İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarını “soykırım” olarak nitelendirerek, silah ambargosu, İsrail’e lojistik desteğin engellenmesi ve insani yardım artırımı gibi önlemleri açıkladı; ambargo kapsamına askeri ürün ithalatı da dahil edildi.

YDH- El País’in haberine göre, İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik saldırılarına karşı hukuki ve söylemsel olarak yeni bir adım attı. Sánchez, İspanyol hükümetinin uzun süre dile getirmekten kaçındığı ve iç tartışmalara neden olan bir ifadeyi açık biçimde kullanarak, Gazze halkına yönelik saldırıları “soykırım” olarak nitelendirdi.
Sánchez, bu doğrultuda “daha sert” tedbirler açıklayarak, Bakanlar Kurulu’nun salı günü onaylayacağı ve ardından Kongre’nin onayına sunulacak bir kararnameyi duyurdu. Kararnamenin, halihazırda fiilen uygulanan bir durumu yasal zemine oturttuğu belirtildi: İsrail ile silah alım satımında tam ambargo. Bunun yanı sıra, İsrail ordusuna yakıt ya da lojistik destek taşıyabilecek gemi ve uçakların İspanya limanlarına yanaşması ya da havaalanlarına inmesi engellenecek.
Sánchez’in, konuşmasına özellikle “ölçülü” bir giriş yaparak Yahudi halkının “tarihi acılarını” tanıma mesajı verdiğini söyleyen gazeteye göre, başbakan bu vurguyla, “İspanya sağının bazı kesimlerinden gelen antisemitizm suçlamalarını boşa çıkarmayı” hedefledi. “Yahudi halkı sayısız zulüm gördü, kendi devletine sahip olmayı ve güvende hissetmeyi hak ediyor. Bu nedenle hükümetimiz, Hamas’ın saldırılarını ilk günden kınadı” ifadelerini kullandı. Ardından soykırım suçlamasına geçti: “Ülkeni savunmak başka şey, hastaneleri bombalamak ve masum çocukları açlığa mahkum etmek bambaşka şey. Bu, BM raportörünün soykırım olarak tanımladığı, sivil halka yönelik haksız bir saldırıdır. 60 bin ölü, iki milyon yerinden edilmiş insan, yarısı çocuk. Bu, savunma değil, saldırı bile değil, çaresiz bir halkın yok edilmesi ve uluslararası hukuk kurallarının çiğnenmesidir.”
Sánchez, İspanya’nın, özellikle Avrupa ülkeleri arasında, diğerlerinden daha ileri adımlar attığını vurguladı. İspanya, Filistin’i ilk tanıyan ülkelerden olmuştu; şimdi de benzer şekilde öncü rol üstlenmek istediğini belirtti. Müttefiklerini eleştirerek, “Büyük güçler kayıtsızlık ve suç ortaklığı arasında sıkışıp kalıyor.” dedi.
Koalisyonun küçük ortağı Sumar, İsrail ile diplomatik ilişkilerin kesilmesini ya da en azından İspanya’nın Tel Aviv Büyükelçisi’nin geri çekilmesini talep etmişti. Ancak hükümetin sosyalist kanadı bu öneriye karşı çıktı. Sánchez de bu yönde bir adım açıklamadı. Dışişleri kaynakları, böyle bir girişimin Filistin’e faydadan çok zarar getireceğini iddia etti.
İspanya’nın “iki devletli çözümü” savunduğu, bu nedenle sürece katkı sağlaması gerektiği, ilişkilerin koparılmasının ise İspanya’yı bu süreçten dışlayacağı kaydedildi. Kaynaklar, hiçbir Arap ülkesinin hatta Filistin Yönetimi’nin dahi İsrail ile ilişkileri kesmediğini, Rusya ile bile ilişkilerin sürdürülmekte olduğunu hatırlattı.
Sánchez, İspanya’nın kararlarının etkisinin sınırlı olduğunu kabul etti. ABD gibi belirleyici bir ülke olmadıklarını, ancak kendi imkanları dahilinde bir yol açabileceklerini söyledi. “İspanya’nın nükleer silahı yok. Tek başımıza İsrail saldırılarını durduramayız ama denemekten vazgeçmeyeceğiz. BM’de karar tasarıları sunduk, Gazze’ye insani yardım gönderdik, İsrail’e askeri teçhizat satışını durdurduk, Filistin’i tanıdık. Umutsuzluk karşısında Filistin halkına umut ışığı olmak için çabaladık.” dedi.
Alınacak önlemler arasında, silah ambargosunun yanı sıra, İsrail ordusuna destek taşıyan gemi ve uçakların İspanya topraklarına girişinin yasaklanması, soykırıma katılan İsrailli siyasetçi ve askerlere ülkeye giriş yasağı getirilmesi, Refah sınırında daha fazla İspanyol personel görevlendirilmesi, UNRWA için 10 milyon avro ek kaynak sağlanması ve toplamda 150 milyon avroluk insani yardım bulunuyor.
Sánchez, “Bu önlemlerin baskıyı artırmaya ve acının bir kısmını hafifletmeye katkı sağlamasını umuyoruz. 21. yüzyılın en utanç verici bölümlerinden birinde, en azından vatandaşlar İspanya’nın tarihin doğru tarafında durduğunu bilsin.” dedi.
İspanya’nın, İsrail’den askeri ürün ithalatını da yasaklayacağını bildiren Jerusalem Post’a göre, İspanya, daha önce Rafael Advanced Defense Systems’tan alınacak 168 adet Spike LR2 tanksavar fırlatıcısı ve 1.680 füze için 325 milyon dolarlık sözleşmeyi iptal etti. Ayrıca, İspanya İç Güvenlik Polisi için İsrail’in IMI Systems şirketinden alınacak 7,5 milyon dolarlık mermi siparişi de iptal edildi.
Buna rağmen, EuropaPress’in haberine göre, Mayıs ayında savunma bakanlığı kaynakları, İsrail askeri teknolojisiyle tüm bağlantının kesilmesinin veya ambargonun uygulanmasının “karmaşık” ve “zor” olacağını kabul etti. Zira İspanya’nın siber güvenlik ve yapay zekâ teknolojisinin büyük kısmı İsrail kökenli.
Haberde, savunma bakanlığı kaynaklarının, “Metin bir şey, uygulama başka bir şey” ifadelerini kullandığı ve “İspanyol sanayisi talepleri karşılayacak konumda değil” değerlendirmesini yaptığı belirtildi.
İspanya ve İsrail, 2008’den Ekim 2023’e kadar yakın askeri ticaret partneriydi. Ekim 2023’te İspanya Savunma Bakanı Margarita Robles, Madrid’in silah alım sözleşmelerini askıya aldığını ve yalnızca bakım veya yedek parça anlaşmalarını kabul edeceğini açıklamıştı.
Ambargoya rağmen, resmi ticaret verileri İspanya’nın İsrail’den silah alımını sürdürdüğünü gösteriyor. 2024’te 7 milyon avro, 2025’te ise 10,2 milyon avroluk silah ithalatı gerçekleşti. Geçen yıl içerisinde, İspanya 6,8 milyon avro değerinde bomba, el bombası, torpido, mayın, füze ve benzeri mühimmat ithal etti. Ayrıca 3,4 milyon avro değerinde savaş silahı ve mühimmat alımı yapıldığı bildirildi.