Kamışlı'da SDG eliyle sürdürülen çocuk istismarı

img
Kamışlı'da SDG eliyle sürdürülen çocuk istismarı YDH

Gazeteci Sara Salloum, el-Meyadin'deki makalesinde, SDG ve PYD militanları tarafından istismar edilen çocukların ailelerinin mağduriyetini dile getiriyor.




YDH- Lübnan merkezli el-Meyadin'de ''SDF militias continue to kidnap, recruit children amid absence of any UN response'' başlıklı araştırmanın yazarı Suriye odaklı haberler yapan gazeteci Sara Salloum, Suriye'nin kuzeydoğusundaki çocukların Suriye Demokratik Güçleri milisleri tarafından kaçırılıp silah altına alınmasının kontrolsüz bir şekilde devam etmesini ve Birleşmiş Milletler'in bu duruma hiç müdahale etmemesini gündeme getiriyor.

Her hafta Haseke vilayetinde SDG askeri üssü önünde toplanan ve “Demokratik Birlik Partisi” ile bağlantılı “Devrimci Gençlik” grubu tarafından alıkonulan ve askere alınan gençlerinin geri dönmesi için çağrıda bulunan yerel halkın görüntüleri ortaya çıkıyor.

Sözde, Kürt ''özerk yönetimi'' denetiminde olan Kürdistan İşçi Partisi, Suriye'nin kuzeydoğusunda, Halep'in bazı bölgelerinde ve Münbiç'te etkisi hala tartışılagelen bir faaliyet gösteriyor.

İki yıl içinde SDG milisleri tarafından silah altına alınan çocukların oranı %80 arttı

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, geçtiğimiz yılın sonunda BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu raporda, Suriye'de yaşları 9 ila 17 arasında değişen toplam 2 bin 990 çocuğun silah altına alındığını ve bunların 829'unun SDG milisleri tarafından silah altına alındığını vurguladı.

Raporda SDG milislerinin 2019 yılında Birleşmiş Milletler ile bir anlaşma imzalayarak 18 yaşın altındaki kişileri silah altına almayı durdurmayı taahhüt ettiği vurgulanmıştır. Bu anlaşmaya rağmen, SDG ve PYD militanları tarafından silah altına alınan çocukların sayısı son iki yılda %80 oranında artmıştır.

SDG milisleri, “Çocuk Koruma Ofisi” aracılığıyla, zorla silah altına alınan çocukların ailelerinden şikâyet aldıklarını birçok kez kabul etti. Ofisin son verileri, 2021 yılında reşit olmayan çocukların aileleri tarafından 106 şikayette bulunulduğunu ve bunun sonucunda 36 çocuğun geri döndüğünü ortaya koydu.

Bu kesin kabule rağmen ve zorla silah altına alınan çocukların sayısının arttığı bir dönemde, SDG milisleri tarafından kontrol edilen bölgelerde çalışan uluslararası kuruluşlar henüz hiçbir şey yapmadı.

''Kızımın yalan bir dava uğruna ölmesini istemiyorum''

Takma isimle konuşan Bayan Balshen, el-Meyadin'e başından geçenleri anlattı:

"Çocuklarımızı kaçırıyorlar ve ardından herhangi bir protesto ya da gösteri düzenlememizi engelliyorlar. Ayrıca aktivistleri tutukluyorlar ve bizi dövüyorlar.Üç çocuğum var, ikisi erkek biri kız, 14 yaşında. Okuldan eve döndüğünde Devrimci Gençlik Örgütü üyeleri tarafından kaçırıldı. İlk dönemde kızım hakkında hiçbir şey bilmiyordum ama daha sonra kızımın uzak eğitim kamplarından birine gönderildiğini öğrendim; burada kızıma Kürdistan İşçi Partisi doktrinini öğretiyorlar ve silah kullanma eğitimi veriyorlar."

“Gençlik Kent Merkezi”, birçoğu sosyal medya siteleri aracılığıyla ayartılan reşit olmayanların ve askere alınmak üzere kaçırılan çocukların cezbedilmesi ve nakledilmesi için Kamışlı'nın göbeğinde ana karargâh olarak hizmet ediyor. Kadın konuşmasını şöyle sürdürüyor: 

“Çocuklarımız ergenlik çağında ve göz alıcı bir yaşam, lüks ve bağımsızlık iddialarıyla baştan çıkarılıyorlar ki onlara göre bu, ebeveyn kontrolünden ve her türlü dini kontrolden kurtulma özgürlüğünden başka bir şey değil. Çocuğumun, Facebook'ta bir grup kızla birlikte çekilmiş fotoğraflarını bulduğumda kelimenin tam anlamıyla çıldırdım. Şöyle yazıyordu: “Savaş kadar güçlü, barış kadar nazik.”

Kırk yaşındaki kadının yüzünden yaşlar süzülüyor. 

Bayan Balshen konuşmaya devam ediyor: “Kızımın yalan bir dava uğruna ölmesini istemiyorum. Onun resmini bir mezar taşında görmek istemiyorum."

'Sadece kızımı görmek istiyorum'

Ümmü Muhammed, Anneler Günü'nün kızı Tala'nın aniden ortadan kaybolmasından önce onunla geçireceği son gün olacağını bilmiyordu. 

Kırk yaşındaki kadın yaşadıklarını el-Meyadin'e İngilizce olarak anlattı:

"Kızım bana hiçbir şeyden bahsetmedi. Eve gelmeyince, eşim vefat ettiği için kardeşlerimden yardım istedim. Arkadaşlarına ve Devrimci Gençlik merkezlerine sorduk ama hiçbir cevap alamadık. Daha sonra, Anneler Günü etkinliklerine katılma bahanesiyle iki kız tarafından Kamışlı şehrine götürüldüğünü öğrendik. Daha sonra el-Malikiye'deki bir kampa götürüldü ve burada diğer çocuklarla birlikte kaçmalarını önlemek için yoğun koruma altında tutuluyor."

Ümmü Muhammed kızı hakkında medyaya konuştuğu için çok sayıda tehdit ve baskıyla karşılaştı ancak kızını tekrar görene kadar devam etmeye kararlı. Konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"Benim tek istediğim kızımı görmek ve onu ziyaret etmek. Bırakın istediği yere gitsin ama bu şekilde saklanmasın. Bunu kabul edemem."

Çeviri: YDH


 

 



Makaleler

Güncel