullandığı fotoğraf ve videoların yayıldığı ana kaynak Telegram kanalı Nexta oldu.

Roman Protaseviç, Varşova’dan yönetilen kanalın bir numaralı ismi. Strana’ya göre Protaseviç’in daha önce çalıştığı kurumlar USAID tarafından finanse edilen Litvanya merkezli Euroradio ve Amerikan kamu yayın kuruluşu Hür Avrupa Radyosu. Ayrıca Nazi eğilimli Gençlik Cephesi mensubu. Bu grubun Nazi eğilimi, mensuplarının 2014 yılının mart ayında düzenlediği ve Ukraynalı Nazi işbirlikçileri Stepan Bandera ve Roman Şuheviç’in resimlerinin olduğu pankartın taşındığı gösteriden de anlaşılabilir. Bu görüntü, o dönem Rusya’nın Minsk Büyükelçisi Aleksandr Surikov’un da tepkisini çekmişti.

Ryanair vakasıyla Protaseviç’in kirli çamaşırları ortaya saçılmaya başladı. İlk olarak Protaseviç’in, neo-Nazi Azov Taburu’na ait [geçtiğimiz yıllarda Ukrayna İçişleri Bakanlığı’na bağlandı] “Kara Güneş” dergisinin 2015'in temmuz ayında çıkan 15. sayısına elde mavzer kapak olmasıyla ve Azov’un 2015 haziran ayındaki bir geçit töreninde görülmesiyle başlanabilir. Bu görseli paylaşan Strana muhabiri Olesya Medvedeva’nın Facebook hesabı bir haftalığına askıya alındı.

Belaruslu gazeteci Grigory Azarenok, Protaseviç’in 2014 yazında Donbass’a gittiğini ve bu hikayenin, eski Halk Cephesi vekili İgor Guz ile tanışmasının ardından başladığı bilgisini verdi.

Daha sonra Protaseviç’in babası da Nastoyaşe Vremya kanalına yaptığı açıklamada, oğlunun Donbass’ta savaştığını doğrulasa da tutuklamanın ardından oğlunun Ukrayna’ya foto-muhabiri olarak gittiğini iddia etti.

Bu bilgiye dair bir doğrulama da Azov Taburu’nun kurucusu Andrey Biletskiy’den geldi. Biletskiy, “Evet Roman sahiden de Azov ve diğer askeri birliklerle Ukrayna’nın işgaline karşı savaştı. Şirokine’de bizimle birlikteydi, burada yaralandı. Fakat bir gazeteci olarak silahı makineli tüfek değil, kelimelerdi” ifadelerini kullandı.

Birleşik Krallık merkezli The Times gazetesi de önce Protaseviç’in Azov ile olan ilişkisine yer verdi, sonra bu bilgiyi haberden çıkardı.

Öte yandan Protaseviç, geçen yıl Rus gazeteci Yuriy Dud’a verdiği röportajda Ukrayna’daki Maydan gösterilerine katıldığını ve Berkut birimlerinin müdahalesinde yaralandıktan sonra Belarus’a döndüğünü söyledi. Ayrıca Protaseviç’in Kiev’de 8 Aralık 2013'te devrilen Lenin heykeli önünde bir pozu da bulunuyor.

Protaseviç, 2018'in nisan ayından Brüksel üzerinden Washington’a uçtu. 23 Nisan 2018'de Facebook’ta “Hayatımın en önemli haftası başlıyor” notu bulunan bir fotoğraf paylaştı. Sonra ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir fotoğraf paylaştı.Washington’da, Maydan gösterilerinde bilindik bir sima olan gazeteci Gleb Javoronkov ile bir araya geldi. Protaseviç,ayrıca geçen hafta Atina’da Tihanovskaya’yı fotoğraflamak için gittiğini açıkladı.

Protaseviç’in Ukrayna bağlantıları, 2014 Maydan darbesinin kilit aktörleri arasında yer alan neo-Nazi grupların Belaruslu muhaliflerle olan münasebetinin ufak bir örneğini oluşturuyor.

Belaruslu muhalifler ve Ukrayna

Belarus’ta başlayan protestoların ilk haftasında, Maydan darbesinin öne çıkan gruplardan biri olan neo-Nazi Pravıy Sektor’un eski lideri Dmitriy Yaroş, Facebook hesabından yaptığı paylaşımda Ukrayna Milliyetçileri Örgütü’nün (OUN) 2000’li yıllardan beri Belarus’ta faaliyet yürütmeye başladığını ve Ukrayna sınırları içinde Belaruslu milliyetçilere eğitim verdiğini ifade etti.

Yaroş, paylaşımında “Belaruslu kardeşlerimiz için Ukrayna’da onlarca eğitim düzenledim, kardeş ülkenin neredeyse her yerine gittim, Belarus’un çoğu Lukaşenko karşıtı vatansever eyleminde doğrudan danışman olarak yer aldım. 2013 yılında birçok Belaruslu Maydan’a katıldı. Belaruslu kardeşlerimiz 2014 yılından beri Rus-Ukrayna savaşına katılmış ve hatta gönüllü taburlarımızda kendi birliklerini oluşturmuşlardır. Bunun için onlara içtenlikle teşekkür ediyorum” dedi.

Protestoculara “köleliğe ve adaletsizliğe” karşı ayaklanma çağrısı yaparak mevcut Lukaşenko’yu ve yönetiminin, ülkenin “Ruslaşmasına” neden olduğunu öne süren Yaroş, şunları söyledi:

“Lukaşenko bu ayaklanmayı bastırsa bile Belarusluların bağımsızlık mücadelesi boşa bitmeyecek. Rejimi çürümüş ve er ya da geç düşecek. Önemli olan Kremlin cücelerinin bundan istifade etmemesi ve Ukraynalıların kardeş ülkesini tamamen ele geçirmemesidir.”

Bu detay Batı basını tarafından görmezden gelinse de aslında son 20 yılda yürütülen koordinasyona dair iyi bir portre sunuyordu. Belki bir gangsterin görüşleri muteber görülmedi. Fakat benzer bir itiraf, halihazırda Ukrayna’da yasa dışı silahlı örgüt kurmaktan hüküm giymiş olan eski turuncu devrim hükümeti vekili Semyon Semençenko’dan da geldi.

Muhalefet partisi Yaşam İçin Muhalefet Platformu lideri Viktor Medvedçuk ile ilişkilendirilen 112 kanalının binasına yönelik bombalı saldırının faili olduğundan da şüphelenilen Semençenko, geçen haftaki duruşmasında detayları sıraladı. Censor.net muhabirinin aktardığına göre Semençenko, sonbahar aylarında bir dizi Belaruslu muhalife açılan davaların dosyalarında adının geçtiğini kaydetti. Belarus yargısına göre Semençenko, muhalefete silah tedarik etmiş ve sınır geçişlerinde yardımcı olmuştu.

Semençenko, duruşmada amaçlarının Rus saldırganlığına karşı bir şekilde direnebilecek insanlar bulup onlara gereken becerileri kazandırmak olduğunu belirtti. Hükümlü eski vekil, bu desteğin de Ukrayna Savunma Bakanlığı’na bağlı Baş İstihbarat Müdürlüğü’ne (GUR) yardım etmeleri karşılığında verilmesinin planladığını ifade etti.

Semençenko’ya göre, bu amaçla Volin’e bağlı Lyubaşevskiy ilçesinin bir köyünde, Belarus sınırına 20 kilometre uzaklıkta, muhalefet temsilcilerinin kalabileceği bir ev tahsis edildi.

Lukaşenko’nun imzaladığı kararname

Henüz bu ayın başında, Moskova’daki restoranlardan birinin yazıhanesinde, 9 Mayıs Zafer Günü için Lukaşenko’ya yönelik darbe planı yapan siyaset bilimci Aleksandr Feduta ve hem Belarus hem de 2007'den beri yaşadığı ABD dahil olmak üzere çifte vatandaşlığı olan avukat Yuri Zenkoviç, FSB tarafından yakalanarak Belarus makamlarına teslim edilmişti. Mağlup Tihanovskaya ise dün, sokak gösterilerinin yeniden başlayacağı sinyalini verdi. Rusya’ya yönelik saldırgan politikalar bağlamında Belarus’a yönelik baskı ve provokasyonların artarak devam edeceği görülüyor.

Buna mukabil Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko, 10 Mayıs’ta, suikasta uğrayarak hayatını kaybetmesi durumunda yetkilerini Güvenlik Konseyi’ne devreden “egemenliğin ve anayasal düzenin korunmasına ilişkin” kararnameyi imzaladı. Lukaşenko, dün parlamentoda yaptığı açıklamada, daha önce böyle bir adım atmayı beklemediğini ancak koşulların bunu gerektirdiğini ifade etti.