ABD istihbaratından sızan raporlar, Washington’un Venezuela’yı fentanil kaçakçılığıyla suçlayan iddialarının temelsiz olduğunu ortaya koydu. Trump yönetimi, bu iddiaları Maduro hükümetini devirmeye yönelik askeri müdahale için bir gerekçe olarak kullanırken, Dışişleri Bakanı Marco Rubio bu politikanın arkasındaki itici güç oldu.
YDH - Drop Site News haber portalının yayımladığı ABD istihbarat raporları, Washington yönetiminin iddialarının aksine, ülkeye yasa dışı yollarla sokulan fentanilin Venezuela’da üretilmediğini ortaya çıkardı.
ABD istihbarat kurumlarından sızdırılan belgelere dayandırılan haberde, ABD’ye kaçak yollarla giren fentanilin neredeyse hiçbir kısmının Venezuela kaynaklı olmadığı bildirildi.
Raporda, söz konusu uyuşturucunun yalnızca “çok küçük bir kısmının, hatta muhtemelen hiçbirinin” Venezuela’da üretilmediği vurgulandı.
İstihbarat raporları Trump yönetimini yalanlıyor
Bu değerlendirme, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Caracas hükümetine yönelttiği suçlamalarla doğrudan çelişiyor.
Konu hakkında bilgi sahibi üst düzey bir ABD’li yetkili, Drop Site News’e yaptığı açıklamada, “Trump yönetiminin hedef aldığı birçok teknenin ne yeterli yakıtı ne de Amerikan kara sularına ulaşabilecek motor gücü var. Bu iddialar ciddi biçimde temelsiz” dedi.
Aynı yetkili, bu tespitlerin ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in iddialarını da geçersiz kıldığını belirtti.
Haberde ayrıca Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul’un da kısa süre önce yaptığı bir açıklamada “Venezuela’da fentanil üretilmediğini” söyleyerek bu görüşü desteklediği aktarıldı.
Uyuşturucu bahanesiyle Maduro'yu devirme planı
Drop Site News, ABD yönetiminin Venezuela’yı doğrudan fentanil üretimiyle ilişkilendiren hiçbir istihbarata sahip olmamasına rağmen, “uyuşturucu kaçakçılığı” suçlamasını Maduro hükümetini devirmeye yönelik bir gerekçe olarak kullandığını yazdı.
Haberde, Donald Trump’ın geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, “Deniz yoluyla gelen uyuşturucu miktarı geçen yıla göre yüzde 5’e düştü. Artık karadan geliyor, bu yüzden bir sonraki adım kara olacak” sözleriyle kara operasyonu sinyali verdiği hatırlatıldı.
Trump’ın, Kongre onayını beklemeden askeri bir müdahaleye hazır olduğunu açıkladığı da kaydedildi.
Bu açıklamanın ertesi günü Washington, Latin Amerika’ya bir uçak gemisi gönderdi.
Rubio'nun rolü ve "Beşli Çete"
Trump yönetimi içindeki iki kaynağa dayandırılan habere göre, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Venezuela’ya karşı sert askeri ve diplomatik tavrın “itici gücü” oldu.
Kaynaklar, Rubio’nun uzun süredir rejim değişikliğini savunduğunu ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) elinde kalan bütçeyi “demokrasiyi destekleme” adı altında askeri hazırlıklara yönlendirdiğini ifade etti.
Drop Site News’in elde ettiği bilgilere göre Rubio, ilk aylarda Trump’a insan hakları ihlalleri ve seçim usulsüzlükleri üzerinden baskı kurmaya çalıştı ancak sonuç alamadı.
Bunun üzerine Ulusal Güvenlik Konseyi’ne geçtikten sonra Trump’a yeni bir argüman sundu: “Maduro bir uyuşturucu kaçakçısı ve terörist.”
Rubio, bu iddiayı Trump’ın ilk döneminde Adalet Bakanlığının 2020’de hazırladığı bir kokain kaçakçılığı suçlamasıyla temellendirdi.
Kaynaklar, Trump’ın uyuşturucuya karşı kişisel nefreti ve seçim kampanyasında Meksikalı kartellere karşı orduyu kullanma vaadinin, Venezuela’ya yönelik askeri saldırı kararında belirleyici olduğunu aktardı.
Haberde, Trump’ın “Meksika’daki çeteleri vurmak siyasi olarak imkansız hale gelince hedefini Maduro’ya çevirdiği” değerlendirmesine yer verildi.
Öte yandan haberde, Venezuela’nın devasa petrol rezervlerinin de bu politikanın cazibesini artırdığına dikkat çekildi.
Maduro'nun teklifine Washington'dan ret
Drop Site News, Maduro hükümetinin son haftalarda ABD’ye petrol ihracatını yeniden başlatma karşılığında yaptırımların hafifletilmesini teklif ettiğini, ancak Trump’ın Rubio’nun telkinleriyle bu öneriyi reddettiğini bildirdi.
Haberde Trump’ın, “Maduro her şeyi teklif etti. Neden mi? Çünkü ABD ile çatışmak istemiyor” şeklindeki sözleri de hatırlatıldı.
Rubio’nun, Venezuela’daki rejim değişikliğinin ülkenin petrol kaynaklarını “daha uygun koşullarda” Amerika’ya açacağını savunduğu ve Trump’ın da bu gerekçeyle yeni bir anlaşmayı ertelediği belirtildi.
Trump yönetiminde yeni iktidar kliği: "Beşli Çete"
Haberde, Trump döneminde dış politikayı yönlendiren ve “Beşli Çete” olarak anılan küçük bir grubun öne çıktığı yazıldı. Bu grubun üyeleri arasında Marco Rubio, Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Özel Kalem Müdürü Suzy Wiles, Başkan Danışmanı Stephen Miller ve Trump’ın özel elçisi Steve Witkoff bulunuyor.
Kaynaklara göre Savunma Bakanı Pete Hegseth, bu grubun desteğini kazanmak için Rubio’nun stratejisini “aşırı bir hevesle” uyguladı.
Hegseth’in, uyuşturucu taşıdığı iddia edilen tekneleri kanıt olmaksızın hedef aldığı ve mürettebatı canlı yaktığı öne sürüldü.
Hegseth, Trump’ın yanında otururken yaptığı açıklamada, “Bu bizim IŞİD'imiz. Batı Yarımküre’deki el-Kaide bu. Onları aynı şekilde yok edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Kolombiya ve Guyana'da askeri hareketlilik
Drop Site News, ABD’nin Venezuela sınırındaki Kolombiya’da askeri hazırlıklarını artırdığına dair yeni belgeler elde ettiğini de duyurdu.
Belgelere göre ABD Dışişleri Bakanlığına bağlı Uluslararası Narkotik ve Hukuk Uygulama Dairesi, Arizona merkezli VirTra şirketiyle iki yıllık, 4,8 milyon dolarlık bir sözleşme imzalayarak Kolombiya’da “sanal atış eğitim merkezi” kurma kararı aldı.
ABD Sahil Güvenliği de Kolombiya’ya çeşitli askeri botların satışı için iki ayrı anlaşma yaptı. Bu anlaşmalardan biri 1,73 milyon dolar değerinde 21 metrelik botları, diğeri ise 3,8 milyon dolar değerinde sekiz ağır nehir devriye botunu kapsıyor.
Ayrıca uluslararası danışmanlık şirketi Deloitte’un Arlington ofisinin, Kolombiya’daki enerji kaynaklarıyla ilgili üç yıllık 3 milyon dolarlık bir sözleşme imzaladığı aktarıldı.
Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro’nun, 15 Eylül’de ABD’nin bir balıkçı teknesine düzenlediği ölümcül hava saldırısını kınamasının ardından bu işbirliklerinin sorgulanmaya başlandığı belirtildi.
Petrol savaşında ExxonMobil faktörü
Haberde, 3 Ekim’de Venezuela Devlet Başkan Yardımcısı Delcy Rodríguez’in, ABD merkezli ExxonMobil’i bölgede “askeri saldırıları finanse etmekle” suçladığı bildirildi.
Rodríguez, ExxonMobil’in Teksas’taki merkezinden yürütülen 6,8 milyar dolarlık Guyana yatırımlarının, iki ülke arasında uzun süredir ihtilaf konusu olan Esequibo bölgesinde askeri gerilimi artırdığını söyledi.
Rodríguez, “Guyana, Amerikan işgalcisine ve askeri saldırganlığa kapılarını açtı. ExxonMobil, Guyana hükümetini finanse ediyor” diye konuştu.
Haberde, Venezuela hükümetinin ExxonMobil’in rakibi Chevron ile uzun süredir dostane ilişkilerini sürdürdüğü ve Chevron’un ülke petrol üretiminin dörtte birini sağladığı bilgisi de paylaşıldı.
CIA'in medya ağı ve uzun soluklu gizli operasyonlar
Drop Site News, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) bölgedeki medya ağlarına sızma girişimlerine de dikkat çekti.
Habere göre, CIA’in eski Paris istasyon şefi Dale Bindler, Venezuela’daki medya patronu Armando Capriles’i ajan olarak kazanmaya çalıştı.
Bindler, ABD Adalet Bakanlığına sunduğu beyanlarda Capriles’i “Ultimas Noticias gazetesinin sahibi” olarak tanımladı ve işbirliği karşılığında 2019’da uygulanan yaptırımların kaldırılabileceğini teklif etti.
Haberde, ABD’nin Venezuela’daki sosyalist hükümetleri zayıflatmak amacıyla 2000’li yıllardan bu yana çok katmanlı bir gizli operasyon yürüttüğü ifade edildi.
Sızdırılan 2006 tarihli bir ABD diplomatik yazışmasında, USAID bünyesindeki Geçiş Girişimleri Ofisi’nin Hugo Chavez yönetimini hedef alan beş maddelik stratejisi şöyle sıralandı: “Demokratik kurumları güçlendirmek”, “Chavez’in siyasi tabanına sızmak”, “Chavez hareketini bölmek”, “ABD’nin ticari çıkarlarını korumak” ve “Chavez’i uluslararası alanda izole etmek.”
"Demokrasi" adına medya operasyonları
Haberde, ABD’nin yarı-resmi kuruluşu Ulusal Demokrasi Vakfı’nın (NED), gazeteciler ve sivil toplum örgütleri üzerinden Maduro karşıtı propaganda yürüttüğü vurgulandı.
2019’da CIA’in gizli “demokrasi kampanyasından” rahatsız olan Trump yönetimi, NED aracılığıyla “bağımsız görünümlü” medya fonlamasına yöneldi.
NED’in, Kolombiya merkezli Connectas adlı gazetecilik kuruluşuna “PetroFraud” adlı araştırmayı desteklemek için kaynak sağladığı, aynı zamanda sosyal medyada Maduro karşıtı “#SetThemFree” etiketiyle kampanya yürüttüğü aktarıldı.
Connectas’ın, ABD Dışişleri Bakanlığına bağlı Narkotik ve Hukuk Uygulama Dairesinden de 88 bin dolarlık ek fon aldığı belirlendi.
NED, ayrıca Maduro’nun üçüncü dönemine ilişkin eleştirel içerikleri anonim biçimde yaymak için yapay zekayla oluşturulan kimlikleri kullanan “Retweet Operasyonu” projesini de yürüttü.
Haberde, ABD Dışişleri Bakanlığı ile USAID’in, hassas bölgelerdeki politik projelere verilen hibelerin ayrıntılarını kamuya açıklamayı uzun süredir reddettiği, 2025 itibarıyla ise “koruma sorumluluğu” gerekçesiyle faydalanıcı isimlerini yayımlamayı tamamen durdurduğu kaydedildi.
Trump yönetiminin ikinci döneminde USAID’in pek çok siyasi projeyi iptal ettiği, ancak Küba karşıtı birkaç programı sürdürdüğü aktarıldı.
Politico dergisinin yayımladığı sızdırılmış listede, Venezuela’da hükümetin yürüttüğü gıda dağıtım sistemi CLAP’ın (Komiteler Aracılığıyla Yerel Tedarik ve Üretim) devre dışı bırakılmasını hedefleyen bir projeye 6,2 milyon dolar ayrıldığı görüldü.
Bu programın yöneticilerinden birinin daha sonra Miami’ye teslim edildiği belirtildi.