Avrupalı askeri analistler, İsrail ve ABD ile İran arasında 12 gün süren savaşın sonuçları konusunda ikiye bölündü. Bir görüş, İsrail'in taktiksel bir zafer kazandığını ancak stratejik bir sonuç elde edemediğini ve İran'ın 'yenilgiden uzak' olduğunu savunurken; diğer görüş, Rusya'nın tepkisizliği ve İran'ın misillemesinin zayıflığına dikkat çekerek Tahran'ın askeri olarak zayıflatıldığını öne sürüyor.

YDH - İsrail ve ABD'nin bir yanda, İran'ın diğer yanda olduğu 12 gün süren savaşın sonuçlarına ilişkin askeri analizler farklılık gösteriyor.
İsrail'in hava üstünlüğüne ve uçaksavar sistemlerinin etkinliğine dayanan taktiksel başarı anlatısı, Avrupalı uzmanlar arasında tartışmaya ve hatta şüpheye yol açıyor.
Savaşın sonuçlarına dair iki zıt yorum öne çıkıyor. Birincisi, İran'ın zayıf noktalarını ortaya çıkararak zayıflatma hedefine ulaşıldığını ve Tahran'ın nükleer zenginleştirme hedeflerinden vazgeçmekten başka seçeneği kalmadığını savunuyor.
İkincisi ise İsrail'in karada bir mücadele olmaksızın uzun vadeli bir askeri ihtilafı sürdürememesi nedeniyle taktiksel bir zafer elde etse de belirleyici bir stratejik sonuca ulaşamadığını ve İran'ın gelecekte kabiliyetlerini artırma imkânı bulabileceğini belirtiyor.
'İsrail'in beş askeri üssü vuruldu'
İsrail'in askeri sansürü ve İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) nükleer tesislere erişimini engellemesi nedeniyle nihai bir değerlendirme yapmak zorlaşsa da bazı veriler, İsrail'in iddia ettiği mutlak başarıyı sorgulatıyor.
5 Temmuz tarihli bir makalede İsrail'in Haaretz gazetesi, İngiliz The Telegraph gazetesinin daha önce yayımladığı ve Amerikalı Oregon Üniversitesi'ndeki araştırmacılar tarafından analiz edilen uydu verilerine dayanan bilgileri aktardı.
Bu veriler, savaş esnasında İsrail'in orta, kuzey ve güney bölgelerindeki beş askeri üssün İran füzeleri tarafından doğrudan vurulduğunu ortaya koydu.
Ayrıca, 8 Temmuz'da Reuters haber ajansına konuşan bir İsrailli askeri yetkili, "İran'ın hava saldırılarının İsrail'in birçok askeri mevzisini vurduğunu" teyit ederek hava savunma sisteminin zafiyetine işaret etti.
Ancel: 'İranlılar teslim oldu'
Eski subay ve askeri uzman Guillaume Ancel, İsrail ve ABD'nin temel amacının, rejim değişikliğine zemin hazırlamak için İran'ı zayıflatmak olduğunu belirtiyor.
Ancel, "Rusya'nın artık veto kozunu kullanarak onları desteklemediğini" söyleyerek İranlıların benzeri görülmemiş bir kırılganlıkla karşı karşıya olduğunu iddia etti.
Ancel, "Kısa bir süre öncesine kadar kimse İran'a doğrudan saldırmaya cesaret edemezdi, zira bu Moskova'nın müdahalesine yol açardı. Tahran, Moskova'nın bölgedeki bir numaralı müttefiki ve Ukrayna'ya karşı savaşında ana silah tedarikçisi. Ancak dikkat çekici olan, Rusya'dan hiçbir inandırıcı tepki gelmemesiydi. Bu savaş, Trump'ın yeşil ışığı ve Putin'in kırmızı ışık yakmaması sayesinde mümkün oldu," diye konuştu.
Axios haber portalının yayımladığı son bir haber de bu tezi destekler nitelikte. Üç Avrupalı yetkili ve bir İsrailli resmi kaynağa göre, Rusya Devlet Başkanı, daha önce nükleer dosyada Tahran'ın ana diplomatik destekçisi olmasına rağmen, İranlıları "sıfır zenginleştirme" ilkesini kabul etmeye teşvik etti.
Ancel'e göre İran'ın mevcut kırılganlığının bir diğer nedeni ise "vekil ağının zayıflaması" ve füze fırlatma ile atom bombası yapma kabiliyetiyle bağlantılı hayati askeri mekanizmaların hasar görmesi.
Ancel, "İran'ın barışçıl bir nükleer program sürdürmesi mümkün. Fakat sadece nükleer bomba yapımında işe yarayan uranyum zenginleştirmeye yeniden başlaması, onu kaçınılmaz olarak yeni saldırılara maruz bırakacaktır. Amerikalılar doğrudan müdahale etmekten çekinmeyeceklerini gösterdiler. Bu nedenle, inkâr etseler de İranlılar aslında teslim oldular. Bu durum, Fordo'nun bombalanmasının ardından ABD'ye karşı yapıldığı iddia edilen intikam operasyonunda açıkça görüldü: İranlılar, 10 füze fırlatacakları konusunda Amerikalıları önceden uyardı ve füzelerin tamamı önlendi, hiçbir hasar meydana gelmedi," değerlendirmesinde bulundu.
Dujardin: 'Stratejik etkisi yok'
Sensör sistemleri ve elektronik harp uzmanı Olivier Dujardin ise İsrail-ABD operasyonlarının taktiksel başarısını kabul etmekle birlikte uzun vadeli stratejik etkilerini reddediyor.
Dujardin, "Taktiksel olarak operasyon karmaşık ve ustaca koordine edilmişti. Hava üstünlüğünü kolayca sağladılar ve İran'ın hava kuvvetleri ile hava savunmasını yenilikçi yöntemlerle devre dışı bıraktılar. Fakat İran'ın nükleer ve balistik programlarına verilen hasar onarılamaz değil, zira İsrail uzun bir harekât yürütme imkânından yoksundu (teçhizat/mühimmat/uçak parçası eksikliği)," dedi.
Dujardin, savaşı İsrail Başbakanı'nın ABD'yi ihtilafa dâhil etmek için giriştiği "kısa süreli bir yıpratma kumarı" olarak nitelendirerek, Amerika'nın müdahalesinin sembolik, geçici ve belirleyici olmadığını belirtti.
Nükleer programın yok edildiği iddialarını da eleştiren Dujardin, "Amerika ve İsrail'in değerlendirmeleri, kullanılan bombaların etkinliğini anlamak için nükleer tesislerin gerçek derinliği ve kaya türü hakkında sadece tahminlere dayanıyordu. Bombalama sonrası saha görüntüleri olmadan kesin bir şey söylenemez. Uydu görüntüleri, hedeflenen bölgelerin saldırılardan önce boşaltıldığını gösterdi. Kalıcı hasar olduğuna dair şüpheler güçlü," ifadelerini kullandı.
Dujardin, İran'ın yenilmediğini ve bu yüzden Amerika'nın nükleer taleplerine boyun eğmeyi reddettiğini vurgulayarak, "İran böyle bir yüzleşmeye hazırlıklıydı, bu yüzden tesisleri derine gömülü. Bu operasyon, onları tesislerini daha da derine gömmeye itecektir. 12 günlük savaş, güç dengelerini değiştirmeyen devasa bir siyasi gösteriydi," diye ekledi.
Fouillet: 'Çözüm siyasi olmalı'
Stratejik Araştırmalar Vakfı'nda araştırmacı olan Thibault Fouillet de bu görüşü kısmen paylaşıyor.
Fouillet, "Saldırılar yıkıma yol açtı ancak uzun vadeli sonuçları garanti etmiyor. Bu, İran'ın yeniden imar için mali kapasitesine, balistik programını geliştirmesine ve çabalarını meşrulaştırmasına bağlı. İran'ın programına yönelik askeri bir darbe, müzakereler için uygun koşullar yaratabilir, ancak çözüm siyasi olmalı," yorumunu yaptı.
Kuzey Kore örneğiyle karşılaştırma yapan Fouillet, "Yaptırımlar neden nükleer programını sona erdirmede başarısız oldu? Siyasi bir çözüm olmadan geriye sadece kara işgali veya zenginleştirmeyi kabul etmek kalır. Bu aynı zamanda bir İran iç tartışmasıdır: Nükleer silahlar için ne bedel ödemeye hazırlar? Kuzey Kore ne pahasına olursa olsun programlarına devam etmeyi seçti. İran bu modeli mi izleyecek? Tek çözüm müzakere," diye konuştu.