YDH-Bilal el-Hasan, Suudi Şarku’l- Evsat gazetesinde yazdığı yazısında FKÖ, Liderlerini ABD ile birlikte hareket etmekten vazgeçmeye ve “Arap ümmeti”ne dönmeye çağırıyor. Yazarın bahsini ettiği “Arap Ümmeti”nin kimlerle birlikte hareket ettiği sorusuna da dikkat çekerek sizleri yazıyla baş başa bırakıyoruz.
YDH-Bilal el-Hasan, Suudi Şarku’l- Evsat gazetesinde yazdığı yazısında FKÖ, Liderlerini ABD ile birlikte hareket etmekten vazgeçmeye ve “Arap ümmeti”ne dönmeye çağırıyor. Yazarın bahsini ettiği “Arap Ümmeti”nin kimlerle birlikte hareket ettiği sorusuna da dikkat çekerek sizleri yazıyla baş başa bırakıyoruz.
Cenevre Anlaşması’na imza atmasıyla ve ılımlılığıyla meşhur, Filistin ve İsrail arasında sürdürülen görüşmelerin sorumlularından biri olan ve kötü bir şöhreti bulunan Yasir Abdurrabih'in İsrail'in barış görüşmelerini savsaklamasına ve başta Kudüs olmak üzere Filistin arazilerini gasp ederek, yeni yerleşim birimleri oluşturmasına tepki olarak, Filistin'in Kasova örneğinde görüldüğü üzere tek taraflı bağımsızlığını ilan etmesi yönündeki çağrıları sağlam temelli değildir.
Eğer Kosova hadisesi yeni önerinin salahiyetinin kaynağı ise bu neden Filistin’in kendisi olamıyor? Burada bilenlere ve bilmeyenlere hatırlatmak istiyoruz ki; Filistin kurtuluş örgütü 1988 de Cezayir'de 'Bağımsızlık bildirisi' ile Filistin devletinin kurulduğunu ilan etti.
Ardından Yaser Arafat yeni kurulan devletin başkanı seçildi ve alınan bu kararın ardından birçok dost devlet Filistin devletinin bağımsızlığını tanıdı. Akabinde Filistin Kurtuluş Örgütü’nün büroları elçiliklere çevrildi ve Filistin Kurtuluş Örgütü Siyasi Büro Başkanı Faruk Kuddumi yeni kurulan devletin dış işleri bakanlığına getiril ve Filistin devletini tanıyan devletlere elçi, sadece FKÖ'yü tanıyan devletlere ise siyasi büro başkanı atama yetkisi kendisine verildi.
Bu duruma istinaden Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat 2008’de Camp David görüşmelerine gitti. Camp David görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Yaser Arafat bağımsız Filistin devletinin tanınması için dünya turuna çıktı, tabi ABD de adım adım onu takip etti.
Yaşanan bu sıcak rekabetin ardından Yaser Arafat durumunu sağlamlaştırmak için yeterli çoğunluğu sağlayamadan hazin olarak ülkesine Ramallah'a döndü ve ülkesinde üçüncü halk intifadasını beklemeye başladı.
Bütün bunların ışığında Yasir Abdurrabih, Filistin hükümeti Yaser Arafat'ın yaptığı gibi tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmelidir, deseydi; Filistin siyasi geleneğine daha uygun, Yaser Arafat'ın da onaylayacağı ve meşruiyeti Kosova'dan daha fazla olan bir iş yapmış olurdu.
Yaser Arafat'ın vefatından sonra, onun bulunduğu Filistin Kurtuluş Örgütü Başkanlığı ve Filistin devlet başkanlığı koltuğu boş kalmıştır; zira ondan sonra o koltuğa oturan yoldaşları hem bozulmuş hem de cehalete duçar olmuşlardır. Ve şimdi kendi bağımsızlıklarına Kosova'dan meşruiyet aramakla meşguller. Zira resmi merasimden öteye gitmeyen Filistin yönetimini destekleyen Filistin Kurtuluş Örgütü meşruiyeti sağlama salahiyetini kaybetmiştir.
Yasir Abdurrabih'in bu davranışı onun öne çıkan ılımlılığına pek uygun değildir. Mahmud Abbas da onun bu girişimini sıcak karşılamamıştır. Zira Abbas, İsrail ile barış görüşmelerinin 2008 yılı sonuna kadar devam edeceğini ve ABD Başkanı George Bush ile ittifakının da buna paralel olarak 2008 yılı sonuna kadar devam edeceğini ilan etti ve George Bush'un Annapolis’te kendisine verdiği sözü tutması gerektiğini eğer İsrail ile barış görüşmeleri çıkmaza girerse Arap ümmetine dönüp münasip bir karar alacağını söyledi.
Shakspeare oyununa dönen bu ateşli barış görüşmeleri savunucularının hararetli açıklamaları üzerine konuşmayacağım; fakat şüphesiz takdire şayan olacak Arap ümmetine dönme işinin neden ertelendiği üzerinde durmak istiyorum.
Filistinli liderlerin çözüm yolunda bu kadar yavaş adım atmaları, Arapların bütün ısrarına rağmen Filistinli liderlerin Hamas ile uzlaşmaması, ABD ile aynı safta yer alarak Araplara kulak tıkayıp Hamas’la uzlaşmamaları nedendir acaba?
Yeniden Filistinli liderlerin neden Arap ümmetine dönme işini 2008 sonuna kadar uzattıklarını acaba bu uzatışın George Bush'un görev süresinin bitmesiyle mi alakalı olduğunu sormak istiyorum.
Şimdiye kadar yardım isteyen hep Filistin olmuştur; fakat şimdi Araplar yardım elini Filistinliler için uzatmıştır. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el-Faysal Arjantin'in başkentinde toplanan Arap ve Latin Amerika Dış İşleri Bakanları ortak toplantısında, Filistinlilerin eğer İsrail ile görüşmelerinden bir sonuç alamazlarsa tekliflerine açık olduklarını belirtmiştir.
Aynı toplantıda Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa’nın, İsrail kendilerine uzatılan eli geri çevirmiştir demesi Filistinli liderler için Arap ümmetine dönme noktasında iyi bir fırsattır. Arap ümmetinin bütün yetkililerinin belirttiği gibi İsrail Filistinlileri oyalamakta, bu sürede yerleşim birimleri kurup Filistin arazilerini gasp etmekte ve kan döküp suikastlar düzenlemektedir.
Eğer Filistinli liderler Arap ümmetine yönelirlerse belki kendilerini destekleyecek bir merci bulmuş olurlar ve bu kötü vaziyetten kurtulurlar. Fakat onlar, Araplara 2008 sonuna kadar bekleyin diyerek ABD ile birlikte iken sizinle birlikte olamam demek istemektedir.
Araplara İsrail ile görüşmeler çıkmaza girene kadar bekleyin demek, Araplardan uzak durmak ve Araplar karşısında ABD’nin elini kuvvetlendirmek pek akıllıca bir siyaset değildir.
Bu siyaset biçimi, Filistin liderlerini sabırlı ve acımasız tarih mahkemesi önüne çıkaracaktır.
Şarku’l- Evsat’tan çeviren: Emrah Kekilli
http://www.asharqalawsat.com/leader.asp?section=3&issueno=10680&article=459934