''İran için bundan sonra ne olacak?''

img
''İran için bundan sonra ne olacak?'' YDH

İran'ın siyasi gidişatına ilişkin spekülasyonlar fazlalaşsa da İran gibi tarihsel bir kaynaktan damıtılmış ülkeler için büyük değişimler söz konusu olamaz; halefler selefleriyle aynı siyasi gelenekten seçildikleri sürece de pek önemli değişimler yaşanmaz.




YDH-  İranlı gazeteci Ferişte Sadıki, The Cradle'da ''For Iran, what comes next?'' başlığıyla yayınlanan makalesinde, İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın da içinde bulunduğu trajik helikopter kazasının ardından İran'daki potansiyel siyasi değişimleri gözlemliyor; Doğu'ya yönelik bu stratejik yönelimin ve İran'ın Küresel Güney'deki konumunun pekiştirilmesinin Reisi'nin halefi döneminde de devam etmesinin muhtemel oluşunu belirtiyor.

***

19 Mayıs Pazar günü İran medyası Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tebriz şehri Cuma İmamı ve Doğu Azerbaycan ilinin yeni atanan valisini taşıyan bir helikopterin karıştığı bir olayla ilgili haberlere yer vermeye başladı.

Diğer vilayet ve hükümet yetkililerinin eşlik ettiği heyet, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte İran'ın kuzeybatı sınırındaki bir su barajının açılışından dönüyordu.

İran'ın dağlık kuzeybatısında sis perdesi altında arama kurtarma çalışmaları devam ederken, Pazartesi gününün erken saatlerinde kazazedelerin yerlerinin tespit edilmesi ihtimali azaldı. Bunun sonucunda İran hükümeti, sekizinci cumhurbaşkanının yedi arkadaşıyla birlikte hayatını kaybettiğini resmen duyurdu.

Haberin teyit edilmesinin ardından gözler hızla iki temel meseleye çevrildi: bundan sonra atılacak adımlar ve merhum cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanının bıraktığı boşluğu kimin dolduracağı.

İran Anayasası'nın 131. Maddesine göre cumhurbaşkanının yokluğu, ölümü ya da istifası halinde hükümetin geçici başkanlığını üstlenme sorumluluğu cumhurbaşkanı yardımcısına aittir. Bu senaryoda Devrim Lideri Ali Hamenei derhal Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Muhbir'i göreve atadı.

Ayrıca aynı anayasa maddesi, geçici hükümet başkanı, meclis başkanı ve yargı başkanının 50 gün içinde yeni bir cumhurbaşkanlığı seçimi için zemin hazırlamakla görevlendirilmesini öngörüyor. Aynı gün, yeni yemin eden geçici hükümet seçimlerin 28 Haziran'da yapılacağını açıkladı. Raisi'nin yerine geçecek adaylar İran yasalarına göre seçimden üç hafta önce resmen ilan edilecek.

Geçici hükümet başkanı

Geçici Cumhurbaşkanı Muhbir, zaten muhtemel bir aday. Yıllardır İranlı yönetici elitler arasında tanınan Muhammed Muhbir Dezfuli, petrol zengini Huzistan ilindeki bir din adamı ailesinden geliyor. Ekonomik kalkınma ve uluslararası ilişkiler alanlarında iki doktorası var ve güç basamaklarını tırmanmaya İran'ın dini lideri tarafından denetlenen mali kuruluşlara katılarak başladı.

Mustazafîn Vakfı'na ve onun mali kolu olan Sina Bank'a katıldı. Ayetullah Hamenei 2007 yılında onu, genellikle “Setad” olarak kısaltılan İmam Humeyni Direktifi Genel Merkezi'nin başkanlığına atadı.

Setad, Hamenei'in doğrudan denetimi altında olan zengin bir holdingdir. Setad'ın başkanı güvenilir ve patronuna sadık olmalıdır; çünkü bu pozisyon sadece lidere ve onun ofisine rapor verir. Ayrıca hiçbir devlet kuruluşu Setad'ın işlerine karışamaz. Bu da Setad'a başkanlık eden kişiyi büyük bir güce sahip biri haline getiriyor.

Muhbir, Reisi'nin 2021 seçimlerini kazanmasının ardından İran'ın siyasi sahnesinde ön plana çıktı. Eski bir üst düzey yargı mensubu olan Reisi, Muhbir'i hükümetinin yönetici yüzü olarak seçti.

Haziran sonunda İran'ın dokuzuncu cumhurbaşkanı olarak seçilmesi halinde Muhbir, sekizinci İran hükümetinin direksiyonunda yer aldığı için muhtemelen Reisi ile aynı yolda devam edecek.

Emir Abdullahiyan'ın yerine kim geçecek?

Trajik helikopter kazasının ardından çözülmesi gereken ikinci acil mesele Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın yerine geçecek bir isim bulmaktı zira İslam Cumhuriyeti onun yokluğunun Batı Asya'daki diplomatik çabalarına zarar vermesini ya da sekteye uğratmasını göze alamazdı. 

Filistin direnişinin 7 Ekim'de İsrail'e karşı başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu'ndan bu yana Emir Abdullahiyan yoğun bir program yürütmüş, çok sayıda Arap ve Avrupa başkentine ve hatta BM'ye seyahat ederek Filistinlilere destek toplamış ve İran'ın Direniş Ekseni stratejilerini ilerletmişti.

Bu nedenle Makber ilk iş olarak Emir Abdullahiyan'ın siyasi işler yardımcısı ve İran'ın en üst düzey nükleer müzakerecisi Ali Bakıri Keni'yi “hükümetin dış ilişkiler komitesi” başkanı olarak atadı.

Muhbir, gibi Bakıri Keni de din adamı bir aileden geliyor. Babası Ayetullah Muhammed-Bakır Bakıri Keni, İran'ın liderini seçen Uzmanlar Meclisi'nin bir üyesiydi. Kardeşi Mesbahul Hüda Bakıri Keni ise Hamenei'nin kızıyla evli.

Ali'nin amcası Ayetullah Muhammed Rıza Mehdevi Keni (1931-2014) 1981 yılında kısa bir süre başbakanlık ve içişleri bakanlığı yapmış ünlü bir muhafazakâr siyasetçidir. Ancak en önemli rolleri büyük bir din adamı grubu olan 'Mücadeleci Din Adamları Topluluğu'na liderlik etmesi ve otuz yılı aşkın bir süre İmam Sadık Üniversitesi'nin rektörlüğünü yapmasıdır.

İmam Sadık Üniversitesi genellikle İslam Cumhuriyeti'ne, liderlerine, ilkelerine ve politikalarına sadık en az iki nesil yönetici yetiştiren bir “fabrika” olarak tanımlanır. Bu üniversite aynı zamanda Bakıri Keni'nin mezun olduğu ve daha sonra ekonomi dersleri verdiği okuldur.

Bakıri Keni 20'li yaşlarının sonunda Dışişleri Bakanlığı'na katıldı ve İran Dışişleri Bakanlığı'nın Orta Doğu ve Kuzey Afrika ve daha sonra Orta Avrupa bölümlerinin başına geçti. 

Ancak muhafazakâr siyasetçi Said Celili (bir başka İmam Sadık mezunu) ile yakın ilişkileri sayesinde 2007-2013 yılları arasında dönemin Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi sekreterinin yardımcısı ve nükleer başmüzakerecisi olarak görev yaptı. 

Bakıri Keni'nin yıldızı, Emir Abdullahiyan'ın kendisini Dışişleri Bakanlığı'na dönmeye ve İran ile P5+1 ülkeleri (Çin, Fransa, Rusya, İngiltere ve ABD artı Almanya) arasındaki nükleer görüşmelere katılmaya davet etmesiyle yeniden parladı. Böylece Bakıri Keni, İslam Cumhuriyeti tarihinin en önemli müzakerelerinden bazılarına liderlik etmiş oldu. 

Ancak görüşmeler, Washington'un 2018'de tek taraflı olarak çekilmesiyle komaya giren nükleer anlaşma 2015 Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nı (JCPOA) yeniden canlandırmayı başaramadı.

Bakıri Keni, ciddi ve yumuşak dilli bir diplomat olarak tanınıyor ve üç yıl boyunca Batılı ve bölgesel diplomatlarla doğrudan temas kurması, bu diplomatlara kendisini tanımaları için yeterli zamanı verdi.

Arap başkentleriyle iyi ve uzun yıllara dayanan ilişkilere sahip olan merhum Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan'ın tarihe karışmasıyla birlikte Bakıri Keni için İran'ın stratejilerini dünya çapında, özellikle de Batı Asya'da ilerletme zamanı geldi. 

İran'ın gelecekteki dış politikası: Bir süreklilik yolu

İran'ın dış politikasının gelecekteki yönü, Muhammed Muhbir, hazirandaki seçimleri kazansa da kazanmasa da süreklilik arz edecek gibi görünüyor. Kanıtlanmış etkinliği göz önüne alındığında, Reisi'nin İran'ın iç çıkarlarına öncelik verme mirası ve dış politikaya yönelik “Doğuya Bak” yaklaşımı muhtemelen halefi döneminde de devam edecektir.

Selefi Hasan Ruhani'nin Batı ile ilişkileri geliştirme arzusunun aksine, Reisi'nin yaklaşımı Rusya, Çin ve diğer Küresel Güney ülkeleri ile bağları güçlendirmeye vurgu yapıyordu. Onun çabaları Tahran'ın bu jeopolitik sahnedeki konumunu Pekin ve Moskova'nın yanında liderlik konumuna yükseltti.

Reisi'nin Latin Amerika ve Afrika ziyaretleri de dahil olmak üzere diplomatik girişimleri İran'ın küresel sahnedeki etkisini arttırmaya devam etti.

Raisi'nin halefi muhtemelen iç ve dış politikada sürekliliği koruyarak onun siyasi başarı yolunu takip edecektir. Dolayısıyla, İran'ın doğuya doğru stratejik yönelimi ve Küresel Güney'deki konumunu sağlamlaştırması önümüzdeki yıllarda da dış politika gündeminin temel direkleri olmaya devam edecek gibi görünüyor.
 

Çeviri: YDH