YDH- Suriyeli rejim muhalifi liderlerden Ferid Kadri, İsrail’den yayımlanan Yediot Ahronot gazetesinde yayımlanan yazısında, İsrail’den ve ABD’den Suriye’deki rejim karşıtı girişimlere destek vermelerini istiyor.
YDH- Suriyeli rejim muhalifi liderlerden Ferid Kadri, İsrail’den yayımlanan Yediot Ahronot gazetesinde yayımlananyazısında, İsrail’den ve ABD’den Suriye’deki rejim karşıtı girişimlere destek vermelerini istiyor.
Merkezi Amerika’daki Suriye Reform Partisi adlı rejim karşıtı grubun kurucusu ve başkanı da olan Kadri, aynı zamanda ABD’deki en büyük İsrail lobi kuruluşu AIPAC’ın da üyesidir.
Suriye devrimini kucaklayın
İsrailliler ‘gelen gideni aratır’ zihniyetinden sakınmalı, Esad karşıtı ayaklanmayı desteklemeliler.
15 Mart 2011’de Suriye Devrimi başladı. Özgürlük ve daha iyi ekonomik şartlar arayan diğer Araplardan cesaret alarak Suriyeliler artık kendilerinin de Esed’a yeterince katlandıklarına karar verdiler. Ürdün sınırına uzak olmayan Deraa’da başladı, ardından hızla ülkenin diğer bölgelerine yayıldı. O zamandan beri, Esed, sözde Esed’in iki kalesi olan Deraa ve Lazkiye’de daha çok olmak üzere birçok yerleşim yerinde Suriyelilerin kanını döktü.
Suriye Devrimi, Esed’in SyriaTel’inin aboneleri tarafından cep telefonu kameralarıyla uygun biçimde kaydedilmekte. Onun yozlaşma araçları bizim özgürlük aracımız oldu. Esed’in kim olduğunu dünyaya bildirmeye kararlı Suriyelilerin çektiği kanlı videoların YouTube’da yayınlanmasından kaçış yok. Anaların ağladığını, babaların çöktüğünü, delikanlıların kafadan vurulduğunu görmeyi diliyorsanız, Esed’in YouTube’daki dünyasına gidin.
Yalnızca bizim analarımız yas tutmuyor, İsrailli analar da yas tuttu, Lübnanlı analar da, Iraklı analar da, kalplerinin atış seslerini gözyaşlarıyla akıtmış olan Amerikalı analar da; hepsi Esed’in cürümünün sonunu ve onun tarihinin ebediyen gömüldüğünü görmeyi diliyorlar.
Yine de ABD’de ve İsrail’de, kaybedilen hayatlar barış denen küçük umut kırıntısına kurban edilebilirmiş gibi davranmaya devam edenler var. Ama görünüşe göre kimse, bu kadar kısa bir zaman zarfında bu kadar çok kişinin kanı ellerinden damlayan bir adamla barışın nasıl gerçekleştirileceğini sormaya zahmet etmiyor. Kendi halkını katleden bir katile geleceklerini emanet etmekle İsraillilerin ellerine ne geçecek?
İsrail halkı Esed’e güvenmekten kesinlikle uzak; ancak, arada bir de, İsrail basınında “Alternatif nedir?” diye soran ve “Gelen gideni aratır” varsayımları yapan birkaç makaleyi okumamak neredeyse imkânsız.
Ama gerçekleri göz önünde bulundurun: Esed askerlerinizi kaçırmak için Hizbullah’ı silahlandırıyor; çocuklarınızın yüreğine korku salmak için Hamas’ı güçlendiriyor; çoğu, toprağınızı kavurmuş ve ağlayan analarınızın, kızlarınızın ve kadınlarınızın kalplerini ateşe vermiş olan bilinen her terörist örgütü koruyor. Yine de dünya İsrail basınında hala “Gelen gideni aratır…” ifadelerini okuyor. Esed’in İsrail’e yağdırdığı onca terörden sonra onun kabul etmeye razı olduğunuz bir “şer” olduğunu ileri sürmek neredeyse mazoşizmin sınırına dayanmak demek oluyor.
Suriyeliler din değil özgürlük arıyor
Suriye Devrimi, neyimiz var neyimiz yok üzerine. Ekonomik güçlenme ve kontrol edilemez yozlaşmayı ve dangalak bir adamın kibrini durdurma üzerine. Suriye’deki ortalama yaş 21,7; bir Suriyeli internete 13 yaş civarında ilk kez erişiyor – yani amacının özgürlük olduğu, din olmadığı sorulacak soru mudur? Televizyon setlerinizi izlerken, 1979 İran Devrimi’nde Humeyni’ye yaptıkları gibi hiç, bir Suriyelinin bilinmeyen bir İslamcı liderin resimlerini yapıştırdığına şahit olan oldu mu? Ya da birinin adını haykırdığına? Esed’e karşı birçok Hip-Hop şarkının yazıldığını biliyoruz ama hiçbir Suriyeli İslamcı lider için kimse tek şiir yazmadı.
Esed’in alternatifi özgürlüktür. Tek parti yönetimine alternatif demokrasidir.
Bir demokraside, siyasetçiler halka hesap vermekle yükümlüdürler; bu devrimde, daha iyi bir hayat için Suriyeliler öldü ve Müslüman Kardeşler’in herhangi bir üyesinin çıkıp da İsrail’den ya da başka sebeplerden filan bahsedeceğinden şüphe ediyorum. Bu onların sonu olur.
Yeni bir Suriye’de, Suriyeli politikacılar, halklarının güvenliğini ve rahatını sağlayabilmek için içeriye dönecekler. Irak özgürlüğünü kazandığından beri, hiç İsrail’e bir Scud füzesi ateşlendi mi? Ülke, kendini inşa etmekle fazlasıyla meşgul ve özgür olduklarında Suriyeliler de öyle olacaklar.
Suriyeliler mükemmel olmaktan çok uzak. Çoğu, gerçekte, nefret sanatı konusunda eğitilmiştir. Yahudiler mi? Denize dökün. Kudüs mü? Kanımızın son damlasına kadar bizim. Holokost mu? Bir alay. Sözleri, Esed’i, korkularının efendisini korumaya yönelik diye onları suçlamayın. Onun yerine, şu an devam eden devrime bakın. Suriyelilerin haykırdığı sözleri dinleyin. Size ya da ülkenize dair değil. Esed ve onun kusurlarına dair. Esed’den sonra, yaralanmış ve fakir bir ulusu yeniden inşa etmenin zor görevi geliyor.
Bu nedenle devrimimizi kucaklamaktan korkmayın. İçeriye dönüp Esed’in mahvettiği bir ulusu inşa etmeye can atan çok fazla iyi Suriyeli var. Suriye’yi inşa etmekle kalmayacağız, nefret, düşmanlık ve dışlama sanatını yeniden eyleme geçirme peşinde kim koşacak olursa onların karşısında duracağız. Geleceğinizi bizim sözlerimiz üzerine yatırmanızı istemiyoruz sizden, sizden bu devrimi anlamanızı ve efendisi gittikten çok sonra bile onun sözlerini tekrarlayan papağan gibi“Alternatifi nedir?” diye sorup duranları sorgulamanızı istiyoruz.
Çeviren: İkbal Zeynep Dursunoğlu