Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Şeyh Ali Damuş, Lübnan hükümetinin direnişi silahsızlandırma kararını "son derece tehlikeli" ve "ulusal meşruiyetten yoksun" olarak nitelendirdi.

YDH - Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Şeyh Ali Damuş, Lübnan hükümetinin direnişin silahsızlandırılmasıyla ilgili aldığı kararın "son derece tehlikeli" olduğunu belirterek hükümete bu karardan geri adım atması çağrısında bulundu.
El-Menar kanalının haberine göre Beyrut'un güneyindeki Haret Hureyk'te bulunan Seyyide Zeyneb türbesinde verdiği cuma hutbesinde konuşan Damuş, kararın anayasal ve ulusal meşruiyetten yoksun olduğunu söyledi.
Damuş, "Bu hatalı karar yalnızca anayasal meşruiyetten değil, aynı zamanda ulusal meşruiyetten ve en basit akıl ölçütlerinden dahi yoksundur," ifadelerini kullandı.
"Akıldan, mantıktan ve ulusal çıkardan uzak"
Hükümetin, ülkenin bir kısmı işgal altındayken ve halkı saldırılara maruz kalırken direnişi silahsızlandırma kararı almasını eleştiren Şeyh Damuş, şöyle konuştu:
"Düşman, ülkenin toprağının bir kısmını işgal etmişken, her gün saldırılara maruz kalıyor ve halkının bir bölümü köylerine ve evlerine dönmekten alıkonulurken, evlatlarından bazıları düşmanın esaretindeyken… O ülkenin hükümeti, nasıl olur da en önemli güç unsurlarından biri olan direnişi silahsızlandırma kararı alabilir? Bu tutum, akıldan, mantıktan ve ulusal çıkar anlayışından uzak değil midir?"
Devletlerin elindeki güç unsurlarını koruması ve onlardan faydalanması gerektiğini vurgulayan Damuş, "Akıl, mantık ve ulusal çıkarlar şunu gerektirir: Eğer bir devletin elinde güç unsurları varsa, yapması gereken ilk şey, bu unsurları koruyup onlardan faydalanmaktır; ortadan kaldırmak değil," dedi.
"Direniş, bir ulusal kimliktir"
Damuş, hükümetin bu kararla İsrail ile yaşanan sorunu Lübnanlılar arasında bir iç meseleye dönüştürdüğünü ve ülkeyi patlama eşiğine getirebileceğini belirtti.
Mevcut yönetimin halkın çıkarlarını değil, dış güçlerin dayatmalarını yerine getirdiğini savunan Damuş, "Direniş, kan ve fedakârlıklarla şekillenmiş, şehitlerin emeğiyle hayat bulan bir ulusal ve toplumsal kimliktir. Bu kimliği ne bir karar ne de alınan herhangi bir önlem silebilir ya da silahlarını elinden alabilir," diye konuştu.
Direnişin bir kimlik, kültür ve aidiyet olduğunu ifade eden Damuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Direnişin silahı, iç savaşta kullanılan bir milis silahı değildir; kontrolsüz veya yasadışı bir silah da değildir ki aleyhinde kararlar alınsın. Tam tersine, bu silah vatanı korumak için kullanılan bir silahtır. Bu silah, topraklarımızın büyük ve değerli bir parçasını özgürleştiren, 40 yılı aşkın süredir saldırılara karşı koyan, Lübnan’ı koruyan ve düşmana yenilgi tattıran silahtır."
"Daha sert yöntemlere başvurabiliriz"
Şeyh Damuş, İsrail'in tüm savaşlarının direnişin silahını yok edemediğini belirterek, "Bu silah, işgal ve saldırı olduğu sürece var olmaya devam edecek. Kimse onun zayıflayacağına dair umut beslemesin," dedi.
Hükümetin kararını tanımadıklarını ve kendilerini ilgilendirmediğini söyleyen Damuş, İsrail çekilmeden ve saldırılarını durdurmadan silah konusunda hiçbir diyaloğun mümkün olmayacağını kaydetti.
Hükümete uyarıda bulunan Damuş, şu ifadeleri kullandı:
"Şimdiye kadar sakin kaldık, büyük protestolara başvurmadık. Hem istikrarı korumak hem de hükümete kararını gözden geçirmesi için fırsat vermek istedik. Ancak bu tutum uzun sürmeyebilir. Hükümet kararında ısrar ederse, işi daha sert yöntemlere taşımak zorunda kalabiliriz."
Damuş, hutbesini, "Bugünkü duruşumuz Kerbelâî ve Hüseynî'dir. Yezidler bize iki seçenek sunuyor: Teslimiyet ya da savaş. Biz de İmam Hüseyin’in Aşura günü söylediği gibi, 'Bilin ki, o alçak oğlu alçak, bizi iki şey arasında bırakmıştır: Ya kılıç ya zillet. Ama zillet bizden uzaktır; asla boyun eğmeyiz' diyoruz," sözleriyle tamamladı.