Prof. Dr. Eyal Zisser, Israel Hayom gazetesindeki köşe yazısında, İsrail'in Suriye politikasını eleştirdi. Zisser, İsrail'in Suriye'de gereksiz bir maceraya atıldığını, bunun stratejik ve askeri mantıktan yoksun olduğunu ve gelecekte İsrail'e zarar vereceğini savundu.

YDH - İsrail'in Suriye politikasının ele alındığı bir analizde, Prof. Dr. Eyal Zisser, ülkesinin Suriye'de "gereksiz bir maceraya" atıldığını savundu.
Israel Hayom gazetesinde yayımlanan yazısında Prof. Dr. Zisser, Siyonist rejimin mevcut Suriye politikasının "stratejik ve askeri mantıktan yoksun" olduğunu ve "gelecekte İsrail'e zarar vereceğini" öne sürdü.
Prof. Dr. Zisser, "Gazze Şeridi'nde ateşkes hakim ve bu ateşkesin gölgesinde Hamas gücünü yeniden inşa etti ve bölge ile sakinleri üzerindeki demir pençesini yeniden kurdu," ifadelerini kullandı.
Lübnan'daki duruma da değinen Zisser, "Lübnan'da ise İsrail ordusu sınır boyunca varlığını sürdürürken, bu büyük ölçüde sembolik bir varlık; medya için iyi fotoğraflar veriyor ama pratikte Hizbullah'ın üç ay önce imzaladığımız ateşkes anlaşması altında gücünü yeniden inşa etmesine izin veriyor," dedi.
İsrail'in enerjisinin nereye yönlendirildiğini sorgulayan Zisser, "İsrail'in enerjisinin şu anda nereye yönlendirildiğini merak edenler için cevap açık: Gazze'de Hamas'ın ortadan kaldırılmasını sağlamaya veya Hizbullah'ı kesin bir yenilgiye uğratmaya değil, tam tersine. Bunun yerine, çabalarımız Suriye'de, stratejik veya askeri mantıktan yoksun, kötü düşünülmüş ve pervasız bir maceraya kanalize ediliyor ve bu, gelecekte bize zarar verecek," değerlendirmesini yaptı.
'Suriye paramparça bir ülke'
Aralık ayının başında Şam'da yaşananların önem arz ettiğini belirten Zisser, "Aralık ayının başında Şam'da önemli bir olay yaşandı: Bildiğimiz tanıdık şeytan Beşşar el-Esed hükümetinin çöküşü. Esed sınır boyunca sessizliği korurken, İran'ın ülkesinde yerleşmesine izin verdi ve Hizbullah'ın bize karşı büyük bir tehdide dönüşmesine yardımcı oldu," dedi.
Esed'in yerine geçen isme de değinen Zisser, "Onun yerini, daha önce Ebu Muhammed el-Colani olarak tanıdığımız, kökleri el-Kaide ve IŞİD'e dayanan Heyet Tahrir eş-Şam'ın lideri Ahmed eş-Şaraa aldı," ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Zisser, "O zamandan beri, Şaraa'nın İsrail'e güvence ve hatta uzlaşma mesajları göndermediği bir gün geçmedi. Sözcüleri barış olasılığını dile getirirken, kendisi defalarca Suriye'nin paramparça bir ülke olduğunu, savaşla ilgilenmediğini, yalnızca çevredeki ülkelerle iyi komşuluk ilişkileri aradığını vurguluyor. Ona göre, düşman İsrail değil, İran ve Hizbullah ve Suriye'deki rolleri nedeniyle affedilmeyecekler," şeklinde konuştu.
'Colani'ye güvenebilir miyiz?'
"Şaraa'ya ve sözlerine güvenebilir miyiz? Şart değil," diye soran Zisser, "Sadece açıklamalarını değil, eylemlerini de izleyerek 'güven ama teyit et' ilkesini izlemeli ve kuzeyimizde yeni bir terör oluşumunun kök salmamasını sağlamalıyız. Şaraa çatışmayı seçerse başka, ki bu şu anda pek olası görünmüyor. Aynı zamanda, Suriye bize karşı düşmanlık göstermediği sürece, İsrail'in kendisini yeni Suriye'nin düşmanı olarak göstermeye niyeti yok," ifadelerini kullandı.
'İsrail, Suriye'de her türlü hatayı yaptı'
Siyonist rejimin son üç ayda Suriye'de "her türlü hatayı yaptığını" savunan Zisser, "İlk olarak, Suriye içinde herhangi bir güvenlik gerekliliği olmaksızın, sırf yapabildiği ve iyi göründüğü için toprakları ele geçirdi. İkincisi, Şam'ın güneyinde, uygulanması mümkün olmayan, askerden arındırılmış bir bölge kurma konusunda boş bir açıklama yaptı. Son olarak, Dürzilerin bu tür bir yardıma açıkça ilgi duymamasına rağmen, onlara yardım etme niyetini açıkladı," dedi.
'Dürziler kendilerini Suriyeli olarak görüyor'
Suriye'deki Dürzilerin kendilerini Suriyeli olarak gördüklerini vurgulayan Zisser, şöyle devam etti:
"Suriye'deki Dürziler, Lübnan ve İsrail'deki kardeşleri gibi, kendilerini kendi devletlerinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyorlar. Şu anda, Suriye'de geçmişte kendilerine zulmeden ve hatta öldüren Şaraa ve güçlerine karşı statüleri için mücadele ediyorlar. Fakat her zaman kendilerini Suriyeli olarak gördüler ve görmeye devam ediyorlar. İsrail'den doğrudan yardım arama niyetlerinin olmadığı da aşikar. Sonuçta, İsrail politikalarının bir rüzgar gülü gibi değiştiğini bizden daha iyi anlıyorlar, oysa kendi gelecekleri Suriye topraklarında sıkıca kök salmış durumda. Geleceklerinin İsrail ile işbirliği suçlamalarıyla lekelenmesini istemiyorlar."
'Suriye'yi Türkiye'nin kucağına itiyoruz'
Bununla beraber İsrail'in, Suriye'de pek çok kişinin kendilerine olumlu baktığı bir dönemden sonra, yeniden "zorba" olarak algılandığını belirten Zisser, "Sonuç olarak İsrail, pek çok Suriyelinin, özellikle Hizbullah'a indirdiğimiz darbeler göz önüne alındığında, bize olumlu baktığı bir dönemden sonra, kendisini Suriye gündeminde merkezi bir konu olarak dayatmayı başardı. Ancak şimdi, hem Suriye'de hem de Körfez'deki müttefiklerimiz nezdinde, bir kez daha kaslarını esnetmeye, varlığını genişletmeye ve kendisine ait olmayan toprakları ele geçirmeye niyetli bir zorba olarak algılanıyoruz," diye ekledi.
Zisser, "Kendi ellerimizle Suriye'yi Türkiye'nin kucağına itiyoruz. Şaraa'yı istemeyenler, (Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan ile karşı karşıya kalacak," ifadelerini kullandı.
Siyonist rejimin bekasının "boş açıklamalar" veya "PR gösterileri" ile korunamayacağını kaydeden Zisser, "İsrail, İsrail topraklarından savunulur. 7 Ekim'de bunu yapsaydık, bu felaket başımıza gelmezdi. İsrail, düşmanların askeri kabiliyetlerini belirleyip etkisiz hale getirerek korunur. Bunu Lübnan'da zamanında yapsaydık, kendimizi birçok sorundan kurtarabilirdik," yorumunu yaptı.
Son olarak Prof. Dr. Zisser, "İsrail, ulusal güvenliğimize hizmet etmeyen ve onu daha da tehlikeye atan boş açıklamalar veya PR gösterileriyle korunmaz," diyerek sözlerini tamamladı.