Gazze Batı’nın ve Arap rejimlerinin maskesini düşürdü

img
Gazze Batı’nın ve Arap rejimlerinin maskesini düşürdü YDH

Gazze, uluslararası hukukun güçlüler için seçici, zayıflar için sert uygulandığını ve Arap rejimlerinin çıkar odaklı sessizliğini gözler önüne serdi.




YDH- Middle East Eye’de (MEE) yayımlanan bir analizde, “Gazze’nin bize öğrettiği en önemli ders, sözde kurallara dayalı uluslararası düzenin çökmesi değil, aslında hiç var olmamış olmasıdır” ifadesi vurgulandı.

Analiz, bu kavramın “güçlülerin ayrıcalıklarını korumak için oluşturulmuş bir yapı” olduğunu ve eylemlerine “meşruiyet görünümü kazandırdığını” ifade etti.

Analize göre, Batı onlarca yıl boyunca uluslararası hukuku “medeniyetin simgesi” olarak gösterdi; sanki “ahlak, onu hiçe sayanlar tarafından kodlanabilirmiş” gibi. Gazze ise bunun açık bir kanıtı oldu.

Analiz, “uluslararası hukukun güçlüler için seçici, zayıflar için ise sert bir şekilde uygulandığını” vurguladı. Gazze’nin yıkımının “bir sapma değil, hiyerarşinin mantıksal bir sonucu” olduğunu belirtti; sömürgecilik çağlarını meşrulaştıran aynı ilkelerin bugün “İsrail’in cezasızlığını kutsadığı” kaydedildi.

MEE analizi, Batılı liderlerin “sömürgeci ve ırksal politik DNA’sının hâlâ korunduğunu” ifade etti. Eşitlik ve evrensel haklar söyleminin, mağdurlar Filistinli olduğunda “eridiğini” belirtti. Rusya Ukrayna’yı işgal ettiğinde Batı “ahmak öfkeyle tepki gösterdi”, İsrail Gazze’yi yerle bir ettiğinde ise “savunulamaz olanı savundu” ifadesi kullanıldı. Analiz, “Rusya çok daha az bir suçtan cezalandırıldı; İsrail çok daha fazlası için ödüllendirildi” dedi.

Sessizlik karşılığında koruma

Analizde, bazı Arap rejimlerinin “dini koruyucu gibi görünmesine rağmen, batı destekli hayatta kalma ve servet biriktirme hesaplarıyla hareket ettiği” belirtildi.

Analiz, bu rejimlerin Gazze’nin yıkımındaki rolünün “çaresizlik değil, bilinçli bir hesap” olduğunu bildirdi. “Sessizliklerini koruma, petrol ve dış desteğe takas ettiklerini, halklarının onurunu ise dış onay karşılığında sattıklarını” ifade etti.

MEE, Batı’nın demokrasi ve insan haklarına dair iddialarının “jeopolitik bir strateji, ahlaki bir inanç değil” olduğunu belirtti. Analiz, “Batı’nın demokrasi savunusu güce hizmet ettiğinde öne çıkar, tehdit ettiğinde terk edilir” dedi.

Kolonyal sınırlar ve dini sessizlik

Analiz, Müslüman çoğunluklu ülkeleri, “sömürge güçler tarafından çizilen sınırların hâlâ geçerli olup olmadığını sorgulamaya” zorladığını ifade etti. Ortadoğu haritasının “böl ve yönet stratejisi ile tasarlandığını” belirten MEE, pek çok liderin “Washington ve Londra’ya itaat ederek hayatta kaldığını” kaydetti.

Analiz, Gazze’nin, dini liderlerin “ahlaki korkaklığını da gözler önüne serdiğini” bildirdi. “Seçici ahlak anlayışı, adalet ve inançtan ziyade iktidar ve çıkar odaklı bir ilişkiyi temsil ediyor.” ifadeleri kullanıldı.

Analiz, Arap dini liderlerinin Filistin konusunda sessiz kalmasının, gerçek dini bağlılıktan değil, güç sahipleriyle işbirliği ve çıkar ilişkilerinden kaynaklandığını belirtti

Modern gösteriş ve ahlaki boşluk

Analiz, Müslümanların BAE, Suudi Arabistan ve Katar’daki lüks yaşamı takdir etmek için akın ettiğini, bunun ise “İsrail’i güçlendiren zulümden kaynaklandığını” belirtti. Gazze, bu “ahlaki çöküşü acımasız bir netlikle ortaya çıkardı” dedi.

Batı demokrasisinin kırılganlığı

MEE, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’daki ifade özgürlüğü savunucularının Gazze protestolarına karşı “sert önlemler aldığını” belirtti. Analize göre, öğrenciler disiplin cezası aldı, gösteriler dağıtıldı, Almanya’da yürüyüşler “güvenlik gerekçesiyle yasaklandı”. Almanya örneğinde, Gazze karşıtı sessizliğin “II. Dünya Savaşı’nda Yahudilere uygulanan soykırımın moral borcunu ödemek amacıyla İsrail’in şiddetini meşrulaştırdığı” ifade edildi.

Analiz, bazı Avrupa ülkelerinde liderlerin “ahlaki netlik gösterdiğini”, genç kuşakların ise “resmi anlatıları reddettiğini” bildirdi.

Medya ve dijital direniş

MEE analizi, Batı medyasının “gücün stenografı olarak itibarını kaybettiğini”, Gazze görüntülerinin “filtrelenmeden sosyal medya ve bağımsız raporlamayla sunulduğunu” belirtti. Gençlerin artık “elitlerden izin almadan doğruyu yanlıştan ayırt edebildiğini” ifade etti.

Analiz, uluslararası hukuk ve evrensel hakların İsrail söz konusu olduğunda “askıya alındığını”, mültecilerin geri dönme hakkının “göz ardı edildiğini” bildirdi. İsrail liderlerine yönelik suçlamalarda “sessizlik”, Afrika veya Rus liderlerine yönelik durumla kıyaslandı.

Sonuç: Gaza gerçekleri ortaya çıkardı

MEE, Gazze’nin sadece acı değil, “aydınlanma kaynağı olduğunu” belirtti. Analiz, uluslararası düzenin “çoğunlukla hiyerarşi aracı”, hukukun “egemenler lehine işlediğini”, Arap dünyasının ise “diktatörlerine ve yabancı destekçilerine bağımlı kaldığını” ifade etti.

Analiz ayrıca, İslami otoritenin “ahlaki cesaretten yoksun olmasının zulme ortaklık anlamına geldiğini”, Batılı liberal demokrasilerin ise “yalnızca kendi çıkarları ölçüsünde liberal olduğunu” kaydetti.

Analiz, Gazze’nin bu gerçekleri yaratmadığını, yalnızca “görünür kıldığını” ve dünyaya “medeniyet maskesinin altında süregelen eski zulümlerin varlığını gösterdiğini” bildirdi.



Makaleler

Güncel