Lübnan'da Filistin sorunu

img
Lübnan'da Filistin sorunu YDH

YDH- Lübnan’da yayımlanan Daily Star gazetesi, Rami Khuri imzasıyla yayımladığı makalede yeni hükümetten Lübnan’da kronik bir hal almış olan Filistinliler sorununa el atmasını öneriyor.




YDH- Lübnan’da yayımlanan Daily Star gazetesi, Rami Khuri imzasıyla yayımladığı makalede yeni hükümetten Lübnan’da kronik bir hal almış olan Filistinliler sorununa el atmasını öneriyor.

Lübnan hükümeti ilk olarak, Lübnan’da uzun süredir çözüme kavuşturulamayan Filistinli mülteciler sorununa el atmalıdır. Şu günlerde çok şükür bu sorunun çözülebileceği yönünde umut ışıkları ufukta göründü.

Bu sorun geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca Ortadoğu’da en çok gürültü çıkaran taşlaşmış bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Şu anda içten içe kaynamakta olan ve patlamaya hazır hale gelen bu sorunu es geçmek tamamen sorumsuzluk olacaktır. Bununla birlikte bu uzun süren tartışmalı ve korku verici bu sorunu çözmek şu anda daha da mümkün görünüyor.

Bu meseleyi çözüme kavuşturmak için şartlar geçtiğimiz yıllarda birçok unsurun bir araya gelmesi dolayısıyla olgunlaşmıştı. Bunlardan en önemlisi Fuad Sinyora liderliğindeki Lübnan Hükümeti’nin 2005 yılında soruna yönelik geniş kapsamlı iki maddelik bir girişimde bulunmuş olmasıdır.

Bu iki maddeden ilki; ülkedeki çok kötü şartlar altında bulunun 12 Mülteci kampının yaşam şartlarının geliştirilmesi; ikincisi ise Filistin siyasi topluluğunu oluşturan topluluklar ile iletişime geçerek diyalog yoluna gitmek idi.

Hükümet bu amaca yönelik olarak Lübnan-Filistin Diyalog Komitesi oluşturdu ve komite birçok alanda çalışmaya başladı. Mülteci kamplarındaki kötü yaşam koşullarını iyileştirmek için 25 milyon Dolar tahsis edildi.

Filistin politik toplulukları ile diyalog başlatıldı. Yönetmelik değişiklikleri yapılarak Filistinlilere onlarca işte çalışma imkânı sağlandı. İllegal olan durumları düzeltilerek kendilerine yasal belge ya da kimlik kartı verildi.

Ancak süreç, birçok farklı nedenden dolayı kesintiye uğradı. Bunlar içerisinde Lübnan iç sisteminin 2006 savaşı sonrasında hantallaşması zikredilebilir. Bunun yanında Fethu’l- İslam Örgütünün zuhuru ile birlikte Nehru’l- Barid çatışmasının yaşanması zikredilebilir.

FKÖ 2008’de yayınladığı bildiride Lübnan’daki Filistinlilerin Lübnan egemenliğini tehdit eden hareketlere bulunduğu için her ne kadar Lübnan’dan özür de dilese şu ana kadar çözümü yarım kalan sorun için somut adımlar atılmadı.

Ancak şu anda şartlar bu sorunu çözmek için geçmişe nazar daha olgun durumda. Zira hem Filistinli hem de Lübnanlı taraflar, hem resmi hem de basın yayın aracılığı ile yaşanan sorunların ötesine geçme arzusunda olduklarının işaretlerini veriyorlar.

Zira taraflar iki tarafı da küçük düşüren bu kabul edilemez durumdan kurtulma arzusundalar. Bu nedenle süreç iki tarafın da en temel sorunu olan bu meseleyi ciddiyetle ele almayı gerektiriyor.

Lübnanlılar, Filistinlilerin Lübnan’da ilelebet yerleşip ekonominin bir kısmını da ellerine almalarını istemiyorlar. Ya da güvenlik sorunu olarak kalmalarını (Zira bazı kamplarda silahlı Filistinli guruplar hükümetin ulaşamayacağı yerlerde kontrolü ele almış durumdalar.) ya da Lübnan’ın egemenliğini tehdit etmelerini istemiyorlar.

Filistinliler ise mülteci de olsalar insan muamelesi görmek istiyorlar. İş sahibi olma hakkı, ev sahibi olma hakkı, en temel eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı talep ediyorlar.

Sadece bir güvenlik sorunu olarak görülmek yerine kendi ulusal travmaları gecene kadar şerefli bir hayat yaşamak istiyorlar.

Bu konudaki tartışmaların çoğu artık geçmişe atıf yapan karşılıklı ithamlara dönüştü. Belki de bu durum Filistinlilerin acıklı hikâyesi ve her iki tarafta duygusuz ve acımasız bir şeklide hareket eden unsurların varlığı nedeniyle anlaşılabilir.

Ancak bu gün çözüm birçok unsuru vücuda getirerek daha gerçekleştirilebilir hale getirilebilir. Nehru-l Barid Mülteci Kampı Filistinliler tarafından oluşturulan komiteler tarafından yeniden yapılandırılabilir.

Bu yapılırken elbette güvenlik Lübnan’ın elinde olacak. Yeni bir ilişki biçiminin geliştirilme arifesinde söylemden eyleme doğru bir geçiş sağlanabilir. Filistin-Lübnan diyalog komitesi Filistin’deki yaşam koşulları, mültecilerin statüsü ve iş olanakları konusunda durumun düzeltilmesi için bir an önce harekete geçebilir.

Eksik olarak devam eden iki unsur var. Bunlardan birisi; iki tarafında olumlu olarak yaptıkları açıklamaları hayata geçirmek için harekete geçmiyor olması. İkincisi; ciddi çözümlerin kendisinden sadır olabileceği teknik ve politik gurupların birlikte çalışabileceği bir durumun meydana getirilmemiş olması.

Görünüşe bakılırsa Filistinliler ve Lübnanlılar temel meselelerde ittifak etmiş durumdalar. İki taraf da kanunların üstünlüğü, Lübnan devletinin egemenlik hakları, Lübnan’daki bütün toplulukların güvenliği ve emniyeti, Lübnan’daki Filistinlilerin şeref ve onurunun muhafazası, Lübnan’daki Filistinlilerin varlığının normalleşerek ilelebet devam etmesinin kabul edilemezliği, Lübnan’daki Filistinlilerin bir gün Filistin’e geri dönecekleri gerçeği konularında müttefik.

Şu anda bu sorunun çözümü için çok müsait bir zamandayız bu nedenle hem Başbakan Saad El Hariri hem de FKÖ ve diğer Filistinli topluluklar bunu kabul edip harekete geçmelidir.

 

Çeviri: YDH

http://www.dailystar.com.lb/article.asp?edition_id=10&categ_id=5&article_id=108960