SAAF-İran’ın Türkiye sınırındaki en büyük askeri birliklerinden biri olan Seyyidu’ş- Şuheda Hamza
SAAF-İran’ın Türkiye sınırındaki en büyük askeri birliklerinden biri olan Seyyidu’ş- Şuheda Hamza Karargahı Komutanı General Hasan Restgarpenah PKK’nın İran’daki faaliyetleriyle ve İran güvenlik güçlerinin sınır bölgesinde yaptığı operasyonlarla ilgili olarak Baztab’ın sorularını cevapladı.
General Hasan Restgarpenah, Baztab’a verdiği demeçte son günlerde PKK’ye yönelik yapılan operasyonlarda ölü olarak ele geçirilen Türkiye vatandaşı militanların isimlerini verdi. Terörle mücadele konusunda Türkiye’ye sıcak mesajlar gönderen İranlı general, PKK’nın ilan ettiği son ateşkesi de ABD ve İsrail’in bölgede sahnelemeye çalıştığı yeni bir gösteri olarak niteledi.
-Ulaşan haberler Batı Azerbaycan eyaletinin kuzeyinde PKK örgütünün terörist faaliyetlerini artırdığını gösteriyor. Örgütle yaşanan çatışmalarda Devrim Muhafızlarından öldürülenler oldu. Yapılan son operasyonlar hakkında bilgi verir misiniz?
-PKK terör örgütü, halen Türkiye’ye karşı savaş halinde bulunuyor ve şu anda yerleşik bulunduğu Kürt grupların kontrolündeki Kuzey Irak’ta faaliyetlerini genişleterek sürdürüyor. Kuzey Irak’tan Türkiye’ye eylem yapmak için İran sınırlarından yararlanıyor. Bu geçişler sırasında halkta huzursuzluklar yaratıyor ve güvenlik güçlerimizle çatışmalara giriyor. Geçen bir ay içinde Türkiye’nin zaman zaman Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyon tehdidinde bulunması ve Türkiye içindeki çatışmaların artması üzerine bazı taktik değişikliklerinin olduğu görülüyor. Ayrıca teröristlerin gidiş gelişlerindeki artış, doğal olarak bizim Türkiye sınırındaki Hoy, Salmas, Urumiye gibi bölgelere hassasiyet göstermemize sebep oluyor. Öte yandan Kuzey Irak’taki Kandil’de bulunan kampı da unutmamak gerekiyor. Biz, Türkiye ile yıllar önce yaptığımız güvenlik anlaşmaları doğrultusunda ve terörist unsurların halkta yarattığı huzursuzluktan dolayı sınır bölgelerimizdeki güçlerimizi takviye ettik.
Geçtiğimiz Perşembe sabahı bizimle çatışmaya giren teröristlerin istikbar (emperyalist ABD) tarafından desteklendiğinden eminiz. Önce, bir ucu Türkiye sınırına uzanan Cehennem Dere bölgesindeki güçlerimize ani baskın yaparak Türkiye’ye geçiş için kendilerine yol açmaya çalıştılar. Bu bölge, sabaha kadar süren çatışmaların başlangıç noktası oldu. Bazı teröristler, sarp geçitlerden yararlanarak kuşatma halkasından kurtulmayı ve Türkiye tarafına geçmeyi başardılar. Cehennem Dere içlerindeki çatışmalar ertesi güne kadar devam etti, dağ içlerinde teröristlere ait birçok sığınak ve mevzi imha edildi. Bu operasyonda 4 terörist öldürüldü. Bunlardan Mahir Sason kod adlı, 1977 Muş doğumlu baba adı Abdurrahman olan Mehmet Zakir Taş ve Baba adı Tayyar olan İşçi Tolhidan kod adlı 1988 Patnos doğumlu İbrahim Özkaya’nın kimlikleri belirlendi. Üzerlerinde kimlik kartı bulunmadığı için diğer iki kişinin kimliği belirlenemedi. Gece boyu süren çatışmalarda 13 terörist daha öldürüldü. Bu kişilerle beraber birçok belge ele geçirildi. Halkın güvenlik güçlerine verdiği büyük destek teröristlerin takibinde başarılı olmamızı sağladı. Türkiye’ye geçiş yolunu kapalı gören bazı teröristler, Türkiye’ye gitmek veya Kuzey Irak’a geri dönmek için Urumiye ve Salmas bölgesine yöneldi. Fakat silahlı aşiretlerin varlığı ve bölge halkının güvenlik güçlerine verdiği destek sayesinde Urumiye, Kale Reş, Salmas ve Hacı Beg bölgelerinde onlara ağır darbeler vuruldu. Sınır bölgelerinde 13 terörist öldürüldü, onlardan bazılarının adları şu şekildedir: Eşref Karabakan (Kod adı Doktor Afat, Batı Azerbaycan eyaleti kuzey bölgesi sorumlusu, 1966 Erzurum Karayazı doğumlu) Mesir Adsız, (kod adı Madura, 1984 Van Gülpınar doğumlu) Abdurrahman Yavrucu (Fazıl kod adlı 1974 Mardin Kızıltepe doğumlu) Şahan Zervan, (Turhan İnal, 1975 Tatvan doğumlu) Agit Pazarcık (Yakup Alcalı, 1979 Pazarcık doğumlu) Zerdüşt Bagok, (Mehmet Hanifi Kortak, 1982 İzmir Karşıyaka doğumlu) Bu teröristlerle birlikte çok sayıda silah ve belge ele geçirildi. Bu şahısların tümü Türk vatandaşıdır. Bunlardan ele geçirilen belgeler ve halkın desteği sonucu örgütün halk içerisinde gizli faaliyetler yürüten 30 üyesi daha yakalandı. Bu şahıslarla birlikte de çok sayıda silah, mühimmat, örgütsel doküman ve patlayıcı ele geçirildi. Şu an ele geçirilen belgelerin tercümesi yapılıyor. Salmas bölgesindeki çatışmalarda da içlerinde yaralıların da bulunduğu terörist bir grup, Türkiye’ye geçmeyi başardı. Dört gün süren bu operasyonlar boyunca güvenlik güçlerimiz de şehitler verdi, bir helikopter de kötü hava şartları nedeniyle düştü.
-Bazı haber ajansları bu teröristlerin PJAK militanları olduğunu yazmıştı, siz ise bunların PKK’lı olduğunu söylüyorsunuz. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi verir misiniz?
-PKK Türkiye’de kuruldu ve ABD hedefleri doğrultusunda faaliyetlerini İran ve Suriye’ye de yaymaya çalışıyor. PKK 11 Eylül’den sonra terörist örgütler listesinde yer almamak için İran, Suriye ve Irak’ta üç örgüt kurdu. İran’da Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’ni (PJAK) kurdu, bunların da kadrosu ve idarecileri Türkiyelidir. Bu örgüt ABD çıkarları doğrultusunda kuruldu. Böylece PKK’nın eylem cephesinin sadece Türkiye ile sınırlı olmadığı Kürdistan’da ABD açısından şer ekseninde yer alan bölgelerde de eylem yaptıklarını göstermek ve efendilerinin takdirlerini kazanmak istediler.
Özellikle ABD’nin İran’a yönelik baskıları dikkate alındığında PKK’nın Türkiye’den sonra İran’ı önceliğine yerleştirmesine sebep olan bir zemin oluştu ve PKK özel bir örgütlenmeyle silah ve imkan açısından PJAK’ı güçlendirdi.
ABD’nin İran karşıtı terörist faaliyetleri desteklemesi, gelecekte ABD’den daha fazla destek kazanabilmek için PKK güçlerinin çoğunun PJAK’a kaydırılmasına sebep olabilir. Türkiye’den geçmişten beri PKK kadroları içinde yer alan birçok kişinin PJAK’ta bulunuyor oluşu da bunun bir göstergesidir. Maalesef bazı İranlı Kürtler ve bazı aydınlar, PJ’ın bağımsız bir grup olduğunu düşünmektedir. İranlı bazı Kürtlerden Türkiye içindeki eylemlerde yararlandıkları da görülmektedir. Türkiye’de öldürülen İranlı Kürtlere ve İran’da öldürülen Türkiyeli Kürtlere ilişkin rakamlar şunu ortaya koyuyor ki PJAK vb gibi çeşitli adlar altında örgütler kurulması sadece bir taktiktir. Şartlara göre bir PKK’lı PJAK’lı, Kürdistan Çözüm parti’li (PKK’nın Irak kolu) veya Demokratik Birlik Partili (Suriye kolu) olabilmektedir.
Örneğin Türkiye’nin PKK’nın Kandil Dağı’nı boşaltması yönünde baskı yapması üzerine PKK terör örgütü liderlerinden Rüstem Cudi, Le-Monde gazetesine verdiği demeçte PKK’nın tüm güçlerinin Türkiye’den geldiğini, Kandil’de ise yalnızca PJAK’lıların bulunduğunu söyledi. Bir başka ifadeyle PJAK’ı PKK’nın İran’a giriş kapısı olarak adlandırmak mümkün.
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki PKK’nın Türkiye’deki talepleri gerektiğinde ABD müdahaleleriyle ortadan kaldırılabilir. Bu yüzden PKK genel örgütlenmesi içerisinde İran’a karşı PJAK adlı bir örgütlemeye gidilmiştir. Bu söylediklerim bir analiz değildir, şu an bölgede şahit olduğumuz gerçeklerdir.
-İran Devrim Muhafızları Komutanı General Rahim Safevi, Urumiye’de yaptığı konuşmada teröristlerin komşu ülkelerdeki varlığı konusunda uyarıda bulundu; buna karşı da Irak Kürdistan Demokrat Partisi üyelerinden biri de buna tepki göstererek Kürdistan topraklarına yapılacak bir saldırıyı Irak’ın toprak bütünlüğüne yapılmış bir saldırı olarak değerlendireceklerini söyledi. Bu konuda siz neler söylemek istersiniz?
-General Safevi, son derece yerinde ve mantıklı bir uyarıda bulundu. O, şunları söyledi: Terörist bir grubun bölgede kampının olmaması gerekir, onlara eğitim verilmemeli, onlar silahlandırılmamalı, açık veya gizli şekilde saldırgan ABD ordusu tarafından desteklenmemeli ve bu terörist gruplar başka ülkelerde serbestçe eylem yapamamalıdır. Böyle olursa kimsenin onlara bir şey dediği yok. İran, kendisine karşı terörist eylemler yapan teröristlere nerede olurlarsa olsunlar karşılık verme hakkını saklı görmektedir. Kuzey Iraklı yerel yetkililerin teröristlerin bölgedeki eylemlerini genişletmelerine izin vermesine sebep olan etken nedir? Acaba teröristlere müdahale edecek güçleri mi yok, yoksa işin içinde başka gerçekler mi var? Onlar slogan atmadan önce biz bunları yapacağız. Onların yapmaları gerekenleri yapması daha iyi olur, siyasi pazarlıklarda kendilerini kullandırtmamaları daha iyi olur. General Safevi’nin sözleri tehdit değildi. İç güvenlik sorunları konusunda bu ülkede bulunan düşman hedeflerine yönelik müdahale konusundaki ciddiyeti göstermekteydi.
Biz Iraklı Kürt gruplardan kendi halklarını düşünmelerini istiyoruz. Kendileri de çok iyi biliyor ki İran İslam Cumhuriyeti, geçmiş yıllarda onların en büyük sığınağıydı. Bugün hayatlarının devamını da İran’ın haklı istekleriyle beraber görsünler teröristleri destekleyen ve sonuçta bölgeyi terk edecek olan işgalcilerle değil. Dolayısıyla da Sayın Devrim Muhafızları Komutanı’nın söyledikleri konusunda sorumsuzca açıklamalar yapmasınlar.
-PKK’nın tek taraflı ateşkesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Yaklaşık 5 ay önce PKK tarafından ilan edilen bu ateşkes çeşitli yönleriyle değerlendirilebilir.
1-ABD’nin Türkiye’nin Kuzey Irak konusunda yeni bir sorun çıkarmasını önlemek, Iraklı Kürt gruplar, PKK ve Türkiye arasında yeni bir cephe açılmasını engellemek yönündeki ihtiyacı.
2-Kürtlerin Irak’taki stratejik hedeflerine (coğrafi açıdan Kerkük, Musul ve Hanekin’e kadar genişlemek) ulaşıncaya ve petrol gelirleri meselesi halledilinceye (petrol gelirleri konusunda hemen hemen anlaşmaya varıldı ve Kürtler bir dereceye kadar razı edildi) kadar huzura ve sükunete duyduğu ihtiyaç.
3-PKK’nın kış mevsimini geçirme ihtiyacı: Çünkü PKK kış mevsiminde eylem yapacak yeterliliğe sahip bulunmamaktadır.
4-Türkiye içindeki PKK yanlısı grupların etnik haklar konusunda AB ve ABD nezdine görüşlerini dile getirme ihtiyacı.
Bu ateşkesin PKK’nın silahsızlandırılmasına sebep olması son derece olumlu olur; fakat PKK’nın ateşkes ilan etmesine ilişkin sebeplere baktığımızda görmekteyiz ki bu ABD ve İsrail’in bölgede çeşitli şekillerde sahnelemeye çalıştığı yeni bir gösteriden ibarettir.
Türkiye, şu anda ABD baskılarıyla PKK’yı silahsızlandırmaya zorlamak üzere Iraklı Kürt yetkililerle diplomatik temaslar kurmaya mecbur edildi. Bu grubun geçmişine ve yakalanan şahısların verdikleri ifadelere bakıldığında PKK’nın Türkiye ile ilişkilerinde dürüst olmadığı, sadece yeni fırsatlar peşinde olduğu görülmektedir. İran, Türkiye’ye ABD ve yandaşlarının bu yeni hilesi konusunda dikkatli olmasını, Allah korusun zararı önce kendine sonra da komşularına dokunacak hareketlerden kaçınmasını tavsiye ediyor. Bilinçli Türk halkının ABD’nin şirretlikleri konusunda yeterli bilgiye sahip olduğundan ve onların oyunlarına gelmeyeceğinden eminim. ABD emperyalizminin yerle bir olacağı ve PKK gibi yandaşlarının yok olacağı günlerin yakın olmasını diliyorum.
-PKK’nın haber siteleri Türkiye’nin İran’la birlikte PKK’ya karşı ortak operasyon düzenleyeceğini yazıyor. Bu konuda ne diyorsunuz?
-İran İslam Cumhuriyeti, 27 yıl boyunca ABD ve İsrail tarafından desteklenen teröre maruz kaldı. Halkın Münafıkları, Hizb-i Demokrat, Komola ve şimdi de PKK buna ilişkin örnekler oldu. İran İslam Cumhuriyeti her türlü terörist saldırıya karşı koyma kararlılığındadır. Biz komşu ülkelere bu terörist merkezlerin yok edilmesi için anlaşmalar yapabileceğimizi gösterdik. Burada şunu da belirteyim ki merminin karşılığı diyalog değil, mermidir. Biz daha önce de büyükelçiliğimiz aracılığıyla Türk yetkililere terörist PKK örgütünün yok edilmesi konusunda işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu iletmiştik.