Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütü ile Tel Aviv normalleşme görüşmelerinde, HTŞ'nin, Hizbullah ve İran’a karşı İsrail ile güvenlik iş birliği yapması planlanıyor. Bu adım, İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi'nin, İsrail'in HTŞ ile günlük ve doğrudan iletişim hâlinde olduğunu açıklamasının ardından gündeme geldi.

YDH- İsrail Kanal 12 ve Kan News'un aktardığı bilgilere göre, Şam ile Tel Aviv arasında yürütülen barış ve normalleşme müzakereleri kapsamında, Suriye'deki Heyet Tahrir eş-Şam örgütünün, Hizbullah’a karşı İsrail ile iş birliği yapmasını ve İran’ın bölgedeki etkisine karşı ortak hareket edilmesini içeren bir güvenlik anlaşmasının devreye alınması planlanıyor.
Bu gelişme, ABD Başkanı Donald Trump’ın, Suriye’ye uygulanan yaptırımları kaldıran ancak Şam’ın belirlenen koşullara uymaması halinde yaptırımların tekrar aktif hale getirilebileceği bir başkanlık kararnamesini imzalamasını takip ediyor.
Görüşmelerde hangi başlıklar masaya yatırılıyor?
Şu anda Suriye ile ABD arasında yürütülen görüşmeler, esasen bir “savaşsızlık anlaşması” üzerine odaklanıyor.
Öncelikle, Golan sınırında yeni güvenlik düzenlemeleri yapılması planlanıyor. Bu, 1974 Yom Kippur Savaşı sonrası imzalanan kuvvet ayrımı anlaşmasının güncellenmesi anlamına geliyor.
Buna ek olarak, Hizbullah ve İran’a karşı ortak mücadele kapsamında istihbarat ve güvenlik koordinasyonu sağlanacak.
Güvenlik iş birliğinin yanı sıra, İsrail’in Şebaa Çiftlikleri’ni Suriye toprağı olarak tanıması da gündemde.
Bu hamle, bölgeyi İsrail işgalinden kurtarmaya çalışan Hizbullah’ın savaş gerekçesini zayıflatmayı hedefliyor.
Yani HTŞ, Hizbullah’ın direniş söyleminin meşruiyet dayanaklarını aşındırmayı ve böylece bölgedeki güç dengelerini kendi teslimiyetçiliğinin ve işbirlikçiliğinin lehine yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor.
Ekonomik iş birliği de masada. İsrail gazının Suriye’ye ihraç edilmesi ihtimali değerlendiriliyor.
Ayrıca, Ürdün’ün de yer aldığı Yermuk Havzası’ndaki su kaynaklarının ortak yönetimi için koordinasyon sağlanması planlanıyor.
Colani’nin, Güney Suriye’de yaşayan yarım milyon Dürzi’nin İsrail ile normalleşmesini fiilen kabul edebileceği de konuşulanlar arasında. Hatta Cebel eş-Şeyh'in her iki tarafında ortak bir kayak tesisi kurulması fikri de masada.
Görüşmelerin sonucu henüz net değil ancak, birkaç ay önce imkânsız görülen bu diyalog sürecinin başlamış olması bile önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
İsrail-HTŞ: İlk görüşmeler başladı
Axios muhabiri Barak Ravid'e konuşan Amerikalı ve İsrailli yetkililere göre, ABD, İsrail ile HTŞ arasında olası bir güvenlik anlaşması için "başlangıç düzeyinde" görüşmeler yürütüyor.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun, ABD'nin arabuluculuğunda HTŞ rejimi ile yeni bir güvenlik anlaşması müzakere etmek istediği belirtiliyor.
Colani, Netanyahu ile buluşmaya hazırlanıyor
İsrail’in kamu yayıncısı Kan haber ajansından Roi Kais, Netanyahu ile Suriye’deki HTŞ örgütü lideri Colani'nin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu marjında bir görüşmeye hazırlandıklarını bildirdi.
Kais’in Pazar günü yayınlanan haberinde, Şam yönetiminin bu görüşme için belirli talepler öne sürdüğü ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Şam’a planladığı ziyaretin hazırlıklarının devam ettiği öne sürüldü.
Konuyla ilgili bilgi sahibi olduğu belirtilen Suriyeli bir kaynak, Kais’e yaptığı açıklamada, Şam’ın Netanyahu ile bir görüşmeyi kesin olarak reddetmediğini, bu olasılığın tamamen ihtimal dışı sayılmadığını söyledi.
2025 bitmeden barış anlaşması
El-Hades'in i24 News'a dayandırdığı haberine göre, HTŞ ve Tel Aviv, 2025 yılı bitmeden tam kapsamlı bir normalleşme anlaşmasına varacak.
Bilgili Suriyeli kaynak, görüşmelerin halen mevcut ABD Başkanı’nın himayesinde, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun teşvikiyle ve Colani'nin yoğun talepleri doğrultusunda sürdüğünü aktardı.
Golan Tepeleri’nin statüsü “HTŞ ile İsrail'in barış bahçesi” olarak tanımlanıyor ve nihai egemenlik konusuna dair net bir hüküm bulunmuyor.
HTŞ, İbrahim Anlaşmaları'na katılabilir
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, yaptığı açıklamada, Trump yönetiminin HTŞ'nin İbrahim Anlaşmaları'na katılacak bir sonraki ülkelerden biri olmasını beklediğini söyledi.
Leavitt, "Başkan, bölgedeki daha fazla ülkenin İbrahim Anlaşmaları'nı imzalayacağını kesinlikle umuyor," dedi.
Leavitt, "Trump, Colani ile görüştüğünde, taleplerinden biri HTŞ'nin İbrahim Anlaşmaları'nı imzalamasıydı," ifadelerini kullandı.
Colani: Suriye ile İsrail, ortak düşmanlara sahip
Vatan gazetesinin haberine göre, Colani, İsrail ile Suriye arasındaki gerilime ilişkin yaptığı açıklamada, iki ülkenin “ortak düşmanlara” sahip olduğunu belirterek, “karşılıklı bombardıman döneminin sona ermesi” çağrısında bulundu.
Colani, bu kapsamda Suriye'nin bölgesel güvenliğin sağlanmasında etkin bir rol oynayabileceğini ifade etti.
Amerika Birleşik Devletleri merkezli The Jewish Journal (Yahudi Dergisi) dergisine konuşan Colani, İsrail ile derhal normalleşmeye karşı gelecekte gerçekleşebilecek görüşmelere açık olduklarını ifade etti.
İsrail güvenlik mimarisinin vekil aktörü: HTŞ
Netanyahu’nun müzakere arayışı, sahadaki dengelerin dramatik şekilde değiştiği bir döneme denk geliyor.
Özellikle HTŞ rejiminin son dönemde İsrail’e yönelik söylemlerini yumuşatması ve Filistinli silahlı gruplara silah bırakma talimatı vermesi hatta Filistinli direniş liderlerini alıkoyması, örgütün bölgedeki önceliklerini ortaya koyuyor.
HTŞ Sözcüsü, İsrail’in düzenlediği saldırıların hiç öncelikleri olmadığını açıkladı; bu açıklama İsrail savaş kabinesinde farklı değerlendirmelere yol açtı.
Colani’nin “İsrail’in artık Suriye’yi işgal etmesine gerek yok, çünkü Hizbullah ve İran tehdidi sona erdi” sözleri, İsrail’de olumlu karşılanırken, örgüt liderinin ''İsrail ile ortak düşmanlarımız var'' açıklaması direniş çevrelerinde eleştirilere yol açtı.
HTŞ’nin dışişleri sorumlusu, "İsrail için bir tehdit olmayacağız" diyerek örgütün yeni dış politika vizyonunu netleştirdi.
İsrail ordusu Cebel eş-Şeyh bölgesine kalıcı olarak konuşlanırken, HTŞ’nin buna sessiz kalması sahadaki fiili kabulleri güçlendirdi.
Örgüt, kendi kontrolündeki bölgelerde İsrail'e "düşman" denmesini yasakladı; bu karar içeride bazı grupların tepkisini çekti.
Aynı zamanda Colani, kamuoyuna açık konuşmalarında “Siyonist varlık” ifadesi yerine “İsrail Devleti” tanımını kullanmaya başladı. HTŞ’nin bu uysal tutumu, bazı yorumculara göre İsrail’e sahada önemli toprak kazanımları sağlıyor.
Örgütün Filistin davasını sessizce tasfiye ettiği iddiaları artarken bazı kaynaklar, HTŞ'nin 2026 sonuna kadar İsrail’i resmen tanımaya hazırlandığını öne sürüyor.
ABD’li Kongre üyesi bir isim, Colani’nin İsrail ile normalleşmeyi samimi biçimde istediğini dile getirdi.
HTŞ’nin İsrail politikasını “iyi komşuluk ve karşılıklı güven” temelli bir stratejiye oturttuğu görülürken örgüt, geçtiğimiz ay Filistin İslami Cihad hareketine bağlı bir lideri tutuklayarak bu yöndeki mesajını güçlendirdi.
HTŞ’nin dışişleri bakanının New York’ta Suriyeli Yahudi cemaatleriyle yaptığı görüşme, diplomatik zeminin hazırlanmakta olduğunu gösteriyor; Colani’nin İsrail’e jest yapmaya hazır olduğu yönündeki açıklamaları Tel Aviv’de dikkatle izleniyor.
HTŞ, İsrail'e tehdit oluşturmayacağını yazılı olarak taahhüt etti; bu belge ABD'li yetkililer tarafından da arşivlendi.
Colani'nin gündeminde ABD yatırımlarını çekmek ve İsrail güvenliğini sağlamak gibi başlıkların yer alması dikkat çekiyor.
HTŞ'nin üst düzey bir yetkilisi, “İsrail ile samimiyetle barış arzuluyoruz” diyerek diplomatik temasların yolunu açtı.
Colani’nin, Trump’a Suriye’nin enerji ve maden kaynaklarını paylaşma teklifi yaptığı, diplomatik çevrelerde yankı uyandırdı.
İddialara göre HTŞ, Mossad’a geçmişte kaybolan İsrail askerlerinin teslimi için lojistik destek ve istihbarat sağladı. HTŞ’nin ayrıca ünlü casus Eli Cohen’e ait bazı belgeleri Mossad’a ilettiği ve istihbarat operasyonlarına aktif katkı sunduğu öne sürülüyor.
İsrail ile HTŞ arasında gayriresmi bir diplomatik kanalın açıldığı, sahada gözlemlenen güvenlik koordinasyonuyla da örtüşüyor.
HTŞ yönetimi, İsrail’in Suriye’de Hamas’a bağlı bir ismi rehin almasına göz yumdu; bu durum, örgütün yeni çizgisi hakkında ipuçları veriyor.
HTŞ’nin medya organlarının İsrail’i neredeyse tamamen gündem dışı bırakması da bu yeni yaklaşımın bir yansıması olarak yorumlanıyor.
Netanyahu’nun müzakere arayışı bağlamında, üst düzey bir İsrailli yetkiliye göre işgal rejiminin başbakanının hedefi, 1974 tarihli kuvvetlerin ayrılması anlaşmasını temel alacak şekilde güncellenmiş bir güvenlik anlaşmasıyla başlayıp bir barış anlaşmasıyla sonuçlanacak bir dizi anlaşmaya ulaşmak.
İşgal başbakanı, Colani’nin Trump yönetimiyle yakın ilişkiler kurma arzusunun diplomatik bir fırsat yarattığına inanıyor.
Barak Ravid’e göre, İsrailli yetkili Axios’a “Suriye ile mümkün olan en kısa sürede normalleşmeye doğru ilerlemek istiyoruz,” dedi.
Yetkiliye göre Barrack, İsraillilere Colani’nin İsrail ile yeni anlaşmaları görüşmeye açık olduğunu söyledi.
Bir ABD’li yetkili, İsraillilerin Barrack’a Suriye konusunda “kırmızı çizgilerini” sunduklarını söyledi:
Suriye’de Türk askeri üssü olmayacak.
İran ve Hizbullah yeniden konuşlanmayacak.
Güney Suriye askerden arındırılacak.
İsrailli bir yetkili, yeni bir anlaşma imzalanana kadar İsrail güçlerinin Suriye’de kalacağını belirtti. Yeni bir sınır anlaşmasında ise, daha önce sınırda konuşlu olan BM gücüne ABD birliklerinin de eklenmesini istiyorlar.
İsrail-Suriye barış görüşmelerindeki en büyük soru işaretlerinden biri Golan Tepeleri olacak.
Fakat, HTŞ’nin dışişleri bakanlığı Golan Tepeleri’ni "İsrail toprağı" olarak nitelendirdiği için örgütün bu konumu mevcut en büyük soru işaretlerinden birini de ortadan kaldırmış görünüyor.
Daha fazlasını okuyun: İsrail ve Colani'nin ‘’ortak düşmanları’’ Filistin’in müttefikleridir
Daha fazlasını okuyun: HTŞ, Amerika-İsrail tarafından nasıl araçsallaştırıldı?
Daha fazlasını okuyun: İsrail'in Suriye'deki 'muhaliflere' desteği ifşa oldu