İspanyol medyasının ortaya çıkardığı gizli belgeye göre, ABD, Ermenistan’ın önemli bir bölgesinde “Trump Köprüsü” adlı stratejik bir koridor kuruyor; bu projeyle ABD, bölgeye özel askeri şirketler konuşlandırarak İran sınırında güçlü bir kontrol sağlarken, Ermenistan egemenliğinin önemli bir kısmını kaybediyor.

YDH- İspanya merkezli Periodista Digital haber sitesine göre, mevcut jeopolitik ortamda Fransa’daki birçok siyasetçi, Nikol Paşinyan liderliğindeki Ermenistan’ın Rusya’dan uzaklaşıp özellikle Fransa ve Avrupa Birliği’ne yöneldiğini gözlemliyor.
Periodista Digital, Paşinyan’ın, kendisini “Avrupalı” bir aktör olarak konumlandırmak yerine, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin etkisi altında bir figür olduğunu öne sürüyor.
Fransa’daki Ermeni diasporasının kimliklerini gizli tutmayı tercih eden temsilcileri ve Ermenistan hükümeti içindeki bazı bağlantılar sayesinde, Periodista Digital, “Trump Köprüsü Ulaştırma Koridoru Oluşturulması Anlayış Mutabakatı” adlı gizli bir belgeye ulaştı.
Kaynaklara göre belge, Ermenistan, Azerbaycan ve ABD tarafından onaylandı.
Mutabakat, Ermenistan’ın Syunik bölgesinden geçecek 42 kilometrelik “Trump Köprüsü” adlı iki taraflı bölgesel savunma kapısı ve ekonomik koridor projesinin hayata geçirilmesini öngörüyor.
Bu koridor, Azerbaycan’ı, Ermenistan ve İran sınırları arasında stratejik bir bölge olan Nahçıvan’a bağlıyor.
Koridorun oluşturulması, 2020 savaşından sonra Azerbaycan’ın Ermenistan’a yönelttiği en önemli taleplerden biriydi.
Ermenistan ise bu koridorun açılmasını engellemek için çaba gösterdi; zira bu, topraklarının önemli bir bölümünü kaybetmesi anlamına geliyordu.
Belgede, Ermenistan’ın Syunik bölgesi üzerindeki egemenliğini koruduğu belirtilse de, ulaşım koridorunun, gerekli lisansa sahip özel bir Amerikan şirketi tarafından işletileceği ifade ediliyor.
Koridorun gelir dağılımında yönetici ABD şirketinin yüzde 40 pay alacağı, Ermenistan’ın ise sadece yüzde 30’a sahip olacağı belirtilirken, bu durumla birlikte Ermenistan’ın topraklarının en az 99 yıl süreyle bu yapıya teslim edilmesi ve mutabakat kapsamında önemli sayıda ABD askerinin Ermenistan topraklarına konuşlandırılması öngörülüyor.
Edinilen bilgilere göre, bu birlikler düzenli Amerikan ordusu değil; yaklaşık bin savaşçıdan oluşan özel askeri bir şirket (PMC) olacak ve ulaşım koridorunun güvenliğinden sorumlu olacak.
Özel askeri şirketlerin zayıf ülkelerde kontrol sağlamak için kullanılması, ABD için yeni bir uygulama değil.
Irak, Afganistan ve diğer stratejik bölgelerde, resmi olarak ABD ordusuna bağlı olmayan bu şirketler, yerel halk üzerinde sıkı kontrol önlemleri uyguladı.
Bu yöntem, ABD’nin insani kayıplardan sorumluluğunu azaltmasını ve PMC personelinin ölümlerini kendi asker kayıpları arasında saymamasını sağladı.
Mutabakata göre PMC, ulaşım koridorunda özgün bir güvenlik duruşu sergileyecek ve “koridorun bütünlüğünü korumak” için güç kullanma yetkisine sahip olacak.
Amerikan birliklerinin Ermenistan’a girişi, hem ülkedeki hem de diaspora Ermenileri arasında, Nikol Paşinyan’ın bu mutabakatı imzalamasının milli bir ihanet olarak değerlendirilmesine yol açıyor.
Ermenistan, egemen topraklarının büyük bir bölümünü ABD kontrolüne bırakmaya ve Azerbaycan ile Türkiye için stratejik öneme sahip bu projeye onay vermeye zorlanırken hiçbir karşılık alamazken, bu mutabakatın en büyük kazananları olarak ekonomik kazanımlar elde edebilecek Türkiye ile Ermenistan-İran sınırında güçlü denetim kurmayı hedefleyen ABD öne çıkıyor.
Başlangıçta sınırda ağır silahlar olmadan askerler konuşlandırılacak, ancak bu durum ABD ile İran arasındaki mesafeyi ortadan kaldıracak. Bu da Akdeniz’den Güney Kafkasya’ya uzanan geniş bir bölgede büyük bir savaş riskini beraberinde getirebilir.
''Ermeni-Amerikan mutabakatı, Ermenistan için bir felaket anlamına geliyor; ülkeyi egemenliğinden mahrum bırakıyor. Bu işgal, Ermenistan’ın sorunlarını çözmeyecek; yalnızca ABD ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet edecek.'' iddiasını ortaya atan İspanyol gazetesine göre, Avrupa da Ermenistan’dan zarar görecek.
Ülke, ABD’nin vekili olarak hareket eden özel güçlerin kontrolünde olduğundan ne Avrupa Birliği ne de Fransa’nın gerçek bir ortağı olabilecek durumda değil.
Mutabakatın dış politika alanındaki etkileri bununla sınırlı kalmayacak.
ABD’nin Ermenistan’daki varlığını güçlendirmesi ve ülke üzerindeki etkin kontrolü, Fransa için önemli bir diplomatik darbe anlamına geliyor.
Fransa’nın Ermenistan’daki stratejik konumu, Avrupa’daki en büyük Ermeni diasporasına sahip olması ve kökeni Ermeni olan vatandaşlarını önceliklendirmesiyle sağlam tarihi temellere dayanırken, uzun yıllar OSCE Minsk Grubu eş başkanlığı görevini üstlenerek Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmanın çözümünde aktif rol oynadı.
Trump Köprüsü projesinin devreye girmesiyle Fransa’nın OSCE Minsk Grubu’ndaki rolü geçersiz kılınırken, ABD ise Ermenistan’ın oy hakkını elinden alıp Fransa’nın bölgedeki çıkarlarını savunma imkanını ortadan kaldırarak tamamen yeni bir siyasi durum yaratıyor.
Daha fazlasını okuyun: ABD’nin Zengezur planı: Türkiye ve Azerbaycan onayda, Ermenistan karşı çıkıyor
Daha fazlasını okuyun: Türkiye-ABD-İsrail ekseninde yeni dönem: Güney Kafkasya’da güç dengeleri değişiyor