Gazeteci yazar Robert Inlakesh, ''Müslüman bir 'Che Guevara'ya dönüştü'' diyerek andığı Yahya Sinvar'ın şehadet tarzı üzerine kaleme aldığı makalesinde, direniş örgütlerinin suikastlar ve uzaktan savaş yöntemiyle dahi sarsılmayan kararlılıklarını ve İsrail'in terörist taktiklerle düzeltmeye çalıştığı imajının hiçbir seçeneği olmamasıyla daha da zedelenişini değerlendiriyor.
YDH- Press TV web sitesindeki Robert Inlakesh imzalı analize göre, Hamas lideri Yahya Sinvar'ın aktif çatışmalar sırasında şehit olmasının yarattığı ilk şokun ardından ortalık durulduğunda, rejimin Filistinli direniş liderini ölümsüzleştirdiği anlaşıldı.
İsrail rejimi ve Batılı rejimler, medya aygıtlarıyla birlikte karizmatik Hamas liderinin öldürülmesini kutlarken, bunu taktiksel bir zafer olarak sunmaya çalıştılar.
Sinvar'ın aniden savaşta öldüğü açıklandığında, ilk başta Tel Aviv'in eline stratejik inisiyatifi ele geçirmelerini ve bundan faydalanmalarını sağlayacak altın bir fırsat geçmiş gibi görünüyordu.
Bu fırsata rağmen, Sinvar'ın öldürülmesini çevreleyen propagandayı kötü idare ederek algı savaşını kaybettiler.
Yine de bu kaybı, kendileri için hakimiyet imajı yaratacak daha fazla saldırganlıkla telafi etmeleri hala mümkündü ancak Inlakesh, onların bu konuda bile başarısız olduklarını ifade ediyor.
ABD Başkanı Joe Biden açıklamasında hem kendi yönetimine hem de İsrail'in resmi propaganda söylemine bir darbe daha indirdi:
“7 Ekim katliamlarından kısa bir süre sonra Özel Harekat personeline ve istihbarat uzmanlarımıza, Gazze'de saklanan Sinvar ve diğer Hamas liderlerinin yerlerinin tespit edilmesi ve izlerinin sürülmesi için İsrailli meslektaşlarıyla birlikte çalışma talimatı verdim.”
Inlakesh'e göre, ABD'nin görev süresi dolan başkanı bu bilgiyi paylaşarak, İsrail'in Gazze'ye karşı yürüttüğü ve kendilerini Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) götüren soykırım savaşına doğrudan müdahil olduğunu itiraf etmekle kalmadı, aynı zamanda Washington ve Tel Aviv'in Sinvar'ın yerini bir yıldır tespit edemediğini de ifşa etti.
Sonuçta Sinvar bulunup öldürülemedi ve hatta İsrail ordusu cesedini inceleyene kadar onu öldürdüklerini bilmiyordu.
Inlakesh, son nefesine kadar direnen ve savaşarak şehit olan Sinvar'ın ''ölümü'' üzerine soykırımcı rejimlerin hesaplanmış bir propaganda anlatısı üretememesinin nedenini onun şehadet tarzı ile açıklıyor.
Sinvar bir yıldan uzun bir süre boyunca, yerini tespit etmek için el ele çalışan ABD ve İsrail'in gözünden kaçmayı başardı.
ABD-İsrail ittifakının başarısızlığını ortaya koyan Sinvar, muhaliflerini şoke eden ve bu açıdan onları ciddi şekilde utandıran bir zamanda çatışmada şehit oldu.
Siyasi analist Robert Inlakesh, suikast veya uzaktan savaş yöntemiyle ortadan kaldırma yolunu seçen İsrail'in kendisi için daha da dramatik adımlar atmak zorunda kalacağını, tabii bunun bir bedelinin de olacağını öngörüyor; Hizbullah ve Hamas'ın bu tür eylemlerle yıkılmayacağını şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtladıklarını kaydeden yazar, direnişin kararlılığının tüm bölgeye açık bir mesaj olduğunu vurguluyor.
En kahramanca ölüm biçimi
Gazze Şeridi'ne yönelik soykırım saldırısı boyunca olduğu gibi, İsrail askerleri disiplinsizlik göstererek rejim için ciddi halkla ilişkiler sorunlarına yol açtı.
Kontrolsüz bir şekilde davranan İsrail askerlerinin disiplinsiz davranışlarını ve uluslararası hukuk ihlallerini filme alan en kapsamlı arşiv Filistinli muhabir Yunus Tiravi tarafından derlendi ve işgalci ordunun süregelen davranışlarını gözler önüne serdi.
Yine aynı şekilde, İsrail kara kuvvetleri Sinvar'ın video ve fotoğraflarını derhal internete sızdırmaya başladı ve olayların nasıl geliştiğine dair hikayeyi Haaretz gibi İsrail medya kuruluşlarına iletti.
Yayınlanan video ve fotoğraflar Hamas liderinin taktik askeri yelek ve AK-47 ile öldüğünü ortaya koydu.
İbrani medyasının haberlerinden Sinvar'ın bulunduğu binaya tank ateşi açılmadan önce İsrail askerleriyle çatışmaya girdiğini de öğrendik.
Filistinli liderin İsrail güçlerine el bombası attığını, bir askerin yaralandığını, sağ kolunun yarısının ve sol el tetik parmaklarının havaya uçtuğunu da biliyoruz.
Ardından İsrail ordusu, övünmek amacıyla, Sinvar'ın son anlarını yakalayan ve son bir meydan okuma eylemi olarak kendisini çeken İHA'ya bir sopa fırlattığını gösteren insansız hava aracı görüntülerini yayınladı.
İsrail askerlerinin sahadaki davranışları ise açıkça profesyonelce değildi, bu videoyu yayınlayarak en büyük anlatı fiyaskosunu gerçekleştiren de yine İsrail ordusu oldu.
Inlakesh'e göre, bu disiplinsiz ve profesyonel olmayan ordunun yapmayı başarabildiği tek şey, Sinvar'ın şehadet tarzını gezegenin büyük bir kısmının bakış açısından savaş tarihinin en kahramanca ölümlerinden biri olarak pekiştirmek oldu.
Gerçek bir seçeneği olmayan terörizm
İsrail, Eylül ayı ortalarında terörist taktikler kullanarak Lübnan genelinde binlerce kablosuz çağrı cihazını patlatarak stratejik inisiyatifi ele geçirmişti.
Telsiz ve çağrı cihazlarının içine yerleştirilen patlayıcılar Hizbullah direniş hareketine darbe indirirken, kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu sayısız sivilin ölümüne neden oldu.
Bununla birlikte, eski CIA direktörü Leon Panetta tarafından bile terörizm olarak nitelendirilen çağrı cihazı saldırıları sadece Hizbullah'ta değil, Lübnan'daki geniş halk kitlelerinde de psikolojik bir yara açmayı başardı.
Bunun ardından İsrail, Hizbullah'ın üst düzey askeri liderlerine ve 27 Eylül'de de partinin Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'a suikast düzenlemeye karar verdi.
Seyyid Nasrullah suikastı bölgede ve Direniş Ekseni algısında bir yara açarken, Sinvar'ın çatışmada şehit oluşu ve tarzı bu yarayı bir şekilde kapatmaya ve devam eden bölgesel savaşın her iki tarafının da bazı kilit sorularına cevap vermeye hizmet etti.
Gelinen noktada ise, İsrail rejimi elindeki kartların çoğunu çok erken oynamış gibi görünüyor.
Bu durum, İran'ın İsrail'in 31 Temmuz'da Tahran'da Hamas siyasi büro başkanı İsmail Heniye'ye yönelik suikastı da dahil olmak üzere gerçekleştirdiği suikastlara İsrail askeri hava üslerini vuran balistik füzelerle misilleme yaparak Gerçek Vaat 2 Operasyonu'nu başlatmasının ardından belirginleşti.
İran'ın 1 Ekim'deki misilleme saldırısı dengeleri bir kez daha değiştirmeye başladı.
İsrail Lübnan'ı karadan işgal etmeye devam ederken, güçlerinin bubi tuzakları ve pusulara kurban gitmesi nedeniyle sürekli başarısızlıklar yaşadı.
Ardından Hizbullah yeniden toparlanmaya ve İsraillilerin Beyrut'a ve Arap ülkesindeki sivil altyapıya yönelik bombardımanlarını zaman zaman artırmanın ötesinde gerçek bir yanıt geliştiremediği aşamalı bir tırmanma planını uygulamaya başladı.
İsrail ordusu daha fazla üst düzey suikast düzenlemek yerine, Eylül ayında kendisini bölgesel olarak çok güçlü gösteren taktikleri uygulayamaz ve harekete geçemez hale geldi.
Son seçeneklerine dönerek, bunun yerine kuzey Gazze'deki sivil nüfusa karşı bir bedel ödetmiş gibi göründüler ve bunun güç yansıtmak yerine İsrail askeri ve istihbarat kurumlarının gerçek bir seçeneği olmadığını ortaya koyduğunu anlayamadılar.