Yemen’deki askeri hamlelerin stratejik bir çıkmaza yol açtığını ve ABD’nin uzun vadeli deniz savaşına dayanma kabiliyetini sorgulayan uzmanlar, ABD’nin Çin ile olası bir çatışma için hazırlığını da yeniden gündeme getiriyor.

YDH- ABD, Yemen açıklarındaki hava saldırılarının ilk haftalarında yaşadığı başarısızlıkların ardından güç takviyesi yapmak zorunda kaldı.
Bu takviyeler arasında F-15, F-16 ve F-35 uçaklarının yanı sıra Hint Okyanusu'ndaki Diego Garcia Hava Üssü'ne yedi adet B-2 bombardıman uçağının gönderilmesi yer aldı.
B-2 bombardıman uçakları, nükleer silah taşıma kapasitesine sahip olup, yalnızca 20 adet mevcut ve Yemen istihkâmlarına yoğun bir şekilde saldırılarda kullanıldı.
Ayrıca, ABD'nin hava savunma sistemleri de bölgeye gönderildi ancak yerleri açıklanmadı.
ABD Merkez Komutanlığı, USS Carl Vinson uçak gemisi ve F-35 savaş uçaklarından oluşan bir hava kanadının Orta Doğu'daki görev bölgesine katıldığını duyurdu.
Bu güç, 1982'de hizmete giren USS Harry S. Truman uçak gemisine destek vererek Kızıldeniz'in kuzey ucunda konuşlandı.
ABD’nin askeri başarısızlıkları gözler önüne serildi
Analistler, ABD’nin Yemen’e yönelik hava saldırılarının çatışmanın gidişatında ciddi bir değişikliğe yol açtığını ve Amerikan yönetiminin stratejik bir çıkmaza girdiğini belirtiyor.
Amerikan askeri web sitesi Task and Purpose tarafından yayınlanan bir raporda, ABD Donanması'nın Kızıldeniz'deki operasyonlarında füze stoklarının hızla tükenmesi ve Sanaa güçlerinin artan saldırıları nedeniyle büyük bir kriz yaşandığı vurgulandı.
İsrail eski Savaş Bakanı Yoav Gallant ise, ABD’nin Yemen'e yönelik saldırılarının başarısız olduğunu kabul ederek, bu operasyonların hedeflerine ulaşamadığını ve büyük maliyetlere yol açtığını ifade etti.
Gallant, Amerikan istihbaratının zayıflığını vurgulayarak, Yemenlilerle yalnızca askeri yolla mücadele etmenin mümkün olmadığını söyledi.
Yemen’i İsrail için büyük bir tehdit olarak nitelendiren Gallant, bu krizden çıkışın tek yolunun Gazze’deki savaşı durdurmak ve diplomatik bir çözüm aramak olduğunu belirtti.
Amerika’nın ‘coşkusu’ uzun sürmedi
ABD, Yemen'e yönelik ilk askeri saldırılarını, yanlış hesaplamalar ve yanıltıcı istihbaratın etkisiyle başlattı.
Bu süreçte, ABD Başkanı Donald Trump ve diğer yetkililer arasında yapılan WhatsApp sohbetleri, saldırıların bir zafer yanılsaması üzerine kurulduğunu ortaya koydu.
Körfez'deki dostlarının anlattıklarına inanan Washington, Yemen'in üst düzey lider kadrosunun ortadan kaldırılmasının, Filistin ve Arap davalarını destekleyen Yemen'in direniş projelerini sonlandıracağını düşündü.
Trump, Ensarullah'ın Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılarının durması gerektiğini belirterek İran'ı da Ensarullah'ı desteklememesi konusunda tehdit ederek başarı elde edeceğini sandı ancak yanıldı.
Trump, Ensarullah’ın bölgesel gücünü kabul ediyor
Trump, Ensarullah’ı ortadan kaldırma veya kuşatma gibi siyasi söylemlerden, artık bu grubun bölgesel önemini kabul etmeye ve dış etkilerini sınırlamaya yönelik girişimlere geçiş yaptı.
Amerikan medyasının aktardığına göre, Trump dün Somali halkına yönelik sert bir uyarı yaparak, Ensarullah'ın bu ülkeye sızmasına izin vermemeleri gerektiğini söyledi ve “Terörizmi ortadan kaldırmak ve Somali’yi refaha kavuşturmak için çalışacağız” ifadelerini kullandı.
Trump, açıklamasına ABD'nin ‘Ensarullah'a yönelik’ bir hava saldırısını gösteren video da ekledi ancak saldırının kimin hedef alındığına dair bir bilgi vermedi.
Fox News, videonun ABD’nin daha önceki Ensarullah saldırılarına ait olduğunu bildirdi.
Askeri düzeyde ise Washington, Biden yönetiminin önceki planından saparak Yemen’i bombalamada kullanılan en yeni nesil silahları takviye etti; bu değişiklik, strateji uzmanları ve savunma yetkilileri arasında endişelere yol açtı.
Uzmanlar endişeli: Yemen’deki direniş ABD’nin kaynaklarını zorluyor
Washington şu anda Yemen'de İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en uzun süreli deniz çatışmasını, nesiller boyunca en karmaşık ve yoğun olarak tanımlanan bir operasyonel ortamda sürdürüyor.
Task & Purpose web sitesi tarafından hazırlanan bir rapora göre, Ekim 2023'ten Ocak 2025'e kadar olan dönem, ABD Donanması'nın Yemen hedeflerine karşı yaklaşık 400 füze mühimmatı ve 160'tan fazla 5 inçlik topçu mermisi ateşlediği en yoğun deniz çatışmaları serisine tanık oldu.
Raporda, devam eden bu çatışmaların ABD Donanmasının uzun süreli yıpratma savaşlarına dayanma kabiliyetinde şaşırtıcı bir zayıflığı ortaya çıkardığı belirtilirken, bu durum askeri uzmanlar tarafından “rahatsız edici bir gerçeklik” olarak nitelendirildi.
İnternet sitesi emekli Donanma Komutanı Brian Clark'ın “Maliyetleri oldukça büyüktü” sözlerine yer vererek, “Donanmanın karşılaştığı ateş yoğunluğu ve alışılmadık taktikler ABD'nin alışkın olduğu deniz savaşı modelinde radikal bir değişimi temsil ediyordu” dediğini de aktardı.
Raporda ayrıca “Kızıldeniz gibi yüksek tehdit içeren bir ortamda füze savunmasına aşırı güvenmenin operasyonel sürdürülebilirliği tehlikeye atabileceği anlaşıldıktan sonra Donanma'nın savunma stratejilerini gözden geçirmeye başladığı” kaydedildi.
Washington’ın çıkmaza giren askeri kararlarına tepkili olan strateji uzmanları ve Kongre’deki uzmanlar, Yemen’deki silah kullanımı ile Çin ile olası bir çatışmanın etkileri hakkında sorular sordular:
‘’ABD, eğer Yemen'de en yeni silahları kullanmak zorunda kalıyorsa, Çin ile bir savaş durumunda hangi yeni silahları kullanacak?’’