ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Morgan Ortagus, Lübnan ile İsrail arasında 'kalıcı çözüm' için üç çalışma grubuyla diplomatik süreç başlatılacağını açıkladı.

YDH - ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Morgan Ortagus, Lübnan ile İsrail arasında 'çözüm' için üç çalışma grubuyla eş zamanlı bir diplomatik süreç başlatılacağını duyurdu.
Ortagus'un açıklaması, Lübnan'ın İsrail ile ilişkileri normalleştirme konusunda yeni bir döneme girip girmeyeceği sorusunu gündeme getirdi.
Ayrıca, ABD'nin bölge ülkelerini "barış" hattına dahil etme çabalarının Lübnan'ı nasıl etkileyeceği merak konusu oldu.
İsrail medyasının bu planı duyurması, Lübnan'da iç dinamikleri etkileyebilecek olası gelişmeler konusunda kaygıları artırdı.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamayla, Lübnan ile İsrail arasındaki sınır anlaşmazlığına yönelik hazırlanan planın detayları ortaya çıktı.
El-Ahbar gazetesinin aktardığına göre, İsrailli bir siyasi kaynak, "Netanyahu'nun politikası Orta Doğu'yu değiştirdi. Bu ivmeyi Lübnan ile normalleşmeye ulaşmak için sürdürmek istiyoruz," dedi.
İsmini vermeyen ancak Netanyahu'nun kendisi olduğu iddia edilen kaynak, "Lübnan'ın sınırlarla ilgili talepleri olduğu gibi, İsrail'in de talepleri var. Bu konuları görüşeceğiz," ifadelerini kullandı.
Kaynak, "Lübnan ile görüşmeler, geniş ve kapsamlı bir planın parçası," diye ekledi.
Aynı kaynak, "Nakura'da (önceki gün) yapılan görüşmeler İsrail ordusu temsilcileriyle gerçekleştirildi. Ancak bundan sonraki görüşmelerin İsrailli bir diplomatik temsilciyle yapılması kararlaştırıldı. Bu, önemli bir diplomatik gelişme," bilgisini verdi.
Kaynak, "Yeni Lübnan Cumhurbaşkanı için bu, siyasi olarak kabul edilmesi zor bir durum. Bu nedenle beş Lübnanlıyı serbest bıraktık. Amaç, Cumhurbaşkanı'nı, kendisine karşı çıkan Hizbullah ve Emel'e karşı desteklemek ve Lübnan ile normalleşmeyi sağlamak. Hedefimiz bu, bu yüzden çalışma gruplarını kurduk ve görüşmelere devam edeceğiz," diye konuştu.
İsrail ordusundan yedek albay Moşe Elad da katıldığı bir televizyon programında "Cumhurbaşkanı Aun'un, Lübnan ile İsrail arasında yeni bir ilişki dönemi istediğine inanıyorum," açıklamasında bulundu.
Ortagus'un açıklamaları ve İsrail medyasında yer alan haberler, Washington ile Tel Aviv'in Lübnan'a yönelik benzer hedefleri paylaştığını gösteriyor.
Bu hedefler, ABD'nin taleplerini reddetmeyen ve Lübnan'ın İbrahim Anlaşmaları'na katılımını kolaylaştıracak bir yönetim oluşturarak yeni bir dönem başlatmak olarak özetlenebilir.
Siyasi çevrelerden edinilen bilgilere göre, her iki taraf da "savaşın, ülke içindeki direniş karşıtlarına, özellikle de ABD çıkarlarıyla uyumlu yeni bir yönetimin seçilmesiyle bu projenin karşısında duracak olan direnişin gücü gibi iç zorlukları aşma fırsatı sağladığı" inancına sahip.
Bu nedenle ABD, İsrail ile işbirliği içinde, Lübnan'daki mevcut durumu kendi çıkarlarını güçlendirmek için kullanmak istiyor. Özellikle de herkesin Hizbullah'ı "zayıf durumda" gördüğü bir dönemde.
Amerikalıların yeni duruma ilişkin değerlendirmesi, onları, Lübnanlı yetkililere reddettiklerini iddia ettikleri siyasi şartları dayatabilecekleri inancına götürüyor.
Lübnanlı yetkililer, ateşkes anlaşmasına bağlı kalacaklarını ve sınırların 1923'teki Paulet-Newcombe Anlaşmasına göre çizilmesini istediklerini belirtiyor.
İsrail ise Mavi Hat'ın esas alınmasını ve deniz sınırlarının çizilmesi anlaşmasından bu yana çözülemeyen Nakura Burnu'nun kontrolünü elinde tutmayı talep ediyor.
Şu ana kadar müzakere süreciyle alakalı ABD ve İsrail tarafından bu anlatı dile getiriliyor.
Lübnan makamlarından ise henüz bir açıklama gelmedi. Dün itibarıyla Lübnan tarafından, İsrail'in hedeflerini yalanlamaya çalışan bazı kaynakların açıklamaları dışında, durumu tersine çevirecek bir açıklama yapılmadı.