İhab Hammade, Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci’yi ülkeyi temsil etmekten uzak, toplumsal dengeleri ve devletin itibarını zedeleyen bir çizgide hareket etmekle suçlayarak, bu tutumun Lübnan’ın çıkarlarına hizmet edip etmediğini sorguladı.
YDH- Lübnan Parlamentosu'ndan Direnişe Vefa İttifakı Milletvekili İhab Hammade, Salı günü el-Meyadin'e yaptığı açıklamada, Hizbullah ile Mısır Büyükelçiliği arasında gündeme gelen temaslara, Lübnan’daki ateşkes anlaşmasına ve ülkenin iç siyasal tartışmalarına ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.
Hammade, kendisine yöneltilen soruya yanıt verirken, söz konusu temasların resmî bir girişim, hazırlanmış bir çalışma belgesi ya da Mısır tarafından sunulmuş somut bir öneri çerçevesinde gerçekleşmediğini ifade etti.
Bu temasların daha çok bir sorgulama, karşılıklı görüş alışverişi ve sohbet düzeyinde kaldığını belirtti.
Hizbullah’ın bu başlıklardaki tutumunun zaten açık olduğunu vurgulayan Hammade, partinin görüşlerinin liderliğin konuşmalarında, özellikle de Genel Sekreter Şeyh Naim Kasım’ın açıklamalarında net biçimde ortaya konduğunu söyledi.
Söz konusu konuşmalarda her meselenin, gündemin gerektirdiği ölçüde ayrıntılı şekilde ele alındığını kaydetti.
Herhangi bir girişimin hayata geçirilmesi durumunda bunun Lübnan devleti üzerinden yürütüleceğini ifade eden Hammade, devletin tüm toplumsal ve siyasal bileşenleri temsil ettiğini, Hizbullah ile devlet mekanizması arasındaki ilişkinin de bu çerçevede açık ve işlevsel olduğunu vurguladı.
Bu yaklaşımın hiçbir ülkeye kapı kapatmak anlamına gelmediğinin altını çizen Hammade, başta Arap ülkeleri olmak üzere hiçbir tarafa karşı dışlayıcı bir tutum içinde olmadıklarını söyledi.
Hizbullah’ın, egemenlik ilkesine ve herkesin bildiği meşru haklara dayanan her türlü ciddi girişime açık olduğunu, bu tür önerileri memnuniyetle karşılayacaklarını dile getirdi.
Hizbullah’ın Kahire’ye gitmesi ihtimaline ilişkin bir soruya da değinen Hammade, Filistin direnişiyle bağlantılı olarak daha önce yaşanan temasları hatırlattı.
Bu çerçevede, Mısır’da bir araya gelinmesine yönelik bir davetin gündeme gelebileceğini düşündüğünü ifade etti.
Lübnan’daki ateşkes anlaşmasına ilişkin değerlendirmesinde ise Hammade, bu sürecin diplomatik çabaların ürünü olarak değil, sahadaki güç dengelerinin ve çatışmanın yarattığı fiilî sonuçların bir yansıması olarak ortaya çıktığını söyledi.
İsrail'in Lübnan’ı işgal etmenin ve Beyrut’a ulaşmanın “çocuk oyuncağı” olacağına inanması hâlinde, bunu gerçekleştirmek için bir an bile tereddüt etmeyeceğini belirten Hammade, direnişin her türlü kara savaşına hazır olduğunu ve bunu açıkça ilan ettiğini ifade etti.
Bu değerlendirmelerin, İsrail kamuoyunun da yakından bildiği gerçeklere dayandığını dile getirdi.
Hammade, konuşmasının bu bölümünde şu ifadeleri kullandı:
“Biz zaferimizden her zaman eminiz. Hiç kimse bu milleti yenemeyecek. Biz bu toprağın insanlarıyız, hakikatin tarafıyız ve sonunda kazanacağız.”
Direnişin silahlarına yönelik tartışmalara da değinen Hammade, bu silahların geri çekilmesinin ya da dondurulmasının söz konusu olmadığını vurguladı.
Ateşkes anlaşmasının uygulanması sürecinde bu meselenin, ulusal savunma stratejisi çerçevesinde ele alınacağını belirtti.
Amerika Birleşik Devletleri’nin verdiği sözlerden geri adım attığını savunan Hammade, ülkenin tamamının hedef hâline getirildiğini söyledi.
Buna karşın Hizbullah’ın ve Lübnan direnişinin, kendisini ve varlığını koruma konusunda uzun ve köklü bir geçmişe sahip olduğunu hatırlattı.
Hammade, Hizbullah’ın Lübnan’da istikrar sağlayıcı temel unsurlardan biri olduğunu ifade ederken, ülkede partinin çevresinde, düşmanca bir atmosferden tam anlamıyla hasmane bir çizgiye savrulan bir grubun da bulunduğunu dile getirdi.
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci'ye yönelik eleştirilerinde ise Hammade, Recci'yi devlete zarar veren açıklamalara ve benzer tutumlara son vermeye çağırdı.
Lübnan Dışişleri Bakanlığı tarihinde, bu düzeyde bir makamın bu şekilde temsil edilmesinin utanç verici olduğunu söyledi.
Hammade, Recci'nin Lübnan’ı temsil etmediğini, hatta Lübnan halkının yarısını dahi yansıtmadığını belirtti.
Aksine, kötü niyetle hareket ettiğini, insanların ilişkilerini ve bağlılıklarını yok saydığını ifade eden Hammade, sözlerini şu soruyla tamamladı:
“Bu tutum gerçekten Lübnan’ın çıkarına mı?”