Yemen’in İsrail ablukası

img
Yemen’in İsrail ablukası YDH

Kızıldeniz ve Babu’l- Mendeb üzerinden Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin İsrail’e yönelik ablukası, ekonomik olarak tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor.




7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı ile birlikte İsrail rejiminin Gazze'ye yönelik soykırım operasyonları Direniş ekseni ülkelerinde farklı yankılar uyandırdı. 

İsrail hedeflerine Lübnan’dan 8 Ekim’de, Irak ve Suriye’den 19 Ekim’de başlayan Gazze’ye destek amaçlı operasyonlara, Yemen de 31 Ekim tarihinde katıldı.

Sanaa hükümetine bağlı Yemen Silahlı Kuvvetleri, o tarihte yaptığı açıklama ile işgal altındaki Eylat'taki birçok askeri hedefe yönelik balistik füze ve insansız uçak operasyonlarına başladığını duyurdu. 

Açıklamada Gazze'de yaşanan soykırım suçlarına tepki ve Filistinlilerle dayanışma amacıyla operasyonların artarak devam edeceğine dikkat çekildi.

Yemen hala Eylat’a yönelik balistik füze ve insansız uçak operasyonlarına devam ediyor. Fakat başta bölgede konuşlu olan ABD donanmasına ait USS Carney savaş gemisi ile Ürdün, Suudi Arabistan ve Mısır hava savunması, Yemen’den İsrail’e atılan füze ve insansız uçakları düşürdü. Bu nedenle operasyonlar istenilen etkiyi yaratmadı.

Yemen makamları da bu sebeple alternatif eylem planlarına başvurdu ve ikinci aşama olarak İsrail’in deniz ablukasına alınma süreci başlatılmış oldu.

Yemen’in Gemi operasyonları

Nitekim, Yemen Silahlı Kuvvetleri 19 Kasım'da Kızıldeniz'de İsrail'e ait bir kargo gemisine el koyduğunu ve gemiyi Yemen kıyılarına çektiğini açıkladı. İsrail rejimi ise ilk açıklamalarda geminin kendilerine ait olmadığını iddia etti. 

İsrailli iş adamı Abraham Ungar'a ait, bir İngiliz şirketine kayıtlı olan ve Türkiye'den Hindistan'a giden, Bahama bandıralı Galaxy Leader adlı gemi Yemen ordusu tarafından el konulduğu sırada bir Japon şirketi tarafından işletiliyordu. 

Gemide 25 personel bulunuyordu. Yemen Silahlı Kuvvetleri yayımladığı görüntülerde gemi personelini misafir olarak ağırladığını dünya kamuoyu ile paylaştı.

25 Kasım tarihinde Yemen Ordu Sözcüsü Yahya Seri'nin sosyal medya hesabından yaptığı "ZIM" yazılı paylaşım, Yemen'in Kızıldeniz ve Arap Denizi’nde yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyordu.

Yemen silahlı kuvvetleri, İsrail konteyner gemisi 'Calandra'ya düzenlenen ve Hint Okyanusu'nda alev almasına neden olan saldırının sorumluluğunu üstlendi. Bir insansız hava aracı kullanılarak gerçekleştirilen operasyon, İsrailli ZIM şirketine ait gemiyi hedef aldı.

ZIM olarak bilinen şirket, Zim Integrated Shipping Services Ltd., 1945’te Yahudi Ajansı tarafından kurulan İsrail’e ait halka açık bir uluslararası kargo nakliye şirketidir. Uluslararası raporlara göre en iyi 20 küresel taşıyıcıdan biri ve şirketin merkezi İsrail'in Hayfa şehrinde bulunuyor.

Yahya Seri’nin paylaşımından bir gün sonra, 26 Kasım’da Yemen Silahlı kuvvetleri ‘Central Park’ adlı gemiye el koydu. ZIM şirketi ise 27 Kasım’da karşılaştığı güvenlik riskleri nedeniyle gemilerini Kızıldeniz ve Arap Denizi'nden yeniden yönlendirmeye başlayacağını duyurdu. Bu, kaçınılmaz olarak nakliye sürelerini uzatacak bir gelişmeydi.

3 Aralık’ta Yemen Deniz Kuvvetleri, Babu’l- Mendeb'de ‘United Explorer’ ve ‘Number Nine’ adlı iki İsrail gemisine operasyon düzenledi. İlk gemi deniz füzesiyle, ikinci gemi ise deniz operasyonları için geliştirilen insansız hava aracıyla vuruldu.

4 Aralık’ta Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM, Yemen'den fırlatılan bir füzeyle ‘Sophıe II’ adlı geminin vurulduğunu duyurdu.

Yemen Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Yahya Seri, 9 Aralık'ta yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne gıda ve ilaç girmemesi halinde Yemen'in, Kızıldeniz ve Arap Denizi’nden İsrail'e giden her gemiyi engelleyeceğini duyurdu. 

Operasyonlarda ikinci aşama

Yeni aşamada hedef sadece İsrail gemileri değil, İsrail’e taşımacılık yapan tüm uluslararası şirketler olacaktı. Ve açıklamadan birkaç gün sonra Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin İsrail’e giden tüm gemilere operasyonları başladı.

12 Aralık’ta Yemen Deniz Kuvvetleri, İsrail'e giden petrol yüklü Norveç gemisi ‘Astrinda’yı deniz füzesi ile vurdu.

14 Aralık’ta, Yemen Deniz Kuvvetleri tarafından, İsrail’e gitmekte olan ‘Maersk Gibraltar’ adlı konteyner gemisini insansız uçakla vuruldu.

15 Aralık’ta Yemen Ordu Sözcüsü Tuğgeneral Yahya Seri, ‘MSC Alanya’ ve ‘MSC Palatıum III’ adlı gemilerin insansız uçaklarla vurulduğunu açıkladı.

18 Aralık’ta ‘SWAN Atlantıc’ ve ‘MSC Clara’ adlı gemiler Yemen ordusu tarafından kamikaze insansız uçaklarla vuruldu.

Bu süreçte vurulan gemilerde sadece maddi hasarlar meydana geldi ve bu gemilerin başka güvenli limanlara çekildiği uluslararası gemicilik kuruluşları tarafından duyuruldu.

YDH’de yayımlanan bir habere göre, Hudeyde Valiliği’nden bir kaynak, Yemen Deniz Kuvvetlerinin her 6 saatte bir, İsrail'e giden bir gemiyi durdurduğunu ve rotasını değiştirmeye zorladığını belirtti.[1]

Şirketlerin Yemen korkusu ve İsrail ekonomisine etkileri

Dünyanın en büyük 6 petrol nakliye şirketi, Yemen Silahlı Kuvvetlerinin devam eden operasyonları nedeniyle Kızıldeniz'deki çalışmalarını durdurdu. 

MSC, Hapag-Lloyd, Maersk ve CMA CGM şirketleri Kızıldeniz üzerinden yapılan nakliye seferlerini askıya aldı. 

BP şirketi de Kızıldeniz üzerinden petrol sevkiyatını durdurdu. OOCL ve Evergreen şirketleri de Kızıldeniz’ de tüm sevkiyatlarını durdurduğunu ve İsrail kargolarını kabul etmeyeceğini açıkladı.

Denizcilik devi Yangming, Kızıldeniz'deki tehditler nedeniyle Afrika kıtasının çevresini dolaşarak sefer yapacağını duyurdu. Bazı armatörler de Aşdod limanını güzergahından çıkardı ve İsrail'e gemi sevkiyatını durdurdu.

41 milyar dolarlık ticaret tehdit altında

Yemen’in operasyonları İsrail'in yaklaşık 41 milyar dolarlık ticaretini tehdit ediyor. Hazırlanan bazı raporlarda, yeni rotaların gemi maliyetlerini yüzde 43 oranında arttıracağının tahmin edildiği ve şirketlerin sigorta maliyetlerini şimdiden arttırdığı belirtildi. Sigorta maliyetlerinin bazı durumlarda yüzde 300'e varan bir artışı söz konusu.

İsrail ekonomi gazetesi Globus’da yayımlanan haberde, Yemen silahlı kuvvetlerinin İsrail’e karşı gerçekleştirmiş olduğu son eylemler sonrasında Çin'den Aşdod limanına her konteynerin taşınma maliyeti yüzde 9 ila 14 oranında arttı.

Globus'un haberine göre İsrail’in kontrolündeki limanlarda deniz trafiğinde normalden daha fazla gecikme yaşandı ve birçok İsrail gemisi Kızıldeniz'i geçmek yerine Afrika kıtasının çevresini dolaşan uzun rotayı kullanmak zorunda kaldı. Bu rotanın yolu uzatmasının yanı sıra, maliyeti de ciddi oranda artırdığı da belirtildi.[2]

Tasnim haber ajansında yayımlanan bir habere göre Yemen’in deniz operasyonları sadece gemi ve taşımacılık maliyetlerini arttırmadı aynı zamanda İsrail’de birçok sektörde hammadde krizini de gündeme getirdi.[3]

İsrail’in çözüm arayışları

İbranice yayın yapan Maariv gazetesinin haberine göre Yemenlilerin ticari gemilerine yönelik operasyonları sebebiyle ciddi bir ekonomik kriz yaşayan İsrail, Birleşik Arap Emirleri ile bir anlaşma yaptı.

Haberde İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında varılan bir anlaşma ile Traknet şirketinin Dubai ve Hayfa limanları arasında kara taşımacılığına başladığı bildirildi. 

İsrail ordusuyla koordineli çalışan Traknet şirketi, Dubai ve Hayfa limanları arasında bir kara köprüsü oluşturmak için lojistik şirketi ‘Iron Swords’ aracılığıyla faaliyet göstermeye başladığını ve karayolu taşımacılığı ile çözüm sağlamayı amaçladığını açıkladı.

Haberde anlaşmanın, liman şirketi DP WORLD ile işbirliği içinde çalışan Birleşik Arap Emirlikleri lojistik şirketi Puretrans FZCO ile imzalandığı belirtiliyor. 

Bu işbirliği, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında 2020 yılında imzalanan ve ilişkilerin normalleştirilmesini öngören ‘İbrahim Anlaşması’na dayanıyor.

İsrail gemilerinin Kızıldeniz’de Yemen saldırılarından korunması için artık ticari yüklerin, Dubai, Suudi Arabistan ve Ürdün ile Hayfa limanını birbirine bağlayan rota üzerinden karadan gidiş dönüş olarak taşınması planlanıyor.[4]

Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonları sebebiyle İsrail’in Eylat Limanının kapanmak üzere olduğu ve işçi çıkarmaya başladığı da açıklanmıştı.

Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün yaptığı bu işbirliği sayesinde İsrail’in hem Yemenlilerin saldırılarından korunacağı hem de taşımacılığın daha ekonomik hale geleceği tahmin ediliyor.

ABD’nin çözüm arayışları

Defalarca aracılar vasıtasıyla Sanaa Hükümetine, İsrail gemilerine yapılan operasyonları durdurması için mesaj yollayan ABD yönetimi, İsrail gemilerinin güvenliğini sağlamak için uluslararası koalisyon kurdu.

19 Aralık'ta ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Bahreyn'de yaptığı açıklamayla, Yemen'in Kızıldeniz'deki operasyonlarına karşı İngiltere, Bahreyn, Kanada, Fransa, İtalya, Hollanda, Norveç, Seyşeller, İspanya ve ABD'nin katılımıyla ‘Refah Muhafızları’ adlı operasyonun başlatıldığını duyurdu.

Amerikalı yetkililerin yaptığı açıklamaya göre ‘Refah Muhafızları’ operasyonu kapsamında ülkelerin bir kısmı ortak devriye yürütecek, bir kısmı da Kızıldeniz'in güneyi ve Aden Körfezi'nde istihbarat desteği sağlayacak.

Amerikalı bir savunma yetkilisi, diğer birçok ülkenin de operasyona katılmayı kabul ettiğini ancak isimlerinin kamuya açıklanmamasını tercih ettiğini söyledi.

Yemen’in ABD’ye maliyeti

Politico’da yayımlanan "2 milyon dolarlık bir füzeye karşı 2.000 dolarlık bir insansız hava aracı: Pentagon, Husi saldırılarının maliyeti konusunda endişeli" başlıklı bir haberde[5], Yemen Silahlı Kuvvetleri'nin Kızıldeniz'deki operasyonlarının getirdiği maliyetle ilgili olarak Pentagon içindeki endişeyi bildirdi. 

Amerikan savaş gemileri Kızıldeniz'de Yemen’e ait insansız hava uçaklarına ve füzelere karşı saldırılar düzenlerken, Pentagon yetkilileri yalnızca ABD Deniz Kuvvetlerine ve uluslararası deniz taşımacılığına yönelik tehditten değil, aynı zamanda onları güvende tutmanın artan maliyetinden de giderek daha fazla endişe duyuyor. 

Bir Savunma Bakanlığı yetkilisine göre, ABD Donanması destroyerleri son iki ay içinde Kızıldeniz'de 38 insansız uçak ve çok sayıda füze düşürdü.

Politico’daki haberde, Pentagon'un Doğu Akdeniz'de konuşlanmış Gerald R. Ford ve Aden Körfezi'nde konuşlanmış Dwight D. Eisenhower olmak üzere iki uçak gemisi ile bölgeye önemli bir cephanelik konuşlandırdığı vurgulandı. Ayrıca, en az dört muhrip ve bir kruvazör şu anda Babu’l- Mendeb Boğazı'na yakın devriye faaliyeti yürütüyor.

Babu’l- Mendeb’in önemi

Babu’l- Mendeb, Yemen ve Afrika arasında, Kızıldeniz ile Aden Körfezi'ni, daha geniş anlamda Akdeniz ve Kuzey Atlantik'i Hint Okyanusu'na bağlayan bir boğaz.

Boğaz, deniz ticaretinin Hint-Pasifik ve Atlantik limanları arasından, yani Asya ile Batı dünyası arasında geçmesi nedeniyle büyük stratejik öneme sahip.

ABD Enerji Enformasyon İdaresi'ne göre, Babu’l- Mendeb 2023 yılının ilk yarısında küresel deniz yoluyla petrol ticaretinin yüzde 8’nin ve sıvılaştırılmış doğal gazın yüzde 12’sinin geçtiği rotadır. Bu, günde 8,8 milyon varil petrol ve günde 4,1 milyar fit küp sıvılaştırılmış doğal gaz demektir. 

Her yıl 17 binden fazla gemi buradan geçiyor, bazıları onları Akdeniz'e götüren ve Asya ile Batı arasında bağlantı görevi gören Süveyş Kanalı'na gidiyor.[6]

Küresel konteyner taşımacılığı pazarının yüzde 15'ini oluşturan Danimarkalı AP Moller-Maersk ve Almanyalı Hapag-Lloyd şirketleri de bölgeden çekildi. Hapag-Lloyd pazarın neredeyse dörtte birini oluşturuyordu.

S&P Global Platts tarafından yapılan değerlendirmelere göre, Kuzey Asya'dan Birleşik Krallık'a Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı’ndan geçen nakliyeler için konteyner fiyatları bu yıl rekor seviyelere ulaştı. Sigortacılar, rotayı almayı planlayan gemileri de sigortalamak için daha fazla ücret alıyor.

Bazı denizcilik şirketleri, Afrika'da çok daha uzun bir rota izlemek gibi güvenli tek denizcilik alternatifini seçiyor. Ancak bu, maliyetlerin artması anlamına geliyor ve nakliye süresini iki haftaya kadar uzatabiliyor.

Babu’l- Mendeb’in gemi hacmi yılda yaklaşık 20 bin gemi, yani günde 50'den fazla. Küresel ticaretin ise yaklaşık yüzde 12'sini ve konteyner ticaretinin yüzde 30'unu oluşturuyor.  Ticari olarak yıllık değeri 1 trilyon doları aşıyor.[7]

Yemen Silahlı Kuvvetleri, Ensarullah ya da Husiler kimdir?

Yemen, İsrail’e yönelik operasyonları ile tüm dünyanın dikkatini çekti ve uluslararası ekonomiyi İsrail üzerinden sekteye uğrattı. ABD’nin de çözüm aradığı bu durumun asli aktörünün kim olduğuna da kısa bir değinmekte fayda var.

Ensarullah Hareketi, 1990’lı yılların başında, Yemen’in kuzeyinde, Suudi Arabistan sınırının hemen yanı başındaki Sada bölgesinde, kültürel ve dini faaliyet odaklı küçük bir grup olarak kuruldu. 

2014’te başkent Sanaa’yı kontrol altına alıncaya kadar Suudi destekli Yemen hükümetleri ile 6 savaş yaşadı. (2004-2005-2006-2008-2010)

2014 yılında Yemen’de yaşanan siyasi kriz ülkede bir iç çatışmayı doğurdu. Ensarullah Hareketi’nin hızla kontrolü sağlaması nedeniyle Suudi Arabistan liderliğinde koalisyon güçleri 2015 yılında Yemen’e yani Husilere yani Ensarullah’a karşı savaş ilan etti. 

Yıllarca süren savaş ve ablukaya rağmen Ensarullah Hareketi, koalisyon güçlerine ağır kayıplar verdirdi. Koalisyon güçleri ile Sanaa Hükümeti arasındaki savaşa 2022 yılında geçici ateşkesle ara verildi.

Ensarullah Hareketi, İran’dan destek görmekle birlikte kendi silahlarını üretiyor. Birçok farklı balistik füze ve kamikaze insansız hava araçlarına sahip durumda. 

Dünyada, hala İran destekli milisler olarak tanımlanan Ensarullah, nüfusun büyük çoğunluğu tarafından meşru hükümet olarak kabul ediliyor.

Yemen Silahlı Kuvvetleri savaş döneminde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri içerisinde önemli stratejik noktalara nitelikli operasyonlar yapıyordu. 

Yıllarca süren savaşa ve insani ablukaya karşın stratejilerinden ve savaşma kararlılıklarından geri adım atmayan Ensarullah Hareketi’nin İsrail konusunda da tehditlere boyun eğmeyeceği yetkililer tarafından birçok kez açıklandı.

ABD’nin bölgede kurduğu koalisyon ise Yemen’e İsrail konusunda geri adım attırmayı başaramayacağı öngörülen bir gerçek. 

ABD’nin 19 Aralık’taki koalisyon açıklamasının ardından Yemen kaynakları, deniz sınırında mayın döşendiğini gösteren bazı görüntüler yayımladı. Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin elindeki silahların ise detaylı listesi hala tam olarak bilinmiyor.

Silah sanayiinde kendi üretimini yapan ve cesaretleri ile dikkat çeken Yemen, ABD ve İsrail’in ve işbirlikçi bölge ülkelerinin saldırılarını boşa düşürecek bir kapasiteye sahip.

Yemen’e yönelik askeri çözüm seçeneği rafa kalktı

Amerikalı yetkililerin kurduğu koalisyon ve akabinde yaptığı açıklamalara karşın Sanaa Hükümeti ve askeri yetkililer, İsrail’e giden gemileri engellemeye devam edeceğini açıkladılar.

23 Aralık’ta medyada yer alan haberlere göre, Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin açıklamaları nedeniyle ‘Refah Muhafızı Operasyonu’, Fransa, İspanya ve İtalya'nın savaş gemilerini ABD komutası altına vermeyi reddederek geri çekilmesiyle dağıldı.

New York Times'ın haberine göre, Amerikalı yetkililer Yemen’e yönelik yapılacak olası saldırıların ABD Donanması gemilerine karşı Yemen’in tepkisini tetikleyebileceğini ve Suudiler ile Yemenliler arasındaki ateşkese zarar verebileceğini belirtti.[8]

Bu konudan dolayı yaşanılan endişeyi dile getiren Amerikalı yetkililer, Yemen’e yönelik operasyonların halihazırda başlamayacağını belirttiler.

 Yemen Deniz Kuvvetleri ise Kızıldeniz ve Babu’l- Mendeb’de İsrail’e giden tüm gemileri engellemeye devam ediyor. Önümüzdeki süreçlerde de bu operasyonlarına devam edeceği kesin olmakla birlikte, Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin yeni bir aşamaya geçmesi de bekleniyor.

Kızıldeniz ve Babu’l- Mendeb üzerinden Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin İsrail’e yönelik ablukası, ekonomik olarak tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor. 

Yemenli yetkililer operasyonların başladığı ilk günden bu yana, İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırım operasyonlarını durdurmasını talep ediyor. Bu talep yerine gelmediği sürece Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonları devam edecek. 

Denizcilik sektöründe artan maliyetler ve güvenlik kaygıları göz önüne alındığında, birçok ülkenin İsrail’e, Gazze’de ‘kalıcı ateşkes’ için baskı yapması kuvvetli bir ihtimal; Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin ise talepleri yerine getirilmediği sürece geri adım atmayacağı kesin gözüküyor. 

 

[1] YDH, 18 Aralık 2023, Yemen, her 6 saatte bir gemi durduruyor

[2] Maritime Gateway, 20 Aralık 2023, Hatlar Çekildikçe Ve Kızıldeniz Saldırıları Kötüleştikçe İsrail Nakliye Maliyetleri Artıyor

 

[3] Tasnim Haber Ajansı, 20 Aralık 2023, Yemen’in İsrail Ekonomisine İndirdiği Büyük Darbenin Boyutları

[4] YDH, 6 Aralık 2023, Yemen’le savaşan Arap ülkelerinden İsrail’e büyük hizmet 

[5] POLİTICO, 19 Aralık 2023,  2 milyon dolarlık bir füze ve 2.000 dolarlık bir insansız hava aracı: Pentagon, Husi saldırılarının maliyeti konusunda endişeli 

[6] El Cezire, 20 Aralık 2023, Husilerin Kızıldeniz saldırıları İsrail'e zarar veriyor ve küresel ticareti sekteye uğratıyor mu?

[7] Press TV, 22 Kasım 2023, Derin denizlerdeki şeytan: Bab-el-Mandeb Boğazı İsrail gemileri için çok dar hale geliyor

[8] New York Times, 23 Aralık 2023, Yemen’deki Husi Milisleri ABD için Özel Bir Zorluk Teşkil Ediyor