Ruhani’nin içeriye ve dışarıya 100. gün mesajı

Yaptırımların etkisini inkar etmemekle birlikte İran’daki ekonomik sorunların geçmişte uygulanan yanlış ekonomi politikalardan kaynaklandığını belirten Ruhani, 100. gününde hem içerideki hem de dışarıdaki muhaliflerine mesaj verdi.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 21 Kasım’da iktidarının 100. günü münasebetiyle bir rapor yayımladı.  

18 sayfalık rapor[1], sadece 100 günlük icraatın halka anlatılması bakımından değil, hükümet tanımı ve sorumluluklarına ilişkin sunduğu perspektif bakımından da önem taşıyordu.

Raporda hükümeti, “halka hizmet ve varlık sebebi halkın hayat kalitesini yükseltmek olan organ” olarak tanımlayan Ruhani, belirli aralıklarla bu tür raporları sunmaya devam edeceklerini belirterek hükümetin ‘halka hesap verme’ sorumluluğunu vurguluyor.

Raporla ulaşılması öngörülen dört hedeften en dikkat çekici olanı: “Halkla ortak değerlendirmelere ve öngörülere ulaşmak.”

Bugünlerde İran halkıyla hükümetinin ortak bir değerlendirme ve öngörüye ulaşmasını gerekli kılan en önemli gelişmelerden birisi hiç kuşkusuz 5+1 grubuyla yapılan nükleer müzakereler.

Ruhani, raporun giriş bölümünden hemen sonra 11. hükümetin 5+1 grubuyla yaptığı müzakerelere ilişkin yapılan bazı değerlendirmelere ve dile getirilen bazı çekincelere işaret ediyor.

Müzakerelerin Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar sebebiyle başladığına ilişkin bir değerlendirmenin bulunduğuna işaret eden Ruhani, bu değerlendirmeden hareketle içeride “bu şartlar altında müzakere başlatılması yaptırımların etkili olduğunun kabul edilmesi anlamına gelir; bu da İran’ın müzakerelerdeki pazarlık gücünü zayıflatır” çekincesinin dile getirildiğini söylüyor.

Yunanistan ve ABD’de yaşanan ekonomik sorunlara işaret eden ve hiçbir ülkenin kendi iç sorunlarını başkalarına bağlayarak açıklayamayacağını belirten Ruhani, yaptırımların olumsuz etkisini inkar etmemekle birlikte İran’da yaşanan ekonomik sorunların büyük bir kısmının yaptırımlardan değil, yanlış ekonomi yönetiminden kaynaklandığını vurguluyor.

Önceki ekonomi politikaları sebebiyle “yaptırımlar olmasaydı bile ekonomik krizle karşı karşıya kalırdık; eğer politikayı ıslah etmezsek yaptırımlar kaldırılsa bile sorunların büyük bir kısmı olduğu gibi kalır” diyor.

Devralınan miras

Raporda 2009-2013 döneminde, işsizlik, ekonomik durgunluk ve enflasyon gibi ciddi ekonomik ve toplumsal sorunlara neden olan politikalara değiniliyor; petrol, tarım ve sanayi alanlarına ilişkin rakamlar veriliyor ve uygulanan politikaların yanlışlığına ve programsızlığına işaret ediliyor.

Ruhani’nin, katıldığı bir televizyon programında[2] raporun ayrıntılarına ilişkin verdiği bazı rakamlar devraldığı ekonomik mirası yansıtması bakımından oldukça çarpıcı.    

Görevi resmen devralmadan birkaç gün önce gün talep ettiği raporlar içerisinde kendisini en çok endişelendiren hususun temel ihtiyaç maddeleri ile ilgili stoklar olduğunu belirten Ruhani, sadece buğday stoku açısından bile nasıl kaygı verici bir manzara ile karşı karşıya bulunduklarını “bir ildeki silolarda sadece 3 günlük buğday stoku kaldığını öğrendim” ifadesiyle açıkladı.

Bir önceki hükümet döneminde hazırlanan bütçeye göre aylık 17500 milyar Tümen bulunması gerekirken göreve başladığı gün 1280 milyar Tümen bulunduğunu belirten Ruhani, sadece maaş ödemeleri için 7500 milyar Tümene ihtiyaç olmasına rağmen hazinede maaş ödemeleri için sadece 2870 milyar tümen kaldığını öğrendiğini belirterek içi boşaltılmış bir hazine devraldığını söyledi.

Göreve geldiği gün yüzde 40’ın üstünde bir enflasyon devraldığını belirten Ruhani, 1979’daki devrim sürecinin olağanüstü şartları hariç olmak üzere bu enflasyon rakamının ülkenin son 50 yılında benzersiz olduğunu ifade etti.

Ruhani, 8 yıllık Ahmedinejad döneminin İran tarihinin en zengin; ama en borçlu hükümeti olduğunu da şu rakamlarla açıkladı.

“Geçen 8 yıllık dönemde petrol gelirimiz 600 milyar dolardı. Bu, petrol geliri bakımından eşsiz bir dönemdi, ayrıca diğer gelirlerle birlikte toplam gelir 750 milyar Dolardı.”

Ruhani’nin, hükümeti devraldığı gün teslim aldığı borç yüküne ilişkin rakamları da şöyle: Bankalara olan borç 74 trilyon Tümen, Sosyal güvenlik kurumu ve emekli sandığına olan borç 60 trilyon Tümen, özel sektöre ve müteahhitlere olan borç ise 55 trilyon Tümen.

Ahmedinejad’ın ‘her ilde bakanlar kurulu’ sloganıyla gittiği illerde verdiği yatırım vaatlerine ilişkin rakamlar da oldukça çarpıcı.

8 yılda gittiği illerde 211 trilyon Tümen yatırım vaadinde bulunan Ahmedinejad hükümetinin vaatlerinin yalnızca yüzde 32’sini yerine getirdiğini belirten Ruhani, kendi hükümetinin aynı gelir ve imkanlara sahip olması durumunda bile önceki hükümetlerin vaatlerini gerçekleştirebilmesi için 16 yıl süreye ihtiyacı olduğunu ifade etti.

Ruhani’nin bir gazetecinin “peki ülke tarihinde böylesine bir enflasyon yaşanmasına sebep olan faktör neydi?” şeklindeki sorusuna verdiği örnek önceki hükümeti programsızlıkla suçlamasını haklı gösterir nitelikteydi.  

Önceki hükümetin herkesi ev sahibi yapmayı öngören “Mehr konutları” projesini kendisinin de desteklediğini; ancak uyguladığı yöntemin yanlış olduğunu belirten Ruhani, önceki hükümetin bu konutlar için bankalardan 43 trilyon Tümen borç adlığını belirterek bu astronomik miktardaki paranın merkez bankasından topluma aktarılmasının enflasyonun yükselmesine olan etkisine dikkat çekti.

Mevcut ekonomi tablosu ve Ruhani’nin müzakere mantığı

Ruhani’nin 18 sayfalık 100 günlük raporunda yer alan İran’daki mevcut ekonomik tabloya ve öngördüğü hedeflere yönelik veriler elbette bu kadarla sınırlı değil. Ancak rapordan aktarılan bu özet veriler bile İran’daki ekonomik krizin en az yaptırımlar kadar geçen 8 yılda uygulanan popülist ve programsız politikalardan kaynaklandığını gösterir nitelikte.

İran’ın uygulanan yaptırımlar sebebiyle nükleer konuda müzakere masasına oturduğu yönündeki değerlendirme, İsrail’i ve ABD’deki bazı çevreleri, “İran yaptırımlar sayesinde köşeye sıkışmışken nükleer programından tamamen vazgeçinceye kadar yaptırımların arttırılarak sürdürülmesi gerekir” sonucuna götürüyor.

Ruhani’nin İran içindeki muhalifleri de aynı değerlendirme ile “biz mevcut şartlarda müzakere yaparak yaptırımların etkili olduğunu kabul etmiş ve pazarlık gücümüzü kaybetmiş oluyoruz, bu müzakere süreci bizi teslim olma noktasına götürür” yargısıyla müzakere sürecine karşı çıkıyor.

Yaptırımların etkisini inkar etmemekle birlikte İran’daki ekonomik sorunların geçmişte uygulanan yanlış ekonomi politikalardan kaynaklandığını belirten Ruhani ise hem içerideki hem de dışarıdaki muhaliflerine şu mesajı veriyor:

“Biz yaşadığımız ekonomik sorunlardan dolayı nükleer meselede teslim bayrağı çekmiyoruz. Ekonomik sorunların kötü yönetimden kaynaklanan kısmını düzelterek önceki çözümsüzlüğü sürdürebiliriz. Ancak bu çözümsüzlük, ‘kaybet-kaybet’ esasına kurulu bir oyundur; biz ise ‘kazan-kazan’ esasına dayalı yeni bir süreç başlatmak istiyoruz.”

 



[1]İran Cumhurbaşkanlığı resmi sitesi. 21 Kasım 2013. گزارش 100 روزه رییس جمهور به مردم  http://president.ir/att/eghtesad.pdf

[2 Ayende. 30 Kasım 2013. گزارش صد روزه:دولت را در بدترین شرایط رکورد و تورم 50 سال اخیر گرفتیم، قول پایان رویکرد امنیتی در فرهنگ

]http://ayandehonline.com/?a=content.id&id=6916

 



Makaleler

Güncel