Suriye'nin yeni direniş gücü, Direniş Ekseni içinde bağımsızlığını koruyor

img
Suriye'nin yeni direniş gücü, Direniş Ekseni içinde bağımsızlığını koruyor YDH

Suriye’de yeni direniş grubu Uli'l el-Bas, İsrail işgaline ve HTŞ’nin işbirlikçiliğine karşı bağımsız duruşuyla öne çıkıyor. Arap milliyetçiliği ve direniş ilkeleriyle şekillenen grup, güney Suriye’de askeri operasyonlar başlatırken, ABD ve İsrail etkisine karşı doğrudan mücadeleye girişti.




YDH- Islamic World News'a (ISW News) göre, son yıllarda, Suriye’de “Uli'l el-Bas” adıyla kuruluşunu ilan eden grup, diğer direnişe uyumlu gruplarla bazı sembolik ve ideolojik benzerlikler paylaşsa da, örgütsel ve siyasi bağımsızlığını vurguluyor.

Kimliğini direniş ve Arap milliyetçiliği ilkeleri üzerine inşa ederek İsrail rejiminin ve Suriye'ye komşu diğer saldırgan devletlerin işgalinin saldırganlığına karşı konumlandıran ve kendisini Direniş Ekseni'nin bir parçası olarak tanımlayan Uli'l el-Bas grubu 9 Ocak’ta, “Güney Kurtuluş Cephesi” adıyla ortaya çıktı.

Direniş örgütü, 11 Ocak’ta mevcut adını ve sembollerini benimserken, kendisini “Kötülüğün Küresel Ekseni” olarak adlandırdığı güçlere karşı Direniş Ekseni’nin parçası olarak konumlandırdı.

Newsweek’e verdiği demeçte, grubun siyasi bürosu olan “Suriye İslami Direniş Cephesi – Uli'l el-Bas,” ABD’yi “dünyada kaos, terör ve kötülüğün sponsoru” olarak tanımlayarak kınadı.

Grubun simgesi, İran İslam Devrim Muhafızları’nın (DMO) ilk kez kullandığı, sonrasında Hizbullah ve İran yanlısı Irak’taki bazı direniş grupları tarafından benimsenen yükseltilmiş Kalaşnikof figürü.

Kur’an’da geçen Uli'l el-Bas terimi ise, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım tarafından İsrail’e karşı mücadeleyi tanımlamak için kullanılmıştı.

 

İsrail işgaline ve HTŞ’nin işbirlikçiliğine karşı yeni cephe

Direniş Ekseni ile uyumlu olmasına rağmen Uli'l el-Bas, herhangi bir parti veya devletle ilişkisi olmadığını, örgütsel ve siyasi bağımsızlığını koruduğunu iddia ediyor.

Örgüt, kendini Arap kimliği temelinde devrimci, milliyetçi ve özgürlük odaklı güçlü bir devlet kurmayı amaçlayan siyasi bir hareket olarak tanımlıyor.

13 Ocak’ta Uli'l el-Bas, Kuneytra, Süveyde, Dera, Şam ve çevresindeki kırsal alanlara hafif zırhlı araçlar ve savaşçılar gönderdiğini açıklarken, dört gün sonra güneydeki İsrail varlığına karşı “askeri operasyonlarını” resmen başlattığını duyurdu.

İddia edilen ilk eylemi 24 Ocak’ta geldi; 21 Ocak’ta Kuneytra kırsalındaki Tel Ahmar bölgesinde İsrail’e ait bir insansız hava aracını düşürdüklerini belirtti.

31 Ocak’ta ikinci açıklamasında ise kuzey Kuneytra’daki Turanca köyünde İsrail güçlerine saldırdığını iddia etti ancak delil sunmadı ve 14 Şubat’ta Telegram kanalından bu iddiayı geri çekti.

19 Şubat’ta Uli'l el-Bas, Kuneytra yakınlarında İsrail mevzileri karşısında gerçekleşen operasyonda iki üst düzey komutanı Muhanned el-Bakari ve Muhammed Mansur’un öldüğünü duyurdu.

İki gün sonra, 21 Şubat’ta Mikdad Fathi liderliğindeki Liva Dir’ el-Sahil ve Abdulhamid el-Şamali liderliğindeki Eşba Ruh el-Mukaveme gibi iki İran yanlısı grup ile ittifak kurdu.

Bu koalisyon, IŞİD, selefi hareketler ve yeniden yapılandırılan Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünü hedef aldı.

Uli'l el-Bas’ın resmi açıklamayı yeniden yayımlaması, HTŞ'ye karşı sert tutumunu açıkça ortaya koyarken, grup, güney Suriye’den İsrail güçlerinin çıkarılmasını temel hedef olarak belirliyor.

İsrail’in 1973 ateşkes hattını ihlal etmesini ve Suriye tesislerine yönelik devam eden saldırılarını silahlı direniş gerekçesi olarak gösteren Uli'l el-Bas, HTŞ'yi İsrail saldırılarına karşı sessiz kaldığı için suçluyor.

Grubun harekete geçmesinin ardından, İsrailli yetkililer sınırlarına yakın düşmanca güçlerin yerleşmesine izin vermeyeceklerini açıkladı.

 

Uli'l el-Bas, ABD-İsrail etkisine karşı doğrudan mücadeleye girdi

ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu’daki askeri varlığı azaltma niyetine rağmen, yaklaşık 2 bin Amerikan askeri Suriye’de konuşlandırılmış durumda.

Gazze savaşı sonrası bu güçler milislerin hedefi haline gelirken, ABD’nin Irak’tan çekilmesiyle saldırılar azaldı.

Uli'l el-Bas’ın doğrudan ABD ve İsrail etkisine karşı yükselmesiyle Washington’un bölgesel varlığı giderek belirsizleşirken, ABD’nin 2018’de nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından ABD-İran gerilimi git gide artıyor.

Buna karşılık, Uli'l el-Bas, İran’ı egemenlik ve ABD boyunduruğundan özgürlük savunucusu olarak gösterirken, Washington’un Tahran’a yönelik baskısını İslam Cumhuriyeti'nin İsrail işgal varlığına yönelik tehdidine bağlıyor.

İlgili Haberler