Siyonist Liberal gündemi olan Haaretz gazetesindeki makale, İsrail politikalarını Başbakan Benyamin Netanyahu’nun şahsı ile açıklama manipülasyonuyla uyumlu bir şekilde askerlerin ahlaki olarak çökmüşlüğünü tümen komutanlarının dayattığı ‘’ordu içi kültür’’ ile yorumlayarak İsrail rejiminin kökenlerini görmezden geliyor, doğası gereği kötü ve suçlu olan bir toplumun eylemlerini varsayımsal değerlendirmelere tabi tutuyor.
YDH- İsrail ordusu Rehabilitasyon Merkezi'nin baş yöneticisi Yoel Elizur’un Siyonistlerin Liberal çizgideki gazetesi Haaretz’de yayımlanan makalesi savaş suçu işleyen İsrail askerlerinin itiraflarını belgeledi.
Elizur, İsrail askerlerinin ‘’orduda elde ettikleri gücün sarhoş edici olduğunu ve bu askerlerin askere alınmadan önce de ağır zulümlerin çoğunu gerçekleştirdiğini’’ yazdı.
Makalenin devamında ‘’şiddet uyguladıklarını itiraf eden acımasız askerlerden biri olarak’’ İsrail askerinin şu sözleri aktarılıyor:
“[Şiddet] Uyuşturucu gibi... kanun sizmişsiniz gibi hissediyorsunuz, kuralları siz koyuyorsunuz. Sanki İsrail denen yerden çıkıp Gazze Şeridi'ne girdiğiniz andan itibaren Tanrı sizsiniz. Kadınlarla bir sorunum yok. Biri bana terlik fırlattı, ben de ona bir tekme attım, burasının tamamını kırdım (kasığını göstererek). Bugün çocuk sahibi olamıyor. X isimli asker, bir Arap'ı sırtından dört kez vurdu ve meşru müdafaa iddiasıyla kurtuldu. On metre mesafeden sırtına dört kurşun... soğukkanlı bir cinayet. Böyle şeyleri her gün yapardık. 25 yaşlarında bir Arap sokakta yürüyordu ne bir taş attı ne de başka bir şey. Bam! Karnına bir kurşun. Kaldırımda ölüyordu ve biz kayıtsızca oradan uzaklaştık.”
Elizur, ‘Yahudilerin üstünlüğüne inanan ve Arapları aşağılayan’ İsrail askerlerini, ‘’küçük, ideolojik olarak şiddet yanlıları ama bu vahşete katılmayan sadece destek verenler’’ olarak yorumluyor.
‘’Daha önce şiddete eğilimi olmayan askerlerin en çok kıdemsiz subayların modellemesinden ve bölüğün normlarından etkilendiğini’’ iddia eden Elizur, bu askerlerden birinin şöyle dediğini aktarıyor:
“Kendimi bir Nazi gibi hissettim... sanki biz Naziler, onlar da Yahudilermiş gibi görünüyordu.”
Bölüklerde kıdemsiz komutanlar ve nüfuz sahibi askerler tarafından şekillendirilen bir şiddet kültürü gelişti.
Bir İsrail askeri şöyle anlatıyor:
“Bize yeni bir komutan geldi. Sabah altıda onunla birlikte ilk devriyeye çıktık. Durdu. Sokaklarda kimse yoktu, sadece bahçesinde kumda oynayan 4 yaşında küçük bir çocuk vardı. Komutan aniden koşmaya başladı, çocuğu yakaladı ve kolunu dirseğinden ve bacağını buradan kırdı. Üç kez karnına bastı ve gitti. Hepimizin ağzı açık kaldı. Şok içinde ona bakıyorduk. Komutana sordum: “Neden böyle yaptın?” Bana anlattı: Bu çocukların doğdukları günden itibaren öldürülmeleri gerekiyor. Bir komutan bunu yaptığında, bu yasal hale gelir.”
Lübnan'da öldürülen yedek asker Şubal Benathan'ın 'cenaze törenindeki' söylemleri makalesine taşıyan Elizur'a göre, konuşmacılardan biri Benathan'ın Batı Şeria'da çocuklarıyla birlikte zeytin toplayan 40 yaşındaki bir Filistinliyi öldürmesine atıfta bulundu.
Askeri birliğinin üyeleri, Benathan'ın Gazze'de onay almadan bir evi ateşe vererek nasıl moral verdiğini anlattılar.
Gazze, Lübnan ve Samiriye'de (Batı Şeria) kundaklama ve intikam eylemlerine devam edeceklerini açıkladılar.
Dahası, bir toplama kampı olan Sde Teiman, mevcut savaştaki acımasızlığın bir mikrokozmosu gibi.
Burası, bir tutukluda ciddi cinsel istismar belirtileri olduğunun rapor edilmesiyle ünlendi.
Bunun üzerine dokuz İsrail ordusu yedek askeri, ağırlaştırılmış sodomi ve diğer istismar biçimleri şüphesiyle gözaltına alındı.
Makalenin sonlarına doğru Elizur, İsrail ordusundaki savaş suçlarını, işgal altındaki Filistin topraklarındaki soykırımı, ‘gözaltı tesislerindeki’ insanlıktan çıkarma suçlarını ‘’Holokost anılarını yeniden yaşadığımız için kendimizi zayıf ve savunmasız hissediyorduk ve varlığımıza yönelik gerçek tehditlere karşı kendimizi savunmamız gerekiyordu.’’ sözleriyle yorumluyor.