"Artık Washington, Colani'yi Beyaz Saray'da, ziyareti gölgeleyecek bir 'geçmişi olmaksızın' geçiş dönemi başkanı olarak ağırlayabilecek."
YDH - ABD, Colani'nin ziyaretine hazırlanırken, Şam yakınlarındaki Mezze Havalimanı'nda üs kurarak ülkedeki askeri varlığını güçlendiriyor. Bu stratejik hamle, Şara yönetimini Washington'a bağlamayı, İsrail ile bir güvenlik anlaşması imzalanmasını sağlamayı ve Türkiye'nin bölgedeki yayılmasını engellemeyi amaçlıyor. El-Ahbar yazarı Amir Ali'nin değerlendirmesine göre Washington aynı zamanda, BM Güvenlik Konseyi kararıyla Şara'ya yönelik yaptırımları kaldırarak Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejimini siyasi olarak kendi yörüngesine çekme ve İsrail ile normalleşme sürecinin önünü açma adımlarını atıyor.
Amerika Birleşik Devletleri, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejimi lideri Ebu Muhammed el-Colani'nin (şimdiki adıyla Ahmed Şaraa) bu ayın onundak ziyaretinden azami başarı elde etmek için zemin hazırlama yolunda hızla ilerliyor. Bu, nihai hedefi Colani rejimini güvence altına almak, Washington'a sadakatini temin etmek ve onu bölge vizyonuna dahil etmek olan bir dizi siyasi, askeri ve saha adımıyla kendini gösteriyor.
Söz konusu adımlar arasında belki de en dikkat çekeni, Amerika'nın askeri varlığının genişletilerek Şam'ın eteklerine kadar ulaştırılması ve yasallaştırılması.
Bu hamleye paralel olarak rejim, İsrail ile arasında bir güvenlik anlaşması imzalamaya teşvik ediliyor ki bu anlaşma ilerleyen aşamalarda tam normalleşmeye evrilebilir.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack'in, geçiş yönetiminin yakında Washington liderliğindeki Uluslararası IŞİD'le Mücadele Koalisyonuna katılacağını açıklamasından günler sonra ortaya çıkan yeni adımları, ABD'nin askeri varlığını Şam'ın güney kapılarındaki bir hava üssüne kuvvetlerini konuşlandırarak genişletmesini içeriyor.
Reuters'ın konuya vakıf altı kaynağa dayandırdığı bilgiye göre, "güvenlik ve operasyonel nedenlerle" üssün adı verilmese de mevcut veriler, sahada yapılan testler ve tesislerin sağlamlığının teyit edilmesi gibi detaylar, tercihin Suriye'nin en önemli askeri havalimanlarından Mezze Askeri Havalimanı olduğunu gösteriyor.
Önceki rejim döneminde büyük rol oynamış, Rusya ve İran'ın da kullandığı bu havalimanı, defalarca İsrail tarafından bombalanmıştı.
Stratejik konumunun yanı sıra özellikle Mezze'nin seçilmesi, Suriye'nin tamamen dönüşüm geçirerek ABD'nin kanatları altına girmesi çerçevesinde siyasi boyutlar da taşıyor.
Reuters'ın aktardığı sızıntılar, havalimanının "İsrail ile Suriye arasında olası bir anlaşmayı denetleme" çerçevesinde merkezi rol oynayacağını gösteriyor.
Rejimin de onayladığı önceki taslak, Suriye'nin güneyinde silahtan arındırılmış bölge ve Şam yakınlarından işgal altındaki topraklarla olan tampon bölgeye kadar uzanan askeri uçaklara yönelik uçuşa yasak bölge kurulmasını öngörüyordu.
İsrail, yeni bölgeleri işgal ettikten sonra bu tampon bölgeyi genişletmiş ve Kuneytra ile stratejik Cebel eş-Şeyh zirvesi dahil olmak üzere geniş alanlarda fiili bir kontrol dayatmıştı.
Anlaşmanın imzalanması, Tel Aviv'in işgal altındaki topraklardan, İsrail desteğiyle Dürzi unsurunun özerk yönetimi altına giren Süveyda'ya doğru bir yol açılmasına olanak tanıyan bir madde eklemesi üzerine, planlandığı gibi geçtiğimiz eylül ayında başarısız olmuştu.
Washington'ın himaye ettiği ve Şara'nın Beyaz Saray'ı ziyaret eden ilk Suriye başkanı sıfatıyla yapacağı ziyaret sırasında ulaşılması beklenen yeni anlaşmada bu maddenin akıbetini belirsizlik koruyor.
ABD'nin Şam'a doğru genişlemesiyle birlikte, ülkenin en güney ucundan (Ürdün ve Irak ile olan sınır üçgenindeki, Suriye'deki en büyük Amerikan üssü olan Tenef Üssü) başlayıp, kuzeydoğuya (en önemlileri Kasrek ve Harab el-Cir olan birçok üssün bulunduğu SDG kontrolündeki bölgeler) ve ülkenin ortasındaki Suriye Çölü'ne kadar uzanan bir askeri varlığa sahip oldu.
Bu esnada Tedmur Askeri Havalimanı'nın da kullanılmasına yönelik ciddi bir çalışma yürütüldüğüne dair sızıntılar mevcut.
Bu genişleme, Suriye'nin merkezine doğru askeri olarak yayılmak için büyük çaba harcayan ancak İsrail'in bunu engellemek için bazı askeri üsleri bombaladığı Türkiye'nin önünü kesecektir.
Bu gelişmeler ışığında Suriye'deki nüfuz haritası, etkin güçler arasında iç içe geçmiş karmaşık bölgeler silsilesi olarak çizilebilir: Türkiye ülkenin kuzeyinde büyük bir nüfuza sahipken, Rusya'nın sahilde (Tartus Deniz ve Hmeymim Hava Üsleri) güçlü bir askeri varlığı ve SDG kontrolündeki bölgelerde nüfuzu bulunuyor.
İsrail güneyde fiili bir kontrol dayatırken, Washington kuzeydoğudaki petrol kaynakları üzerindeki kontrolü de dahil olmak üzere en büyük askeri varlığa ve SDG'nin kalelerinde Fransa'nın cılız bir mevcudiyetine sahip.
Buna paralel olarak Washington, Suriye'ye uygulanan yaptırımların çoğunu kaldırdıktan sonra geçiş yönetimine siyasi bir ivme kazandırmayı hedefliyor.
Bu kapsamda, yasal düzenleme gerektiren Sezar Yasası yaptırımlarının kaldırılması ve Colani ile rejimin İçişleri Bakanı Enes Hattab'ın isimlerinin BM terör listelerinden çıkarılması için baskı yapıyor. Daha önce Heyet Tahrir eş-Şam'ın tamamının yaptırım listesinden çıkarılması girişimi, Suriye'deki Uygur savaşçılarından duyduğu endişeyi gizlemeyen Çin'in bu adımı reddetmesi üzerine başarısız olmuştu.
Çin'in üzerinde değişiklikler yaptığı, Güvenlik Konseyi'ne sunulan yeni Amerikan tasarısı, Şara ve Hattab'ın isimlerinin listeden çıkarılmasını içeriyor.
Tasarıda ayrıca geçiş yönetiminin "tam, güvenli, hızlı ve engelsiz insani erişimin sağlanması, ırk veya dine bakılmaksızın tüm Suriyelilerin insan haklarının, güvenliğinin ve emniyetinin korunması, uyuşturucuyla mücadele, geçiş dönemi adaletinin teşviki, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve kimyasal silah kalıntılarının ortadan kaldırılması, bölgesel güvenlik ve istikrar ile Suriyelilerin öncülüğünde kapsamlı bir siyasi süreç" taahhütleri vurgulanıyor.
Çin ayrıca yabancı teröristlerle mücadeleye ilişkin açık bir madde ekledi.
Taslakta, "yabancı terörist savaşçılar, IŞİD, el-Kaide ve bunlara bağlı gruplar, kişiler, kurumlar ve oluşumlar dahil olmak üzere terörle mücadele edilmesi ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin, yabancı terörist savaşçıların oluşturduğu tehdide karşı kararlı tedbirler alması" ifadeleri yer alıyor.
Tasarının dün geç saatlerde Güvenlik Konseyi'nde, Pekin'in çekimser kalmasına karşılık 14 üyenin desteğiyle geçmesiyle (onay için on beş üyeden dokuzunun kabul oyu vermesi ve beş daimi üyeden hiçbirinin veto hakkını kullanmaması gerekiyor), Suriye dosyasının doğrudan Güvenlik Konseyi denetimine tabi olduğu kesinleşti.
Artık Washington, Colani'yi Beyaz Saray'da, ziyareti gölgeleyecek bir "geçmişi olmaksızın" geçiş dönemi başkanı olarak ağırlayabilecek. Bu durum, Suriye'nin koalisyona katıldığının ilanı ve İsrail ile normalleşmenin kapısını ardına kadar aralamasıyla pekiştirilecek ve Suriye'nin siyasi konumunda tarihi bir dönüm noktası olarak sunulacak.
Çeviri: YDH