Dışişleri Bakanı Fidan'dan Süveyda sonrası Suriye açıklaması

img
Dışişleri Bakanı Fidan'dan Süveyda sonrası Suriye açıklaması YDH

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin, Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehlikeye atacak her türlü bölünme girişimini doğrudan tehdit olarak göreceğini ve eğer gerekirse müdahalede bulunacağını açıkladı.




YDH- Reuters'a göre, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Salı günü Ankara’da gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye’nin parçalanmasına yönelik her türlü girişime doğrudan müdahil olacaklarını ve güney Suriye’de yaşanan çatışmaların ardından militanların özerklik elde etme çabalarını engelleyeceklerini söyledi.

Fidan, İsrail’in, Suriye’yi bölerek ülkeyi istikrarsız, zayıf ve bölge için bir yük haline getirmeyi amaçladığını belirtti.

Türkiye'nin Suriye'de yönetime getirilen Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünü desteklediğini iddia eden Reuters, Türkiye'nin Bedevi ile Dürzî savaşçılar arasında ateşkes çağrısında bulunduğunu kaydetti.

Geçtiğimiz ay Axios’a konuşan üst düzey bir İsrailli yetkili, HTŞ lideri Colani'nin ''İsrail’in düşündüğünden daha olumlu bir figür olduğunu ve Ankara’dan talimat almaya ihtiyacı kalmadığını'' söyledi.

İsrailli yetkili, “HTŞ'nin ABD ve Suudi Arabistan’a yakın olması bizim için daha iyi,” dedi.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Nisan ayında ABD Başkanı Donald Trump'la gerçekleştirdiği Oval Ofis toplantısında, Türkiye'yi işaret ederek, "Suriye'nin İsrail'e saldırı için üs olarak kullanılmasını istemiyoruz. Türkiye ile çatışma da istemiyoruz. Trump'ın Erdoğan ile iyi ilişkileri var. Bize bu konuda yardımcı olmasını umuyoruz," demişti.

İsrail'in Türkiye ile yaşadığı sorunları çözebileceğine inandığını söyleyen Trump ise, Netanyahu'ya İsraillilerin Türkiye ile olası sorunları çözerken aklıselimle hareket etmeleri gerektiğini ilettiğini belirtmişti.

Ayrıca Nisan ayında, İsrail, Şam’ın güneyinde bir Türk yapımı İHA'yı düşürmüştü. Olay, Türkiye'nin sert tepkisine neden oldu. 

Ankara, "sınır dışı saldırganlık" ifadesini kullandı.Tel Aviv ise İHA’nın “İsrail güvenliğini tehdit ettiğini” savundu.

Türk Dışişleri Bakanı ayrıca, ''Kürt militanların bu kaostan faydalanmaya çalıştığını'' vurgulayarak “İnşallah bu politikanın gerçekleşmesine izin vermeyeceğiz,” dedi.

Fidan, Suriye'deki Kürt güçlerine açık bir gönderme yaparak, Suriye’deki grupların böyle bir kaosu kendi özerklik veya bağımsızlık hedefleri için taktiksel bir fırsat olarak görmemesi gerektiğini; aksi takdirde büyük bir stratejik felaketle karşı karşıya kalacaklarını ifade etti.

“Bu yol hiçbir yere götürmez,” diye ekledi.

Diplomasinin birçok konuyu çözebileceğini ancak bunun ötesine geçip bölünme ve istikrarsızlık arayışına girilirse bunun Türkiye için doğrudan bir güvenlik tehdidi olarak kabul edileceğini ve müdahalenin kaçınılmaz olacağını vurgulayan Fidan, “Uyarıyoruz: Hiçbir grup bölünme yolunda adım atmamalıdır,” dedi Fidan.

Türkiye, geçtiğimiz hafta Şam’a yönelik İsrail hava saldırılarını kınamayarak ''Suriye'nin önünde tarihi bir fırsat olduğunu ve bu fırsatın değerlendirilmesinden yana olan tüm paydaşların Suriye'de güvenlik ve istikrarı sağlama çabalarına katkıda bulunmaları gerektiğini'' belirtmişti. 

Fidan, Türkiye’nin Suriye’de barış ve istikrarın sağlanması yönündeki çabalara destek vereceğini, bu konudaki görüşmeleri takip edeceğini ancak tehditlere maruz kalmasına izin vermeyeceğini dile getirdi.

Türkiye, Suriye'nin bütünlüğünü savunan bir pozisyonda İsrail'i "parçalayıcı stratejiler izlemekle" suçlarken; İsrail, Türkiye'yi "radikal grupları kullanarak bölgeyi şekillendirmeye çalışmakla" itham etti.

Esasen her iki ülke de Suriye'de kendi güvenlik mimarisini kurmaya çalıştığı için çatışmalı bir denge oluştu.

 

Fidan: İsrail'le Suriye konusunda arka kanal diplomasisi yürütüyoruz

Suudi Arabistan merkezli haber kanalı el-Hades'in haberine göre, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail'in Suriye’ye yönelik hava saldırılarına ilişkin Ankara'nın tutumunun, Türk istihbarat teşkilatı aracılığıyla İsrail makamlarına iletildiğini açıkladı.

Fidan, Türkiye'nin ABD başta olmak üzere bölgedeki aktörlerle yakın temas halinde olduğunu da vurguladı.

New York’ta basın mensuplarına konuşan Fidan, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Thomas Barrack ile yakın istişare içinde olduklarını da belirtti.

Türk yetkili, “Ayrıca Suudi Arabistan, Suriye ve Ürdün dışişleri bakanlarıyla da telefon görüşmeleri gerçekleştirdik,” dedi.

Fidan, Suriye'de güvenliği sağlayacak somut adımlar atılmadan yeni bir yönetimin çatışmayı sona erdirme kapasitesine sahip olamayacağını sözlerine ekledi.

 

İsrail medyası: HTŞ-İsrail anlaşmasının anahtarı Türkiye’de

Son günlerde Suriye’deki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünün ABD himayesinde İsrail ile normalleşme ve barış anlaşmaları yapabileceği yönündeki haberler gündemi meşgul ederken, Türk araştırmacı Muhanned Hafızoğlu bazı açıklamalarda bulundu.

i24NEWS Arabic'e konuşan Hafızoğlu, “Türkiye’nin onayı olmadan HTŞ-İsrail arasında bir anlaşma mümkün değil” diyerek, İsrail ile örgüt arasında yapılacak herhangi bir normalleşme sürecinin gerçek garantiler olmadan başarılı olamayacağını belirtti.

Lorine Wehbe’nin sunduğu “Bu Akşam” programında konuşan Hafızoğlu, Türkiye’nin HTŞ rejiminin istihbarat teşkilatı ve ordusunu güçlendirme hedefinde olduğunu ve HTŞ ile diğer Arap ülkeleri arasında diyalogların tesis edilmesinin Ankara’nın çıkarına olduğunu vurguladı.

Ayrıca, HTŞ'nin İbrahim Anlaşmaları kapsamında herhangi bir normalleşme sürecini, Türkiye’nin sponsorluğu ve onayı olmadan yürütemeyeceğini ifade etti.

Hafızoğlu'nun açıklamaları, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack'ın, New York Times’a verdiği röportajda, Washington’ın “sükuneti yeniden tesis etmek” amacıyla HTŞ ile İsrail arasında “anlamlı” görüşmeler yürütüldüğünü açıklamasının ardından geldi.

Öte yandan İsrail merkezli Globes, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye F-35 satış yasağını kaldırma ve Suriye’yi İbrahim Anlaşmaları’na dahil etme hamlelerinin, İsrail’in bölgedeki stratejik üstünlüğünü sarsma potansiyeline sahip olduğunu kaydetti.

Globes'a göre, Türkiye’nin F-35 savaş uçaklarına yeniden erişim sağlaması, İsrail’in hava savunma ve saldırı kabiliyetleri üzerinde dengeyi değiştirebilir.

Ayrıca, Suriye’nin İbrahim Anlaşmaları’na dahil edilmesi, bölgedeki güç dengelerinde yeni belirsizliklere yol açıyor.

 

İsrail: Türkiye ile Suriye'nin bölünmesinde anlaştık

El-Meyadin’in bildirdiğine göre, İsrail medyası ve bazı yetkililer, Türkiye ile Suriye üzerindeki nüfuz paylaşımını 1916’daki Sykes-Picot Anlaşmasına benzetiyor.

İsrail medyasının gündeminde Suriye'nin fiilen parçalanabileceğine ve iki ülkenin çıkarlarını koruyacak yeni bir statüko üzerinde çalıştığına işaret eden bu benzetme ve birtakım diplomatik engeller yer aldı.

“Suriye'nin bir tür coğrafi bölünmesi ve iki taraf arasında bir çözüme ulaşma girişimi” olarak tanımlayan Kanal 13, “İsrail'in Suriye'de yabancı güçlerin konuşlandırılmasında herhangi bir değişikliğin -özellikle de Palmira bölgesinde Türk üslerinin kurulmasının- kırmızı çizgi olduğunu ve oyun değiştirici olarak değerlendirileceğini açıkça belirttiğini” bildirdi.

Yayın organı şöyle devam etti:

“Türkiye Suriye'nin kuzeyindeki ‘güvenlik kuşağı’ içinde kalmalı ve Şam-Süveyda hattına yaklaşmamalıdır.”

Kabine üyesi Eli Cohen, “Türkiye ile bir çatışma arayışında değiliz, ancak Suriye'de askeri üs kurmanın yasak olduğunu açıkça belirttik” dedi.

Cohen, Azerbaycan görüşmelerindeki İsrail heyetinin bir anlaşmaya varmayı ve statükoyu korumayı amaçladığını kaydetti.

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezmerom ise şu açıklamayı yaptı:

“Burada gördüğümüz şey, İsrail ve Türkiye'nin Suriye'nin bölünmesi konusunda bir anlaşmaya vardıklarıdır, bu da bizimle Türkiye arasında bir tür Sykes-Picot anlaşmasıdır. Suriye aynı devlet olarak kalmayacak, bölünmüş bir devlet olarak kalacak ve bu devletin bir kısmında Türklerin çıkarları var. Fırat Nehri'nin batısında bulunan Kürtler Türkleri endişelendiriyor ve onların doğuda olmasını istiyorlar, asla batıda değil. Bu yüzden bunun önemli olduğuna inanıyorum. Bu, son yıllarda Türkiye ile aramızda yapılan bir tür Sykes-Picot anlaşmasıdır.”

İsrail'in, İsrail operasyonlarıyla ilgili tüm konularda Rusya'nın yerini Türkiye'nin aldığı bir durumda olmak istemediğini ve Türkiye ile koordinasyon ve önceden bilgilendirme yapmak zorunda olduğunu kaydeden Kanal 13, Türkiye'nin İsrail ile bir çatışma istemediğini aksine Suriye'yi Heyet Tahrir eş-Şam örgütünün başı Colani liderliğinde kontrol etmek istediğini belirterek, “aralarındaki son derece toksik retoriğe rağmen bir çözüme ulaşmanın her iki tarafın da çıkarına olduğunu” vurguladı.

 

İsrail-Türkiye'den Suriye'de çatışmazlık hattı anlaşması

Katar sermayeli haber kaynağı Middle East Eye’ın (MEE) bildirdiğine göre, İsrail ve Türkiye, herhangi bir yanlış anlaşılmayı ve orduları arasında olası çatışmaları önlemek için Suriye'de bir çatışmasızlık hattı kurulması üzerine görüşmelerde bulundu.

Türk-İsrail iletişimine aşina ayrı bir kaynak, her iki ülkenin de bir çatışmasızlık hattı kurmak için müzakerelerde bulunduğunu doğruladı.

Geçtiğimiz hafta, İsrail hava kuvvetleri Suriye'de Hama Hava Üssü ve Türkiye'nin yakında konuşlanmayı planladığı Tiyas Hava Üssü (T4 olarak da bilinir) dahil olmak üzere askeri tesisleri hedef alan birkaç hava saldırısı düzenledi.

Saldırılar, Ankara'nın T4 üssünü denetlemek ve yeniden inşa için ön değerlendirme yapmak üzere teknik bir ekip göndermeye hazırlandığı sırada gerçekleşti.

İki batılı yetkili, MEE'ye İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun, Türkiye'nin varlıklarını oraya yerleştirmesinden önce İsrail'in T4 üssüne saldırmak için kısıtlı bir süresi olduğunu mevkidaşlarına bildirdiğini söyledi.

Türkiye'nin üssü ele geçirmesinin ardından üssün İsrail operasyonlarına kapalı olacağını söylediği bildirildi.

MEE, ‘’İsrail güçleri tarafından saldırıya uğrayan Türk ordusunun, yanlışlıkla bile olsa, büyük bir çatışmayı tetikleme riski taşıdığını ancak üslere hava savunma sistemlerinin getirilmesinin, İsrail uçaklarının bölgede faaliyet göstermesini de engelleyeceğini’’ iddia ediyor.

MEE geçen hafta Ankara'nın gözetleme ve saldırı dronları konuşlandırmak için T4 üssünü devralma sürecinde olduğunu bildirdi; ayrıca Türkiye Hisar tipi hava savunma sistemleri kurmayı planlıyordu.

Türk ordusu sonunda üssün içinde ve çevresinde uçak, insansız hava aracı ve füzelerden gelen tehditlere karşı koymak üzere tasarlanmış kısa, orta ve uzun menzilli yeteneklere sahip katmanlı bir hava savunma sistemi kurmayı hedefliyor.

Planların, üssün yeniden inşası tamamlanana kadar Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerinin geçici olarak konuşlandırılmasını içerdiği bildiriliyor.

Aynı batılı kaynaklara göre Netanyahu, hava saldırılarının ardından Türkiye ile bir çatışmasızlık anlaşmasına varılması konusunda ilerleme kaydedildiğine inanıyor ve müzakereler devam ediyor.

Netanyahu ayrıca İsrail'in, Türk varlığı da dahil olmak üzere, güney Suriye'nin tam silahsızlandırılması konusunda ısrar etmeye devam ettiğini belirtti.

Kaynak, "Hem İsrailli hem de Türk yetkililer aynı gün aynı açıklamaları yayınladılar ve Suriye'de birbirleriyle çatışma istemediklerini söylediler. Koordineli görünüyor." dedi.

 

Fidan: Türkiye çatışma aramıyor

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cuma günü Reuters'a Türkiye'nin Suriye'de İsrail ile çatışma istemediğini söyledi. Aynı ajans, üst düzey bir İsrailli yetkilinin tam olarak aynı ifadeleri kullandığı bir açıklamayı bildirdi.

Kaynak, kamuoyunun tehditlerine rağmen İsrail'in, çatışmasızlık düzenlemesinin bir parçası olarak Hama ve Palmira'daki Türk askeri üslerini kabul etmesinin muhtemel olduğunu ekledi.

Önerilen anlaşmaya göre Türkiye, şu anda işleyen bir ordusu olmayan Suriye'nin yeni hükümetine hava desteği ve askeri koruma sağlayacak.

Fidan Cuma günü "Suriyeliler adına konuşamayız. Suriye güvenliği Suriyeliler tarafından kararlaştırılmalı. İsraillilerle belirli bir anlayışa sahip olmak istiyorlarsa, bu onların işi." dedi.