YDH- İran’da yayımlanan Haber gazetesi yazarlarından Muhammed Rıza Nevruzpur Türkiye ile İsrail arasında yaşanan son siyasi gerilimi konu alan yazısında Türkiye’nin izlediği aktif dış politika sayesinde İsrail’i bir yıl içerisinde üç kez sıkıntıya soktuğunu belirtti.
YDH- İran’da yayımlanan Haber gazetesi yazarlarından Muhammed Rıza Nevruzpur Türkiye ile İsrail arasında yaşanan son siyasi gerilimi konu alan yazısında Türkiye’nin izlediği aktif dış politika sayesinde İsrail’i bir yıl içerisinde üç kez sıkıntıya soktuğunu belirtti.
Yazısında Türkiye ile İsrail arasındaki gerginliği, Türkiye’nin İslam dünyasındaki konumunu yükseltmek için başvurduğu bir siyasi oyun olarak görenleri eleştiren Nevruzpur, “Türkler eğer oyun bile oynuyor olsa bunu güzel oynuyor” yorumunu yaptı.
Muhammed Rıza Nevruzpur’un “Aktif Diplomasi ya da Zekice Oyun” başlıklı yazısı şöyle:
Türkiye, kendine özgü yöntemlerle İsrail’e karşı çıkarak, gün geçtikçe İslam dünyası içerisindeki desteğini arttırıyor.
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos toplantısında Siyonist rejim Cumhurbaşkanı Şimon Perez’i, Gazze’deki masum halkın kanını döktükleri için savaş suçlusu olarak nitelemesinden bu yana İsraillilerin son bir yıl içerisinde iki televizyon dizisine gösterdiği diplomatik tepkisi ve mantıksız öfkesi, tamamen Türkiye’nin lehine sonuçlandı. Bütün bunlar Türklerin bölgedeki diplomatik gücünün bir göstergesidir.
Bugün Türkleri İslam dünyasının duygularını, kendisinin bölgedeki ve dünyadaki ekonomik ve siyasi konumunu yükseltmek için bir araç olarak kullanmakla suçlayanlar bile aslında yine Türkleri övmüş oluyorlar. Çünkü eğer bu faraziye doğru bile olsa onların bu oyunculuğuna bravo demek gerekir.
Türkler diplomasinin gücünü son derece iyi kavradıklarını çok iyi bir şekilde gösterdiler. En kötümser siyasi analistler ve komplo teorilerine en fazla inananlar bile şu gerçeği inkar edemezler: Türkiye İslamcıları, örnek gösterilecek bir dirayet ve akılcılıkla son birkaç sene içerisinde Türkiye içerisindeki siyasi satrancın taşlarını son derece iyi oynadılar ve hatta bağnaz laik generalleri bile mat ettiler.
Türkiye’nin dünya sahnesindeki en önemli kozu, tüm siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda etkin ve kapsamlı bir müzakere ve anlaşmadır. Ankara, AB’ye üyelik konusunda bile yürüttüğü sıkı müzakerelerle, gösterdiği reaksiyonlar ve aksiyonlarla öyle bir ciddiyet ve kararlılık sergiledi ki Avrupalı liderler arasında kendisi hakkında siyasi ayrılıklar yaratmayı başardı.
Öte yandan Türkiye, NATO’nun en etkin üyelerinden biri sayılmaktadır. Bazı alanlarda bu organizasyonu kendisine şiddetle muhtaç hale getirdi ve kendisi olmaksızın NATO içerisinde bir şeylerin eksik kalacağını ispat etti.
Türkiye İslamcıları, ekonomik alanda da İslam dünyasında son derece başarılı bir örnek ve model haline geldi. İslamcılar, her şeyden önce içerideki enflasyonu dizginlemeyi ve halkını nispeten rahat ve müreffeh bir hale getirmeyi başardı. Halkın genelinin onlara gösterdiği ilginin en önemli sebeplerinden biri de hatta laik generallerin bile sonuçlarından yararlandığı bu ekonomik ilerlemeler ve başarılardır.
Siyasi model bağlamında ise Ankara, birkaç yıl önce defalarca çatışan tarafların kendisini dikkate aldığı güçlü bir arabulucu olarak ortaya çıktı.
Türkiye, bu etkin ve canlı diplomasi ile bölgede güçlü bir aktör olarak ortaya çıktı. İşte Türkiye’nin uluslar arası alandaki bu güçlü ve coşkun varlığı İsrail’i, kendilerine öfke ve nefret duyan Türk İslamcıları karşısında hatasını itiraf edip eğilmeye mecbur ediyor.
İslamcı Erdoğan hükümetinin Tel Aviv karşısındaki alttan almayan açık tavrı her ne gerekçeye veya amaca yönelik olursa olsun şu gerçeği göstermektedir ki Türkler kendilerini göstermenin ve dünyadaki itibarlarını arttırmanın kurallarını çok iyi bir şekilde öğrenmiş bulunuyorlar.
Çeviren: Alptekin Dursunoğlu
http://khabaronline.ir/news-37088.aspx