ABD, İsrail'in İran’a yönelik 13 Haziran’daki saldırısından önce, yaklaşık 300 adet Hellfire füzesini gizlice teslim etti.

YDH- Middle East Eye (MEE) portalının haberine göre, ABD, İsrail’in cuma günü İran’a gerçekleştirdiği saldırıdan önce bu ülkeye “sessizce” yüzlerce Hellfire füzesi teslim etti.
ABD, salı günü yaklaşık 300 Hellfire füzesini İsrail’e göndererek büyük çaplı bir askeri malzeme ikmali gerçekleştirdi. Bu sırada Trump yönetimi, İran ile nükleer görüşmelere devam etmeye hazır olduğunu da dile getiriyordu.
İki ABD’li yetkilinin Middle East Eye’a isminin gizli kalması şartıyla verdiği bilgiye göre, bu kadar büyük miktarda Hellfire füzesinin gönderilmesi, Trump yönetiminin İsrail’in İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik saldırı planlarından haberdar olduğunu gösteriyor.
ABD’nin, cuma günkü saldırı öncesinde Hellfire ya da başka silahları bu ölçekte İsrail’e göndermesi daha önce bildirilmemişti.
İki ABD'li yetkili Reuters'a verdiği demeçte, ABD ordusunun, İsrail’e doğru ilerleyen İran füzelerini düşürmede yardım ettiğini söyledi.
Hellfire füzeleri, lazer güdümlü hava-yer füzeleridir. Middle East Eye’a göre, İran’ın nükleer tesislerini bombalamak için uygun olmasalar da hassas hedeflere yönelik saldırılarda oldukça etkilidirler.
İsrail ordusu cuma günkü saldırıda 100’den fazla uçak kullandı. Bu saldırılar, üst düzey askeri yetkilileri, nükleer bilim insanlarını ve komuta merkezlerini hassas takip sistemleriyle hedef aldı.
Kıdemli bir ABD savunma yetkilisi MEE’ye şu açıklamayı yaptı: “Hellfire füzeleri için doğru zaman ve doğru yer vardı. İsrail için oldukça faydalı oldular.”
MEE, Trump yönetiminin İsrail’in saldırı planlarını aylardır bildiğini kaydetti.
Middle East Eye, bu ayın başlarında CIA’in Nisan ve Mayıs aylarında İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine tek taraflı saldırı planları konusunda “bilgilendirildiğini” açıklamıştı.
Middle East Eye’a göre, İsrail’in hedef analiz sistemleri ve siber saldırılarla birlikte doğrudan ABD müdahalesi olmadan yürütülecek hassas operasyon planı, Trump yönetimini “etkilemişti.”
Ancak Trump’ın son aylardaki tutumu, gözlemcilerde ve muhtemelen İranlı yetkililerde, Netanyahu’nun kamuoyundaki baskılarına rağmen saldırılara katılma çağrısına karşı durduğu “izlenimini” yarattı.
Axios’un Cuma günü aktardığına göre, iki İsrailli yetkili Trump yönetiminin aslında sadece “görünüşte” İsrail’in saldırı planlarına karşı çıktığını, perde arkasında ise bu planlara engel olmadığını söyledi.
Trump daha sonra tutumunu şu şekilde çerçeveledi: İran’a yeni bir nükleer anlaşmayı kabul etmesi için 60 günlük bir süre verdiğini, bu sürenin sonunda saldırıların başladığını belirtti. İsrail medyası Mart 2025’te bu 60 günlük sürenin başladığını bildirmişti.
Trump yönetimi, İran’la görüşmelere 12 Nisan 2025’te başladı ve İsrail’in saldırısı bu tarihten tam 61 gün sonra gerçekleşti.
Son haftalardaki müzakereler, ABD’nin İran’ın hiçbir uranyum zenginleştirmemesi konusundaki ısrarı nedeniyle çıkmaza girdi. Tahran ise düşük seviyede zenginleştirme hakkının kırmızı çizgi olduğunu belirtti.
İki ABD’li yetkili MEE’ye “Görüşmeler boyunca, Trump yönetimi son aylarda İsrail’e silah ve mühimmat sevkiyatını istikrarlı bir şekilde sürdürdü” dedi.
ABD, bu sevkiyat için kamuya açık bir bildirimde bulunmak zorunda değildi çünkü bu transfer, Şubat 2025’te Kongre’ye bildirilen ve bombalar, füzeler ve ilgili ekipmanları kapsayan 7,4 milyar dolarlık bir silah anlaşmasının parçasıydı.