Netanyahu ve Erdoğan'ın buluştuğu Suriye

img
Netanyahu ve Erdoğan'ın buluştuğu Suriye YDH

«Suriye'nin parçalanmış durumu, ülkeyi Ankara ve Tel Aviv arasında ortak bir ilgi alanı haline getirdi. Türkiye ve İsrail doğrudan bir çatışmaya girmektense nüfuz alanlarını genişletiyor gibi görünüyor.»




YDH- The Cradle’da yer bulan Melik el-Huri imzalı analize göre, İsrail ve Türkiye, Suriye'nin iç bölünmüşlüğünün ortasında stratejik müdahaleler ve ittifaklar yoluyla nüfuzlarını genişletmeye çalışıyor. Ankara ve Tel Aviv arasındaki ortak çıkarları vurgulayan, jeopolitika alanında yazar ve gazeteci El-Huri, Akdeniz'deki daha geniş çaplı rekabetleri, özellikle de Suudi Arabistan'ın Lübnan'daki yenilenen etkisini de ele alarak, mezhepsel hareketlerin ve azınlık gruplarıyla ittifakların bölgenin dinamiklerini şekillendirmedeki rolüne değiniyor.

 

***

İsrail'in kısa süre önce durdurduğu Gazze savaşı, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun işgal rejiminin Filistin'de ve daha geniş bir bölgede topraklarını genişletme hırsını gözler önüne serdi. Bu hırs, 2023'teki Aksa Tufanı Operasyonu'ndan çok önce, Netanyahu'nun Yüksek Mahkeme ile restleşmesi sırasında başlayan ve bugüne kadar devam eden, sözde 'Yahudi devleti'nin kimliğine ilişkin iç tartışmaların ortasında geldi. Tel Aviv'in niyetleri hızla eyleme dönüştü.

Rejim Gazze'yi yeniden işgal etme kararlılığını gösterdi, Güney Lübnan'a uzandı ve Hermon (Cebel el-Şeyh) Dağı ile Suriye'deki Kuneytra bölgesinin önemli bir kısmını kontrol altına aldı. İsrail'deki politikacılar ve yorumcular, uzun süredir devam eden stratejik ve ideolojik gündemi yansıtacak şekilde, bu bölgelerde yerleşimlerin genişletilmesi için açıkça çağrıda bulunuyor. Bu hamleler, Arap ve Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerden gelen ve İsrail'in 1967 öncesi sınırlara çekilmesini gerektiren iki devletli çözüm çağrılarıyla tam bir tezat oluşturuyor.

Bu arada İsrailli yetkililer Batı Şeria üzerindeki kontrollerini pekiştirme ve Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni resmen ilhak etme planlarında kararlı.

 

Esed sonrası Suriye'nin ekseni

Suriye'deki son gelişmeler İsrail'in yayılma iştahının giderek arttığını ortaya koyuyor. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in geçen ay Şam'dan ayrılmasının ardından İsrail, Suriye'de 1974'ten bu yana en kapsamlı hava ve kara saldırısını başlattı. İsrail'in resmî açıklamalarında Suriye'nin iç işlerine giderek daha fazla atıfta bulunuluyor.

Dışişleri Bakanı Israel Katz geçtiğimiz günlerde Kürtler ve Dürziler gibi “Suriyeli azınlıkları korumak” için müdahaleyi gerekçelendirerek daha geniş stratejik hedeflerin sinyalini verdi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da İsrail'in kontrolsüz yayılmasının “Anadolu'ya kadar” uzanabileceği uyarısında bulundu.

Suriye'nin parçalanmış durumu, ülkeyi Ankara ve Tel Aviv arasında ortak bir ilgi alanı haline getirdi.

Geçtiğimiz ay ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın konuşması, Türkiye'nin “binlerce yıldır” istediği Suriye'nin “düşmanca ele geçirilmesine” atıfta bulunarak, Türkiye'nin Suriye'de uzun süredir devam eden isteklerini doğrular gibiydi. Ayrıca isyancıların Türk vekilleri olduğunu ima ederek şunları söyledi:

“İçeri giren bu insanlar Türkiye tarafından kontrol ediliyor.”

 

Bölünmüş bir Suriye

Suriye giderek parçalı bir jeopolitik çekişmeye sahne oluyor. Türkiye ve İsrail doğrudan bir çatışmaya girmektense nüfuz alanlarını genişletiyor gibi görünüyor. Suriye'nin fiili lideri Colani İsrail'e çatışmadan kaçınma niyetinde olduğuna dair güvence verdi ve çatışma yerine bir arada yaşamayı tercih ettiğini ima etti.

Bu rekabet, Fars Körfezi, Türkiye, Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan Levant'ın kalbinde hayati bir bağlantı noktası olan Suriye'nin stratejik coğrafyasındaki daha geniş uluslararası çıkarları yansıtıyor. Yıllar boyunca İran, Rusya, ABD ve İsrail gibi güçlü aktörler, her biri ülkedeki çıkarlarını güvence altına almak için müdahalede bulundu.

Türkiye, gücünü yansıtmak için el-Kaide bağlantılı Heyet Tahrir eş-Şam'ın (HTŞ) aşırılık yanlılarına büyük ölçüde bel bağladı ve bu durum, Türk casus şefi İbrahim Kalın'ın Emevi Camii'nde namaz kılması ve Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Şam'daki Kasiyun Dağı'nın tepesinde Colani ile yaptığı yüksek profilli toplantı gibi sembolik zaferlerle sonuçlandı. Bu arada İsrail de müdahale için kendi araçlarını araştırıyor.

HTŞ savaşçılarının azınlıklara yönelik zulümlerine dair düzenli rapor akışı İsrail'e daha derin bir müdahale için bahane sağlayabilir.

 

Netanyahu'nun bölgesel vizyonu

Netanyahu'nun hırsları Suriye ile sınırlı değil. Erdoğan'la 7 Ekim 2023'ten önce New York'ta bir araya gelen iki lider, gaz ihracatı için Hayfa-Ceyhan boru hattı projesinin canlandırılmasını görüştü. Bu girişimin uygulanabilirliği belirsizliğini korusa da, Suriye'nin coğrafyasından faydalanma konusundaki ortak çıkarlarını vurguluyor.

Netanyahu ayrıca “Yahudi devletini” güçlendirme vizyonunun bir parçası olarak Batı Şeria'yı kontrol etme ihtiyacını sürekli olarak vurgulamıştır. İsrail'de Sina'yı geri alma ve güney Lübnan'da stratejik pozisyonları elde tutma yönündeki son çağrılar, azınlıkları koruma kisvesi altında nüfuzunu genişletmeye yönelik daha geniş bir gündemin altını çiziyor.

Bazen “Azınlıklar İttifakı” olarak çerçevelenen bu strateji, işgal devletinin Batı Asya politikasında yinelenen bir temadır. Türkiye de erişim alanını genişletmek için mezhepsel hareketlerden yararlandı. Kuzey Lübnan'da Türk bayrakları dalgalanırken, HTŞ savaşçıları Suriye'nin Deyr ez-Zor kentinde geçit törenleri düzenliyor.

Lübnanlı Dürzi lider Velid Canbolat Ankara'nın yanında yer alırken İsrail'deki Dürzi Şeyh Muvaffak Tarif'in Tel Aviv ile işbirliğini savunması, rakip sadakatler ve stratejik hizalanmalarla bölünmüş bir bölgeyi yansıtıyor.

İsrailli yetkililer de sürekli olarak Suriyeli Kürtlerle ittifak çağrısında bulunurken, Fransa ve Almanya Suriye'deki Hıristiyanlar, Kürtler ve Alevilerle kanallar kurmaya çalışıyor. Bu adımlar Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Paris'in Suriye'nin içişlerine karışmasını ironik bir dille eleştirmesine yol açtı.

Bu manevralar Suriyeliler arasında hararetli tartışmalara yol açarken, sosyal medya platformları ülkenin geleceğine ilişkin tartışmalar için çevrimiçi savaş alanları haline geldi. Bazıları laik bir yönetimi savunurken, diğerleri bölünme ya da azınlık haklarının savunulması çağrısında bulunuyor.

Israel Hayom'a göre, İsrailli yetkililer Suriye'yi kantonlara bölmek için bir konferans düzenlemeyi düşünüyor ve bu da Tel Aviv'in bölgenin sınırlarını yeniden şekillendirmeye yönelik artan ilgisini gösteriyor. Enerji Bakanı Eli Cohen, Suriye'de istikrarı sağlamak, İsrail'in nihai çekilmesini kolaylaştırmak ve stratejik çıkarları korumak için bölgesel bir konferans önerdi.

 

Akdeniz rekabetleri

Netanyahu'nun nihai hedefi, müdahaleyi meşrulaştırmak için azınlık ittifaklarından yararlanarak İsrail'in kontrolünü Suriye'ye doğru genişletmek gibi görünüyor. Eş zamanlı olarak Erdoğan da İslamcı bloklar aracılığıyla hakimiyet kurmayı hedefliyor ve bu da karmaşık bir rakip çıkarlar ağı yaratıyor. Bu gelişmelerin ortasında Lübnan, daha geniş Akdeniz rekabetleri için bir odak noktası olarak ortaya çıktı.

Ülkenin yeni yönetiminin ilk resmi ziyareti, İtalya ve Yunanistan'ın ilk davetleri uzatmasıyla Kıbrıs'tan geldi. Bu ziyaret Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın (MbS) Yunanistan Cumhurbaşkanı ile görüşmesi ve ikili bir stratejik anlaşmanın imzalanması ile aynı zamana denk geldi. Lübnan'da yıllarca azalan nüfuzunun ardından Türkiye'nin genişlemesine tepki gösteren Suudi Arabistan, ülkedeki geleneksel Sünni müttefikleri ve diğer mezhepler arasındaki nüfuzunu tazeliyor; Suudi Büyükelçi Trablus'ta Alevi İslam Konseyi ile bir araya geldi ve Hıristiyan eski ordu komutanı Jozef Aun'un Lübnan'ın yeni cumhurbaşkanı olarak aday gösterilmesine destek verdi.

Bu hamleler Riyad'ın Ankara'nın Doğu Akdeniz'deki hâkimiyet oyunlarını bozmaya yönelik yeni stratejisinin bir parçası.

Suriye ve daha geniş bir bölge için rekabet artık askeri angajmanlarla sınırlı değil, ekonomik ve siyasi hakimiyet için daha geniş bir mücadeleye dönüştü.

Suriye, bölgesel ve küresel güçlerin ihtirasları arasında sıkışmış, parçalanmış da olsa kilit bir devlet olmaya devam edecektir.

Çeviri: YDH



Makaleler

Güncel