İsrail: Suriye'yi tampon bölgemiz yaptık

img
İsrail: Suriye'yi tampon bölgemiz yaptık YDH

İsrail Ordusu eski danışmanı Albay Jack Nere, Suriye’nin artık İran’a karşı bir “tampon bölge” haline geldiğini açıkça ilan etti! Heyet Tahrir eş-Şam’ın ülkeyi İsrail’e adeta peşkeş çektiğini belirten açıklamalar, Suriye’nin fiilen Siyonist işgal varlığının güvenlik kuşağına dönüştüğünü gözler önüne seriyor.




YDH- İsrail Ordusu yedek subayı ve eski başbakan danışmanı Albay Jack Nere, İsrail’in Kanal 12 televizyonuna yaptığı açıklamada, İsrail ile Suriye arasında görüşmelerin sürdüğünü belirterek bu temasların “çatışmasız bir düzenleme ile yeni bir güvenlik anlaşması arasında değişen başlıkları içerdiğini” kaydetti.

Görüşmelerde İsrail’i Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tsahi Hanegbi’nin, karşı tarafı ise Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünün sözde 'savunma bakanı' Muharraf Ebu Kasra’nın temsil ettiğini aktaran Nere, HTŞ'nin İsrail ile bir uzlaşıya varmaya büyük önem verdiğini vurgulayarak, HTŞ'nin İran’a mesafeli tutumu 'sayesinde' İsrail’in “sınırlarını İran’dan uzaklaştırmayı başardığını” savundu.

Nere, “HTŞ rejiminin etki alanı genişletilerek, Golan Tepeleri’ne İran’ın yaklaşma girişimleri engellendi,” ifadelerini kullanarak “Artık sınırlarımız Irak sınırına dayanıyor. HTŞ'nin başta olduğu Suriye'nin İran’la aramızda tampon bölge haline gelmesi bölgedeki tüm dengeyi değiştiriyor,” dedi.

Bu çerçevede İsrail’in kamu yayıncısı Kan, Knesset Dış İlişkiler ve Güvenlik Komitesi üyelerine HTŞ ile doğrudan, aracı olmaksızın temas yürütüldüğünün bildirildiğini aktardı.

Kanal, “Azerbaycan’da HTŞ'li ve İsrailli yetkililerin görüşmesi şaşırtıcı değil,” yorumunu yaptı.

Ayrıca ABD’nin gözetiminde taraflar arasında hem dolaylı hem de doğrudan görüşmelerin gerçekleştiği belirtildi ve “Bu toplantı ne ilk ne de son olacak,” denildi.

İsrail’in Kanal 14 televizyonu da diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberinde, bugün Bakü’de İsrail ve HTŞ yetkililerinin görüşeceğini bildirdi.

Haberde HTŞ örgütü lideri Colani'nin Azerbaycan’ı ziyaret ettiği ancak toplantıya katılmayacağı ifade edildi.

Örgüt lideri, 31 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “HTŞ ve İsrail’in ortak düşmanları var ve bölgesel güvenlikte önemli bir rol oynayabiliriz,” demişti.

 

Daha fazla okuyun: Colani ile görüşen ABD'li heyet: Suriye-İsrail barışı 'çok mümkün'

Daha fazla okuyun: HTŞ rejimi İbrahim Anlaşmaları'na katılabilir

Daha fazla okuyun: İsrail'den nefret eden tüm rejimler düştü

Daha fazla okuyun: HTŞ, Amerika-İsrail tarafından nasıl araçsallaştırıldı?

Daha fazla okuyun: İsrail'in Suriye'deki 'muhaliflere' desteği ifşa oldu

Daha fazla okuyun: Bir NATO, Siyonist ve Körfez ülkesi operasyonu

Daha fazla okuyun: Golan Duvarı projesi yeniden gündemde

Daha fazla okuyun: Orta Doğu'da bir İsrail düzeni

 

İsrail güvenlik mimarisinin vekil aktörü: HTŞ

Netanyahu’nun müzakere arayışı, sahadaki dengelerin dramatik şekilde değiştiği bir döneme denk geliyor.

Özellikle HTŞ rejiminin son dönemde İsrail’e yönelik söylemlerini yumuşatması ve Filistinli silahlı gruplara silah bırakma talimatı vermesi hatta Filistinli direniş liderlerini alıkoyması, örgütün bölgedeki önceliklerini ortaya koyuyor.

HTŞ Sözcüsü, İsrail’in düzenlediği saldırıların hiç öncelikleri olmadığını açıkladı; bu açıklama İsrail savaş kabinesinde farklı değerlendirmelere yol açtı.

Colani’nin “İsrail’in artık Suriye’yi işgal etmesine gerek yok, çünkü Hizbullah ve İran tehdidi sona erdi” sözleri, İsrail’de olumlu karşılanırken, örgüt liderinin ''İsrail ile ortak düşmanlarımız var'' açıklaması direniş çevrelerinde eleştirilere yol açtı.

HTŞ’nin dışişleri sorumlusu, "İsrail için bir tehdit olmayacağız" diyerek örgütün yeni dış politika vizyonunu netleştirdi.

İsrail ordusu Cebel eş-Şeyh bölgesine kalıcı olarak konuşlanırken, HTŞ’nin buna sessiz kalması sahadaki fiili kabulleri güçlendirdi.

Örgüt, kendi kontrolündeki bölgelerde İsrail'e "düşman" denmesini yasakladı; bu karar içeride bazı grupların tepkisini çekti.

Aynı zamanda Colani, kamuoyuna açık konuşmalarında “Siyonist varlık” ifadesi yerine “İsrail Devleti” tanımını kullanmaya başladı. HTŞ’nin bu uysal tutumu, bazı yorumculara göre İsrail’e sahada önemli toprak kazanımları sağlıyor.

Örgütün Filistin davasını sessizce tasfiye ettiği iddiaları artarken bazı kaynaklar, HTŞ'nin 2026 sonuna kadar İsrail’i resmen tanımaya hazırlandığını öne sürüyor.

ABD’li Kongre üyesi bir isim, Colani’nin İsrail ile normalleşmeyi samimi biçimde istediğini dile getirdi.

HTŞ’nin İsrail politikasını “iyi komşuluk ve karşılıklı güven” temelli bir stratejiye oturttuğu görülürken örgüt, geçtiğimiz ay Filistin İslami Cihad hareketine bağlı bir lideri tutuklayarak bu yöndeki mesajını güçlendirdi.

HTŞ’nin dışişleri bakanının New York’ta Suriyeli Yahudi cemaatleriyle yaptığı görüşme, diplomatik zeminin hazırlanmakta olduğunu gösteriyor; Colani’nin İsrail’e jest yapmaya hazır olduğu yönündeki açıklamaları Tel Aviv’de dikkatle izleniyor.

HTŞ, İsrail'e tehdit oluşturmayacağını yazılı olarak taahhüt etti; bu belge ABD'li yetkililer tarafından da arşivlendi.

Colani'nin gündeminde ABD yatırımlarını çekmek ve İsrail güvenliğini sağlamak gibi başlıkların yer alması dikkat çekiyor.

HTŞ'nin üst düzey bir yetkilisi, “İsrail ile samimiyetle barış arzuluyoruz” diyerek diplomatik temasların yolunu açtı.

Colani’nin, Trump’a Suriye’nin enerji ve maden kaynaklarını paylaşma teklifi yaptığı, diplomatik çevrelerde yankı uyandırdı.

İddialara göre HTŞ, Mossad’a geçmişte kaybolan İsrail askerlerinin teslimi için lojistik destek ve istihbarat sağladı. HTŞ’nin ayrıca ünlü casus Eli Cohen’e ait bazı belgeleri Mossad’a ilettiği ve istihbarat operasyonlarına aktif katkı sunduğu öne sürülüyor.

İsrail ile HTŞ arasında gayriresmi bir diplomatik kanalın açıldığı, sahada gözlemlenen güvenlik koordinasyonuyla da örtüşüyor.

HTŞ yönetimi, İsrail’in Suriye’de Hamas’a bağlı bir ismi rehin almasına göz yumdu; bu durum, örgütün yeni çizgisi hakkında ipuçları veriyor.

HTŞ’nin medya organlarının İsrail’i neredeyse tamamen gündem dışı bırakması da bu yeni yaklaşımın bir yansıması olarak yorumlanıyor.

Netanyahu’nun müzakere arayışı bağlamında, üst düzey bir İsrailli yetkiliye göre işgal rejiminin başbakanının hedefi, 1974 tarihli kuvvetlerin ayrılması anlaşmasını temel alacak şekilde güncellenmiş bir güvenlik anlaşmasıyla başlayıp bir barış anlaşmasıyla sonuçlanacak bir dizi anlaşmaya ulaşmak.

İşgal başbakanı, Colani’nin Trump yönetimiyle yakın ilişkiler kurma arzusunun diplomatik bir fırsat yarattığına inanıyor.

Barak Ravid’e göre, İsrailli yetkili Axios’a “Suriye ile mümkün olan en kısa sürede normalleşmeye doğru ilerlemek istiyoruz,” dedi.

Yetkiliye göre Barrack, İsraillilere Colani’nin İsrail ile yeni anlaşmaları görüşmeye açık olduğunu söyledi.

Bir ABD’li yetkili, İsraillilerin Barrack’a Suriye konusunda “kırmızı çizgilerini” sunduklarını söyledi:

Suriye’de Türk askeri üssü olmayacak.

İran ve Hizbullah yeniden konuşlanmayacak.

Güney Suriye askerden arındırılacak.

İsrailli bir yetkili, yeni bir anlaşma imzalanana kadar İsrail güçlerinin Suriye’de kalacağını belirtti. Yeni bir sınır anlaşmasında ise, daha önce sınırda konuşlu olan BM gücüne ABD birliklerinin de eklenmesini istiyorlar.

İsrail-Suriye barış görüşmelerindeki en büyük soru işaretlerinden biri Golan Tepeleri olacak.

Fakat, HTŞ’nin dışişleri bakanlığı Golan Tepeleri’ni "İsrail toprağı" olarak nitelendirdiği için örgütün bu konumu mevcut en büyük soru işaretlerinden birini de ortadan kaldırmış görünüyor.



Makaleler

Güncel