"Bir kez daha, antisemitizmle mücadele edenlerin esasen Filistin'deki soykırımın militan destekçileri, hatta bu soykırımın ajanları olduğunu görüyoruz."
YDH - Antisemitizmle Mücadele Hareketi, "antisemitizme karşı mücadele" ettiğini iddia eden, 850'den fazla kuruluşla küresel çapta bir destek ağına sahip bir kuruluş. Ancak araştırmalar, hareketin ABD merkezli Nefretle Mücadele Vakfı tarafından finanse edildiğini ve İsrail'in Diaspora İşleri Bakanlığı ile yakın ilişkileri bulunduğunu ortaya koyuyor. Gazeteci David Miller'a göre en büyük bağışçı olan Kansas merkezli Beren ailesinin petrol ve doğalgaz sektöründeki servetinden sağlanan fonlar, Siyonist rejimin işgal politikalarını destekleyen yapıları finanse ediyor.
“850’den fazla dinler arası kuruluş, etkili karar alıcılar, beş milyondan fazla aktivist ve 250 sosyal medya etkileyicisinden oluşan bir ağ ile CAM (Combat Antisemitism Movement-Antisemitizmle Mücadele Hareketi), Yahudi nefretine karşı birleşik bir cephe yürütüyor.”
Antisemitizmle Mücadele Hareketi kendini böyle tanıtıyor.
Bağımsız bir kampanya grubu gibi, küresel bir hareketin başında yer alıyor gibi görünüyor. Ama gerçekten “bir şeyi yönetiyor” mu?
Haydi bunu inceleyelim.
Hareket, “ana girişimleri” arasında “Antisemitizmle Mücadele Eden Şehirler Küresel Koalisyonu’nu ve Amerikalı valiler ile eyalet temsilcileriyle yapılan özel iş birliklerini” sayıyor.
“Dijital kampanyalar, influencer iş birlikleri ve bir inovasyon laboratuvarı” aracılığıyla milyonlara ulaştıklarını iddia ediyorlar.
Neredeyse bin grup ile “ortaklıkları” var.
Bu hareket, antisemitizmle mücadele etmeye yönelik bir taahhütle başladı.
Şimdi dünya çapında 850'den fazla “üye” kuruluşu var.
ABD merkezli olanların çoğunlukta olduğu bu kuruluşların bir kısmı Latin Amerika, Avrupa, Avustralya ve daha uzak yerlerde, Güney Afrika ve Rusya gibi ülkelerde bulunuyor. Ancak Afrika'nın diğer bölgelerinde neredeyse hiç üye yok ve Küba, Venezuela, Bolivya, Kuzey Kore, Çin, Lübnan, Yemen, İran veya Irak'ta ise hiç üye yok.
Bu oldukça geniş bir küresel ağ gibi görünüyor. Ama arkasında kim var? Bu soruyu cevaplamak için birkaç katmanı açığa çıkarmak gerekiyor.
Öncelikle, ABD'de bu isimle kayıtlı bir kuruluş yok. Fakat hareketin yönetimsel yapısını oluşturan Combat Hate Foundation (Nefretle Mücadele Vakfı) adında bir kuruluş var. Bu kuruluş, ABD Gelir İdaresi’ne kayıtlı. Kamuya açık belgeler, bu yapının çeşitli Siyonist vakıflardan fon aldığını gösteriyor. En büyük bağışçıların ise petrol ve doğalgaz sektöründe servet kazanan Kansas merkezli Beren ailesine ait vakıflar olduğu anlaşılıyor.
2021’de hareketle ilgili bir tartışmada The Forward gazetesi, bu yapının Kansaslı petrol milyarderi Adam Beren’in “gizli para” sağladığı bir paravan şirket gibi çalıştığını ortaya koymuştu. Ancak bu bilgi, gerçeği tam olarak ortaya koymaya yetmiyor. Palestine Declassified, Nefretle Mücadele Vakfı’nın İsrail rejiminin yürüttüğü bir “ortak girişim” olduğunu ifşa etti.
Bu girişimin sorumluluğu Diaspora İşleri Bakanlığı’na verilmiş. Ortak girişim, bakanlığın denetimli şirket aracı olan Voices of Israel üzerinden yürütülüyor, ancak Antisemitizmle Mücadele Hareketi'nin internet sitesinde bu ilişkiye dair hiçbir bilgi bulunmuyor.
Öte yandan, Voices of Israel'in internet sitesinde bu ilişki açıkça ifade ediliyor:
“Voices of Israel, Diaspora İşleri Bakanlığı ve Antisemitizmle Mücadele Hareket tarafından yürütülen bir ortak girişim anlaşmasına sahiptir.”
Yani, Antisemitizmle Mücadele Hareketi esasen gizli bir Siyonist rejim şebekesinin parçası. 850 “ortak” organizasyondan oluşan bu göz kamaştırıcı şebeke, bu ifşayla birlikte oldukça ürkütücü bir hâl alıyor.
Antisemitizmle Mücadele Hareketi, gerçekte Filistin özgürlük hareketine karşı küresel mücadeleyi yürüten Diaspora İşleri Bakanlığı’nın bir cephesi.
850'den fazla ortak kuruluşu var, güçlü, merkezden yönlendirilen bir şebeke. Ancak, soykırımcı bir rejimin cephesi olmasına rağmen, onu destekleyen kaynakların çoğu başka bir kaynaktan geliyor.
2019’da kurulduğunda, Antisemitizmle Mücadele Hareketi'nin ardında kimin olduğu konusunda şeffaf değildi. 2020 ortalarına gelindiğinde, personelini ve üst düzey danışmanlarını açıklamaya başladı.
Tahmin edileceği üzere, dört üst düzey danışmanından ikisi, dünya çapında Filistin yanlısı aktivistleri hedef almakla görevli Stratejik İşler Bakanlığından geliyordu.
Bu danışmanlardan biri, eski bir İsrail istihbarat subayı ve rejimin eski baş sansürcüsü olan Tuğgeneral Sima Vaknin Gil’di. Bu aşamada, Stratejik İşler Bakanlığı’nda müsteşar olarak görev yapıyordu.
Diğeri ise Revital Yakin Krakowsky idi. CAM, onun da bakanlıkta çalıştığını kabul etmek konusunda çekingen davrandı ve yalnızca cumhurbaşkanlarına, hükümet bakanlarına, belediye başkanlarına, uluslararası kuruluşlara vb. danışmanlık yaptığını belirtti ama hangi ülkede olduğunu belirtmedi. Aslında, kendi LinkedIn sayfasına göre, Ocak 2017’den Mayıs 2021’de kapanana kadar tam zamanlı olarak Stratejik İşler Bakanlığı’nda çalışmıştı.
Rejimle diğer doğrudan bağlantılardan biri de CAM’in direktörü olan Sacha Dratwa'nın işgal güçlerinin Yeni Medya Operasyonları Ekibinde çalışmış olması.
Dratwa’nın kariyeri boyunca rejimin propaganda çalışmalarıyla iç içe olduğu biliniyor. Belçika kökenli olan Dratwa, bir yerleşimci kolonist olduktan sonra İsrail ordusuna katıldı ve Herzliya’daki Disiplinlerarası Merkez’de (IDC) eğitim aldı.
2008/09’daki Gazze’ye yönelik Dökme Kurşun Operasyonu sırasında IDC’de kurulan ve rejimin desteklediği HelpUsWin.org adlı “durum odasında” Fransızca çevrim içi izleme kampanyasının başında yer aldı.
Bu operasyon, StandWithUs gibi rejim yanlısı kuruluşlardan da destek alıyordu. Dratwa, İsrail Ordusu Sözcülük Birimi’nde Mayıs 2010 ile Kasım 2014 arasında çalışarak Yeni Medya Masası başkanlığına kadar yükseldi.
2016’da dijital propaganda faaliyetlerini yürütmek üzere New York’a Dünya Yahudi Kongresi adına taşındı ve bu görevi 2019’da bıraktı. Dratwa, 2019’da Stratejik İşler Bakanlığı’nın Digitell19 Konferansına da katıldı.
CAM’in danışman ve personeli kamuoyuna açıklandıktan sonra, organizasyonu yönlendiren asıl güç ancak üç yıl sonra ve The Forward tarafından bağlantı ifşa edildikten sonra rolünü kabul etti.
Buna rağmen, grubun finansman kaynağını gizlemeye yönelik çabalar devam etti.
Adam Beren’in Antisemitizmle Mücadele Hareketi'ni finanse edip etmediği sorulduğunda, CAM sözcüsü ve üst düzey danışmanı Misha Galperin, “Pek çok bağışçımız var ve bazıları anonim kalmak istiyor, bu yüzden bu konuyu açmak istemem,” dedi.
The Forward, Beren bağlantısını bastırmaya dönük çabaların da olduğunu ortaya koydu.
Aralık 2019’da sol eğilimli Jewish Worker adlı bir blog, Twitter’da Nefretle Mücadele Vakfı ile Adam Beren ve Berexco bağlantısını gösteren ekran görüntüleri paylaştığında Twitter, bunun “özel bilgilerin paylaşılması” kuralını ihlal ettiğini belirtti.
Konuyu anonim olarak blog yazan ve tweet atan Jewish Worker editörü, “Birileri, özellikle bu konuyla ilgili tweetlerimi silmem için Twitter’a baskı yaparak beni zorladı,” diye açıkladı.
Gizlilikle ilgili sorulduğunda, Galperin grubun bağışçılarının dikkatlerin antisemitizmde kalmasını tercih ettiklerini, kendilerinin ya da siyasi duruşlarının ön planda olmasını istemediklerini söyledi. “Bu, şeffaflıkla ilgili değil, egonun işin bir parçası olmamasını istemekle ilgili,” dedi.
Fakat ABD Gelir İdaresi’ne sunulan belgelerde yapılan araştırmalar, Beren ailesine ait vakıfların CAM’e milyonlarca dolar aktardığını gösteriyor. Üç ayrı Beren vakfı (Israel Henry Beren Charitable Foundation Inc, Israel Henry Beren Charitable Trust, Robert M. Beren Foundation Inc) dördüncü bir vakfa, Beren Sea Foundation’a milyonlarca dolar fon sağlamış.
Bu vakıf ise 2020-2022 yılları arasında Nefretle Mücadele Vakfı'na 6,6 milyon dolar bağışta bulunmuş, ki bu miktar kuruluşun toplam gelirinin neredeyse yüzde 70’ine denk geliyor.
Beren ailesinin vakıflarından yapılan diğer bağışlar, ailenin Filistin’deki soykırımı desteklemeye ne denli kararlı olduğunu gösteriyor.
Bu bağışlar arasında İsrail Ordusunun Dostlarına (Friends of the IDF) 500 bin doların üzerinde, soykırımcı Chabad hareketine 2 milyon doların üzerinde ve doğrudan işgal güçlerine ultra-Ortodoks askerler yetiştiren Ohr Torah Stone adlı kuruluşa neredeyse 9 milyon dolar bulunuyor.
Bu bağışlarla desteklenen Hasidik Yeşivalar, işgal altındaki yerleşimlerde bulunan ve ultra-Ortodoks talebeleri kısmi olarak Tevrat eğitimi alırken işgal güçlerinde görev yapmaları için eğiten mekanizmalar.
Batı Şeria’daki Efrat yakınlarında, aile patriği Robert M. Beren'in adı verilen Mahanaim Hesder Yeşiva, çalınmış toprak üzerine inşa edilmiş özel bir yeshiva olarak dikkat çekiyor.
Bir kez daha, antisemitizmle mücadele edenlerin esasen Filistin'deki soykırımın militan destekçileri, hatta bu soykırımın ajanları olduğunu görüyoruz.
Çeviri: YDH