İsrail ordusunda askerler isyan ediyor

img
İsrail ordusunda askerler isyan ediyor YDH

İsrail ordusunda yedek askerler arasında artan memnuniyetsizlik ve firar vakaları, Gazze'de olası bir askeri operasyonun genişletilmesi planlarını zora sokuyor. Aylardır süren çatışmaların getirdiği fiziksel ve psikolojik yorgunluk, askerlerin çağrılara yanıt vermemesine neden oluyor.




YDH - İsrail ordusunda ortaya çıkan son göstergeler, Gazze Şeridi'nde askeri operasyonların tırmandırılmasına yönelik hazırlıkların olduğunu işaret ediyor.

Bu durum, diplomatik yollarla veya mevcut askeri baskıyla Hamas'ı İsrail'in taleplerine boyun eğmeye zorlama çabalarının başarısızlığıyla aynı zamana denk geliyor.

Ancak yaşananlar, İsrail güçleri için uzun süreli bir çatışma ve dolayısıyla insan gücünün daha fazla tükenmesi anlamına gelebilir.

İsrail ordusu, büyük ölçüde "yıpranmış" yedek sistemine bağımlı hâle gelmiş durumda.

Söz konusu sistem, yedek askerlerin hizmet sürelerinin uzatılması ve izinlerinin azaltılması nedeniyle artan huzursuzluk ve öfke belirtileriyle karşı karşıya.

Bu ise, toplumsal ve siyasi bölünmeleri derinleştiriyor ve savaşın devamına veya genişletilmesine yönelik gelecekteki herhangi bir kararı olumsuz etkiliyor.

Bu önlemler, yeni yasaların çıkarılmasına yönelik siyasi çabaların başarısızlığı sonucunda muharip birliklerdeki ciddi eksikliği telafi etmekte büyük zorluk yaşayan İsrail ordusu için tek çözüm gibi görünüyor.

Zorunlu hizmet süresini uzatmak veya orduya katılmayı reddeden dindar Haredi (ultra-Ortodoks Yahudiler) kesimine tanınan ayrıcalıkları azaltmak gibi net yasaların yokluğunda, askeri kurum zorunlu askerlik hizmetindeki askerlerin hizmet süresini uzatmak ve yedek askerlerin çağrı sürelerini artırmak gibi acil önlemler almak zorunda kaldı.

Savaş uzadıkça, İsrail içindeki bölünmeler toplumsal bir nitelik kazanıyor. Yıpranmış askerler, Haredi olmayan kesimlerden gelenler ve aileleri, yükün büyük kısmını kendilerinin taşıdığını hissederken, diğer kesimler hizmetten muaf tutuluyor.

Tel Aviv'den gelen verilere göre, son haftalarda yedek askerlerin çağrı emirlerine yanıt verme oranında belirgin bir düşüş yaşandı.

Bazı askerler, çağrılmaları hâlinde hizmete geri dönmeyeceklerini açıkça belirttiler. Belirttikleri başlıca nedenler arasında, aylarca süren kesintisiz çatışmanın neden olduğu fiziksel ve psikolojik yorgunluk yer alıyor.

Bazı yedek askerler, savaşın başlangıcından bu yana 500 günden fazla hizmet verdiler ve bu da onları daha fazla baskıya dayanamaz hâle getirdi. İsrail ordusu bu olgunun ciddiyetinin farkında olsa da, şu ana kadar etkili çözümler bulmakta yetersiz kalıyor.

Bazı askerler çatışmaya devam etmeyi reddetme nedenlerini açıkça belirtirken, gerçek dışı bahaneler sunarak hizmetten kaçınma veya "sembolik itaatsizlik" olarak bilinen durum da giderek yaygınlaşan bir olgu hâline geldi.

Bu bağlamda, İbranice yayın yapan Haaretz gazetesi, yedek bir subayın şu sözlerini aktardı:

"Askerler, ucuz uçak bileti almayı tercih ediyorlar, zira bu savaşa katılmak için artık enerjileri veya motivasyonları kalmadı."

Bu şekilde, askerler, İsrail dışında bulunmalarını gerektiren kişisel planları olduğunu belirterek "inandırıcı bir bahane" sunuyorlar. Bu, hizmetten kaçınmanın maliyetli olmasına rağmen kullanılan birçok "yenilikçi" yöntemden biri.

Bu olgunun askeri operasyonların etkin bir şekilde yürütülmesi üzerindeki sonuçlarına gelince, askeri kaynaklar, bazı birliklerde çağrı emirlerine yanıt verme oranının yüzde 50'ye kadar düştüğünü doğruluyor.

Bu durumun, özellikle İsrail'in Gazze'deki çatışmanın kapsamını genişletmeye karar vermesi hâlinde, ordunun "büyük savaşlar yürütmek için gereken güç seviyelerine ulaşmada" zorluk yaşayabileceği anlamına geldiğini belirtiyorlar.

Ayrıca, yedek asker eksikliği bazı birlikleri diğer birliklerden asker "ödünç almaya" zorluyor.

Geniş çaplı çağrı emirleri verilmesi hâlinde, bu askerlerin çoğunun orijinal birliklerine dönmeyi talep etmesi bekleniyor. Bu durum, muharip birliklerde büyük boşluklar bırakacak.

Aynı huzursuzluk, ailelere de yansıyor. Ebeveynler, çocuklarının hizmete geri dönmesini engellemeye çalışıyor veya savaşta daha az tehlikeli, arka planda roller üstlenmeleri için baskı yapıyorlar. Bu olay, savaşlara şimdiye kadar aktif destek veren İsraillilerin toplumsal eğilimlerinde dikkat çekici bir değişiklik.

İsrail tehditlerini yerine getirirse, Gazze'deki savaşın genişletilmesi, askerler, sistem ve siyasi liderlik arasındaki güvenin aşındığı bir ortamda insan kaynaklarının kapsamlı bir şekilde seferber edilmesini gerektirecek.

Bu krizin kökten çözülmemesi hâlinde, İsrail'in planlanan askeri hedeflerine, hem saha operasyonları hem de Hamas'ı "teslim olana kadar" baskı altına alma açısından ulaşması zor olacak.

Ancak bu belirtilenler, askerlik konusunda yaşanan krizin savaşı durdurmak veya seyrini kökten değiştirmek için yeterli olacağı anlamına gelmiyor.

Özellikle büyük kararlar, Tel Aviv'deki karar vericinin gördüğü "İsrail'in daha geniş stratejik hedefleri" pahasına, askerlerin taleplerine veya iç bölünmelere öncelik vermeyebilecek daha geniş siyasi ve güvenlik dengeleri tarafından belirleniyor.