Kahire'de Filistin Zirvesi başlığıyla düzenlenen acil Arap Birliği Zirvesi, beklentilerin aksine zayıf sonuçlarla tamamlandı. Beş hafta süren hazırlıkların ardından, Gazze'deki savaşa dönüş tehdidi, zorla yerinden edilme ve Batı Şeria'nın ilhakı gibi konulara karşı güçlü bir duruş sergilenmesi umuluyordu.

YDH - Kahire'de dün Filistin Zirvesi başlığı altında düzenlenen olağanüstü Arap Birliği Zirvesinden sonuç çıkmadı.
Zirvenin hazırlıkları beş hafta sürmüş ve Gazze'deki savaşa dönüş tehdidine, Filistinlilerin zorla yerinden edilmesine ve Batı Şeria'nın İsrail tarafından ilhakı tehditlerine karşı, Filistin meselesinin gidişatını fiilen etkileyebilecek güçlü ve birleşik bir tutum ortaya koyma beklentisi hakimdi.
Konuya vakıf kaynakların el-Ahbar gazetesine yaptığı açıklamaya göre, beklentilerin büyük olduğu zirve, "cılız" sonuçlarla sona erdi.
Zirveye atfedilen bu "öneme" rağmen, kaynaklar, özellikle Cezayir, Tunus ve Fas başta olmak üzere Mağrib ülkelerinin yokluğunun, tabloya gölge düşürdüğünü ve Arap ülkelerinin Filistin davasına yönelik tutumlarında "büyük bir farklılık" olduğunu yansıttığını belirtiyor.
Ayrıca, Arap ülkelerinin liderlerinin Filistin davasına "destek" verdiklerini söylemelerine rağmen, Körfez ülkelerinin düşük katılımı ve Arap liderlerinin açıklamalarındaki farklılıklar nedeniyle, genel olarak Arap ülkelerinin temsil düzeyi, Mısır'ın beklediği "güçte" değildi.
Bu bağlamda, Körfez ülkelerinin tutumu, Filistinli gruplara, özellikle de zirvede yer almayan Hamas'a karşı çekimser bir görünüm sergiledi.
Hamas'ın zirvede bulunmayışı, hareketin bölgedeki gelecekteki düzenlemelerde "meşru bir taraf" olarak kabul edilmesini reddeden ve Batı'nın tutumuyla uyumlu bir yaklaşımı yansıtıyor.
Ayrıca, Arap ülkelerinin resmi söylemi, Mahmut Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi'ne destek vurgusunun ötesine geçmeyerek, bazı Arap ülkelerinin oluşturmaya çalıştığı yeni siyasi tabloda Hamas'ın veya herhangi bir direniş grubunun temsilini açıkça göz ardı etti.
Öte yandan kaynaklar, Katar Emiri Temim bin Hamad es-Sani'nin, Filistinlilerin korunması ve yerinden edilmelerinin önlenmesi için "gerçek bir eylem" çağrısında bulunması ve İsrail'in devam eden ihlallerine karşı somut adımlar atılmamasına ilişkin memnuniyetsizliğini gizlememesi nedeniyle konuşmasını takdir ettiler.
Zirve toplantılarındaki görüşmeler, sonuç bildirisinin taslağında da yer alan "Gazze'nin geleceğine ilişkin Mısır planı" üzerinde yoğunlaştı.
Bu plan, altı ay boyunca Gazze Şeridi'ni yönetecek, yardımların denetlenmesini ve yeniden inşayı denetleyecek, gruplar dışı bir komite kurulmasını ve ardından Filistin Yönetimi'nin bölgeye tam olarak geri dönmesini öngörüyor.
Plan ayrıca, güvenlik aygıtlarını tek bir çatı altında birleştirme çağrıları sürerken, güvenlik aygıtlarının istikrarı sağlamasını amaçlayan Filistinli güvenlik kadrolarının Mısır ve Ürdün'de eğitilmesi için prosedürler içeriyor.
Genel olarak, sonuç bildirgesi, Filistinlilerin zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi, Gazze'nin yeniden inşası planının desteklenmesi, Filistin Yönetimi'nin rolünün güçlendirilmesi ve "barışı sağlamanın tek yolu olarak iki devletli çözüm" yolunun vurgulanması olmak üzere dört ana eksene odaklandı.
Fakat zirvede uygulanmasına yönelik net mekanizmalara değinilmeyen bu genel başlıklar, Filistin davasını tehdit eden ve tasfiye çabalarına karşı gerçek değişiklikler yapabilecek çıktılardan ziyade “protokol gevezeliğine” daha yakın görünüyor.
Sonuç bildirisinde ayrıca, İsrail'e karşı siyasi veya ekonomik düzeyde herhangi bir tırmandırıcı adımdan bahsedilmedi, bu da zirvenin gerçek bir stratejik vizyondan yoksun olduğunu gösterdi.
Arap ülkelerinin hala savunduğu "iki devletli çözüm" yolu, İsrail'in yerleşim yerlerini genişletmesi ve İsrail hükümetinin 1967 sınırlarında bile "bağımsız bir Filistin devleti" kurulmasına yol açacak herhangi bir müzakere yolunu reddetmesi nedeniyle giderek artan engellerle karşı karşıya.