Siyonist rejimin 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonu sırasında Filistinli direnişçilerin İsrailli kadınlara cinsel saldırıda bulunduğu suçlaması bir kez daha çürütüldü.
YDH - 7 Ekim'deki Aksa Tufanı Operasyonu'ndan sonra Siyonist rejim, Gazze Şeridi'ne başlattığı soykırım harekatın uluslararası destek toplamak adına direnişçilerin müzik festivali alanında İsrailli kadınlara cinsel saldırıda bulunduğu iddialarını ortaya attı.
O zamandan bu yana işgalcilerin, direnişi kadınlara tecavüz etmekle suçlayarak kamuoyu önünde sorgulatmaya yönelik teşebbüsleri birçok kez çürütülmüştü.
İsrail'in iddiaları büyük ölçüde, 7 Ekim'deki uydurma iddialarla ilgili olarak Birleşmiş Milletler'e (BM) bir rapor sunan İsrailli kurtarma grubu ZAKA tarafından ortaya konan tanıklıklara dayanıyordu.
Daha sonra ZAKA'nın kurucusu Meşi Zahav'ın tecavüzden ve nüfuzunu kullanarak genç kızlara cinsel tacizde bulunmaktan hüküm giydiği ortaya çıktı.
Associated Press (AP) ajansı, bu bağlamda iki ZAKA gönüllüsünün ifadelerini inceledi ve dünya kamuoyunu Hamas'ın 7 Ekim'de İsraillilere cinsel saldırıda bulunduğu yönünde yanlış yönlendirdiklerini tespit etti.
Yalancı şahitler
AP, operasyondan sonra cesetleri toplayan ZAKA gönüllüsü Haim Otmazgin'in ifadesini aktardı. Otmazgin'in ifadesi kanıtlardan ziyade bir 'cinsel istismar yorumuna' dayanıyordu.
Otmazgin'in İsrailli bir gencin cesedini bulduğu, ancak pantolonunun indirilmiş olduğu ve tecavüze uğradığını düşündüğü bildirildi.
Otmazgin, şimdi kızın cinsel saldırıya uğradığını asla söylemediğini iddia ediyor, ancak AP ifadesinin büyük ölçüde bunu ima ettiğini tespit etti.
İfadeden üç ay sonra ZAKA, Otmazgin'in beyanının gerçek dışı ve bir grup İsrail askerinin 'bubi tuzağı olmadığından emin olmak için kızın cesedini bulunduğu odanın diğer ucuna sürüklediğini', kızın pantolonunun bu nedenle çıktığını bildirdi.
Bir başka tanıklık da Yossi Landau'dan geldi; Landau, fetüsü hala göbek bağına bağlı ancak vücudunun dışında olan hamile bir kadın gördüğünü öne sürmüştü.
Landau'nun gördüğü manzara karşısında Otmazgin'i aradığı, ancak Otmazgin'in Landau'nun ifadesini bizzat yalanladığı bildirildi.
Otmazgin'e göre gördüğü şey ağır bir kadın ve elektrik kablosuna bağlı tanımlanamayan bir yumruydu. Ancak Landau yine de kasıtlı olarak dünya medyasına yalan söyledi.
Kamuoyu nasıl aldatıldı?
İsrail'in bu tür durumlarda uyguladığı standart protokol, olayın büyüklüğü ve beklenmedik olması nedeniyle uygulanamadı. Bu nedenle işgal güçleri, bu yalanları ilk etapta nüfusun yoğun olduğu yerleşimler Sderot ve Ofakim'de kullanmış ve festival alanını ihmal etmişti.
Daha sonra görevlendirilen adli tıp uzmanları festival alanına dağıldı. Ancak, yerleşimcilerin cesetlerini toplamaktan sorumlu grup, herhangi bir cinsel saldırı vakası olup olmadığını belirleyecek nitelikte olmayan, çoğunluğu Ortodoks Yahudi gönüllülerden oluşan 3 bin kişiden oluşuyordu.
Dahası, yerleşimciler operasyon sırasında şehit olan Hamas savaşçılarından ayırmakla görevlendirilmişti, dolayısıyla cinsel saldırı delili aramıyorlardı.
Öte yandan muhabirler ZAKA gönüllüleriyle röportaj yaparken, normal protokolün dışına çıkılarak, niteliksiz gönüllülerin resmi sözcüye danışmadan ifade vermelerine izin verilmişti.
Sonuç olarak, cinsel saldırı delillerini tespit edebilecek adli tıp çalışanları olmadıklarını çok iyi bildikleri için gördüklerini aktarmışlar, bu da anlattıklarını güvenilmez ve dolayısıyla yanlış kılmıştı.
İsrail medyası, kaçırılan kadın askerlere dair sahte görüntüler yaydı
Bununla beraber Rehine ve Kayıp Aileleri Forumu, 7 Ekim'de Hamas tarafından esir alınan İsrailli kadın askerlere ait olduğunu iddia ettiği görüntüleri yayımladı.
Haaretz gazetesine göre üç dakikadan biraz uzun olan video, kırpıldı ve düzenlendi. Videonun Hamas savaşçıları tarafından taşınan vücut kameraları tarafından çekildiği öne sürüldü.
Görüntülerde yer alanların 7 Ekim'in şafak vaktinde Nahal Oz askeri üssünde esir alınan gözcüler Liri Elbag, Karina Ariev, Agam Berger, Daniella Gilboa ve Naama Levy'ye ait olduğu iddia edildi.
Hamas: Video klip kurgulanmış ve manipüle edilmiştir
Hamas'tan yapılan açıklamada ise dolaşıma sokulan videonun kurgulanmış ve manipüle edilmiş olduğu belirtildi.
Açıklamada, "İsrail medyasında dolaşıma sokulan video klip kurgulanmış ve manipüle edilmiştir ve içeriğinin gerçekliği doğrulanamamaktadır," ifadelerine yer verildi.
Videonun dolaşıma sokulmasındaki zamanlamanın Siyonist rejimin Filistin direnişinin imajını lekelemeye yönelik başarısız girişimlerinin bir parçası olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Bu klibin tam da bu zamanda dolaşıma sokulması, işgalcilerin, çeşitli medya araştırmaları ve forumlar tarafından yanlışlığı kanıtlanmış uydurma hikayeler yayarak cesur halkımızın direnişinin imajını lekelemeye yönelik başarısız girişimlerinin bir parçasıdır."
Açıklamada, söz konusu videonun İsrail'in Gazze'ye yönelik devam eden saldırılarına ilişkin kamuoyunu yanıltma ve manipüle etme amacı taşıdığı vurgulandı.
Hamas ayrıca görüntülerin kasıtlı olarak kurgulandığına ve parçalara ayrıldığına, seçilen görüntü ve kliplerin işgalcilerin kadın askerlere yönelik saldırıya ilişkin iddia ve yalanlarını desteklemek üzere seçildiğine işaret etti.
Kliplerin İngilizce çevirisinde kasıtlı çarpıtmalar ve manipülasyonlar yapıldığına, altyazılarda videoda yer alan savaşçıların hiçbiri tarafından Arapça ya da İngilizce olarak söylenmemiş kelimelerin uydurulduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Çevirideki çarpıtma ve manipülasyon, Siyonist anlatının baştan beri yanlış olduğunu kanıtlıyor," denildi.
Bazı kadın askerlerin üzerinde küçük kan lekeleri ya da hafif yaralanmalar bulunduğu ve bu tür operasyonlarda olası itiş kakışlar nedeniyle bunun olağan olduğu ifade edilen açıklamada şöyle devam edildi:
"Görüntülerde herhangi bir fiziksel saldırı görülmemekte, bunun yerine savaşçılar ile kadın askerler arasında herhangi bir saldırı ya da şiddet içermeyen bir konuşma yer almaktadır."
Bununla beraber direniş, kamuoyunu ve medyayı videonun gerçekliğini incelemeye ve Filistin Direnişinin imajını bozmaya yönelik manipüle edilmiş içeriklere karşı dikkatli olmaya çağırdı.
İsrail hapishanelerindeki Filistinli esirlerin maruz kaldığı sistematik işkencenin anımsatıldığı açıklamada, "Son takas anlaşmasından elde edilen tüm görüntü ve fotoğraflar, İsrail hapishanelerindeki tutsaklarımızın karşılaştığı baskı, istismar ve cinayetlerin tam tersine, tutsakların Gazze'deki direnişin gözetimi altında gördükleri iyi muameleyi ortaya koymaktadır," vurgusu yapıldı.