Eski İtalyan diplomat Marco Carnelos’a göre, İsrail ve Türkiye’nin Ortadoğu’daki stratejik güçlenmesi istikrarı garanti etmiyor; Suriye, Lübnan ve bölgedeki çatışmalar önümüzdeki dönemde önemli bir stres testi oluşturuyor ve ABD’nin rolü belirsizliği artırıyor.

YDH- Eski İtalyan diplomat ve İtalyan hükümeti adına Suriye özel temsilciliği yapmış olan Marco Carnelos’a göre, son aylarda İsrail’in ve Türkiye’nin bölgedeki stratejik konumları güçlenmiş olsa da bu durum, istikrar için garanti oluşturmuyor; aksine gelecekteki sorunların habercisi olarak yorumlanabilir.
Eski diplomat, Batı’nın Suriye’deki çifte standartlarını eleştirerek bir el-Kaide militanının ülkeyi yönetmesinin hızla aklanmasını sorguluyor.
Carnelos’a göre, Lübnan İslami Direnişi - Hizbullah’ın ana lojistik hatlarının kesilmesi hareketi hem iç hem dış baskılarla silahsızlandırma sürecine itti.
Carnelos ayrıca Türkiye’yi de bölgesel aktörler arasında öne çıkan bir güç olarak değerlendirerek, Ankara’nın PKK’yi güneydoğu sınırında etkisiz hâle getirdiğini, Colani'yi iktidara getirdiğini belirtiyor.
Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşında “arabulucu” konumunu güçlendirdiğini ve İsrail ile birlikte bölgenin en etkili aktörlerinden biri hâline geldiğini ifade ediyor.
Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve diğer bölge ülkeleri Suriye’nin birliğine destek verdiklerini açıklarken, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Dürzileri İsrail’in ajanı olarak gördüklerini belirterek, ayrılıkçı grupların Suriye’yi bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya çalışması halinde Ankara’nın müdahale edebileceğini söyledi.
Bölgesel bir güvenlik kaynağına göre, İsrail’in 1974’te Suriye ile imzaladığı ateşkes anlaşmasını feshederek, Golan Tepeleri’nin ötesinde beş yıllık geçici bir varlık sağlamaya yönelik yeni bir güvenlik düzenlemesi arayabileceği yönünde spekülasyonlar var.
Suriye, Carnelos’a göre, önümüzdeki dönemde bu dinamikler için önemli bir stres testi olacak.
Carnelos bu konuda ABD diplomasisini şöyle yorumluyor:
''Bölgede bir diğer önemli stres testi ise ABD diplomasisinde yaşanabilir. Lübnan asıllı Amerikalı Thomas Barrack, hem ABD’nin Ankara Büyükelçisi hem de Suriye Özel Temsilcisi. Washington’da Başkan Donald Trump’a doğrudan ulaşma avantajına sahip Barrack, Lübnan’daki siyasi durumu istikrara kavuşturma yetkisine de sahip. Bu, oldukça çalkantılı bir bölgede tek bir kişi için oldukça geniş bir yetki alanı. Bu da Washington’ın bölgeye kapsamlı bir yaklaşım hedeflediğinin açık bir işareti.''
Ayrıca, olası bir bölünmede Şam’ın güneyinin İsrail etkisine, geri kalan kısmın Türkiye etkisine girebileceğini ve Demokratik Suriye Güçleri’nin ABD desteğine dayanacağını vurguluyor.
Carnelos görüşlerini şu sözlerle sonlandırıyor:
''Tahmin edilebileceği gibi, Washington’ın gerçek niyetlerine dair şüpheler Türkiye’de derin. Ankara, ABD’nin nihayetinde her zaman İsrail’i önceleyeceğine inanıyor. Ancak gelecek belirsizliğini koruyor. Washington, iki önemli bölgesel müttefikini dizginleyerek, farklı nüfuz alanlarına çekilen bölünmüş bir Suriye’nin, yeni bir büyük çatışmanın fitilini ateşlemesini önleyebilir mi?''