YDH- Tahran Belediye Bakanı Muhammed Bakır Galibaf’a yakınlığıyla bilinen asriran adlı internet sitesi, seçim propagandaları sırasında bariz bir şekilde siyasi bir araç olarak kullanılan yalanın hükümet tarafından giderek kurumsal bir kültür haline getirildiğine dikkat çeken bir analize yer verdi.
YDH- Tahran Belediye Bakanı Muhammed Bakır Galibaf’a yakınlığıyla bilinen asriran adlı internet sitesi, seçim propagandaları sırasında bariz bir şekilde siyasi bir araç olarak kullanılan yalanın hükümet tarafından giderek kurumsal bir kültür haline getirildiğine dikkat çeken bir analize yer verdi.
“Allah’ım sen bu ülkeyi düşmandan, kuraklıktan ve yalancılıktan koru”
Büyük Daryuş
Yalancılık, dinde ve ahlakta büyük günahlardan sayılır; ancak bu toplumsal ve bireysel fenomenin uğursuz sonuçları bir kültüre dönüşerek yaygınlaştığı; yaşlısından gencine, büyüğünden küçüğüne kadar herkesin işlerini yürütmek için yalana ve riyaya başvurmaya başladığı zaman daha fazla görülmektedir.
Yalancılık, eğer halkın ve resmi yetkililerin doğru ve hassas bir planlama yapmak için başvurması zorunlu olan resmi istatistik merkezleri tarafından yapılıyorsa toplumun büyük bir facia ve ulusal bir tehlikeyle karşı karşıya olduğu söylenebilir.
Geçtiğimiz gün Ülkenin Genel Teftiş Dairesi’nin Başkanı olan Mustafa Pur Muhammedi, [Mustafa Pur Muhammedi Ahmedinejad’ın bir önceki kabinesinde İçişleri Bakanıydı/YDH] bu facianın bir bölümünü açıkladı. Rakamlarla açıkça ortaya konan bu veriler, geçtiğimiz yıllarda Devlet İstatistik Kurumu ve hükümet yanlısı basın tarafından ortaya konan verileri sorunlu hale getirdi.
Pur Muhammedi, yaptığı açıklamada ülkedeki stratejik mamullerin üretimi ve temel ekonomik göstergelerle ilgili hususlarda açıklanan verileri tartışmalı hale getirdi ve açıkladığı başka istatistiki verilerle hükümet yetkililerini, hükümeti halka başarılı göstermek adına yanlış, gerçek dışı ve abartılı veriler sunmakla suçladı.
Pur Muhammedi geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bazı yetkililerin açıkladığı verilerle gerçek veriler arasında farklar var. Örneğin ülkede üretilen ham çelik 10 milyon 903 bin ton olduğu halde 15 milyon ton olarak açıklanmıştır. Çimentonun gerçek üretim miktarı 45 milyon ton olmasına rağmen bu rakam 69 milyon ton, alüminyumunki 250 bin ton olmasına rağmen 457 bin ton olarak açıklanmıştır. Yani bizim gerçek üretimimizden yüzde 80 daha fazla gösterilmiştir. Bizim talebimiz yetkililerin halka doğru bilgiler vermesidir.”
Şimdi Pur Muhammedi’nin açıklamaları ile –ki bu devlet televizyonunda defalarca yayımlanmıştır- bir takım belirsizlikler ortaya çıkmıştır ve yetkili kurumların şu hususlara dikkat yöneltmesi gerekmektedir:
1- Son derece açıktır ki bu yanlış verilerin kaynağı bazı hükümet yetkilileridir. Dolayısıyla ilk etapta hükümet yanlısı basını gerçek dışı haberler vermekle suçlamak doğru değildir. Bu tür basın organlarının bilgi kaynağı hükümet yetkilileri ve onların açıkladığı yanlış verilerdir.
2- Dünyada en büyük siyasi suç yalan olduğu halde İran’da halka yanlış bilgiler vermek suç değil midir? Eğer bu suçsa hangi yetkili kurum veya organ bu açık suçu soruşturmakla görevlidir? Gerçekten de ülkenin Genel Denetleme Kurumunun Başkanı, söylenen resmi yalanları bu kadar açık bir şekilde ifşa edebiliyorsa acaba bir sonraki adım olarak yalancıların yargılanmasına şahit olabilecek miyiz? Daha da önemlisi, gelecekte halkın bilincine yönelik böylesi bir saygısızlığın ve resmi yalanların önlenmemesi durumunda eski tas eski hamam şeklindeki bu hikaye tekrar etmiş olmayacak mıdır?
3- Tutuklulara tecavüz konusunu gündeme getiren bir siyasiye her gün ve her saat tehdit mesajları veren, kendisinden belge ve kanıt isteyen ve onun yargılanmasını isteyen beyler, halkın aldatılmasına yönelik bu sistemli hareketler konusunda neden hiçbir adım atmıyorlar? Yoksa yalan kimin ağzından çıkarsa çıksın kötü ve kınanmış bir şey değil midir?
4- Her gün muhtelif türbinler aracılığıyla halkı hükümete güven duymaya ve sübvansiyonların hedefli hale getirilmesi örneğinde olduğu gibi birtakım ulusal projeler konusunda halkı hükümetle işbirliği yapmaya çağıran yetkililer, halkın onların sözlerine inanmasını ve bu konuda da açıkladıkları verilere güven duymasını nasıl bekleyebilirler?
5- Hükümet yetkilileri ve ülkedeki istatistikten sorumlu yetkili organlar, bir ülkede resmi devlet yetkililerinin açıkladığı istatistiklere güven kalmadığı zaman bundan sonra artık neye güvenilebileceği konusunda hiç kafa yoruyorlar mı?
6- Yalan, bir rezalettir; ama şimdi giderek bir fazilet haline gelmeye başlıyor. Bu facia, 8 şiddetindeki bir depremden ve her gün bir uçağın düşmesinden daha dehşet vericidir. Masum İmamların şu hadisini unutmayalım: “Tüm kötülükler ve günahlar bir sandığın içine gizlense de onun anahtarı ‘yalan’dır.”
Çeviren: Alptekin Dursunoğlu
http://www.asriran.com/fa/pages/?cid=87568