ABD'nin istihbarat raporu, Trump'ın “tamamen yok etme” iddialarına rağmen, İran'ın nükleer programını yok etmediğini ortaya koyuyor ancak İsrailli gazeteciye göre, İsrail istihbaratı Trump'ın iddialarını destekleyen bir tablo çiziyor.

YDH- Axios Genel Yayın Yönetmeni Barak Ravid'in aktardığına göre, İsrail istihbarat servisleri, tıpkı Trump gibi ABD ve İsrail'in düzenlediği saldırıların İran’ın nükleer tesislerinde “çok önemli hasara’’ yol açtığına inanıyor.
Amerikan istihbaratı, ciddi bir zarar vermediğini belirtirken, ABD Başkanı Donald Trump ve Netanyahu, saldırırılarda İran'ın nükleer programının yok edildiğini iddia ediyor.
Aynı zamanda İsrail vatandaşı olan Barak Ravid, İsraillilerin İran tesislerinin zarar görmediğini belirten Amerikan istihbaratının raporlarına tepki gösterdiğini naklediyor. Ravid'e göre İsrailli yetkililer, ABD istihbaratından sızdırılan ve bunun aksini öne süren bir rapor karşısında şaşkınlık yaşıyor.
Axios’a konuşan üç yetkiliye göre, İsrail de tıpkı ABD gibi, bombardımanın İran’ın nükleer programını ne kadar geriye götürdüğüne dair nihai bir değerlendirme ortaya koymuş değil.
Bu arada, Batılı ve tarafsız OSINT gruplarının yayınladığı uydu verileri, Fordo, Natanz ve Arak gibi tesislerde yapısal bütünlüğün korunduğunu ve tesis çevresinde olağandışı radyasyon yayılımı olmadığını gösterdi. Bu da “büyük hasar” iddialarını zayıflattı ve nükleer harp teknolojisi analistlerinin, “Trump bir dağda birkaç delik açmak için 314 milyon dolar harcadı” yönündeki alaycı yorumlarıne neden oldu.
İsrail'in şekillenen değerlendirmesi, ABD Savunma İstihbarat Teşkilatı (DIA) tarafından hazırlanan ve saldırıların İran’ı yalnızca birkaç ay geriye attığını belirten ön rapordan çok daha iyimser bir tablo çiziyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’ın nükleer programının “yok edildiği” yönündeki açıklamaları, söz konusu DIA raporunun CNN ile New York Times, Associated Press ve diğer bazı medya kuruluşlarına sızdırılmasının ardından Salı günü sorgulanmaya başlandı.
Bu sızıntı Beyaz Saray’ı öfkelendirdi.
Trump yönetimi, rapordaki bulguları “sahte haber” olarak nitelendirerek, isimsiz yetkilileri Trump’ı sabote etmeye çalışmakla suçladı.
Trump, Amerikan istihbarat kurumlarının raporlarının aksine İran'ın nükleer programının yok edildiğini iddia ediyor.
Savaşı başlatan ve İran’dan ABD’ye göre çok daha doğrudan bir tehdit algılayan İsrail, Trump’ın Cumartesi günü başlattığı askeri saldırının ilk sonuçlarından memnun.
Bir İsrailli yetkili, “Profesyonel bir harp hasar değerlendirmesi zaman alır,” diyerek DIA raporundaki türden çıkarımlar için henüz çok erken olduğunu söyledi.
Aynı yetkili şöyle devam etti:
“İsrail istihbarat servisleri henüz net bir sonuca varmadı. Ancak operasyonda herhangi bir sorun olduğuna inanmıyoruz ve bunker-buster (sığınak delici) bombaların işe yaramadığına dair hiçbir belirti yok. Burada kimse hayal kırıklığı yaşamadı.”
Halbuki Amerikalıların da dahil olduğu pek çok uzman, Fordo tesisine atılan bombaların açtığı en büyük kraterin 13 metre derinlikte olduğuna dikkat çekerek yüzlerce metre derinlikteki Fordo nükleer tesisinin zarar görmüş olmasının zayıf bir ihtimal olduğunu ifade ediyor.
BM Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi, Fordo nükleer tesisine gittiğini belirtmiş ve tesisin yarım mil (yaklaşık 700 metre) derinlikte olduğunu açıklamıştı.
ABD saldırısında İran tesislerinin ciddi bir zarar görmediğini belirten gizli DIA raporu, yalnızca tek bir kuruma ait ilk istihbaratlara dayanıyor ve genel tablo halen belirsizliğini koruyor — özellikle de İran, hasarı hâlâ değerlendiriyor ve sonraki adımlarını tartıyor.
Yine de, bu raporun varlığı —ve Salı günü yapılması planlanan kongre bilgilendirmelerinin ani şekilde ertelenmesi— Demokratlar arasında, Trump’ın hassas istihbarata pervasız yaklaşımı nedeniyle büyük bir öfke yarattı.
Maryland Senatörü Chris Van Hollen Axios’a yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Trump’ın istihbaratı çarpıtmasından, manipüle etmesinden ve hatta yalan söylemesinden büyük endişe duyuyorum. Bu durumu daha önce de yaşadık. Irak savaşına da yanlış gerekçelerle girdik.”
Trump ve yardımcıları, B-2 bombardıman operasyonunun başarısına vurgu yaparak medya kuruluşlarına karşı saldırıya geçti.
Beyaz Saray temsilcisi Steve Witkoff Fox News’e yaptığı açıklamada, “Bu tür bilgilerin sızdırılması —içeriği ne olursa olsun, hangi tarafta olursa olsun— rezalet. Bu ihanettir,” dedi.
Witkoff şöyle devam etti:
“Fordo’daki en sağlam nükleer tesisin üzerine 12 adet sığınak delici bomba attık. O kubbenin delindiğine şüphe yok… yok edildiğine de.”
İsrailli yetkililer, İran hükümetinin nükleer programının durumunu değerlendirmek için kendi hasar tespit çalışmalarını yürüttüğünü belirtti.
"İsrail'in İran’a dair istihbaratına doğrudan erişimi olan bir İsrailli yetkili’’ Axios’a yaptığı açıklamada, "İran ordusu içerisindeki bazı subayların, siyasi liderliğe hasarı olduğundan az gösteren sahte durum raporları verdiğini tespit ettiklerini’’ iddia etti.
Halbuki İran'da nükleer tesislerle ilgili değerlendirme İran Atom Enerjisi Kurumu tarafından yapılıyor ve bunun orduyla hiçbir ilgisi bulunmuyor.
Ordu bu tesislerin korunmasını sağlar, ancak operasyonel bilgi ve değerlendirme sivil teknokratlarda ve nükleer bilim insanlarındadır.
İsrail'in İran ordusu içindeki subaylara dair bu kadar derin ve sürekli istihbarata sahip olması çok çok düşük ihtimal.
Böyle bir erişim gerçekten varsa, bu bilgi medyaya sızdırılmaz, çünkü kaynakları tehlikeye atar. Bu tür iddialar genellikle hasarı abartmak için kasıtlı yayılır.
Dahası, İran gibi bir ülkenin nükleer tesislerindeki hasar tespiti askeri raporlarla değil, teknik analizlerle (termal uydular, radyasyon dedektörleri, fiziksel taramalar) yapılır.
Yani “ordu subayları yanlış rapor verdi” söylemi teknik olarak temelsizdir. Bu söylemlerin, teknik gerçeklikten çok psikolojik operasyonlara yönelik olduğu anlaşılıyor.
Axios'a konuşan ikinci bir İsrailli yetkili ise, “İranlıların kendileri bile bazı nükleer tesislerinde neler olduğunu tam olarak bilmiyor,” dedi. Ancak İranlıların kendisinin bile "tam olarak bilmediği" bilgiye kendilerinin nasıl ulaştığını açıklayamadı.
Dahası, İran’ın yüz milyarlarca dolarlık stratejik bir programda, nükleer tesislerine ne olduğuna dair “bilgi sahibi olmadığını” iddia etmek absürt ve mantık dışı.
Tesislerin anlık durumu, reaktörlerin radyasyon sızıntı verisi, santrifüj devinimleri gibi onlarca parametreyle sürekli ölçülür. Bu düzeyde “bilgisizlik” teknik olarak imkânsız.
İsrailli yetkililer, Trump ve netanyahu'nun iddialarını destekleyerek Cumartesi günü ABD saldırılarının hedef aldığı Natanz, Fordo ve İsfahan’daki nükleer tesislerde “çok önemli” hasar meydana geldiğini iddia etti.
İran'ın saldırıları sebebiyle tarihinin en ağır yıkımının yaşayan İsrail'de İran'a karşı savaş kararı alan Netanyahu'nun ve Netanyahu'nun kararını destekleyen Trump'ın başarı hikayesine ihtiyacı var.
Bir İsrailli yetkili, ''Natanz’da, yer üstündeki zenginleştirme tesisi tamamen yok edildi ve yer altı altyapının da çöktüğüne dair işaretler var.'' dedi.
Barak Ravid’in iddiasına göre ise, Fordo’da, ABD ordusunun 13 bin 600 kiloluk sığınak delici bombaları tesiste büyük hasar yarattı ancak İsrailli yetkililere göre, yer altı bölümlerinin tamamen çöküp çökmediği hâlâ net değil.
İsfahan’da, İsrailli yetkililer uranyum metali üretimi yapan yeniden işleme tesisinin yok edildiğini ve buradaki yer altı tünellerin de zarar gördüğünü, ancak hasarın boyutunun hâlâ değerlendirildiğini belirtti.
Bir İsrailli yetkili, “Bu tesislerin yakın gelecekte yeniden çalıştırılabileceğini sanmıyoruz,” dedi.
İki İsrailli yetkili ayrıca, İran’ın %60 ve %20 oranında zenginleştirilmiş uranyum stoklarının şu anda İsfahan ve Fordo’daki enkazların altında kaldığını gösteren istihbarat bulgularının ellerinde olduğunu ve İran’ın bu materyalleri yakın vadede kurtarıp kurtaramayacağının belirsiz olduğunu iddia etti.
İran’ın nükleer tesislerine doğrudan verilen hasarın ötesinde, İsrailli yetkililer, daha geniş kapsamlı savaş çabalarının İran’ın uzun vadeli nükleer kapasitesine yıkıcı bir darbe vurduğunu söylüyor.
Son olarak, İsrail “İran hasarı saklıyor, çünkü hasar çok büyük.” diyor ama eğer hasar gerçekten çok büyük olsaydı, gizlemekle olmazdı; tesisler çalışmaz ve dünya da bunu görürdü.
Yani “hasarı saklıyorlar” demek, aslında “yıkım o kadar büyük değil, çünkü İran hâlâ faaliyetlerini sürdürüyor” demenin iması.
Başka bir deyişle, eğer saldırı başarılı olsaydı, saklamaya gerek kalmazdı, çünkü zarar her yerde görünürdü.
Saklamak zorundalar demek, saldırının hedefine tam olarak ulaşamadığını gösteriyor.
ABD istihbaratının raporunda neler var?
Öte yandan, ABD Savunma İstihbarat Teşkilatı’nın (DIA) hazırladığı ön rapora göre, İran’ın temel nükleer kapasitesi büyük ölçüde ayakta.
Bu değerlendirme, operasyonun teknik etkisinin siyasette yansıtıldığından daha sınırlı olabileceğine işaret ediyor.
Eğer yer altı tesisler gerçekten sağlam kaldıysa, İran’ın nükleer üretim kapasitesi kısa sürede toparlanabilir.
Bu da İsrail’in “stratejik geri dönüşsüzlük” hedefinin tam anlamıyla gerçekleşmediğini düşündürüyor.
DIA’in ön değerlendirmesinde öne çıkan bulgular şunlardı:
– İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stokları hasarsız
– Santrifüjler büyük ölçüde sağlam kaldı
– Saldırılar çoğunlukla yer üstü yapılarını vuruyor, yer altı ekipmanlarını değil
– Fordo, Natanz ve Isfahan'ın hepsi vuruldu, ancak derin yeraltı altyapısı sağlam kaldı
- İsfahan'da, aşırı derinliği nedeniyle sığınak delici füzeler yerine zaten yer altına etki etmeyecek olan Tomahawk füzeleri kullanıldı
– Etki çoğunlukla enerji altyapısı ve yer üstü işleme tesisleriyle sınırlıydı
– Gerilemenin yalnızca birkaç ay olduğu tahmin ediliyor
Trump, Savunma Bakanı Pete Hegseth ve diğer yetkililer görevin başarılı olduğunda ısrar ediyorlar; ancak silah uzmanları ve uydu görüntüleme analistleri bile temel nükleer yeteneklerin varlığını sürdürdüğünü söylüyor.