Israel Hayom: Riyad, İsrail ile 'normalleşme'yi askıya aldı

img
Israel Hayom: Riyad, İsrail ile 'normalleşme'yi askıya aldı YDH

Suudi Arabistan’ın İsrail ile normalleşme sürecini askıya aldığını belirten Israel Hayom, değişimin Hamas ve İran’ın diplomatik etkisiyle bağlantılı olduğunu aktardı.




YDH- Israel Hayom’un aktardığına göre, 7 Ekim Aksa Tufanı öncesinde Suudi Arabistan, İsrail ile “normalleşme” anlaşması imzalamaya “çok yakın” bir konumdaydı ve “İbrahim Anlaşmaları”na katılmak üzereydi. Ancak Riyad’ın Fransa ile birlikte Filistin devletinin tanınması yönünde uluslararası bir girişime öncülük ettiği, İsrail ile “normalleşme” sürecinin ise uzaklaştığı bildirildi. Bu değişimin Hamas ve İran’ın diplomatik etkisiyle bağlantılı olduğu öne sürüldü.

Amerikan ve Arap diplomatik kaynaklarına göre, Suudi Arabistan’ın pozisyonundaki değişimin son tetikleyicisinin, Doha görüşmelerinin çökmesinin ardından birkaç hafta önce Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’in veliaht prens ofisi ile yaptığı görüşme olduğu belirtildi.

Görüşmede, 12 günlük savaşın ardından İran, İsrail-Suriye temasları ve Lübnan’daki durum ele alındı, ancak odak noktası Gazze oldu. Riyad’ın, savaşın sona ermesinin ardından İsrail’in Gazze için stratejisinin ne olacağını sorduğu ifade edildi.

Dermer’in, İsrail’in Hamas’ı yenmeye ve tekrar ortaya çıkmasını önlemeye kararlı olduğunu vurguladığı aktarıldı. Ayrıca, savaş sonrası Gazze yönetiminin kim olacağı konusunu görüşme önerilerini reddettiği, İsrail’in Filistin Yönetimi’nin rolüne karşı olduğu belirtildi. Kaynaklar, bu tutumun yeni olmadığını ancak bölgedeki “en güçlü” Arap liderine iletildiğinde ekstra ağırlık kazandığını aktardı.

Israel Hayom’a konuşan kaynaklar, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın mesajı anladığını, İsrail’in Filistin Yönetimi ile herhangi bir siyasi sürece hazır olmadığını, ister sembolik, ister somut Filistin devleti adımları olsun, silahsızlandırılmış bir yapı dahil bile olsa buna yanaşmadığını belirttiğini aktardı.

Arap Birliği planı ve Suudi “tanıma girişimi” kapsamında belirlenen koşulların -silahsızlandırma, radikalizmden arındırma ve diğer maddeler- Veliaht Prens tarafından tekrar vurgulandığı ifade edildi. Ancak Riyad’daki değerlendirmeye göre, İsrail’in bu yönde ilerlemeye “hazır olmadığı”, savaş sonrası bile bu adımı atamayabileceği kaydedildi.

Sonuç olarak, geniş Arap desteğine sahip Suudi önerisinin askıya alındığı ve İsrail ile “normalleşmenin” durdurulduğu bildirildi. Dermer’in, savaş öncesinde Riyad ile yürütülen ve iki ülkenin ortak “normalleşme” bildirimleri hazırladığı temaslarda derin şekilde yer aldığı, ancak bu çabaların şu anda sekteye uğradığı aktarıldı.

Israel Hayom’a konuşan bir Arap diplomata göre, Suudi Arabistan artık İsrail’i bölgenin geleceğine ilişkin vizyonundan dışlıyor ve bu vizyonu Washington ile birlikte ilerletiyor.

Diplomat, Trump’ın mayıs ziyaretinden önce Riyad’ın, Arap devletleri ve Filistin Yönetimi ile “yeni bir çerçeve” açıklamaya hazırlandığını, daha sonra Fransa’nın da katıldığını aktardı. Kaynak, tüm bu girişimlerin, Başbakan Benyamin Netanyahu’nun hükümetindeki aşırılıklara boyun eğmesi nedeniyle şimdilik askıya alındığını belirtti.

Habere göre, Dermer’in perspektifi, Donny Deutsch ile yaptığı bir podcast’te daha netleşti. Dermer’in, 7 Ekim sonrası Hamas’ın ve İran’ın İsrail için “varoluşsal bir tehdit” oluşturduğunu fark ettiğini ve “caydırıcılığın” yeniden tesis edilmesi için Hamas’ın kesin olarak yenilmesi gerektiğini ifade ettiği aktarıldı. Kaynaklar, bu mesajın Veliaht Prens’e de iletildiğini belirtti.

Nas Radio’da gazeteci Muhammed Mecidle’ye konuşan emekli Suudi General Abdullah el-Kehtani, İsrail ile “barışın” gündemden kalktığını, çünkü Netanyahu ve hükümetinin barış istemediğini söylediğini aktardı.

El-Kehtani, Suudi Arabistan’ın İsrail’e “tanıma, güvenlik ve uzlaşma” teklifinde bulunduğunu ancak hükümetin “barışa” ilgi göstermediğini belirtti. Ayrıca bağımsız bir Filistin devletinin tanınması olmadan “normalleşmenin” gerçekleşmeyeceğini vurguladı.

Katar’ı eleştirerek Hamas’a ev sahipliği yapmanın bir “hata” olduğunu iddia eden el-Kehtani, Mısır’ın İsrail, Hamas ve diğer Filistinli gruplar arasında tek arabulucu olması gerektiğini öne sürdü.

Bu açıklamanın, Suudi Arabistan’ın Katar’a yönelik hem kamuya açık eleştirisini hem de Müslüman Kardeşler’in ev sahibi ve destekçisi olarak yaşadığı sıkıntılardan duyulan memnuniyeti yansıttığı kaydedildi.

Arap diplomatik kaynakları, İsrail’in savaş sonrası pozisyonunu değiştirebileceğini, Trump yönetiminin bölgesel “mega anlaşma”ya, “Gazze’nin yeniden inşasına ve turizm merkezi haline getirilmesine” gösterdiği güçlü ilgiye işaret ederek belirtti. Kaynaklar, “daha esnek” bir İsrail yaklaşımının, Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması yönündeki baskıyı hafifletebileceğini belirttiler.

Şu anda İsrail’in “savaş sonrası” için pratik görüşmeler yürüttüğü, Dermer’in iki hafta önce Washington’da üst düzey ABD yetkilileriyle görüştüğü bildirildi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın da bu görüşmelere “dahil olduğu” belirtildi.

Suudi Arabistan ve BAE’nin, Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin gelecekteki yönetim yapısında yer almaması konusunda İsrail ile “hemfikir” olduğu, dört ülkenin de Filistin’in “radikalizmden” arındırılması gerektiğinde uzlaştığı aktarıldı.

Israel Hayom’a göre, Güney Gazze’deki insani alanlarda halihazırda uygulanan bir plan bulunuyor; “Suudi Arabistan okul müfredatından, BAE ise hoşgörü ve birlikte yaşam konularının öğretilmesinden sorumlu.”