CNN, ABD’nin Haziran ayında İsrail-İran savaşı sırasında THAAD füze savunma sistemine ait stoklarının yaklaşık %25’ini tükettiğini ve bunun, ülkenin füze savunma kapasitesinde ciddi bir zafiyeti ortaya koyduğunu bildirdi.

YDH- CNN’in haberine göre, Amerika Birleşik Devletleri, Haziran ayında İsrail’in İran’a karşı yürüttüğü 12 günlük savaş sırasında, gelişmiş THAAD (Yüksek İrtifa Alan Savunması) füze önleyicilerinin yaklaşık dörtte birini tüketti. Operasyona aşina iki kaynağa dayandırılan haberde, füzelerin “üretim hızını büyük ölçüde aşan” bir tempoyla kullanıldığı bildirildi.
Kaynaklara göre, ABD kuvvetleri Tahran’ın balistik füze saldırılarına karşılık olarak 100 ila 150 arasında THAAD önleyici ateşledi. Bu, ABD’nin bu ileri düzey hava savunma sistemi envanterinin “kayda değer bir kısmına” tekabül ediyor. ABD ordusunun yedi THAAD sistemi bulunduğu ve bunların ikisinin savaş sırasında İsrail’e konuşlandırıldığı belirtildi.
Söz konusu önleyicilerin bu kadar kısa sürede harcanması, ABD füze savunma ağında “ciddi bir zafiyet” olduğunu ortaya koyarken, Amerikan halkının İsrail’i savunmaya yönelik desteğinin tarihin en düşük seviyelerine indiği bir dönemde pahalı bir kaynağın tükenmesine yol açtı.
Eski ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri ve füze savunma uzmanları CNN’e verdikleri demeçte, önleyici stoklarının bu hızla azalmasının, “ABD’nin küresel güvenlik duruşu ve bu kritik savunma kaynaklarını hızla yenileme kapasitesi açısından endişe verici olduğunu” ifade etti.
Savunma Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçe tahminlerine göre, ABD geçen yıl yalnızca 11 yeni THAAD önleyici üretti ve bu mali yılda sadece 12 adet daha teslim alması bekleniyor.
Savaş sırasında kullanılan THAAD önleyicileri ve mevcut ABD füze savunma stoku hakkındaki sorulara yanıt veren Pentagon Basın Sözcüsü Kingsley Wilson, Amerikan kuvvetlerinin "her zaman küresel operasyonel hazırlığa sahip olduğunu" iddia etti.
CNN’in aktardığına göre, erken dönem istihbarat değerlendirmeleri, geçen ay İran’daki nükleer tesislere yönelik ABD saldırılarının ülkenin nükleer programının temel bileşenlerini yok etmediğini ve ilerlemeyi “yalnızca birkaç ay” geciktirdiğini ortaya koydu. Ancak ABD yönetimi bu değerlendirmeleri reddetti.
Bir savunma yetkilisi, operasyonel güvenlik gerekçesiyle mevcut THAAD stokları hakkında bilgi vermekten kaçınırken, Savunma Bakanlığı’nın “her türlü tehdide karşı yanıt vermeye hazır olduğunu” öne sürdü.
THAAD sistemlerinin bu denli kullanıldığı 12 günlük savaşa dair bilgi ilk kez The Wall Street Journal tarafından kamuoyuna duyurulmuştu.
Savaş boyunca THAAD sistemlerinin yoğun şekilde kullanılmasına rağmen, CNN’in sahadan elde ettiği video ve açık kaynak analizlerine göre, onlarca İran füzesinin İsrail’e ulaştığı ve hedefleri vurduğu bildirildi.
THAAD sistemi, kısa, orta ve orta-uzun menzilli balistik füzeleri atmosfer içinde ve dışında, uçuşlarının son safhasında imha etmek için tasarlanmış mobil bir sistem. Her bataryada 95 Amerikan askeri görev yapıyor; sistem altı lançer ve 48 önleyici ile donatılıyor. Önleyiciler Lockheed Martin tarafından üretiliyor ve 2025 Füze Savunma Ajansı bütçesine göre birim maliyeti yaklaşık 12,7 milyon dolar.
2026 yılı bütçe tahminlerine göre ABD, gelecek yıl 37 THAAD önleyici daha satın almayı planlıyor. Bu alım, Başkan Donald Trump’ın defalarca “büyük ve güzel tasarı” olarak nitelendirdiği ek bütçe paketinden kısmen finanse edilecek.
Bir savunma yetkilisi CNN’e yaptığı açıklamada, 2026 bütçesinin “savunma sanayii temelli tedarik zinciri iyileştirmeleri” için 1,3 milyar dolar ve füze ile mühimmat üretiminin artırılması için 2,5 milyar dolar ek fon içerdiğini söyledi. Yetkili, “Bakanlığın rolü, başkana her senaryo için en iyi askeri seçenekleri sağlamaktır ve tüm seçenekler masada kalmaya devam ediyor.” dedi.
Ancak uzmanlar ve eski savunma yetkilileri, THAAD stoklarının tükenmesinin “ciddi bir sorun” olduğunu ifade etti. CNN’e konuşan bir füze savunma uzmanı, “İsrail’in savunulması için gösterilen bağlılık önemli. Ancak THAAD gibi kaynakların bu denli harcanması sürdürülebilir değil.” diyerek kaygılarını dile getirdi.
İsmini vermek istemeyen emekli kıdemli bir ABD Kara Kuvvetleri subayı, ABD kuvvetlerinin İsrail’deki operasyonlarda THAAD önleyicilerin yaklaşık yüzde “25’ini” kullandığını söyledi. Aynı kaynak, Savunma Bakanlığı’nın kritik mühimmat stoklarını savaş zamanına uygun seviyelere çıkarmak ve yıllık üretim kapasitesini ciddi şekilde artırmak için harekete geçtiğini belirtti.
Dört eski üst düzey Savunma Bakanlığı yetkilisi, THAAD stoklarıyla ilgili “endişelerin” 12 günlük savaştan önce de mevcut olduğunu, özellikle Çin’e karşı caydırıcılıkta önemli rol oynayan ileri düzey önleyici sistemlerin kritik seviyelerde olduğuna dikkat çekti.
Geçmişte görev yapmış bir yetkili, “Hazırlık seviyelerinin ne kadar düşük olduğunu görünce şaşırdım. Stoklar azalıyor. Daha fazlasına ihtiyacımız var ve bu önleyicilerin daha hızlı üretilmesi gerekiyor.” dedi.
Eski Biden yönetimi yetkililerinden biri ise, füze savunma sistemlerine ilişkin bu tür endişelerin hem Biden hem de mevcut Trump yönetimi döneminde devam ettiğini vurguladı.
Mara Karlin, Biden yönetimi döneminde Savunma Bakanlığı Strateji, Planlar ve Yeteneklerden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapmıştı. Karlin, “Hava savunması şu anda tüm büyük sahnelerde önemli. Ama yeterli sistem yok. Yeterli önleyici yok. Yeterli üretim yok. Yeterli insan kaynağı yok.” dedi.
Üretici firma Lockheed Martin’e göre, dünya genelinde aktif olarak görev yapan dokuz THAAD bataryası bulunuyor. Bunların yedisi ABD ordusuna ait ve 2025 yılına kadar sekizinci bir bataryanın daha aktif hale getirilmesi planlanıyor. 2019 verilerine göre, bu sistemlerin beşi Teksas’taki üslerde, biri Guam’da ve biri Güney Kore’de konuşluydu. Pentagon, geçen yıl bu bataryalardan ikisini “İsrail’i korumak amacıyla” Ortadoğu’ya konuşlandırdı.
Diğer iki batarya ise Birleşik Arap Emirlikleri’ne teslim edildi ve burada Ensarullah’ın balistik füze saldırılarına karşı kullanıldı.
İran’ın 500’den fazla uzun menzilli balistik füze ateşlediği ve bunların yüzde 86’sının İsrail ve ABD savunma sistemlerince etkisiz hale getirildiği iddia edildi. Ancak 36 İran füzesinin yerleşim alanlarına isabet ettiği açıklandı.
Tel Aviv gibi büyük şehirlerde ciddi yıkım yaşandı, apartman blokları yerle bir oldu, hassas askeri bölgeler hedef alındı, enerji şebekeleri zarar gördü ve 29 kişi öldü. İsrail Vergi İdaresi, savaşın ülkeye en az 1,8 milyar dolara mal olacağını tahmin etti.
Washington merkezli Jewish Institute for National Security of America /Amerika Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü (JINSA) tarafından yapılan bir analizde, THAAD sistemlerinin İsrail’in Arrow-2 ve Arrow-3 sistemleriyle birlikte İran’ın 574 füzesinden 201’ini imha ettiği, 57’sinin ise yerleşim bölgelerine isabet ettiği belirtildi. THAAD sistemlerinin bu önlemelerin yaklaşık yarısını gerçekleştirdiği kaydedilerek, İsrail’in Arrow stokunun “yetersiz kaldığı” vurgulandı. İran’ın fırlattığı füzeler, Demir Kubbe’nin kapsama alanından daha uzun menzile sahipti.
Raporun yazarı Ari Cicurel, mevcut üretim hızında THAAD ve benzeri önleyici stoklarının yeniden inşasının 3 ila 8 yıl sürebileceğini tahmin etti. Savaş uzadıkça İran’ın füzelerinin daha fazla hedefi vurduğu, ilk hafta savunmayı aşan füze oranı %8 iken, ikinci hafta bu oranın %16’ya, son gün ise %25’e çıktığı belirtildi.
İran’ın daha gelişmiş ve çoklu başlık taşıyan füzeleri savaşın ilerleyen safhalarında kullanmaya başladığı, bu nedenle savunma sistemlerinin doygunluğa ulaştığı değerlendirildi.
James Martin Silahsızlanma Araştırmaları Merkezi’nden Sam Lair, sosyal medyada yer alan görüntüler üzerinden yaptığı analizde 82 gelişmiş önleyici fırlatımını tespit ettiğini, bunlardan 39’unun THAAD olduğunu belirtti.
Hamburg Üniversitesi Barış Araştırmaları Enstitüsü’nden Timur Kadyshev, “Bu savaş, THAAD sistemlerinin büyük ölçekli ilk ciddi kullanımını temsil etti.” dedi. Kadyshev, İsrail’in İran füzelerine karşı ABD yardımıyla “görece başarılı olduğunu ancak bunun yüksek bir maliyeti olduğunu” vurguladı.
Uzmanlar, özellikle “Çin tehdidine” karşı caydırıcılık açısından kritik öneme sahip THAAD sistemlerinin azalmasının, Hint-Pasifik bölgesinde “daha büyük bir sorun” oluşturduğunu ifade etti. Royal United Services Institute’tan Sidharth Kaushal, “Son iki yılda Ortadoğu’da harcanan ABD kabiliyetleri, Çin karşısında savunma endüstrisinin yeniden üretmekte zorlanacağı kapasite kayıplarına yol açtı.” dedi.
Eski bir Biden dönemi savunma yetkilisi, “Tanrı korusun, Pasifik’te bir çatışma çıkarsa, füze kapasitemiz çok zorlanır. Askeriyemizin ihtiyaç duyduğu mühimmat stokları kritik seviyede olur.” şeklinde uyarıda bulundu.
Defense Priorities kuruluşundan Jennifer Kavanagh ise “Seçimler yapılmalı. Biden yönetimi bu tercihleri düşünmeliydi ama savaşın erken safhalarında görmezden gelindi. Stoklar yeterince doluydu. Ama Trump yönetimi artık bu dengelemeleri görmezden gelemez.” dedi.