Filistinli yetkililer, Batı Şeria’daki 900’den fazla noktanın halk için “ölüm tuzağı”na dönüştüğünü belirtti.

YDH- Gazze merkezli Sanad Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre, 5 Eylül 2025’te, 57 yaşındaki Filistinli vatandaş Ahmed Abdulfettah Şehade, Nablus’un güneyindeki Urif beldesinde evine dönerken, İsrail işgal güçlerinin “el-Murabbaa” askeri kontrol noktasında gerçekleştirdiği infazla hayatını kaybetti.
Haberde, on çocuk babası olan Şehade’nin işgal güçlerince aranan biri olmadığı, yanında ateşli silah ya da kesici alet bulunmadığı, buna rağmen askerlerin keyfi şekilde ateş açarak onu öldürdüğü belirtildi. Olayın, İsrail ordusunun sivillere karşı cezasızlıkla sonuçlanan ateş açma politikalarının bir örneği olduğu ifade edildi.
Şehade’nin oğlu Cihad Şehade, babasının vurulduğu haberini alır almaz kardeşleriyle birlikte kontrol noktasına gittiklerini, ancak askeri geçişin kapatıldığını söyledi. “Benim şehidin oğlu olduğumu öğrenince bana yaklaşmama izin verdiler, üstümü aradılar ve sorguya çektiler. Bana ‘Baban ne yaptı?’ diye sordular, ben de ‘Onu öldürdünüz, bana siz söyleyin ne yaptı?’ dedim” ifadelerini kullandı. Şehade, askerlerin kendisine “Babanızı yanlışlıkla öldürdük.” dediklerini aktardı.
Cihad Şehade, babasına yönelik bu infazın, mevcut kontrol noktaları var oldukça, herhangi bir Filistinlinin başına gelebileceğini belirtti. Filistinli yetkililerin verilerine göre, Batı Şeria genelinde 900’den fazla askeri kontrol noktası ve kapı bulunduğu, bunlardan 224’ünün 7 Ekim 2023 sonrasında yeni kurulduğu veya biçim değiştirdiği kaydedildi.
Sanad’ın aktardığına göre, bu kontrol noktaları kentleri ve köyleri adeta açık hava hapishanelerine dönüştürüyor, giriş-çıkışları işgal güçlerinin keyfine bırakıyor. Filistinliler için bu noktalardan geçmek, çoğu zaman öngörülemeyen bir tehlike anlamına geliyor.
Filistin Duvar ve Yerleşim Karşıtı Direniş Kurumu’ndan Belgeleme ve Yayın Dairesi Müdürü Emir Davud, bazı kontrol noktalarının otomatik tüfeklerle donatıldığını ve bunun, işgal rejiminin, Filistinliyi “öldürülebilir” bir özne olarak gördüğünü ortaya koyduğunu ifade etti. Davud, daha önce yaptığı açıklamalarda da İsrail’in bu noktaları, herhangi bir anda toplu cezalandırma aracı olarak kullandığını belirtmişti.
Haberde, bu kontrol noktalarının sadece ani kapanışlar ve uzun bekletmelerle değil, aynı zamanda vatandaşların buralardan geçmeyi göze alamayacak duruma gelmeleriyle de yaşamı felç ettiği bildirildi.
Habere göre, birçok kişi, buralarda yaşanan kötü muamele, uzun süreli bekletme, darp ve silahlı saldırılardan dolayı kendi yaşadıkları bölgelerde kalmayı tercih ediyor.
Nabluslu Esad Atallah, yaklaşık bir yıl önce ailesiyle birlikte Tulkerim’e giderken Deyr Şeref kontrol noktasında yaşadıklarını anlattı. Kimliğini çıkarmak için cüzdanına uzandığı sırada askerlerin silahlarını doğrultup neredeyse ateş açacaklarını, yanında çocuklar ve kadınların bulunmasının askerlerin bahane üretmesini engellediğini ifade etti.
Sanad’a konuşan gazeteci Muhammed Ebu Sabit ise özellikle Gazze’ye yönelik savaş sonrasında Batı Şeria’daki bu noktaların “ölüm tuzağına” dönüştüğünü belirtti. Ebu Sabit, İsrail’in bu noktaları “güvenlik” gerekçesiyle savunsa da pratikte sivillerin infaz edildiği ve Filistin halkı üzerinde baskı kurma aracı haline geldiğini kaydetti.
Ebu Sabit ayrıca, kontrol noktalarında ölüm tehlikesinin yalnızca kurşunlarla sınırlı olmadığını, birçok hastanın saatlerce bekletilerek hastanelere ulaşmasının engellendiğini ve bunun ölümlerle sonuçlandığını vurguladı. Gazeteci, bu noktalarda görev yapan askerlerin günlük olarak aşırı derecede saldırgan, aşağılayıcı ve işkence boyutuna varan uygulamalarda bulunduklarını belirtti.