Seyyid Fadlullah’tan hükümete müzakere tepkisi: 'Karşılıksız taviz verilmemeli'

img
Seyyid Fadlullah’tan hükümete müzakere tepkisi: 'Karşılıksız taviz verilmemeli' YDH

Lübnanlı din adamı Seyyid Ali Fadlullah, hükümetin müzakereler için sivil bir temsilci atama kararını aceleci bulduğunu belirterek, bu adımın İsrail’in baskılarını artırabileceği uyarısında bulundu.




YDH - Lübnanlı din adamı Seyyid Ali Fadlullah, Haret Hureyk'teki İslam Kültür Merkezi’nde düzenlenen "İslam’da Emanet Kavramı" başlıklı diyalog toplantısında ülkedeki son gelişmeleri değerlendirdi.

El-Menar kanalının aktardığına göre Fadlullah, hükümetin müzakere süreçlerini yürütmesi için sivil bir ismi atama kararını eleştirdi ve bu adımın zamanlamasına dikkat çekti.

Toplantıda kendisine yöneltilen bir soruyu yanıtlayan Fadlullah, hükümetin müzakereci atama konusunda hata yapıp yapmadığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ülkenin içinde bulunduğu zorlu koşullara işaret eden Fadlullah, "Vatanın ve devletin maruz kaldığı devasa baskılara rağmen, hükümetin bu adımda aceleci davrandığını görüyoruz" dedi.

Fadlullah, müzakere sürecinde karşılıksız adım atılmaması gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

"Karşılığı alınmadan herhangi bir bedelsiz taviz verilmemeliydi. Aksi takdirde düşman, bu vatanın çıkarına olmayan kazanımlar ve tavizler elde etmek için tehditlerini ve saldırılarını artıracaktır."

Lübnan’ın güneyindeki güvenlik düzenlemelerine de değinen Fadlullah, Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü'nün (UNIFIL) statüsüne ilişkin endişelerini dile getirdi.

Fadlullah, UNIFIL güçlerinin başka yabancı güçlerle değiştirilmesini öngören bir planın devreye sokulmasından kaygı duyduğunu belirtti ve bu girişimin "Siyonist varlığın çıkarlarına hizmet edecek bir tampon bölge oluşturmayı amaçladığını" savundu.

Katolik Kilisesi lideri Papa’nın Lübnan ziyaretini ve bu süreçte oluşan ulusal mutabakatı takdirle karşıladığını belirten Fadlullah, toplumsal barışın kalıcılığı konusundaki şüphelerini paylaştı.

Ziyaretin etkilerinin sınırlı kalabileceği uyarısında bulunan Fadlullah, "Tüm yaşananların, bu ülkede alıştığımız nezaket gösterileri çerçevesinde kalmasından ve ziyaretin bitimiyle etkisinin sona ermesinden endişe ediyorum" diye konuştu.

Lübnanlıların ziyaret sonrasında yeniden "mezhep, tarikat ve siyasi mevzilerinin arkasına saklanabileceğini" ifade eden Fadlullah, ülkede zaman zaman yükselen gergin ve kışkırtıcı söylemlerin tekrar hakim olabileceğine dikkat çekti.

Konuşmasının önemli bir bölümünü "emanet" kavramına ayıran Fadlullah, bu ahlaki değerin Lübnan’daki yönetim krizindeki yansımalarını analiz etti.

Emanetin toplumsal sermayenin temeli olduğunu vurgulayan Fadlullah, kamu mallarının korunmasının tüm toplumun sorumluluğunda olduğunu hatırlattı.

Bazı kesimlerin kamu mallarını "sahipsiz mal" olarak görerek istismar ettiğini belirten Fadlullah, "Bu kişiler, söz konusu malların tüm topluma ait olduğunu ve bunlara yapılan saldırının toplumun her ferdine yapılmış bir saldırı olduğunu göz ardı ediyor" dedi.

Ülkedeki kaos, yolsuzluk ve dış müdahalelerin temelinde sorumluluk bilincinin eksikliği yattığını savunan Fadlullah, yöneticilerin dar şahsi çıkarlarını vatanın ve toplumun çıkarlarının önüne koyduğunu ifade etti.

Fadlullah, devlet yönetimindeki liyakatsizliğe sert tepki göstererek şunları söyledi:

"Bu ülkedeki sorunumuz, sorumluluk makamlarını işgal edenlerin çoğunun bu mevkileri özel mülkleri gibi görmesidir. Kamu malını, üzerinde tasarruf hakkına sahip oldukları özel paraları gibi harcıyorlar."

Atamaların liyakat, dürüstlük ve yetkinlik yerine siyasi liderlere veya partilere sadakat üzerinden yapıldığını belirten Fadlullah, bu durumun yolsuzluğa, israfa ve devletin vatandaşlarına karşı sorumluluklarını yerine getirememesine neden olduğunu vurguladı.